İlişki dediğin her türlü aktiviteyi içermeli değil mi ama?
Geçen sezon sonunda hatta Christmas Special’da bile hala Mary’nin kimi seçtiğini öğrenememiştik. Bizim dizilerden farkı nasıl belli oldu ama? Bizde kadınları erkekler seçiyor; Downton’da ise iki erkek dul ve çocuklu Mary için rekabet ediyor hem de gayet şık bir şekilde. Dul ve çocuklu olduğu için Mary asla ‘seçilebilecek kadın’ kategorisine bile girmezdi bizde eminim. Neyse işte Mary kendi gibi soylu olan Tony’yi seçmiş. Evet bu benim içimi rahatlattı ancak ben Mary Crawley’i çok iyi tanırım. İçine sinmeyen şeyleri, Tony’nin gayet mantıklı deneme süreci teklifiyle atlatamayacak bence. Soylu erkeklerle evlenmenin hayalindeyken birden Matthew’a aşık oldu sonuçta. Burada da Tony ile düşünülüp Charles’ta karar kılınacak gibi. Kalbim tamamen Tony’den yana ancak sanki Küçük Lord’umuz, Mary’nin sevdiği o weird kısımdan yoksun.
Sezona böyle başladık ya, çok güzel değil mi?
Giriş sahnemizin ne kadar mükemmel olduğunun farkında mısınız ya? Edith çok zor dönemlerden geçiyor, büyük bir dram var. Downton Abbey’nin en güzel yönlerinden birisi konular sarkmıyor. Edith’in kızı sezon sonuna kadar o ailenin yanında kalabilirdi belki ama bölüm sonunda hemen bir çözüm bulunacağının işareti verildi. E zaten adamın karısı, Edith’in kocasına asıldığını düşünüyor; bir an önce problemler halledilmeli. Edith hep mağdur edebiyatı yapıp (evet bahtsız olduğunu reddetmiyorum) her zaman yargılayan dilini çekinmeden kullanan bir karakterdi. Hala öyledir kesinlikle ama artık değişen durumlara ayak uydurarak kendi derdiyle uğraşmakla meşgul. O kadar meşgul ki odasında küçük bir yangın çıkardı. Downton’da her şey olabilir ama bazı şeyler asla değişmez. Mesela Violet her şeyle dalga geçer, Thomas her zaman çok şanslıdır ve Mary her şeye karşı buz gibidir. Bu küçük yangın da Thomas’ın şansını körükledi ve Mary’nin Edith’e içini soğutmaya yetmedi. Mary ‘’Edith yangın çıkarmayı tercih etti...’’ diyerek bir başka efsaneye imza attı doğrusu. Asil çekişmeleri bu sezon da sürüp giderken benim beklediğim Mary’nin, Edith’e gerçek kardeşliği bu sezon yapıp gayri meşru kızı konusunda yardım etmesi. Biliyoruz ki Downton Abbey’de malikaneden olan hiç kimse o kadar kötü değildir.
Lord Grantham’ın içinde kalanlar.
Lord Grantham sezona kötü bir giriş yaptı. Tabii ki kendi adına. Komite başkanlığına bir lordun yerine kahyasının tercih edilmesi çok güzeldi. Alıştığımız, istediği olsun diye güçlerini kullanan ve sonra da gerçekten hak etmiş gibi davranan Robert yerine Carson’a yenilmeyi yaşayabilen bir Lord Grantham vardı bu bölüm; belki Carson’a özeldir bilemeyiz. Carson’a özelse bile onun bu ayrıcalığı gururla taşıdığı bir gerçek. Hemen Lord Grantham’ın görevi almasını sağladı. Umarım komitedeki kadının Carson’a ilgisini değiştirmez bu çünkü kadın direkt Carson’ı istiyor.
Ölümsüzler çetesi yine yeni entrikalarla.
