Gözlerimden öptü
Ellerimden öptü, ellerimden.
Avuç içlerimden öptü.
Unutabilir misin şimdi?
Ben ölsem, unutamam…*
Kemal yandı... Nihan'ı uzaktan izlerken içi kavruldu. Nihan'ın gerçekten Emir ile birşeyler yaşamadığını farkında ama onu ezip geçerek bunları yapıyor olması koyuyor ona. Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi; Kemal esas bunu affetmemeli. Gururunun kırılmasını, ezilmeyi affetmemeli... Çok şükür hayal dünyasından sıyrılıp gerçekleri de görmeye başladı ama hala aşkından bir gram kaybetmediği için sevdiği kadını başka kollarda gördükçe, izledikçe, düşündükçe yavaş yavaş bileğine asılmış bir kaya varmışçasına dibe doğru çekiliyor... Peki sen Kemal uzattığın eli tutmayan ele mi dargınsın? Yoksa elini tutamayacak bir ele uzattığın için mi kendine kızgınsın? Acı hissetmiyorum diyorsun, acı utanmasa damarlarından kan diye, gözlerindense yaş diye akacak... Ama sen bunun böyle olacağını biliyordun. Karşındaki kadın seni dünyalar kadar da sevse önünüzdeki engel o kadar ciddi ki; nasıl herşeyi temize çekip yeni bir hayat kurmayı düşündün? Emir gibi bir insan uyutulur mu, atlatılır mı? Sonuçta Emir Kozcuoğlu, Kemal'in evini gören kapıya duvar ördürmüş bir adam! Bu kadar ince psikopatlıklar düşünen biriyle siz alelade bir zamanda nasıl aşık atacaktınız ki?
Emir... Ah be Emir... Uçarken görüp sevdiğine kafes hazırlar mı insan? Sen söylüyorsun Nihan'a benimle çocukken de oynamazdın diye. Biraz nefes aldırsaydın, daha ılımlı yaklaşsaydın belki severdi Nihan'da seni? Bu kadar kontrolcü olmasaydın... Ama senin de elinde değil ki. Gözlerinin önünde annesinin taa tepelerden düştüğünü gören hangi çocuk böyle olmaz ki? Anne şefkatini yaşamamış bir çocuk, adam akıllı sevmek neymiş nasıl öğrensin ki? Nihan'ın başta bunu anlaması lazımdı... Oysa son sahnede arabanın içerisindeyken söylediklerinde hangimizin içini acıtmadı ki Emir? Daha ılımlı yaklaşsaydı Nihan, daha yapıcı olsaydı belki de şimdi hayatları böyle olmazdı... Bilemiyorum... Bu bölüm Emir'e de çok fazla hak verdiğimden ben bu işin içinden çıkamıyorum. Çünkü hem arabada hem de o kulübede söyledikleri çok kanıma dokundu. "İkinci bir hayatın olsaydı benimle böyle bir kulübede yaşar mıydın?" sorusuna direk ve net olarak "Hayır!" cevabı aldıktan sonra bile uğraştı Nihan için, yaptı makarnasını... Ona göre Nihan onu sevsin diye yapmadığı kalmamıştı aslında ama tüm suç onun değil bu hikayede. Tabii ki yaptıkları kabul edilebilir cinsten değil, kimse kimsenin hayatını gasp etme hakkına sahip değil ama o da seviyor, şefkat bekliyor... Nihan'ın gözlerinin içinde bir gram sıcaklık görebilmek adına herşeyini ortaya koyuyor. Kendi dediği gibi kalbi kırıldıkça çoğalıyor...Her durumda terslenmek yerine daha yapıcı konuşulsaydı veya babası adam gibi oğlunun yanında durup ona yardımcı olsaydı şimdi Kemal de, Nihan da, Emir de bu hayatı yaşamaya mahkum olmayabilirlerdi... Şimdi Emir istediği hayat uğruna herşeyi ve herkesi harcamaya hazır bir adam; başta da ona deli gibi aşık olan Zeynep'i...
