Yazdan kalma bir kış günüdür Altın Küre Ödülleri, kışın ortasında giyilen “sundress”tir. Hem de en göz alıcı, en keyifli, en uçarı, en oraya ait olmayan bir sundress. Ne Emmy’lerin konformist öngörülebilirliğine ne de Oscar’ın formülatif ciddiyetine sahiptir. Erasmus’la gelen “Exchangestudent”tır. Hep gidilmemiş yerlere gitmek, yapılmamış olanı yapmak ister ve isterken genelde çok içtiğinden olduğu yerde kalıverir ama yine de cesareti her zaman bakidir. O yüzden hep farklı bir yerde durur, sürprizden korkmaz, tam tersi şaşırtmak ister, ciddiye almaz sevdirir kendini, güldürmek eğlendirmek ister.
Bir bakalım bu sene neler hazırlamış Altın Küreler bize:
Trendler
Tarih yazanlarla başlayalım. Martin Luther KingJr’ı anlattığı draması Selma ile yönetmen Ava Du Vernay Altın Küre’ye aday gösterilen ilk Afrikalı-Amerikalı kadın yönetmen oldu. Filmin En İyi Drama, En İyi Aktör ve En İyi Orijinal Şarkı dallarında da adaylıkları bulunuyor.
Son yılların en abartılan işlerinden True Detective’in ödül şovu devam ediyor. Televizyon için fazla kusursuz bir iş, aşırı düşünülmüş, gereğinden fazla ince işlenmiş, bütün köşeleri alınmış; bakmaya kıyamayacağınız kadar kusursuz. Emmy’lerde Breaking Bad’in gazabına uğramış olsa da Altın Küre’de önü açık.
Mad Men, geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de pek ilgi görmemiş HFPA’den. Sanki bir yarım sezondan kaçma, öbür yarım sezonu bekleme durumu var. Dramanın altın çağının başlangıcı sayılacak dizi, seneye görkemli bir final yapabilirse ödülleri süpürebilir, biz de dönüp “Neden geçen sene yoktu ki?” diye hayıflanırız.
Altın Küre ünlülerin olduğu ortamlara yeni girmiş çocuk gibidir, sürekli bir starstruck durumu vardır. O yüzden How to Get Away With Murder’daki rolüyle Viola Davis’in adaylığı sürpriz değil. Keza Clive Owen için de aynısı geçerli.
Into The Woods’taki rolüyle Meryl Streep 29. Kez Altın Küre’ye aday oldu. YİRMİDOKUZ. Benim yaşadığım yıl kadar. Michael Jordan’ın bile böyle bir dominasyonu yok. Kadının şu dünyada karşılaştırılabileceği tek insan Kraliçe Elizabeth, ki ondan bile karizmatik ve başarılı olduğu su götürmez bir gerçek.
ABD’de ulusal kanalların çöküşünü anlatmak isteyen bu sene komedi dalındaki adayları gösterebilir. ABD’nin dört büyük ulusal kanalı ABC, CBS, NBC ve FOX’un, Altın Küre tarihinde ilk kez bu dalda hiçbir adaylıkları bulunmuyor.
The Walking Dead, ABD’nin en çok konuşulan dizilerinden biri olabilir, kablolu televizyon reytinglerinin altını üstüne getirmiş olabilir ancak ödül konusunda sürekli sorun yaşayacağı da su götürmez bir gerçek. Altın Küre’nin bile kaldıramayacağı bir gerçek dışılık sonuçta.
Her şeyi anlıyorum da bu Downton Abbey’de göremediğim şeyin ne olduğunu asla anlamıyorum. Drama kategorisi tarihinin en sert çekişmesini yaşarken, efsane diziler birbirini yiyip dururken, ödüle asla yaklaşamayacak Downton Abbey mutlaka bir adaylık kapıyor oradan. Mahalle maçlarında top onun olduğu için oynatılmak zorunda kalınan kazma zengin çocuk gibi. 9 katlı Kames topu var kesin.
Geçtiğimiz sezon golünü komedi dalında atmıştı Altın Küre. Tüm dünyaya yapılan devasa bir nanikti. En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Any Poehler, En İyi Erkek Oyuncu ödülünü evine götüren Andy Samberg ve yılın sürprizi Brooklyn Nine-Nine’dan hiçbiri bu sene aday değil. İstikrar Altın Küre’lik bir şey değil zaten.
Cecil B. De Mille ödülünü Goerge Clooney alacakmış. Geç bile kaldı. İyi oyuncu, beklediğimden çok daha iyi yönetmen eyvallah da sahneye çıktığındaki mükemmelliği de batıyor insana, muhtemelen dakikalar boyunca şuraya şöyle yardım yaptım, buraya da bunları verdim konuşması yapacak üstelik. Adam Hollywood’un U2’su resmen.
Sürprizler
Uçarı İngiliz komedisinin en uç temsilcisi Monty Python ekolünün bayrak taşıyıcısı, ne zaman ödül töreni sunsa kalp kıran Ricky Gervais, Derek’teki rolüyle aday gösterilmiş. Sırf ortamı şenlendirecek olması bile yeter ve hatta hazır oradayken bir ödülü de veriversin, mahrum kalmayalım.
Jane the Virgin ve başrol oyuncusu Gina Rodriguez’in adaylıkları vasat komedi dalında net bir sürpriz olarak adlandırılamaz belki ama bir CW dizisinin Altın Küre adaylığı aldığını ben hiç ama hiç hatırlamıyorum. Bilen varsa aydınlatsın.