Violet ve Isobel de hayatlarının sonuna kadar devam edecekleri çekişmelerine kontratları gereğince devam ettiler. Biraz içime sinmeyen bir durum var ama. Violet her zaman Isobel’i idare eden, yönlendiren karakterdi, bu bölüm birden Isobel’i kıskanan kadın oldu. Gerçekten kırk yıl düşünsem aklıma böyle bir şeyin olacağı gelmezdi. Lord Merton olayı nasıl gelişecek bilmiyorum ama ben de Isobel’in hayatına biri girecekse bunun Doktor olmasını tercih ederim. Hem aileden hem de adam çok mücadele ediyor, bunun değerlendirilmesi gerek. Isobel’in Downton’daki yıl dönümü davetinde Sarah ile birlik olması da dev itici. Bu kadın kaç yaşında-tamam, tamamen iyi niyetli-ama hala nerede ne yapacağını öğrenemedi. Violet’in Isobel’i kıskanması da onun hayırlı kısmetlerini engellemesi de Violet’e göre biraz basit olsa da, Isobel’e insanların partilerde ilkelerden bahsetmek istemediğini hatırlatması gayet yerindeydi. Orada iki dedikodu, iki kelime dönecek, neyin derdi yani? Hep dışarıdan gelen çılgınların tuzağına düşüyorsun Isobel ama cenazene Violet gelecek! Bu arada Violet’in Isobel ve Lord Merton hakkındaki gerçek niyetini bir tek Cora’nın anlaması ve buna rağmen Violet’in gelinine hissiyat olarak güvenmediğini söylemesi güzel bir desendi. İşte artık fantastik, gizem, vampir, katil gibi desteklerle donanan dizilerin yanında aslında küçük gibi gözüken Downton Abbey bize bunları verebiliyor. Kimine göre çok küçük bir şey olabilir bu, ama hayatı birilerinin anladığını bu ayrıntılar sayesinde farkedebiliyoruz.
Besle büyüt elin kibri alsın gitsin, yok öyle şey!
Sarah demişken onu hiç özlememişiz. Ben Tom’un çok daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum. Rose, Tom ve Sarah ile ilgilendiğinde ben Rose Tom’u kapatacak sandım ve çok heyecanlandım. Sevgili Tom’un ellere gitmesine hiç tahammülüm olmaz, hele hele Sarah gibi birisine. Neden Sarah’a çok öfkeliyim hemen anlatayım: Sarah gibi insanlar sözde eşitlikçi, sözde haksızlığın karşısında kişilerdir ama karşılarında tahammül edemedikleri fikirlere sahip olan birisi varsa onun nefes aldığını unuturlar. Mesela ‘’Yazmanı gerektirmeyecek kadar zengin birisiyle evlen,’’ sözünü söylediği kadına resmen nesne muamelesi yaptı. Bazı şeyleri savunmak güzeldir ama savunduğun şeyin sendeki kişisel hırsları ortaya çıkarmasına izin verirsen haksızlıktan başka bir şey yapmazsın. Sarah da büyük bir at gözlüğüyle bunu yapıyor. Ha sırf Tom ile ilişkisi olduğunu düşündüğü için Lord Grantham’ın da Sarah’a önyargılı yaklaşması başka bir at gözlüğü takma hali bunu reddedemem. Yine de bütün ergen siyasal görüşlerini çektiğimiz, bir beyefendi haline getirdiğimiz Tom’u elaleme yedirtmem!
Sigaralar havada uçuşurken dolap çevirme keyfi.
