Festivalde ilk iki günü Türk filmlerinden uzakta geçirdim. Filmlerin yönetmeninin, oyuncusunun katılımının olduğu yabancı filmler kısmen dolu salonlarda izleyicilerle buluştu. Ardından yapılan söyleşilerin de keyifli olduğunu söylemek mümkün.
Yabancı filmlere kıyasla Türk filmlerine katılım daha yüksekti.
Yılmaz Erdoğan, Bülent Emin Yarar, Songül Öden ve Meral Çetinkaya gibi ünlü oyuncuların jüri olmaları sebebiyle filmleri izlemeleri, seyirci açısından da ilgiyi arttırıyor.
Aspendos Salonu’nda seyirciye ayrılan koltukların neredeyse tamamına yakınının dolduğunu söyleyebilirim. Fakat basına ayrılan ön bölümde büyük boşluklar göze çarpıyor. Bunda ‘Sansür’ süreciyle gelişen olayların ve özellikle sinema yazarlarının tepkisinin payı büyük.
Galaların özelliği olsa gerek, filmler tam da ortasında seyircilerin yoğun alkışlarıyla sekteye uğruyor.
Galalardan sonra film ekipleriyle birlikte gerçekleşen söyleşiler, soru sormaktan çok izleyicilerin başarı dileklerini söylemesiyle geçiyor.
Antalya Kültür Merkezi’nde yapılan Galalar yüksek bir katılım oranıyla gerçekleşti.
İzlediğim üç Türk Filmi ’de Ulusal Uzun Metraj Yarışma filmiydi. Bunlar sırasıyla; İyi Biri, Guruldayan Kalpler ve Balık.
İyi Biri, Cengiz Bozkurt’un başrolünde oynadığı, televizyon dizileriyle tanınan yönetmen Ayhan Sonyürek’in filmi.
İyi Biri, kısaca umuda doğru giden bir yol filmi. Her ne kadar seyirciden olumlu tepki alsa da bunda Cengiz Bozkurt’un başarılı performansının etkisi büyük. Zira komedi yönü ağır basan bir film olmasına rağmen pek de güldürmeyen, yönetmenin deyimiyle ‘masalsı’ bir film.
İyi Biri film ekibi salona girdiğinde en çok alkışı oyuncu Mustafa Alabora’nın aldığını belirtmek isterim. Bu vesileyle aynı araçta giderken kulak misafiri olduğum bir sözüne dikkat çekeceğim. “Benden daha çok alkış alan birisi var, Nuri Alço”
İzlediğim ikinci Türk filmi Guruldayan Kalpler, ismiyle sanki bir aşk hikâyesi anlatacakmış hissi verse de bir heykeltraş nezdinde sanatçı ve halk arasındaki derin uçuruma değiniyor.
İzlediklerim arasında Guruldayan Kalpler’in seyirciyi en çok güldüren film olduğunu düşünüyorum. Zira komedi dozu yüksek, alaya kaçmayan incelikle yazılmış diyaloglar var.