''Ömer Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini dev bir şaşkın ördek yavrusuna dönüşmüş bir halde buldu.''
O gün Ömer için zor başlamıştı. Çok özlediği cincır sevgilisinin turuncu mu kızıl mı güneş parçacığı mı karar veremediği saçlarını bir başka kadında görüp mahvolmuş, kalbi moleküllere ayrılmıştı. Eski sevgilisi her ne kadar unutulduğunu, tarihe gömüldüğünü sansa da Ömer Samsa, onu görebilmek için can atıyordu. Ve bu büyük tesadüfe normalde çok kızabilcekken pamuk gibi olmuş, bir anda şaşkınlığı pullu halay mendilli bir Lorke'ye dönüşmüştü.
*Eveeeeeeet hırsından, sinirinden menapoz+andropoz+ergenlik üçlüsünü aynı anda yaşayan biri gibi davranan Ömer nasıl da indirdi yelkenleri suya. Aklından sadece ve sadece karşılaşabilecekleri bütün ortak alanlar, asansör falan geçiyor o esnada. En kötü ''komşu komşunun libidosuna muhtaçtır'' der bir kat aşağı iniveririm diyor. Peki Defne? Kız resmen öyle bir kurulmuş ki, ipini çekip bıraksan titreye titreye gidecek civciv gibi. Yavrum kıyamam o da sevilmiyor, unutuldu falan sanıyor.
Ömer de sağolsun tuz biber ekti; ''Ne derler, tarihteki yerimizi aldık.'' DOBROVSKİ. Gitti bütün puanlar. Annem hiç öyle denir mi ya? Sen istediğin kadar konuş, bir kadın birey ve yanlış anlamada çığır açmış Uzm. Dr. Defne Topal taaaabii ki de sadece ve sadece ''ne derler, tarihteki yerimizi aldık'' sözüne takacak. Artık bütün gün saydırır sana; ''Bana diyor, tarih diyor. Sen bilmiyor musun benim gendaşlarımı Orta Çağ'da cayır cayır yaktılar artiz! Bana dedi ya, tarih dedi!'' Defnecim aslında bi bilsen, adam birazdan ofisin içinde Mardin kapı şen olur diye oynayacak. Ah be cüncor tasarımcım.
*''Ömer sinir harbi ve ultimate depresyon yaşadığı günlerde mağaza açma kararı almıştı, Sinan da destek vermişti. Şimdi önlerinde bir fırsat var: İngilizler! Ama Akdeniz'e ilerlemeden önce Yasemin'den geçmek lazım. Çünkü Yasemin de bu işe talip, konkur kapıda.''
Anaaaaym bölümü zerre anlatmayan bölüm özeti gibi yazdım. Neyse, sonuç olarak bir kapışma izleyeceğiz. Bir yandan Roket Takımı Ömer ve Sinan, bir yandan da Kadının Fendi Türkiye LTD. ŞTİ Yasemin ve Defne. Her ne kadar artık birbirlerinin rakibi haline de gelmiş olsalar, ne eski habislerden Yasemin bozdu arkadaşlığını ne de Sinan. Asıl kapışma onların arasında değil, Defne ve Ömer'in arasında geçecek.
Sinan için zor bir gün oldu valla. Hem rakip bir şirketlerinin olacağını öğrendi, hem bu şirketin kendi dingolomaları yüzünden giden Yasemin olduğunu, hem de okullara gönderdiği Defne'nin rakip firmanın şoförü olduğunu. Tüm bunlar yetmedi, bir de İsmail'i öğrendi. İşte böyle Sinan kardeş, sen o kadar uğraştın, uğruna arkadaşını sattın ama Yasemin bıyığı seçti. Sen de üzülme şimdi, dizide aşık olup unutulacak daha çok karakter var. Yavaş yavaş toparlarsın. Bak orada bir kadın birey daha kalmış, hadi git koş.
*Allah'ım sen ki tüm kainatı yarattın, bunlar sen için hiçbir şey değil. Ne olur şu İz'i başımızdan al, bunlar senin için ne ki.
Kıza çekil dersin, çekilmez. İtersin, hacıyatmaz gibi geri seker. Gönderirsin, geri gelir. E suç kimin? Türkiye'de bu işi bilen başka hiçkimse yokmuş gibi bu kadını çağıran Ömer'in. Bebeyim sen deli misin çılgın mı? Bir de gülümseyerek, 004 numaralı ses tonunla ''seeeeerseri'' falan diyorsun. Ben şimdi seni bir sersemleticem de işte elin sakat. Yoksa kapışırız yani. Zibidi.
*İticiler bir idi iki oldu. Kardeş git diyorsun, almıyorum ne satıyorsan diyorsun, güvenliiiiiik seküritiiiiii diye bağırıyorsun ama duyan yok. Topuz yine iş başında. Ama bu defa Defne pulunu yutmuş balık gibi kalakalmadı öyle. Ha kovdu gitmediiii, işim olmaz senle dedi gitmedi, o ayrı. Bu adamın sadece Defne'yle konuşmalarını izlesek fena adam değil deriz. Yahu adam gitmiş kızı Ömer'e ispiklemiş, şimdi de gelip konuşmaya çalışıyor. Defne'yi kendi şirketine aldıramazsın diye, Defne'nin çalıştığı şirketi mi aldın ne yaptın? Senin topuzların ekrandan ağzımıza giriyordu, evine geldim bir kahveni içtim diye susuyorum be.