O’Brien kaçtıktan sonra Thomas yeni sigara partneri James ile daha mutlu, daha huzurlu. Üstelik James’in içi rahat edebilir çünkü Thomas asla ona ihanet etmez. Ha tabii Thomas’ın içinde bulunduğu kara sevda James’i koruyor şimdi evet; James’in Thomas’ı hayatından çıkarmak istemesi sonu olabilir. James’i o azgın kadının kollarına, sırf onun için atmış olması Thomas’ın ne kadar kısır bir duruma girdiğinin kanıtı, patlaması yakındır diyorum. Thomas sadece James’in guard angel’ı değildi; Baxter’ın da felaket tellalı oldu. Sonunda Baxter’ı Thomas’ın avcuna atan sırrı öğrendik. Bence geçen sezon öğrenmemiz gerekirdi ama bazen Downton Abbey böyle şeyleri uzatıyor; yine de erken ortaya çıkarttı. Bu arada Baxter ve Thomas arasında olayın ‘ablasının arkadaşı’ muhabbeti olduğunu sanmıyorum. Bence Baxter, Thomas’ın ablası. O hırsızlığı da onun için yaptı ya da Thomas yaptı. Baxter ile Molesley’e gelirsek; geçen sezon hissetmiştik ama ben Molesley’in Thomas karşısında bu kadar özgüvenli olacağını tahmin etmemiştim. Bir başka Downton Abbey alametifarikası olarak klişe bir konu olan erkeğin saç boyamasının güldürüsünün beni eğlendirdiğini söylemeliyim. Özellikle Lord Grantham’ın yorumları gerçekten harikaydı. Önemli olan konunun klişe olup olmaması değil, onu nasıl verdiğindir.
Geçen sezon sonunda hatta Christmas Special’da bile hala Mary’nin kimi seçtiğini öğrenememiştik. Bizim dizilerden farkı nasıl belli oldu ama? Bizde kadınları erkekler seçiyor; Downton’da ise iki erkek dul ve çocuklu Mary için rekabet ediyor hem de gayet şık bir şekilde. Dul ve çocuklu olduğu için Mary asla ‘seçilebilecek kadın’ kategorisine bile girmezdi bizde eminim. Neyse işte Mary kendi gibi soylu olan Tony’yi seçmiş. Evet bu benim içimi rahatlattı ancak ben Mary Crawley’i çok iyi tanırım. İçine sinmeyen şeyleri, Tony’nin gayet mantıklı deneme süreci teklifiyle atlatamayacak bence. Soylu erkeklerle evlenmenin hayalindeyken birden Matthew’a aşık oldu sonuçta. Burada da Tony ile düşünülüp Charles’ta karar kılınacak gibi. Kalbim tamamen Tony’den yana ancak sanki Küçük Lord’umuz, Mary’nin sevdiği o weird kısımdan yoksun.
Sezona böyle başladık ya, çok güzel değil mi?
Giriş sahnemizin ne kadar mükemmel olduğunun farkında mısınız ya? Edith çok zor dönemlerden geçiyor, büyük bir dram var. Downton Abbey’nin en güzel yönlerinden birisi konular sarkmıyor. Edith’in kızı sezon sonuna kadar o ailenin yanında kalabilirdi belki ama bölüm sonunda hemen bir çözüm bulunacağının işareti verildi. E zaten adamın karısı, Edith’in kocasına asıldığını düşünüyor; bir an önce problemler halledilmeli. Edith hep mağdur edebiyatı yapıp (evet bahtsız olduğunu reddetmiyorum) her zaman yargılayan dilini çekinmeden kullanan bir karakterdi. Hala öyledir kesinlikle ama artık değişen durumlara ayak uydurarak kendi derdiyle uğraşmakla meşgul. O kadar meşgul ki odasında küçük bir yangın çıkardı. Downton’da her şey olabilir ama bazı şeyler asla değişmez. Mesela Violet her şeyle dalga geçer, Thomas her zaman çok şanslıdır ve Mary her şeye karşı buz gibidir. Bu küçük yangın da Thomas’ın şansını körükledi ve Mary’nin Edith’e içini soğutmaya yetmedi. Mary ‘’Edith yangın çıkarmayı tercih etti...’’ diyerek bir başka efsaneye imza attı doğrusu. Asil çekişmeleri bu sezon da sürüp giderken benim beklediğim Mary’nin, Edith’e gerçek kardeşliği bu sezon yapıp gayri meşru kızı konusunda yardım etmesi. Biliyoruz ki Downton Abbey’de malikaneden olan hiç kimse o kadar kötü değildir.
