Bazı hikayeler olması gerektiği gibi seyrinde gitmez. Ancak çok güzellerdir. Delibal'daki de böyle bir aşk. Hem tatlı hem de yoldan çıkmış. Çağatay Ulusoy ve Leyla Lydia Tuğutlu'nun hayat verdiği Barış-Füsun aşkı, sevgi üzerine kurulu aslında. Füsun çok düz çizgide ilerleyen bir kızken karşısındaki insanın ifadesine göre bile mimiklerini değiştiren Barış'la karşılaşıyor. Barış'a aşık olmanız için çok çok fazla sebebiniz var. Nerede ne yapacağı belli değil, sürekli size jestler yapıyor. Füsun tabii ki korumalı alanından bu kadar uçuşunca çok mutlu oluyor.

Barış sizi öyle bir yere getirir ki eminsiniz bu aşktan vazgeçemezsiniz. Füsun'un bütün pure halleri Barış'ın "raydan çıkmış" durumlarına teker teker uyum sağlar. Raydan çıkmış değildir aslında. Sadece bir düzende değildir Barış çünkü. Normal insanların anlayamayacağı kadar güçlü, farklı ve bir de bunun üstüne çok kendi duygularıyla birlikte. Onun somut olan şeyi hisleri ve düşünceleri. Durum böyle olunca tabii ki üzerinden atamayacağı bir saflık da ortaya çıkıyor. Katı, insan ilişkilerinde dönülmez yollara girebilir biri oluyor Barış.

Bu dünyanın kurallarına göre gerçekten daha romantik bir adam. Bildiğiniz insanlar arasındaki toplama ve çıkarma işlemlerini o yapamaz. Çünkü iki artı iki dört işleminin sonucu onun için bir olabilir. Tam da bu durumda klasik insanımız Füsun'la kafaları ayrılıyor. Bazı ilişkiler böyle olur. Olması gereken de, olan da hayırlıdır belki; ancak başkaları için neyin doğru olduğuna karar vermek hiçbir zaman karşı tarafa düşmez. Bu film büyük bir aşkın içerisinde en çok da bunu sorgulatıyor. Çünkü bazı kötü taraflar her şeye rağmen çekilebilir.

Çağatay Ulusoy yeni imajıyla kanlı canlı çok yakışıklıydı. Kuliste bütün sevenleriyle gösterimi bekliyordu. Leyla Lydia Tuğutlu ise çok çok güzeldi. Yönetmen Ali Bilgin iki heyecanı birden yaşıyor çünkü yakında baba olacak. Defne Kayalar'la oğullarını beklerken Delibal'da bize küçük bir sürprizleri de vardı.