Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Kısmetse Olur: Einstein vs. Hazal & Emre

Kara deliklerle ve yeryüzü dalgaları ile ilgili ne olduğunu tam anlayamadığım, ama nedense çok heyecanlandığım bir takım gelişmeler yaşandı geçtiğimiz gün. En son, bizim evde iki lahmacun yediğimiz süre zarfında uzaydan dünyaya canlı yayında bir adam atladığında bu kadar heyecanlanmıştım. Teknik detaylarına katiyen vakıf olamasam da, benim için konunun en akıl almaz yanlarından bir tanesi  Einstein’ın 100 yıl önceki teorisinin 2016 itibariyla doğrulanmış olmasıydı. Bir adamın 100 yıl önce bulduğu fikirleri, günümüzün aşırı ileri olduğuna inandığımız teknolojisiyle bile ancak anlamış olmamız hem aslında hiç de sandığımız kadar havalı olmadığımızı, hem de biz ne kadar inkar edersek, ne kadar görmezden gelirsek gelelim gerçek dehanın varlığını ispatlıyor. İyi haber: İnternete girdikleri için dahi sandığınız ve onların da burnundan getirdiğiniz çocuklarınıza inat, bu evrende deha denen şey gerçekten var. Kötü haber, ne bende, ne sizde ne de çocuğunuzda yok.

Dünyanın bir tarafında bunlar olurken, bir diğer tarafındaki Kısmetse Olur evinde ise bambaşka olaylar yaşanıyordu, ve ben bunların takipçisiydim. Emre’nin uzun zaman sonra Ayça’dan başka birine gerçekten yürümesi olayları da beraberinde getirdi elbette. Daha önce Nur’a bir yürüyeyazmıştı gerçi Emre ama onu saymıyorum, aylar sonra ilk defa Hazal için “Sebepsiz yere heyecanlanıyorum,” dedi, ki sebepli heyecanı gönül işlerinde heyecandan saymıyorum ben. Hazal da tatlı kız bence, ilişkinin gözümde rahat oluru var. Geçen haftalara Nur’un çılgınca artan popülaritesi damga vurmuştu, bu hafta benim için Emre-Hazal ilişkisi ve Ayça’nın ilişkiye çizgi film tadında müdahaleleri ile geçti. Çizgi film diyorum çünkü animasyon olmayan bir dünyada bir tencere dolusu mantıya bir kilo şeker dökmeyi kim yapar? Bir sonraki adımın Hababam Sınıfı taktiği ile yemeğe direkt müshil ilacı dökmek olmasından korkmuyor değilim, hoş bir seyirlik olmaz.

Emre’nin Ayça’ya “Bırakalım bu kavga işlerini, sana dost elimi uzatıyorum,” demesi ise bana kalırsa Ayça açısından acıların en büyüğüydü. Eski sevgilinin dost eli kadar manasız bir şey görmedim bu hayatta, hele Kısmetse Olur evindeysek. O yüzden dost olmasınlar elbette, ama kavgaları yemeğe şeker atmaktan daha aksiyonlu bir noktaya getirirsek rica edeceğim.

Son iki haftanın en aksiyonlu olayı ise kesinlikle Cansel- Dani ve Melis kapışmasıydı. Cinsiyetçilik yapmak tabii ki istemiyorum ama kadınların dostluğu da, kavgası da her zaman erkeklerinkinden bin kat daha çetrefilli olduğundan mütevellit izlemesi de çok daha güzel. Emre ve Eser’in dostluk anlayışı birbirlerini itip gülüşmekken mesela, Dani’nin Cansel’i sevgilisinden bile kıskanması nasıl gerçekçi, bu yüzden ağlaması nasıl dokunaklıydı. Kızlar öyle yapar çünkü, sevgilisi yüzünden seninle ilgilenmeyen en yakın arkadaşına trip atmak en doğal hakkındır, o senin gönlünü almalıdır. İlerleyen haftalarda kızların barışacağını ve yeni gelen adaylara evi dar edeceklerini tahmin ediyorum, o zamana kadar ev halkına ve izleyicilere tavsiyem sessizce fırtınanın dinmesini beklemeleri. İyi seyirler.

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR