Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Üç karın olacağına masaj koltuğun olsun
Sezon: 2 Bölüm: 28

Bölümün bomba repliği Kendaldan geliyor; "Evde üç tane karı var, şu koltuk kadar işe yaramıyorlar."

Karagül'ün ÖzetliYorum'u ile her hafta sizlerle olmak niyetindeyim. Girizgahımı projenin benim gözümdeki genel görünümü ile yapmak istiyorum. Vira bismillah..

Karagül hepimizin seyretmekten öğğkk getirdiğimiz ağa/konak konseptine sahip bir dizi. Karagül’ü aynı konsepte sahip ve şu an yayinda olan muadili dizilerden (ki kanallarda yayınlanan ağa/konak konseptli sanırım üç - dört dizi daha var) ayıran özelliği temposunun hiç düşmemesi. Heyecan unsuru olan sahnelerin de osuruktan sebeplere dayandırılmaması. Yani seyrederken ”ya bi gidin allasen bunu mu dert ediyosunuz yaa?” dedirttirmiyor seyrederken. Karakterlerin yaşadığı sorunların hiçbiri suni sorunlar değil. Senaristler hikayenin yanı sıra Güneydoğu coğrafyasının kadınlarının yaşadıklarına da ayna tutuyor her hafta. Kadın hikayelerini gerçeklerden ve olabiliteden zerre sapmadan tokat gibi vuruyor izleyicinin suratına. Senarist gurubuna buradan takdir ve teşekkürlerimi yolluyorum.

İzlemeye başladığım ilk bölümü 14. bölümü oldu. Ablam seyrederken onunla beraber takıldım, (tabii konusunu falan bilmediğim için ablam özet geçti) sonrasında kendimi heyecanla izlerken buldum.

Kendal rolünde Mesut Akusta diziyi sırtına almış zirveye götürüyor. Kendal kötü bir karakter ve 'ama onun da aslında iyi bi kalbi var salt kötü değil o' dedirtmeye kastırma iki yüzlülüğü yapılmamış. Kendal bildiğin kötü. Seyrederken tansiyonumu düşürüp bileklerimi kolonya ile ovuyorum düşün yani..

Şerif Sezer var, zaten yok şöyle oynuyor yok böyle oynuyor demek benim haddim değil. Şerif Hanım, Kadriye Ana olmuş biz de ağzımızı açıp seyrediyoruz. Gelin Özlem için diyeceğim şey bir patavatsız bir plancı ancak bu kadar canlandırılır. En sevdiğim karakterlerden biri Özlem. Bir Asım ve anası var, seyrederken Japon animeleri gibi ağlamaktan etrafımı yapay gölete çeviriyorum. Onların garibanlığı öyle bir yansıyor ki kat’a ajite edilmeden. Bir Baran var ateş parçası, seyretmeye doyamıyorsun. Maya ve Ada var 'yeni nesil aktirist potansiyelleriyiz, geliyoruz biz' diyorlar. Baran, Ada ve Maya'yı canlandıran gençleri not edin bir kenara bu çocuklar çok konuşulur daha. Sibel, Ayşe ve Kasım var mesela onların hikayesinin açılımı 20. bölümlerde başlamasına rağmen genel bütünlükte hiç bozmadan devam ediyor.

O kadar çok anlatasım var ki bütün karakterlere tek tek değinebilirim. ilk yazımı çok uzatmayacağım, çünkü artık Karagül’ün bölüm sonrasında burda olacağım.

Söylemeden geçmeyeyim. Karagül’ü rakiplerinin önüne geçiren en önemli unsur kesinlikle senaristlerin namusluca anlatımı, rejisi ve müzikleri. Yönetmen Murat Saraçoğlu ve Müzisyen Fırat Yükselir resmen izleyiciyi görsel ve işitsel olarak hipnoz ediyor. Emeklerine sağlık.
 

Baran tüm hırçınlığına rağmen bitmeyen merhameti sayesinde kardeşlerini kolluyor.

Gelelim 28. bölüme:

28. bölüm Özlem'in Sibel'i safdışı bırakmak için Emine'nin hazırladığı şerbete tarım ilacı karıştırması sonrasında Ebru'nun şerbeti içerek hastanelik olmasıyla başladı.

Kendal: Bu bölümün sütten çıkma akkaşığı gibiydi. Ebru'ya olan kinine rağmen Ebru'nun zehirlenmesi olayında kimse onu suçlamadı. Ahahahahah ben o konakta yaşasam ilk ondan şüphelenip tenekeleri totosuna bağlar Halfeti sokaklarında tur attırırdım valla. Bölüm boyunca pek numarası olmayan psikopat ağamızın oyunu, finalde parçaları birleştirip Özlem'in biletini kesmesi ile çıktı. Kendal tüm kötülüğüne rağmen dizimizin canevi ve onu seyretmesi büyük keyif.

Ebru: Şimdi efenim Ebru diğer dizilerdeki iyilik ve masumiyet timsali baş karakterler gibi alık değil. Ebru'nun yaşadıklarını ben yaşasam Kill Bill'deki Gelin gibi alayını hattori hanzo ile biçerdim allahıma. Kadının başına gelenler yetmezmiş gibi bok yoluna niyazi olma raddesine geldi, yine de kuyruğu dik tuttu. Ebru diğer herkesin aksine Narin'den şüphelenmeyip aklın yolunu kullanıp parçaları birleştirdi ve Özlem'i kafakol'a almasını bildi. En başlarda seyrederken ''anağğğm yiterr ya kadın, bi delir iki tokatla şu Narin mıymıntısını, dal ağız burun hem senin, hem bizim içimiz soğusun,'' diye diye bi hal oluyordum. Sonra Ebru karakterini izlemeye alıştıkça kadının üç çocuğu var, her seferinde birine dalsa o çocukları konakta çiğ çiğ yerler diyip susup kabullendim Ebru'nun sakinliğini. Bir de söylemeden geçemeyeceğim Ece Uslu'dan hazzetmeyen ben seyrettikçe Ebru ile beraber kendisine de ısındım. O ağır başlı güçlü olmaya çalışan kadını Ece Uslu ile seviyorum artık.

