Eylül o kadar çok reklamda oynuyor ki aslında. İşte o da onun özel anı.
The O.C.’yi bir süre sonra tamamen Seth ve Summer için izleyen birisi olan ben, Mert ve Eylül ilişkisinden çok yakınmıştım zamanında. Ancak uyarlamaların birebir olmaması gerektiğini de biliyorum, hatta bu şekilde daha iyi işler çıkacağını. Mert ile Eylül ilişkisi de gün geçtikçe benim için çok başka bir yere geldi. Kuvvetli bir üçüncü kişi olması lazım demiştim falan ama, yok ya böyle çok şapşikler. Ancak sevgili Eylül, Tuğçe’nin üstüne pek fazla gitme lütfen. Tuğçe hassas bir nokta; ilişkini o kıza borçlusun, haram olmasın! Yaman'ın onlara kedi -daha doğrusu Beşir- diye hitap etmesine üzüldüm sadece. Mert bölüm boyunca efsanelere imza attı yine. Barış Buluter’i satrançta yenmesi üzerine ortaya çıkan agresif tavırların kayınbabası ile zaten bıçak sırtı olan ilişkilerini gereceğini düşünüyordum ama galiba Barış pes etmiş. Mert ve Buluterler’in ilginç anları bununla da sınırlı değildi. Gamze’nin bebeğinin tekmeleri üzerine hepsi kadının karnına ellerini koydu. Şimdi çocukta çeşitli fobiler olacak ben söyleyeyim. Mert’in replikleri hiç boşa gitmiyor. Hande Yener’in patladığı Yalanın Batsın mırıldanmaları ve Yaprak Dökümü’nün birbirinden efsanevi karakterlerinden biri olan Hayriye Hanım’ın "Ağzımızın tadı kaçmasın" felsefesini hatırlatması çok çok çok güzeldi. Bu anın benim içi ayrı bir yanı var çünkü ben dünyanın en ağır Yaprak Dökümü hayranı olabilirim. Mert de bu yüzden kalbimde bambaşka bir yere taşındı bu bölüm. Geçen hafta Selim, Koper Kardeşleri içmeye çıkardı, Mert evde kaldı diye hasetlenmiştim açıkçası ama bu bölüm Mert ile Selim de, tekne olan Eylül ile güzel bir açıldılar. Ha bana kalsa Mert sadece dedesiyle, teyzesiyle takılsın. Ender ile Selim boşansın ve Mert’in baba tarafından birilerini görmesi yasaklansın. Ama işte yine de Mert’in dışlanmasına gönlüm razı değil. Bu arada Selim ve Ender’i, Mert doğunca Asım Şekip Kaya affetmemiş miydi? Nerden çıktı bu hem okuyup, hem bebek bakmalar? Hem sevgili Ender, Selim için köşkleri bırakmaya değer mi? Of bilmiyorum hem hikayelerinde boşluklar var hem de ben Ender’in, Selim’in elinde çürüdüğünü düşünüyorum. Onlar orada bir kalsın, dizinin en huzurlu en klas çifti Sedef ve Faruk! Ay o nasıl bir huzur, nasıl bir tatlı hayat. Zaten düşününce Faruk dizinin en düzgün insanı. Sedef de ayrı bir harikalık, Sude ile sahnelerine bayıldım. Siz birbirinizin 'best friends but enemies’i olabilirsiniz. Sedef, Sude’yi önce işler konusunda tebrik etti sonra da dünyanın en düşünceli öteki kadını olarak "Yine aç karna içtin, araba kullanma," dedi. Zaten Sude de dünyanın en düşünceli ilk kadını olarak Sedef ile Lance boşanırsa işlerinin hızlanacağını söylemişti, tabii kendi tarzıyla.
Buz gibi suda resmen kendisine geldi çocuk, bakarsınız artık melek olur.
