Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
5N1CüneytÖzdemir

1999’da yayın hayatına başladığında 5N1K da ne yenilir mi içilir mi diye halkın meraklı sorularını, “haberciliğin beş temel sorusu ne, nerede...” diye programının başında izleyicilere her gece ezberleterek savuşturmuştu. 15 senede belledik bu şifreli, oyuncaklı ismi. Hatta medya çalışmalarında 5 N’nin yanına bir tane daha “N” bile eklendi bu geçen sürede, haberin kaynağınının “nereden” olduğunun önemli hale geldiği, “iddia edildi”, “ölü ele geçirildi”, “belirtildi” haberciliğinde.

Nasıl oldu da siyasi konjonktürde esen fırtınaların uğultusunu her yerden önce gazetelerde, televizyonlarda duyduğumuz Türkiye’nin bu istikrarsız medya düzeninde bir program, hem de bir haber programı, 15 sene boyunca ayakta kaldı? Neydi Cüneyt Özdemir’i rakiplerinden bir adım daha öne çıkartan şey?

Listenin en başına kuşkusuz Birand’ı koymak gerek. Başka bir devrin gazeteciliğini yapmış ve ölümüyle o devri de kapamış olan Mehmet Ali Birand’ın tezgahından geçmiş ve ondan öğrendiklerini en iyi şekilde yapmaya çalışan öğrencilerin başındaydı Özdemir.

Peki Birand okul neydi? (Sevgiydi, emekti). Geçen sene Ekranella yıl sonu toparlamamızda Birand’ın gazetecilik dünyasındaki biricikliğini ve uluslararası gazetecilik standartlarına yaklaşmak için verdiği olağanüstü çabayı şu sözlerle anlatmıştık:   

“Öyle ya; bir daha kim Yasser Arafat’la röportaj yapıp Margaret Thatcher’ın önünde bacak bacak üstüne atacak? Kim 1992’de Bekaa Vadisi’ne gidip Abdullah Öcalan’la konuşma cesaretine sahip olacak? Haberi her ne kadar oldukça liberal- beyaz bir çerçevede oluştursa da, kim tutuklanan DEP milletvekilleriyle o dönemde Ankara cezaevlerinde görüşme belasına bulaşacak? Genelkurmay tarafından gazetecilikten aforoz edildiği günlerin acısını hastalığında bile bir belgesele (28 Şubat Son Darbe) dönüştürme enerjisine kim ulaşacaktı? Belki ülkenin en iyi anchormani değildi, derdini en sade ve düzgün Türkçe’yle kullanan gazeteci de değildi ama 32. Gün bir efsaneydi, MAB’ın habercilik iştahı da”.

Devir aynı zamanda haberciliğe para yatırılan, haberciliğin maliyetli bir iş olduğunu, olması gerektiğini bilen yöneticilerin devriydi. En doğru haberi almanız için en donanımlı muhabirinizi Pakistan’a gönderirdiniz, ve elbette ekip arkadaşını da. Muhabir; otel masraflarını, karnını doyuracak parayı dert etmemeliydi ki işine odaklanabilsin, ülke liderinden bir röportaj sözü koparabilmek için danışmanların, sokaklarda çaresiz kalan insanların peşine düşebilsin. Ekol derken bu kastediliyordu hep, basın bültenlerinin evirip çevrilmiş halleri değil.  

Cüneyt Özdemir 32. Gün’ün arka odasında piştikten sonra 5N1K’yı hafta içi dört gece çoğu zaman canlı, bazen de banttan yayınladı. Haber dosyası ya da özel dosya dediğiniz şey; “işte salçaları böyle kavanozluyorlar!!!” gibi arkadan fare geçen haber parçacıklarına dönmüşken Cüneyt Özdemir 11 Eylül sonrası Guantanamo Kampları’na, Hariri suikastinden sonra Lübnan’a, Orhan Pamuk’un Nobel zaferinden sonra Stockholm’e, Libya karıştıktan sonra Kaddafi’nin oğluyla röportaj yapmak için Trablus’a, sonsuz bir adaletsizliğin içinde yaşamaya mahkum olan insanların yaşadığı Gazze’ye gitti.  Bunun yanında Irak Savaşı başladığında Türkiye’den giden az sayıda iliştirilmiş (embedded) gazeteciden biriydi, ve bir askeri birliğin koruması altında habercilik yapmanın tarafsızlığı, etikliği, o dönem tüm iletişim fakültelerinin en hararetli konusuydu.

Özdemir’in haberi nasıl yaptığı, haberde neyi göstermediği ya da hangi soruyu sormadığı her zaman tartışılır ama bir haber kanalının varoluş nedenini hatırlayıp bu tür bir programa bütçe ayırması ve muhabirlik kaslarını her daim çalışır tutan bu işe hırsla tutkulu bir gazeteciyi yaşatması ve ona yaşayacak ortam yaratmasıydı 5N1K’yı özel kılan.

Cüneyt Özdemir geçtiğimiz Kasım ayında 15 yıldır hazırlayıp sunduğu 5N1K’dan kısmen ayrılarak Kanal D Haber Direktörü ve anchormani oldu. Bir yandan da sayısı haftada bir inmekle birlikte 5N1K’yı CNNTürk-KanalD ortak yapımıyla sürdürmeye devam ediyor.

Özdemir’i her an habere gidecekmiş ya da haberden yeni gelmiş izlenimi veren “rahatsız” yarım oturuş pozisyonuyla hatırladığımız için, “oturaklı” anchorman halini başta yadırgadık. Arkası maviye bulanmış, bol ışıklı stüdyosu (bir zamanlar tam kararında ışıklandırılmış Tophane-i Amire binasından sunulurdu 5N1K), ve karşısındaki muhabirle yüz yüze konuşuyormuş izlenimi yaratmaya çalışan ama yaratamayan animasyon oyunlarına henüz alışamasak da her şeyin bir ilki olduğunu, 5N1K’nın ilk zamanlarındaki Özdemir’in çılgın kıvırcık saçları gibi bunun da düzene oturacağına inanıyoruz.  

YORUMLAR




DİĞER HABERLER