Dün akşam Paramparça'da adaletin dağıtıldığı gündü. Bir sezondur beklediğim şey sonunda oldu. İçerisindeki potansiyelden ilk günden beri emin olduğum Cansu, Gülseren ve Cihan'a hak ettikleri cezayı verdi. Ozan bir yandan başa bela olurken -ki Ozan nereye çeksen oraya gider- Cansu büyük atağını yaptı. Yani aklı başında olan herkes Gülseren ve Cihan'ın çok büyük bir günah işlediğini fark eder. Bir de kendilerini seks yapmadıkları için aklıyorlar ya!!! Olayı ne kadar da basite indirgiyorlar. Aldatmış sayılmıyorlarmışmış. Üzgünüm ama Cihan'ın Dilara'ya şu an yaptığı çok daha büyük bir ihanet. İnsanlar önüne gelenle seks yapınca aldatmazlar demiyorum ama birisiyle evliyken başka birisine aşık olmak çok çok daha büyük bir sırtından bıçaklama. Dilara'nın mutsuzluğu artık somut bir şekilde her bölüm ortadayken Gülseren ve Cihan'ın ortaokul tarzı ilişkileri sadece mide bulandırıcı. Hazal'a gelelim. Ona ise her bölüm bir kez daha hayran oluyorum. Eğer Dilara, Cihan'ın babası, Keriman falan kötüyse Hazal hepsinden daha kötü! Kaotik bir karakter. Zaten üçünü de dize getirmişliği var. Hazal, Keriman'ın tabiriyle 'kötürüm' numarası yapmaya lütfen daha devam etsin. Orada insanlara çektirdikleri, bundan aldığı zevki falan izlemesi çok eğlenceli. Ayrıca bütün bunlarda, Gülseren'in tek model dikilmiş elbiselerinde ve kezbanlığında nasıl ince bir mizah yüklü görebiliyorum. Bu dalga geçmenin tek dışa vurulduğu karakter de Keriman zaten. Neyse Hazal, sonuna kadar arkandayım! Dilara'nın telefonda "Benim için tek önemli olan Cansu," dediğini duyduğunda hissettiğin acıyı hep beraber hissettik. İnsanların 'doğru'yu seçme ve bunun üzerinden kendisini iyi hissetme takıntılarına karşı senin yaptığın gerçek kötülükler annenin ak sütü gibi helal! Umarım Dilara, Hazal, Ozan ve Cansu'nun o yalıda yaşadığı günleri de görürüm. Harun da artık Cihan'ın şu kusturan ataerkil havalarını alsın lütfen!