Yine bütün günahları sırtında taşıyan Orkunstar var bir de... Tozludereliler sayfasını neden kapatamıyoruz? Orkun neden Tozludereliler’in para muhabbetlerini biliyor? Reyhan Arsen birden nasıl insafa geldi? Gerçi son sorunun cevabı belli: Ada’nın gerçek babası ortaya çıkınca piyasada adını temizlemek için Tozludere olayını kapatmak istiyor. Üzerinde bu yüzden bir kötü algı olmasaydı Tozludereliler’i iliklerine kadar soyardı o kadın! Neyse "Bakın Orkun çok kötü" yayını, Yaman’ın başını Leyla yüzünden belaya sokmasıyla Orkun’un lehine döndü. Orkun, Giray’ın verdiği görüntülerle dürüstlük timsali Selim’e gitti. Yaman ve Leyla’nın vekaleti çalarken çekilen görütülerini izlerken "Pis Tozludereli" dediğinde Giray’ın yüzündeki ifadeye bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Hasan da ‘mazur gör’ tarzında bir kafa hareketi yapıyor ya, çok hoştu ne diyeyim. Tozludere’yi merak eden Turunç Nadir, Yaman ile konuşurken Doruk’un eliyle "yıkılıyor" yapmasına da çok başka güldüğümü söylemeliyim. Neyse Yaman’ın başının derde gireceği falan değil benim olayım, o Selim biraz utanacak ya, tamamen bu derdim. Bölümlerdir karnı tok dürüstlükle Orkun’a saldırmayı, kendi gençliğinde Ender’in çevresi tarafından gördüğü muamelenin intikamını Yaman üzerinden almayı bildi sonuçta. Valla Orkun, Yaman ile uğraşsın istemiyorum. Hatta insanlar ‘gençler anlaşmışlar’ desinler istiyorum ama Orkun, Selim ile sabaha kadar uğraşsa tasalanmam. Mert’ten başlayan domino gibi havuza düşme olaylarında (orada da Orkun’un pek suçu yok, nereden bilsin Mert’in ayaklarının yere sağlam basmadığını), Orkun’un havuzdan çıktığında yüzündeki muzur ifadeye bakın mesela. Bu çocukları bıraksan gül gibi geçinecekler. MedCezir, Orkun-Yaman düşmanlığından çok daha iyi. Karakterlerin hepsi ayrı ayrı dolu. Klasik çizgileri aşarlarsa coşacaklarını düşünüyorum.
The O.C.’yi bir süre sonra tamamen Seth ve Summer için izleyen birisi olan ben, Mert ve Eylül ilişkisinden çok yakınmıştım zamanında. Ancak uyarlamaların birebir olmaması gerektiğini de biliyorum, hatta bu şekilde daha iyi işler çıkacağını. Mert ile Eylül ilişkisi de gün geçtikçe benim için çok başka bir yere geldi. Kuvvetli bir üçüncü kişi olması lazım demiştim falan ama, yok ya böyle çok şapşikler. Ancak sevgili Eylül, Tuğçe’nin üstüne pek fazla gitme lütfen. Tuğçe hassas bir nokta; ilişkini o kıza borçlusun, haram olmasın! Yaman'ın onlara kedi -daha doğrusu Beşir- diye hitap etmesine üzüldüm sadece. Mert bölüm boyunca efsanelere imza attı yine. Barış Buluter’i satrançta yenmesi üzerine ortaya çıkan agresif tavırların kayınbabası ile zaten bıçak sırtı olan ilişkilerini gereceğini düşünüyordum ama galiba Barış pes etmiş. Mert ve Buluterler’in ilginç anları bununla da sınırlı değildi. Gamze’nin bebeğinin tekmeleri üzerine hepsi kadının karnına ellerini koydu. Şimdi çocukta çeşitli fobiler olacak ben söyleyeyim. Mert’in replikleri hiç boşa gitmiyor. Hande Yener’in patladığı Yalanın Batsın mırıldanmaları ve Yaprak Dökümü’nün birbirinden efsanevi karakterlerinden biri olan Hayriye Hanım’ın "Ağzımızın tadı kaçmasın" felsefesini hatırlatması çok çok çok güzeldi. Bu anın benim içi ayrı bir yanı var çünkü ben dünyanın en ağır Yaprak Dökümü hayranı olabilirim. Mert de bu yüzden kalbimde bambaşka bir yere taşındı bu bölüm. Geçen hafta Selim, Koper Kardeşleri içmeye çıkardı, Mert evde kaldı diye hasetlenmiştim açıkçası ama bu bölüm Mert ile Selim de, tekne olan Eylül ile güzel bir açıldılar. Ha bana kalsa Mert sadece dedesiyle, teyzesiyle takılsın. Ender ile Selim boşansın ve Mert’in baba tarafından birilerini görmesi yasaklansın. Ama işte yine de Mert’in dışlanmasına gönlüm razı değil. Bu arada Selim ve Ender’i, Mert doğunca Asım Şekip Kaya affetmemiş miydi? Nerden çıktı bu hem okuyup, hem bebek bakmalar? Hem sevgili Ender, Selim için köşkleri bırakmaya değer mi? Of bilmiyorum hem hikayelerinde boşluklar var hem de ben Ender’in, Selim’in elinde çürüdüğünü düşünüyorum. Onlar orada bir kalsın, dizinin en huzurlu en klas çifti Sedef ve Faruk! Ay o nasıl bir huzur, nasıl bir tatlı hayat. Zaten düşününce Faruk dizinin en düzgün insanı. Sedef de ayrı bir harikalık, Sude ile sahnelerine bayıldım. Siz birbirinizin 'best friends but enemies’i olabilirsiniz. Sedef, Sude’yi önce işler konusunda tebrik etti sonra da dünyanın en düşünceli öteki kadını olarak "Yine aç karna içtin, araba kullanma," dedi. Zaten Sude de dünyanın en düşünceli ilk kadını olarak Sedef ile Lance boşanırsa işlerinin hızlanacağını söylemişti, tabii kendi tarzıyla.