Zeynep'e çok kızıyorum. Yaptığı hatalar aldı başını çoktan gitti... Ozan'a kocası olarak hiç üzülmüyorum çünkü Ozan hala büyüyememiş... İnsan karısının onu sevmediğini anlayamaz mı canım? Hayret bir şey... Azıcık gözlerini açıp etrafa bakmayı bilseydi o da, haketmeseydi bunları... Azıcık cingöz olsaydı Zeynep kalkışabilir miydi bu işlere? Hem Emir'in bebeğine zarar vermesinden korkuyor, hem de hala Emir'in peşinde kedi gibi dolaşıyor Zeynep... Bir seçim yap! Ya çocuğun, ya Emir. Ki Emir'i seçsen bile senin olmayacağı gayet açık. Adam tüm netliği ile sana gelip Nihan'ı sevdiğini söylüyor, ama sen hala aksiyon peşindesin be güzelim! Bunlar yerine git abinin yanında ol, destek ol. Bir kere gidip günah çıkarmakla olmaz öyle, gerçek bir kardeş ol... Kemal bir darbe de sizden yemesin, sizden güç alsın.
Yeni proje meselesi ise biraz klişe olmuştu. "Kemal ve Nihan'ı nasıl bir araya getirebiliriz?" sorusuna daha iyi sebeplerle altı dolan bir sürü cevap bulunabilirdi. Emir'in başka zamanda Kemal'i görür görmez Nihan'ı çekmesi gereken yerde şimdi onu kendi isteğiyle itmesi bana biraz garip geldi... Önder ise artık git-gellerinden kurtulmalı. Bir Nihan için Emir'in yanında olmalı, onun başka seçeneği yok diyor ve Emir'e boyun eğiyor; bir de Nihan Kemal'e yakın olmalı diyor... Anlayabilen beri gelsin! Vildan da her zamanki kötülüğünün forumdaydı tabii ki... Zaten o nasıl bir anne ben anlamış değilim. Bir anne, kızının yaşadıklarını nasıl anlayamaz? Nasıl ona destek olmak yerine, git gide eridiğini görüp de susabiliyor? Tüm vaktini Zeynep'le uğraşarak harcayacağına azıcık çocuklarına vakit ayırıp annelik yapsa keşke...
Hakkı - Tufan ve Asu cephesi de tutarsızlığını koruyor. Asu için "körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz" deyimini kullanmak istiyorum. Hem Kemal yeniden işe girdi hem de Nihan'ı onunla kıskandırmasını istedi. Bu kadar gençlik dizilerivari hareketler Kara Sevda gibi çıtasını yükseklerde başlatmış bir diziye yakışmıyor... Bunun yanı sıra Asu intikam yolundaysa neden Emir ve babasına hala birşey yapmıyor? Ya da neden duygularına yenilip tek yardımcısı olan Tufan'ı yanından kovuyor? Peki Tufan? O da annesinin yanında günahlarını çıkardı bir bir... Kemal'e yaptığı ayıbı dillendirdi nihayet. Peki ne için? Asu'ya olan aşkı için? Kendi umutsuz, platonik aşkı için iki insanın hayatını çaldığı farkında mı acaba Tufan?
Ve bölüm başladığından beri beklediğim son; Nihan ve Emir'in içinde olduğu arabanın ağaca çarpması... Emir frenlerin tutmadığını anladığında bile Nihan'a elli kere ard arda "Sıkı tutun," dedi... Kim ne derse desin ben bu bölüm Emir'e çok üzüldüm ve ilk kez onunla empati kurdum. Nihan onu ölene kadar sevmeyecek ama umarım o da bu hastalıklı aşktan sıyrılarak düzenli bir hayat kurar. Tabii ki uzun bir süre dizinin akışı açısından böyle birşey mümkün değil ama ben yine de dizinin finalinde böyle bir son görmek istediğime karar verdim bu akşam.
Not: Bu kadar uzun süren bölüme bizleri de mest etmek adına bir iki güzel şarkı sıkıştırsanız ne iyi olur değil mi?...
Herkesin emeklerine sağlık...
Haftaya görüşmek üzere!
*Sabahattin Ali