Christopher Nolan’ın overratedlığı da yavaş yavaş anlaşılıyor diye umuyorum. “Kimsenin anlamadığı bir şey çekeyim güzel zannederler,” ekolünün yaşayan temsilcisi Nolan’ın “OF AMAN ALLAH’IM İNANILMAZ İHTİŞAMLI” yapımı Interstellar’ın tek adaylığını en iyi müzik dalında alması içimin yağlarını eritti.
Senelerden 2006. Bir öğrenci evinde dizi izlenmeye yeni başlanmış, Lost araya girmiş, yeni dizi aranıyor. How I Met Your Mother pek komik, şöyle 20 dakikalık çıtır çerez bir şey lazım. Yalnız bu çocuk Jennifer Aniston’ı uzaktan uzaktan pek sevmiyor, overrated buluyor. Her şeye rağmen arkadaş gazıyla başlıyor Friends izlemeye, izledikçe büyüyor Jennifer Aniston ekranda, gerisi tarih. O gün bu gündür, sinema sektöründe beklenen çıkışı yapamayan komedi dehası Jennifer Aniston’ın, bu sektörde kariyerinin en büyük başarısını bir dram filmindeki oyunculuğuyla alması esas sürpriz.
Kendi kendime küçük soslar sürprizler hazırlamışım. True Detective’in tabii ki hak ettiği dalda, mini dizi kategorisinde aday olacağı uçuvermiş aklımdan. Gecenin en iyi rekabetlerinden biri Fargo ile True Detective arasında geçecek. Aşırı kusursuzlukla, öngörülemeyen kusurluluğun tatlı mücadelesi. Benim oyum Fargo’dan yana, True Detective net favori olsa da.
Amazon’un –Netflix’le birlikte- TV’nin çehresini değiştirecek atılımlarının ödül anlamında da karşılık görebilmesi çok önemli. Emmy’yle Altın Küre’nin en çok ayrıştığı noktalardan biri de bu: Yeniliğe açık olması. Transparent’ın komedi olup olmadığı tartışılır, ancak dizinin ve Jeffrey Tambor’ın kalitesi ortada.
The Affair’ın alışageldiğimizden çok farklı hikaye anlatma tekniği, rating anlamında kendini sevdirebilmesi önemli olsa da kendini ödül çemberinin içine dahil edebilmesi daha da önemli. TV’nin en cesur çağında bu tür cesur işlerin görebildiği her desteği alması lazım, özellikle adeta iki farklı karakteri mükemmele yakın canlandıran Ruth Wilson’ın varlığı sevindirici.
Altın Küre’nin farklı olana açtığı alanla farklı olmayı başarabilmesi ve bu tavrından asla ödün vermemesi takdire şayan. The Big Bang Theory’nin çok daha iyisi Silicon Valley’ye adaylık vermek, Emmy’nin de yapması gerek bir şeydi; hele Modern Family’nin adaylar arasında yer almaması sürpriz olarak görülebilir ama öyleyse bile, günün en güzel sürprizi.
Göz Ardı Edilenler
Hannibal’ın bir yerlerden bir adaylık kapması için daha ne yapması gerekiyor bilmiyorum. Azcık İngiliz oluverse de Downton Abbey’yi yerinden etse bari. Mads Mikkelsen’in göz ardı edilmesiyle ilgili ayrı paragraf açmak lazım ama birilerini yemeye başlarım diye korkuyorum. Aç olan?
Cumberbatch yılına hazır mıyım diye kendimi sorgularken adamı ana akıma taşıyan rolüyle, Sherlock’la aday olmaması bir garip oldu. Hatta Sherlock olduğu gibi yok.
The Comeback 10 yıl sonra ikinci “comeback”ini güçlü bir şekilde yapmışken, halen televizyonun en büyük starlarından olan ve bir diziyi tek başına götürebileceğini her seferinde ispat eden Lisa Kudrow niye yok ortada?
Tatiana Maslany’ye üzülüyorum. Altın Küre’yi geçtiğimiz sene çok övmüştük Orphan Black’i arka plana atmadığı için ama vasat kategoride, perfromansını da arttırmışken yer bulamaması oldukça saçma.
Geçtiğimiz sezon komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Parksand Recreation’daki rolüyle kapan Amy Poehler, bu sezon aday bile değil, niyesini bilmiyorum, hele ödül törenini sunacakken ama en azından ödül gecesi uzun uzun geyiğini döndürmek için malzeme çıktı.
İstediği gibi final yapmayı başaran, kalitesinden ödün vermeyen, bulunduğu dönemi mükemmeliyetçi bir yaklaşımla ekrana yansıtmayı başaran Boardwalk Empire’ın son sezonu en azından adaylıklarla ödüllendirilir diye umuyordum ama kısmet değilmiş.
Masters of Sex güçlü kategorinin kurbanı olmuş anlaşılan da Lizzy Caplan neyin kurbanı olmuş? Herkesi ekrana kilitlemesinin mi?
Modern Family ve The Big BangTheory’den sıkılmış olmakla birlikte Veep için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Neyse, Julia-Louis Dreyfus’un ödülü garanti olduğu için çok da üstünde durmamak lazım.
Homeland gitgide dibe sürüklenirken tutunduğu tek dalı, Mandy Patinkin’i bile aday değil. Hem Mandy Patinkin demek çok güzel bir şey. Bir kez söyleyin bütün dertlerinizi unutursunuz. Deneyin bak. Mandy Patinkin.