Lord Grantham’ın içinde kalanlar.
Lord Grantham sezona kötü bir giriş yaptı. Tabii ki kendi adına. Komite başkanlığına bir lordun yerine kahyasının tercih edilmesi çok güzeldi. Alıştığımız, istediği olsun diye güçlerini kullanan ve sonra da gerçekten hak etmiş gibi davranan Robert yerine Carson’a yenilmeyi yaşayabilen bir Lord Grantham vardı bu bölüm; belki Carson’a özeldir bilemeyiz. Carson’a özelse bile onun bu ayrıcalığı gururla taşıdığı bir gerçek. Hemen Lord Grantham’ın görevi almasını sağladı. Umarım komitedeki kadının Carson’a ilgisini değiştirmez bu çünkü kadın direkt Carson’ı istiyor.
Ölümsüzler çetesi yine yeni entrikalarla.
Violet ve Isobel de hayatlarının sonuna kadar devam edecekleri çekişmelerine kontratları gereğince devam ettiler. Biraz içime sinmeyen bir durum var ama. Violet her zaman Isobel’i idare eden, yönlendiren karakterdi, bu bölüm birden Isobel’i kıskanan kadın oldu. Gerçekten kırk yıl düşünsem aklıma böyle bir şeyin olacağı gelmezdi. Lord Merton olayı nasıl gelişecek bilmiyorum ama ben de Isobel’in hayatına biri girecekse bunun Doktor olmasını tercih ederim. Hem aileden hem de adam çok mücadele ediyor, bunun değerlendirilmesi gerek. Isobel’in Downton’daki yıl dönümü davetinde Sarah ile birlik olması da dev itici. Bu kadın kaç yaşında-tamam, tamamen iyi niyetli-ama hala nerede ne yapacağını öğrenemedi. Violet’in Isobel’i kıskanması da onun hayırlı kısmetlerini engellemesi de Violet’e göre biraz basit olsa da, Isobel’e insanların partilerde ilkelerden bahsetmek istemediğini hatırlatması gayet yerindeydi. Orada iki dedikodu, iki kelime dönecek, neyin derdi yani? Hep dışarıdan gelen çılgınların tuzağına düşüyorsun Isobel ama cenazene Violet gelecek! Bu arada Violet’in Isobel ve Lord Merton hakkındaki gerçek niyetini bir tek Cora’nın anlaması ve buna rağmen Violet’in gelinine hissiyat olarak güvenmediğini söylemesi güzel bir desendi. İşte artık fantastik, gizem, vampir, katil gibi desteklerle donanan dizilerin yanında aslında küçük gibi gözüken Downton Abbey bize bunları verebiliyor. Kimine göre çok küçük bir şey olabilir bu, ama hayatı birilerinin anladığını bu ayrıntılar sayesinde farkedebiliyoruz.
Besle büyüt elin kibri alsın gitsin, yok öyle şey!
Sarah demişken onu hiç özlememişiz. Ben Tom’un çok daha iyilerine layık olduğunu düşünüyorum. Rose, Tom ve Sarah ile ilgilendiğinde ben Rose Tom’u kapatacak sandım ve çok heyecanlandım. Sevgili Tom’un ellere gitmesine hiç tahammülüm olmaz, hele hele Sarah gibi birisine. Neden Sarah’a çok öfkeliyim hemen anlatayım: Sarah gibi insanlar sözde eşitlikçi, sözde haksızlığın karşısında kişilerdir ama karşılarında tahammül edemedikleri fikirlere sahip olan birisi varsa onun nefes aldığını unuturlar. Mesela ‘’Yazmanı gerektirmeyecek kadar zengin birisiyle evlen,’’ sözünü söylediği kadına resmen nesne muamelesi yaptı. Bazı şeyleri savunmak güzeldir ama savunduğun şeyin sendeki kişisel hırsları ortaya çıkarmasına izin verirsen haksızlıktan başka bir şey yapmazsın. Sarah da büyük bir at gözlüğüyle bunu yapıyor. Ha sırf Tom ile ilişkisi olduğunu düşündüğü için Lord Grantham’ın da Sarah’a önyargılı yaklaşması başka bir at gözlüğü takma hali bunu reddedemem. Yine de bütün ergen siyasal görüşlerini çektiğimiz, bir beyefendi haline getirdiğimiz Tom’u elaleme yedirtmem!