Özlem: İşteee Karagül'ün gizli bombası. Arkadaşlar Kendal, Ebru, Baran, Ada, Fırat yeterli sebep değilse size izlemek için Özlem karakteri için bile izlenilir. Kendal'ın ardından seyretmeyi en çok sevdiğim karakter Özlem. Kendal'ın dediği gibi entrika kurarken hem arka tarafı atıyor korkudan, hem de yapacağından geri durmuyor. Üstüne gelen kumayı eşşek cennetine yollamak için kadının şerbetine tarım ilacı koydu manyak! ahaahaha Ebru şok yoluna gitti, hadi gittiyse gitti derken, Rüzgar'ı da yolladım diye korkarak üç buçuk atmasına bayağı güldüm. Kendal Kasım'ı Özlem'in peşine saldı öldürsün diye lakin senaristler Özlem'i öldürerek topuklarına sıkmaz inşallah!!

Kadriye: Cefakar, dert sahibi ana tabirinin karşılığı bu kadın vesselam. İyi sekte-i kalpten hık diye gitmiyor valla. Gerçi Kadriye Ana'yı aşırı seviyorum ben. Oğluyla kavuşamadan ölmesini istemem kat'a. Dizideki bütün karakterlerin bilge kişi arketipi Kadriye Şamverdi. Herkes önünde sonunda onun eteğinin önüne çöküp sakinleşiyor. Senaristler her hafta Kadriye Ana'ya güzel kıssalar anlattırıyorlar, bu bölüm es geçildi haftaya nasibimizi alırız iyşalla.
 
Serdar, Ada ve Maya'nın kardeş olduğunu bilmeden iki genç kızın yüreğini hoplatıyor.

Ada: Ebru'nun ikiz kızlarından biri olan Ada seyrederken izleyiciye ''Bi sus da motorun soğusun be annem,'' dedirtmesiyle meşhur. Kimseyi cahilliğiyle yaralamak bize düşmez de yaptığı ayıplar boyundan büyükken konaktaki herkesin canını yemesini seyretmekten illalah geldi valla. Tamam ultra zenginken Şanlıurfa'nın Halfeti'sine bi küçük odaya düşsem benim de şirazem kayar okey de her dakka milleti ısırmaya çalışması bezdirdi. Anasına etmediği laf devirmediği surat kalmayan kızımız anasının kıymetini ölüm döşeğinde anlayınca hırçınlığına sempati falan da duyamıyorum açıkçası. Gerçi yaptığı atarların ardından gelip özür diledi anasından, zehirlendiğini o anladı falan da, her hafta her hafta aptal aptal kaprislendikçe Baran bi ağzının ortasına çaksın da sussun diyesim gelmiyor değil. Yakışıklı Serdar'ın hırçın kızımızın rüzgarını alması dileğiynen sükünet hepimize lazım bişi diyorum.

Baran: En, en, en çoookk Baran'ı seyretmeyi seviyorum. Onun hem hırçın, hem de haddini bilir halini. Üzerindeki sır perdesinden habersiz hayatına bomba gibi düşen kardeşlerine olan sonsuz merhametini, sevgisini seyretmeyi seviyorum. Baran'ı canlandıran genç oyuncunun başarısının da katkısı büyük. Baran'ın babasına kavuşmasının yanısıra Ebru ile kavuşmalarını da dört değil on dört gözle bekliyorum.

Narin: Eveeet dizide sevmediğim tek karakter. Zerre empati yapamıyorum bu kadınla. Yüzsüz yüzsüz Ebru'ya saldırmalarından, 'benim ne suçum var ne günahım var' diye bıkbıklanmasından ölesiye tiksiniyorum valla. Oğuz komutancığım bu Narin karısına aşık olup bi hata yaptı hadi bari sonunda mutluluk dilemiyorum kadına. Kadir kıymet bilmez pis nemrut!!

Serdar: Dizimizin yakışıklılarından biri de bu kapalı kutu genç. Ada'ya yazmasını sevdim yalan yok da Maya da buna vurulunca orda dur liseli diyesim geliyor. Hoff Maya ikizinin manitasına aşık olmasın yaa üzülmesin yavrucak.

Sibel: Bu karakter hikayede etkin olmaya başladığında bi kasvetlenmedim değil. Durmadan gariban edebiyatı 'ne çektim bee' tripleri falan sıkıyordu açıkçası lakin Kasım'la olan bağı ve ona eyvallah etmemesi ile iki-üç bölümdür favorilerim arasında yerini aldı.

Kasım: Hikayenin pisipisikopatı abimiz tipiyle bile altı ay'ı yer. Abicim o nasıl korkunçlu bakmaktır yahu? Kendal'ın pis işlerini gözünü kırpmadan yapan Kasım Sibel'in çevirdiği dolaplara da vakıf olunca bi tek o konağı değil Halfeti'yi ateşe verir ben diyim. Kasım kardeş, Özlem'e kıyıp canımızı sıkma.

Bu haftaki hikayenin atıl karakterlerini tek tek gözden geçirmeye çalıştım. Haftaya görüşmek üzere, okuyan herkesin gözlerine sağlık.
 
--
Boş İşler Müsteşarı
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR