Eve girerken ayakkabılarını çıkaranların, her işlerinde “Olaylar olaylar!” diyenlerin, şans konusunda sıkıntısı olanların, sıcacık yüreklerinde sevdalılarını ısıtanların dizisi Diğer Yarım ailesi olaraktan 23. bölümü geride bıraktık. Gönül isterdi ki haftaya yeniden bu satırlara yenilerini ekleyerek yorum yapayım ama nasip buraya kadarmış. 23.bölüm aynı zamanda final bölümümüzdü ve gider ayak ateş etmeyi de ihmal etmediler hanisi. :))
Finalde yok yoktu. İtiraflar, kamyonun arkasına saklanıp kendilerini Gebze’de bulanlar, gençleri aramak için kolları sıvamalar, gittikleri her bir yerde olay çıkaranlar, deli deliyi çeker hesabı PoyraZeynep’in delileri çekmeleri vs. ama benim huyumdur bir dizinin finalini yapıyor isem ilk önce diziye neden tutulduğumu anlatırım. :) Diğer Yarım'a bulaşmama ahan daa şu sevilesi karakter vesile olmuştur, kalbimde müebbet yemiştir nokta! :)
Tabüsü Sabri Efendi. :) İlk bölümde Dursun dede ortalarda görünmeyince Esma aramaya çıkmıştı hanisi, Sabri Efendiyi musalla taşında nefis terbiyesi yaparken bulmuştu, önce tırsmış ardından da olanları anlatmıştı Sabri Efendiye. Sonrası mı? Sonrası Sabri Efendi Dursun dede için “Kaybettik!” anonsu yapınca ortalık karışmıştı. :D İşte o dakikadan sonra kalkamadıydım ekran karşısından. Bende yalan yok, bir de şeyi merak etmiştim; Esma ve Zeynep yer değiştirecekleri sırada “Aha işte Esma açacak şimdi başını ve ben Zeynep’im diyecek ben de kanalı kapatacağım.” Sonrası mı? Sonrası ters köşelerdeyim tabüsü. :) Eda ablaa öyle bir çaktı ki beni köşelere, oturduğum yerden kalkmadım finale kadar. :) İnsanların yüreklerine dokunup, değerlerini koruduğu ve birbirlerini çıkarsız sevdikleri için ben de çıkarsız sevdim elbette bu diziyi… Özleyeceğim, hem de çoook…
Finali sahne sahne yorumlamak istemiyorum. Madem son yorumum, doya doya karakterleri yazmak istiyorum… Poyraz’ın evlenecek olmasından ötürü Sabri Efendi çok duygulandı elbette. Hem annelik hem de babalık yaptığı biricik evladı Poyraz’ı damat oluyordu. O duygulanmasın da kim duygulansındı? Sabri Efendinin bu sözleri hayat dersi niteliğinde. Evlenecek kızlara, erkeklere öğütler niteliğinde… Kulak verip dinleyene elbette… Meryem’den de buna benzer sahneler görmek istesem de bu incelik Sabri efendide olduğu için biraz mutlucuk oldum aslında. :) Bir insan bu kadar mı duygusal, sevilesi, anlayışlı, sempatik olur yahu? “I love you Sabri hocaa, I love you Sabri hocaa, I love you Sabri hocaaa, I love you Sabri hocaaa!” yanisi. :))
Finale damgasını vuranlardan birisi de itirafıyla İsmet idi, sonrasında dansa kaldıran Emine de ayrı bir ateş etti tabüsü. :) Bu ikiliyi daha derinden izlemek istiyordum ben. İsmet itiraf ettiğinde Emine ne tepki verecek? İsmet’in güzel yüreğini Emine nasıl fark edecek? Emine İsmet’i adım adım nasıl sevecek? İşte bunlar hep bizim cevaplamamız gereken sorular. İşte bu yüzdendir ki son dakikaya sığdırılmış mutlucuklukları sevmiyorum ben. Tabüsü dizimiz için pek geçerli değil bu durum malumunuz final kararı erken verildi ama yine de doyasıya izlemek isteyip, üzerinde düşünüp detaylıca yorum yapmak istediğim bir ikiliydi Emine&Haciitt İsmet. :) Bir de bunlar çok dadlu bir çekirdek aile olmadılar mı yaaa? Kıvırcıklara yakışır bir enişte Hacitt İsmet :) Uy Asiye’ye ve tırsak damat Fikri’ye de uygun bir damat hanisi. :)) Mutlucuklukları daim olsuunn…
Afoş sen ağlama, mutlucukluktan bile olsa akmasın o gözyaşların e mi? Nasıl güzel bir anne olmuşsun sen öyle yaa! İlyas’ını kucağına alması, sevip okşaması, ağlayıp susmayınca da el kaadar bebeye “Niye ağlıyosun?” diye sorup cevap beklemesi. :) Yüreği öyle güzel ki Afet’in, insan onunla birlikte ağlamadan, onunla birlikte gülmeden edemiyor. :) Sayesinde çok güldük, çok hüzünlendik ama sonunda muradına erdi ya biz de mutlucukluğunu paylaşıyoruz. :) Resmin sağ tarafında Devran dadlu dadlu bakıyor ya hanisi işte o bakışın hemen öncesinde başını yukarı kaldırıyor Devran ve benim orada hissettiğim şey Ruhi Sarı’nın ağlamamak için çabalamasıydı. O ayrıntıyı hissedince gözlerim doldu tabüsü… Böyle güzeldiler işte, hem karakterler hem de oyuncular… Çok güzeldiniz bee!
Bir masal anlattılar bu dizide ve benim masalımın kahramanları en başından beri ZeynePoyraz idi. Zeynep’in atarların sultanı oluşu, Poyraz’ın mermilere kafa atması vs. derken çok kapıldım ben bu ikiliye. Bir çift belirdiğinde illa ki kız ya da oğlan tarafı olunur. Ama ben bu ikilide taraf olamadım. Her ikisini de bastım bağrıma… Poyraz’a Esin cadusundan dolayı çok kızdım, yalan yok ama öyle bir affettirdi ki kendisini, “İnsanım ben Zeynep!” diye öyle bir haykırdı ki, “Bırakamam ceylan gözlüm!”ü öyle bir ses tonuyla söyledi ki bütün kızgınlıklar geçip gitti…
Ben çok sevdim bu ikiliyi. Alican Albayrak ve Gonca Sarıyıldız öyle bir karakter uyumu çıkardılar ki, sevmeden de edemedim. Poyraz’ın yerinde duramaması, sürekli konuşması (:D), doğal halleri, mermilere kafa atması, Zeynep’e kıyamaması; Zeynep’in yüreğinden taşan sevgisi, Poyraz için döktüğü gözyaşları, doğru bildiğini sakınmadan söylemesi… Çok özeldiniz yüreğimde, öyle de kalacaksınız… Nayinolarım benim ^____^
Esma ve Tarık’ın evli hallerini daha fazla görmeyi isterdim ama öyle güzel sahneler yazılmış ki biz onların evlenip mutlu mesut yaşadıklarına gönülden inandık. Esma’nın yumurtayı kabuklarıyla pişirmesi, Tarık’ın buna razı oluşu, ufacık atışsalar bile bebişlerinin rahatlığını düşünüp olayı tatlıya bağlamaları… Sizi de sevdim kuş yürekliler… Sonunda masalınız Masal ismindeki kızınızla birlikte bitti. :) Mutlucukluğunuz, o dadlu huzurunuz daim olsun…
Çok didindim, çok uğraştım, şiirler bile yazdım Devlet Hala ile Sabri Efendi olmasın diye sonuç? Devlet halayı alıp bağrıma basasım vardı finalde. :) İşte buna Eda ablamıın zaferi diyorum ben. :) Elbette benim onaylayıp, onaylamam pek önemli bir durum değil ama dizi için küçük olsa da benim için büyük bir adımdı bu. :D Sabri Efendi en sevdiğim olunca elbette paylaşması daha zor oluyordu. Lakin ikisini de PoyraZeynep’e bu şekilde aynı hislerle bakarken görünce n’apabilirdim ki? Kolay mı aynı resme bakıp da aynı hisleri paylaşmak? Sabri efendinin yalnızlığa ve makarnaya veda etmesine ben de sevindim. :)) Yolları açık olsuun…