Sigaralar havada uçuşurken dolap çevirme keyfi.
O’Brien kaçtıktan sonra Thomas yeni sigara partneri James ile daha mutlu, daha huzurlu. Üstelik James’in içi rahat edebilir çünkü Thomas asla ona ihanet etmez. Ha tabii Thomas’ın içinde bulunduğu kara sevda James’i koruyor şimdi evet; James’in Thomas’ı hayatından çıkarmak istemesi sonu olabilir. James’i o azgın kadının kollarına, sırf onun için atmış olması Thomas’ın ne kadar kısır bir duruma girdiğinin kanıtı, patlaması yakındır diyorum. Thomas sadece James’in guard angel’ı değildi; Baxter’ın da felaket tellalı oldu. Sonunda Baxter’ı Thomas’ın avcuna atan sırrı öğrendik. Bence geçen sezon öğrenmemiz gerekirdi ama bazen Downton Abbey böyle şeyleri uzatıyor; yine de erken ortaya çıkarttı. Bu arada Baxter ve Thomas arasında olayın ‘ablasının arkadaşı’ muhabbeti olduğunu sanmıyorum. Bence Baxter, Thomas’ın ablası. O hırsızlığı da onun için yaptı ya da Thomas yaptı. Baxter ile Molesley’e gelirsek; geçen sezon hissetmiştik ama ben Molesley’in Thomas karşısında bu kadar özgüvenli olacağını tahmin etmemiştim. Bir başka Downton Abbey alametifarikası olarak klişe bir konu olan erkeğin saç boyamasının güldürüsünün beni eğlendirdiğini söylemeliyim. Özellikle Lord Grantham’ın yorumları gerçekten harikaydı. Önemli olan konunun klişe olup olmaması değil, onu nasıl verdiğindir.
James, Crawleyler'in misafirleri için her şeyi yapar.
Edith’in yangın olayında James çok fena basıldı. Cora’nın olması gerektiği Thomas-Baxter savaşında Baxter’ın yanında olması Thomas’ın pozisyonunu tehlikeye sokarken bu durum beni şaşırttı doğrusu. Cora her zaman Thomas’ın yanında olmuştur, neredeyse O’Brien’ın yokluğunda favori hizmetlisiydi diyebiliriz. Yangın sırasında Thomas tamamen iyi niyetlerle Edith’i kurtardı ama yine dört ayak üstüne düştü. Eminim Cora’nın gönlündeki altın tahta bu oturuşu, James’in kovulmasını engelleyecek.
Aşağıdakilerden yukarıdakilere herkes eve döndü sonunda, az ama öz beşinci sezonun ilk bölümü bekleneni verdi, devamını bekliyoruz.
Edith’in yangın olayında James çok fena basıldı. Cora’nın olması gerektiği Thomas-Baxter savaşında Baxter’ın yanında olması Thomas’ın pozisyonunu tehlikeye sokarken bu durum beni şaşırttı doğrusu. Cora her zaman Thomas’ın yanında olmuştur, neredeyse O’Brien’ın yokluğunda favori hizmetlisiydi diyebiliriz. Yangın sırasında Thomas tamamen iyi niyetlerle Edith’i kurtardı ama yine dört ayak üstüne düştü. Eminim Cora’nın gönlündeki altın tahta bu oturuşu, James’in kovulmasını engelleyecek.
Aşağıdakilerden yukarıdakilere herkes eve döndü sonunda, az ama öz beşinci sezonun ilk bölümü bekleneni verdi, devamını bekliyoruz.