Buz gibi suda resmen kendisine geldi çocuk, bakarsınız artık melek olur.
Yine bütün günahları sırtında taşıyan Orkunstar var bir de... Tozludereliler sayfasını neden kapatamıyoruz? Orkun neden Tozludereliler’in para muhabbetlerini biliyor? Reyhan Arsen birden nasıl insafa geldi? Gerçi son sorunun cevabı belli: Ada’nın gerçek babası ortaya çıkınca piyasada adını temizlemek için Tozludere olayını kapatmak istiyor. Üzerinde bu yüzden bir kötü algı olmasaydı Tozludereliler’i iliklerine kadar soyardı o kadın! Neyse "Bakın Orkun çok kötü" yayını, Yaman’ın başını Leyla yüzünden belaya sokmasıyla Orkun’un lehine döndü. Orkun, Giray’ın verdiği görüntülerle dürüstlük timsali Selim’e gitti. Yaman ve Leyla’nın vekaleti çalarken çekilen görütülerini izlerken "Pis Tozludereli" dediğinde Giray’ın yüzündeki ifadeye bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Hasan da ‘mazur gör’ tarzında bir kafa hareketi yapıyor ya, çok hoştu ne diyeyim. Tozludere’yi merak eden Turunç Nadir, Yaman ile konuşurken Doruk’un eliyle "yıkılıyor" yapmasına da çok başka güldüğümü söylemeliyim. Neyse Yaman’ın başının derde gireceği falan değil benim olayım, o Selim biraz utanacak ya, tamamen bu derdim. Bölümlerdir karnı tok dürüstlükle Orkun’a saldırmayı, kendi gençliğinde Ender’in çevresi tarafından gördüğü muamelenin intikamını Yaman üzerinden almayı bildi sonuçta. Valla Orkun, Yaman ile uğraşsın istemiyorum. Hatta insanlar ‘gençler anlaşmışlar’ desinler istiyorum ama Orkun, Selim ile sabaha kadar uğraşsa tasalanmam. Mert’ten başlayan domino gibi havuza düşme olaylarında (orada da Orkun’un pek suçu yok, nereden bilsin Mert’in ayaklarının yere sağlam basmadığını), Orkun’un havuzdan çıktığında yüzündeki muzur ifadeye bakın mesela. Bu çocukları bıraksan gül gibi geçinecekler. MedCezir, Orkun-Yaman düşmanlığından çok daha iyi. Karakterlerin hepsi ayrı ayrı dolu. Klasik çizgileri aşarlarsa coşacaklarını düşünüyorum.
Beren’in yüzündeki acımasızlığın sevimliliği?