Masalın belki de tek mutsuz kahramanı Meryem idi… Bazı masal kahramanlarının âşıkları, masal olabilmeleri için ayrılmaları gerekir. Biliriz ki onlara bir anlık kavuşma bir ömür boyu yeter… Meryem için de bu geçerliydi. Ecevit niye öldü, başka bir senaryo yazılamaz mıydı, Orhan Kılıç kaynaklı bir durum muydu bilemem. O konular beni aşar elimde kesin bilgi olmadığı için… Ama ben EcMer için yine de güzel bir son olduğunu düşünüyorum. İnsanların bakış açısına göre değişir bu sonun değeri… Benim baktığım yerden Meryem yine de şanslı bir kadın. Yıllar sonra Ecevit’i bulması ve yeniden kaybetmesi acı verici olabilir ama O’na duyduğu sevgi yüreğinde olduğu sürece yalnız olmayacak… Bir de Zeynep’ine kavuşmuş oldu, en azından evlat hasreti sona erdi. ^___^
Esma ve Tarık evlenirlerken çok duygulanmış hatta gözyaşlarına kafa atmıştım. :) Ama ama ama ZeynePoyraz evlenirken aynı Sabri Efendi kıvamındaydım. Bir yanım onlardan ayrıldığı için hüzünlü, diğer yanım evlatlarım evlendiği için tatlı bir gururla kaplı mutlucuklu… Poyraz’ın itiraf sahnesi düştü aklıma. Onca hazırlık boşa gitti dediğimiz anda Zeynep çıkagelmişti elinde ‘aşığım sana’ yazılı bez parçasıyla… İşte bu yüzden daha çok seviyordum onları. Korkmuyorlardı itiraf etmekten, korkmamak deyince akla tabüsü çoklu kız isteme töreni geliyor hemen. :D İtirafların birbirine karıştığı sırada Poyraz’ın eliyle kalp işareti yapıp “Çok seviyorum seni ceylan gözlüm,” dediği an var, bir de ona karşılık veren Zeynep. <3 Unutulmaz sahneleri mevcut bu yürekte, zamanı geldikte açıp yeniden izlenilecek türden…
Dedoşlarrsız final olur mu hiiç? Olmaaz tabüsü. :)) Sayelerinde operasyonlardan operasyonlara koştuk ve maşallah enerjileri de bitmedi yanisiii kii bitmesin dee :)) Çok güldük, çok eğlendik, zaman zaman hüzünlendik ama hep yan yanaydık onlarla. Onları bir bölüm az görsek isyan bayrağını çektik… Emekleri yadsınamaz hanisi, her birinin ayrı bir özelliği vardı ve her biri özeldi bizim için. Behçet dedemiz her olayda sıvışsa da ortalıktan, olayları ilk ondan duyduğumuz için sevindik. :) Tansiyonu bir düşüp bir yükselse de aramızda olmaya devam etti Mümin dedemiz. Nasıl da tontişti yanakları :) İşlerin raconunu hep Zülfikar dedemiz bilirdi ve her plan mutlaka Onun onayından geçerdi. Onsuz olabilemezdi ve Zeynep hanımı için atacağı adımın da zamanı gelecekti elbette. :)) Can oldular bize, yoldaş oldular Sabri Efendiye. Sayelerinde kötüler cezasını buldu, iyiler yardımsız kalmadı iyi ki vardılar. :))
Ve tabüsü yüreğimizde ayrı yeri olan Dursun dedemiz, canımız ciğerimiz. :) Biz kendisini izlerken hep güldük, hep gülümsedik ekrana ama O hep yandı için için. Yüreğine saplanan bıçak hep oydu içini. Sızısı hiç geçmeyen bir yaranın sahibiydi kendisi. O yaraya rağmen öyle güzel gülümsedi ki, öyle güzel destek oldu ki evlatlarına, dostlarına, torunlarına… O yaraya rağmen öyle umutluydu ki… Acı bile sevilebilir mi? Seviliyormuş işte. Yaranın sahibini seviyorsa insan, o yarayı da sevip bir ömür yüreğinde saklıyormuş… Dursun dedemiz canımız ciğerimiz. yok ki başka dedemiiz… ^___^
Bir masal anlattılar bize. Her bir karakterinin ayrı bir masalı vardı ve hepimiz aynı masalın içinde yer alan farklı masalların peşinden koştuk. Kimisi atarlıydı, kimisi kuş yürekli, kimisinin yüreği ayrılıkla kavrulmuştu, kiminin adı umuttu, kimi de yeni bir hayatın adıydı. Her birimiz bir şeyler bulduk kendimizden. Güzel olaylara tanık olduk, kafa karıştıran olaylarla… Sherlock olmaya özendik, bazıları geldi saç baş yolmak istedik. :D Bazılarını Poyraz halletti selam verip dalarak, bazen de ağladık yandı yüreğimiz ama ardından gökkuşağı çıktı rengârenk. Belki de bu dizinin adıydı gökkuşağı. Her renkten karakter vardı. Hepsi ise renk cümbüşüydü bizim için. Her birini sevdik, içimize evimize yüreğimize aldık. Gönül isterdi ki bitmesin bu yolculuk, devam etsin. Olmadı, yapamadık, duramadık önlerinde… Yine de diziyi bitirmek isteyenlere inat umutla bitti dizimiz. Ve ben biliyorum ki bir yerlerde ZeynePoyraz’ıyla mutlucuk, Esma Tarık ve Masal parklarda geziyorlar, Afet Devran ve İlyas okul yollarında, Meryem huzurla yemek yapıyor, belki de Emine ve İsmet bebiş bekliyorlar. :) Sabri efendi ve Devlet hala ise yemeklerin bol olduğu bir sofrada, kimsesizlere kucak açmışlar… Dedelerimiz ise cami önünde çay içmeye devam ediyorlar. :) Zeynep Hanım hala ‘cahil’ tiradı atıyor. :D Kıvırcıklar olay peşinde, Fikri pastırmalarını satmanın derdindeyken Uy Asiye de Müge Anlı izleyip çekirdek çitliyor. :D Her son bir başlangıçtır neticede ve oyuncularımız yeni rollerine yelken açarken, karakterlerimiz bize gösterilen ve dahası hissettirilen hayatlarına devam ediyorlar. :)
Final sahnemizi buraya bırakıyorum çünkü ‘Son’ yazdıktan sonra ateş etmeye devam ediyorlar. :) Orada bize el sallayan herkese ben de el sallıyorum ve kocamaaan teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese ama herkese çoook teşekkürler. Yüreğimize ateş ettiniz ve bomba oldunuz yanisi. :))
Son sözümü yazmadan önce diziye dair son sözlerini benimle paylaşan cancanlarımdan mesaj ilettiğim için mutlucukum. :)
Ve tabüsü Diğer Yarım izlemeye başladığımdan beri yaptığım yorumlarda yanımda olan, birlikte çok kafa patlattığımız, sete gidip gidip eli boş döndüğünde tesellide bulunduğum, dizinin son set gününde sete gidip ateş etmekle kalmayıp adeta şarjör boşaltan, heyecandan selamımı Alican’a iletmeyi unutan canım dostum *Rose*’m yazısını eklemekten de mutlucukum :))
Ekranella yolculuğum Diğer Yarım ile başladığı için ayrıca önem arz ediyor tabüsü benim için. :) Yazmaya başlamama vesile olan Sümüklü Papatya’ma, yazılarımı editleyip ekleyen Ekranella’daki arkadaşlarıma ve tabüsü Elçin Hanıma da ayrıca teşekkür ediyorum. :)
Fazlaca duygusala bağlamadan her hafta yazımın sonuna iliştirdiğim duamı tekrar ediyorum. :) Diğer yarısını bulanlara mutlucukluklar dilerken, diğer yarısını bulamayanlar tiiizz vakitte bulsunlar inşallah, bulup da kavuşamayanlar daa tiizz vakitte kavuşşsunlarr inşallah! :)) AMİİİNNN! :)
Sevgilerimle
Kırçiçeği