Nihayet çoğumuz gibi ben de yeni dizimi buldum, Pazartesi akşamlarım şenlendi. Kumpasa, tribal ergene, zengin olmuş ama mutluluğu bulamamış, çocuklarını her şeyin üstünde tutan ideal baba modeline, parası olmayan ama çocuğu için her çileyi çeken anneye, içinde kopan tüm fırtınaları parasıyla bastıran zengin kadına açmışım adeta, beklediğim bunlarmış da haberim yokmuş, resmen zevkten sekiz köşeyim. Üstelik bütün bunlara ilave, bir de akla hayale gelmeyecek aşırı kötülük derecesiyle bir hala modeli var ki, yeme de yanında yat, daha ne olsun.
Ama bütün bunlar bir yana, Paramparça ile ilgili en en en sevdiğim şey, çocukları karışan iki kadının da, büyüttükleri çocuğu ne olursa olsun vermek istememesi oldu. Doğurdukları değil, büyüttükleri. Evet, doğurdukları çocukların varlığını öğrenince dev sarsıldılar elbette, o çocuklarla da olmak istediler. Özellikle Dilara, parasının da verdiği güçle Hazal’ı kendi evine yerleştirmeye kadar gitti. Ama onun asıl önceliği Cansu’ydu, Gülseren’inki de Hazal. İki çocuk da kendilerini büyüten annelerinde belki o güne kadar adlandıramadıkları eksikliklerini yeni annelerinde buldular evet. Gerçi Hazal nereye adlandıramıyor eksiğini, "Fakirsin işte fakir, ne verebilirsin bana?"deyip durarak gayet güzel söyledi neyinin eksik olduğunu. Ama zengin kız Cansu, biraz da daha içli bir çocukcağız olması sebebiyle, ‘anne gibi anne’ aradığını bugüne kadar belli etmemiş yavrum.
Şunu anlatmaya çalışıyorum tabii, çocuklar yeni annelerine, annelerinin yeni çocuklarına verdiğinden daha fazla şans vermeye hazırlar. Doğanın kanunu en gerçekçi şekliyle işliyor. Çocuklar, ‘canım annem, melek annem’ diyerek onlara bunca yıl bakmış anneleriyle hiçbir koşul olmadan durmak istemiyorlar. Çünkü onlar çocuk, çünkü onlar ergen. Ama anneler, işte onlar da gerçekten anne ve dünyada çocuklarının başkasına ait olduğuna onları inandırabilecek ne bir DNA testi, ne bir para miktarı var. Ne Dilara’yı ne Gülseren’i, yani iki anneyi de kusursuz göstermiyor bu dizi, ama anneliklerinin bu yönü hiç eksiksiz, tam olması gerektiği gibi.
Gel de izleme.