Evvet şimdi en azılı ana geldik. Ben Ada’ya nötrüm falan dedim ya, unutun onu. Ben bu kızdan hiç hoşlanmıyorum. Bir kere tamam, ilk Mira başlattı ama neden sen durduk yere bileniyorsun. Pek yapıcı görmedim seni. Hale ile buluşmadan önce Mira seni neredeyse ezecekken bile kıza karşı saldırgandın. Hale ile de sen buluşmak istedin galiba, Mert’in dediklerini konuştuğunuza göre! Sevgili Hale, Ada’yı fişteklerken pek zorlanmadı. Kıyamam, kendisini kurt sana kuzu Ada, hayat onu hiç kirletmediği için Hale’nin aklına sokmaya çalıştığı bütün fikirleri ikiletmeden zihnine yerleştirdi. Hale’ye de kızgınım aslında bu bölüm, gerçekten esas olayın Mira mı ya? Hayır öyle olsa bile dışarıdakilere karşı bir arada olmanız gerekirdi. Altınkoy TeenVIP bir Upper East Siders olamadınız. Serena, Blair ve Georgina’nın birbirlerini o kadar öldürmek istedikleri oldu ama dışarıdakilere karşı hep birlik oldular. Bir de ben Ada’nın konuşma biçiminden rahatsız oldum. Böyle sanki repliğinin sırasını bekliyor gibi. O kenafir Eda da öyle. Zaten Eda’nın Mira’yı Yaman ve Leyla konusunda dolduruşu vardı, evlerden ırak. Şimdi eminim büyük bir Mira nefreti kök salmıştır Leyla’nın babası hastahanedeyken böyle tripler attığı için. Tamam evet durum kötü ama Mira bütün bunlar yüzünden mükemmel. Orada Yaman’a "Arabada yer yok," demesi, Eylül, Yaman’ı sorunca "Tepemizde mi götüreceğiz?" demesi, özlediğimiz dark side Mira’yı yani sevgili Sila’yı geri getirdi. Turunç Nadir ve Ada’nın da dahil olduğu kazası var bir de tabii. Leyla ile Yaman’ın öpüşme anlarını hayal edemediği için olan. Zaten altıncı ay kutlamalarında Yaman’a Leyla ile sevişip sevişmediklerini de sordu. Cevap canını çok acıtacaktı ama sordu çünkü bilmeden yapamıyor. Bu aşkta Yaman da hırpalanıyor evet ama ruhen Mira daha çok darbe alıyor. Bütün bu çıldırma, kıskanç, sadece kendisi odaklı halleri Mira’nın önce kendisine aşık olmasından. Yaman’ı da bu yüzden seviyor. Mira kendi kendisine olan tutkusunu Yaman’da buldu. Bu hiç kötü bir şey değil hatta bir başkasını sevmekten daha güvenli ve çok da kadınsal.
Sude-Kenan aşkı online!
Ve beklenen an: Sude-Kenan officially! Valla ben bu bölüm Koper Erkekleri ile Beylice Kadınlarının bir araya geldiklerinde oluşturdukları ateşten çok memnun kaldım. Sude ve Kenan nasıl bir çift oldular öyle ya? Zeka küpü Sude, Asım Şekip Kaya’yı kendisi için delirir hale getirmek adına adamı tersledi. Alev topu Sude ise Safari’yi bahane ederek disco stick’e ulaştı. Ya bu Beyliceler Safari’nin hakkını ödeyemez ben söyleyeyim. Hepsinde aynı taktik. Zavallı köpecik nelere alet olduğunu bir bilse! Ama iyi ki alet oluyor yoksa aramızdan yeni ayrılan büyük yazar Gabriel Garcia Marquez okurken erotik düşler gören Sude’ye ne yapabilirdik bilmiyorum. Sanki Grinin Elli Tonu’nu okuyor. Zaten kadın bütün gün komşuları Ender-Selim aşkını izledi. Onlar orada fik fik, Sude evde alev alev! Ender de galiba dul komşusuna nispet yapmaya çalışıyor ama, hadi bakalım. Yaşlı babanla evlenip genç aşığıyla onu aldattığında sen kendi elindekine bakıp üzüleceksin kızılcığım. Sude-Kenan ilişkisinde bu bölüm en güzeli, Kenan eşyalara bakmaya gelecek diye Sude’nin mayokinili fantaziler kurmasıydı. Kenan’ın yanında gelen bonus Yaman sayesinde Sude’nin, mayokinisi ile bodrumda Kenan ile geçireceği dakikalar bir anda yattı. Mira da seviniyor Kenan’a eşya veriyor diye. Sanki hayrına veriyor tatlım annen onları, gerçi sen de sanki hayrına seviniyorsun. Kenan, Yaman’ın ağabeyi olmasa umrunda olur muydu acaba?
Şunu çöp diye, şu yer altındaki çöp kutularına atsalar ya?
Ve Tan da kaçtı sonunda.. Şimdi havuz başında birbirlerine giren gençlerimizin birlik olma zamanı. Turunç Nadir de zaten anlamsız bir nefretle Yaman ile Kenan’a takmış durumda. Turunç Nadir’in peşinde olduğu bunların babaları değil mi? İzmir’de Nevin’in evinin adresini vereyim ben ona gitsin, babaları orada nasıl olsa? Hatta yanına Tan’ı da alsın, Hasan’ı da alsın, Giray’ı da alsın (Hasan ile Giray’ı seviyordum ama artık sıkıldım paçoz paçoz şeylerden), Ada’yı da alsın, Leyla’yı da alsın (Ayşe kalsın ya ben seviyorum Ayşe’yi artık galiba).. Sadece tam bir ergen stalker olan Kadir kalsın. Ben onu Beren’e niyetlendim, çok yakıştırıyorum. Eğer bu kadar kötü adamla İzmir başa çıkamaz derseniz Selim de onlarla gidebilir, hiçbir sakıncası yok. Biz burada tatlı tatlı otururuz, aşklar, genç ve ebeveyn kategorilerinden çeşitli kombinasyonlar, güzel dostluklar/heyecanlı düşmanlıklar arasında yaşar gideriz bence. Ağzımızın tadı kaçmadan, hem de!
