O yaz, babam, üvey kız kardeşim, üvey annem, ufak kız kardeşimle birlikte ilk kez o tatil beldesine gitmiştik. 14 yaşındaydım, upuzun bir boyum vardı ve genç kız olduğuma dair başka hiçbir belirgin fiziksel özelliğim yoktu. Yaşıtlarım benden çok daha gelişmiş görünüyordu. Sabah kumsalda onu yürürken görmüştüm. Akşam diskoteğe gittiğimizde, zaten orada hepi topu bizim yaşlarımızda 10 kişi olduğundan ve herkes akşam oraya geldiğinden, tanışmamız zor olmadı. Renkli ampuller, kötü bir ses düzeni, Malibu’lar eşliğinde bir slow dance. İşte okul, müzik, ortak tanıdıklar hakkında biraz konuşma. Hayatımda beni ilk öpen çocuk oydu. Karizma, nezaket, olgunluk hepsinin bileşimi oradaydı. Yıldızlı geceler, uzun yürüyüşler, derin konuşmalar derken tatil bitti, ben terkedildim. Salya sümük ağlayarak İstanbul’a döndüm. Ama o yazı asla unutmadım.
Büyükler aşk acısını ciddiye almaz, güler geçerler, biri gider diğeri gelir diye sizi avutmaya çalışırlar. Hâlbuki hiç öyle değil. İnsan, o yaşlarda terkedildiğinde dünya sona erer.
Gençlik aşkının yeri başkadır, şimdi tecrübeli olduğumuz için bizim için doğru olanı görebiliyor, kimin canımızı yakabileceğini biliyoruz. Eskisi gibi kendimizi ateşe atmıyoruz ama biliyorsunuz – insanın kalbini güm güm attıran şeylerin aslında mantıkla hiçbir alakası yok.
Tüm dünyadan nefret ederken, kâinatın en çirkin insanı olduğunu düşünürken, o öfkeli ve bunalım şarkıların yalnızca kendin için yapıldığından bin kere eminken, insanın karşısına tak diye biri çıkıverir. O işte bizi anlıyordur, görüyordur.
Netflix’te Aşk 101 adında bir yerli dizi başlıyor. Dizi, 90'larda bir grup gencin maceralarını anlatıyor ama aslında aşk hakkında. Dizi, henüz sexting, online uygulamalar, sosyal medyanın ve cep telefonunun olmadığı bir zamanda geçiyor. Yani biriyle buluşacaksanız, onu bir kere ekme şansınız var. Telefonunu ezberlemeniz gerek.
Aşk 101, 90’lı yılların İstanbul’unda okuldan atılmak üzere olan bir grup gencin, kurulda kendileri lehine oy kullanan tek öğretmenlerinin (Pınar Deniz) tayinini önlemek için el ele verip çabalamasını anlatıyor. Çocuklar, Burcu öğretmenin okulda kalmasının yolunun onu evlendirmekten geçtiğini düşünerek, hızla ona bir aday bulmanın peşine düşer. Okulun mesafeli, yakışıklı, pek havalı basketbol koçu Kemal (Kaan Urgancıoğlu) bunun için biçilmiş kaftandır. Peki, bu ikiliyi bir araya getirmeyi başarabilecekler midir? Bu gönül işleri sandıkları kadar kolay mıdır? Kahramanlarımız öğretmenlerini birbirine aşık etmek üzere planlar yaparken, kendileri aşkı keşfetmeye başlarlar. Bu kendini tanıma ve birlikte büyüme macerasında ise, her biri farklı bir geçmişten gelse de ortak yönlerinin ne denli çok olduğunu, birbirini sevmek için aynı olmak gerekmediğini anlarlar.
Aşk 101 bir gençlik dizisi olmaktan çok, benim gibi gençliğini 90’lı yıllarda yaşamış olanlara yönelik bir dizi. Erkekler, özellikle daha önce Çukur’dan tanıdığımız Kubilay Aka pek 17 yaşında gibi görünmüyor, ama çok da önemli değil, genç irisi diyelim geçelim. Paramparça ve Elimi Bırakma’dan tanıdığımız Alina Boz, Mert Yazıcıoğlu, İpek Filiz Yazıcı ve Selahattin Paşalı uyumlu bir kadro oluşturmuşlar.
Gençlik arkadaşları, birbirimizi yıllar boyu görmesek bile hamurumuzun yoğrulduğu yılları birlikte geçirdiğimiz, dünyanın en güzel, en korkunç, en can sıkıcı ve en utanç verici anlarını birlikte yaşadığımız için özeller. Aşk 101, bize yeniden hesapsız ve cesur geçirdiğimiz o zamanları hatırlatıyor.
Tekrar 14 yaşıma, ilk aşkıma dönecek olursam, sonunda kıçımın üstüne oturdum, bütün bir dönem boyunca okul arkadaşlarıma dert yanarak başlarının etini yedim ama başka türlü de öğrenemezdim ki. Bir başkasına göre büyük olasılıkla, yaşadığım aşkın hiçbir şeyi mükemmel değildi, herkesinki kadar sıradandı ama bir daha kendimi hiç o kadar masum, açık kalpli ve cesur hissetmedim. Bugün o yazlık diskonun yerinde son derece kazık bir butik otel var, bizler 40 yaşımızı çoktan geride bıraktık, uzun zamandır kimse için hazırlanıp süslenip, telaşla sokağa çıkmıyorum ve içki zevkim Malibu’dan daha gelişkin. Elimden geldiği kadar olgun ve akıllı bir insan gibi davranmaya çalışıyorum. Bununla birlikte, şunu söylemeden geçemeyeceğim; genç ve aptal olmak, belki de yaptığım en akıllıca şeydi
Başlık: Son Sardunyalar'dan – Sezen Aksu / Işık Doğudan Yükselir
DEFNE AKMAN