Dark&twisty kardeşlerden daha dark&twisty olanının Meredith Grey olduğu düşünülse de genelde, 10. sezon itibariyle çoluk çocuğa karışan, çocuğu kreşten kim alacak diye McDreamy kocasıyla kavga edip duran, “DC’den görümcem geldi, çocuklara ne de güzel bakıyor,” diye sevinenin de yine o olduğunu sezon boyu izlememizle beraber, asıl cevherin sahibi olduğunu net olarak anlayabileceğimiz Cristina Yang’in vedasına doğru giden bir sezon bitirdik Grey&Sloan Memorial Hospital’da.
Shonda Rhimes’ın çılgınca alışkanlığı olduğu üzere bir yangın, bir sel, bir deprem, bir terör saldırısı, bir bombacı ile bitmeyen sezon finalinde, Cristina ve Meredith’in pek bayıldıkları şarkıları Where does the Good Go ile dansları, bütün bunların hepsi olmuş gibi bir etki bıraktı bünyelerde.
Cristina’nın diziye temelli veda ettiği son bölümde Meredith’in nihayet kendisinden beklediğimiz cümleleri Derek’e söylemesinde, yine ve tabii ki Cristina’nın etkisi vardı. Derek için Meredith’e söylediği “He’s very dreamy, but he’s not the sun. You are,” (Rüya gibi olabilir ama bir güneş değil. Sensin o güneş) cümlesi bir feminizm manifestosu yapılıp duvarlara yazılası, Facebook’ta ‘kocamla Pazar keyfi’, ‘nihayett kocamla’ albümleri yapan hanım kızlarımıza her gün yarım saat çalıştırılası bir dersti adeta.
çten içe hep, Ellis Grey’in Meredith üzerindeki etkisini bu kadar yakından gördüğü için aslında çocuk yapmak istemediğini düşündüğüm Cristina’nın, çocuk istemediğini Owen’a, “Bir çocuğum olursa onu severim elbette, canavar değilim ben,” cümleleriyle anlatması da belki bunun bir ifadesiydi aslında.
Dünyanın en cool kadını da olsan kayınvaliden tarafından kaşsız bırakılabileceğin mesajını yıllar evvel Mama Burke’le veren bu şahane kadının, intörnlükten başlayıp Harper Avery’ye aday gösterilen koskoca bir doktor olmasına kadar geçen süreyi izledikten sonra, Grey’s Anatomy bir daha eskisi gibi olmayacaktır elbette.
Aynı zamanda hocası olan sevgilisinin karşısına geçip çatır çutur ‘pick me, choose me, love me’ konuşmaları yapan, duyuru panosunda iç çamaşırını asılı görüp de bana mısın demeyen, içinde bomba olan karınlara elini sokup, silahlı katillere “Onu değil, beni vur,” deme cesaretiyle dolu genç bir intörnden, “Çok paramız var ve hiç vaktimiz yok, o halde neden bu çocuklara bir bakıcı tutmuyoruz?” sorusunu bir türlü soramayan ve kocasına Amerikan Başkanı’ndan gelen iş teklifine hayır demediği için surat yapan bir kadın haline ne ara dönüştüğünü anlayamadığımız Meredith, Cristina’nın yokluğunda tek başına hem dark hem twisty olarak yaşamaya devam mı edecek, yoksa dünyanın en domestik kadını olarak mı hayatını sürdürecek, bu da 11.ci sezonla ilgili en büyük merakımdır şimdilik.