Evvet şimdi en azılı ana geldik. Ben Ada’ya nötrüm falan dedim ya, unutun onu. Ben bu kızdan hiç hoşlanmıyorum. Bir kere tamam, ilk Mira başlattı ama neden sen durduk yere bileniyorsun. Pek yapıcı görmedim seni. Hale ile buluşmadan önce Mira seni neredeyse ezecekken bile kıza karşı saldırgandın. Hale ile de sen buluşmak istedin galiba, Mert’in dediklerini konuştuğunuza göre! Sevgili Hale, Ada’yı fişteklerken pek zorlanmadı. Kıyamam, kendisini kurt sana kuzu Ada, hayat onu hiç kirletmediği için Hale’nin aklına sokmaya çalıştığı bütün fikirleri ikiletmeden zihnine yerleştirdi. Hale’ye de kızgınım aslında bu bölüm, gerçekten esas olayın Mira mı ya? Hayır öyle olsa bile dışarıdakilere karşı bir arada olmanız gerekirdi. Altınkoy TeenVIP bir Upper East Siders olamadınız. Serena, Blair ve Georgina’nın birbirlerini o kadar öldürmek istedikleri oldu ama dışarıdakilere karşı hep birlik oldular. Bir de ben Ada’nın konuşma biçiminden rahatsız oldum. Böyle sanki repliğinin sırasını bekliyor gibi. O kenafir Eda da öyle. Zaten Eda’nın Mira’yı Yaman ve Leyla konusunda dolduruşu vardı, evlerden ırak. Şimdi eminim büyük bir Mira nefreti kök salmıştır Leyla’nın babası hastahanedeyken böyle tripler attığı için. Tamam evet durum kötü ama Mira bütün bunlar yüzünden mükemmel. Orada Yaman’a "Arabada yer yok," demesi, Eylül, Yaman’ı sorunca "Tepemizde mi götüreceğiz?" demesi, özlediğimiz dark side Mira’yı yani sevgili Sila’yı geri getirdi. Turunç Nadir ve Ada’nın da dahil olduğu kazası var bir de tabii. Leyla ile Yaman’ın öpüşme anlarını hayal edemediği için olan. Zaten altıncı ay kutlamalarında Yaman’a Leyla ile sevişip sevişmediklerini de sordu. Cevap canını çok acıtacaktı ama sordu çünkü bilmeden yapamıyor. Bu aşkta Yaman da hırpalanıyor evet ama ruhen Mira daha çok darbe alıyor. Bütün bu çıldırma, kıskanç, sadece kendisi odaklı halleri Mira’nın önce kendisine aşık olmasından. Yaman’ı da bu yüzden seviyor. Mira kendi kendisine olan tutkusunu Yaman’da buldu. Bu hiç kötü bir şey değil hatta bir başkasını sevmekten daha güvenli ve çok da kadınsal.
Sude-Kenan aşkı online!
Ve beklenen an: Sude-Kenan officially! Valla ben bu bölüm Koper Erkekleri ile Beylice Kadınlarının bir araya geldiklerinde oluşturdukları ateşten çok memnun kaldım. Sude ve Kenan nasıl bir çift oldular öyle ya? Zeka küpü Sude, Asım Şekip Kaya’yı kendisi için delirir hale getirmek adına adamı tersledi. Alev topu Sude ise Safari’yi bahane ederek disco stick’e ulaştı. Ya bu Beyliceler Safari’nin hakkını ödeyemez ben söyleyeyim. Hepsinde aynı taktik. Zavallı köpecik nelere alet olduğunu bir bilse! Ama iyi ki alet oluyor yoksa aramızdan yeni ayrılan büyük yazar Gabriel Garcia Marquez okurken erotik düşler gören Sude’ye ne yapabilirdik bilmiyorum. Sanki Grinin Elli Tonu’nu okuyor. Zaten kadın bütün gün komşuları Ender-Selim aşkını izledi. Onlar orada fik fik, Sude evde alev alev! Ender de galiba dul komşusuna nispet yapmaya çalışıyor ama, hadi bakalım. Yaşlı babanla evlenip genç aşığıyla onu aldattığında sen kendi elindekine bakıp üzüleceksin kızılcığım. Sude-Kenan ilişkisinde bu bölüm en güzeli, Kenan eşyalara bakmaya gelecek diye Sude’nin mayokinili fantaziler kurmasıydı. Kenan’ın yanında gelen bonus Yaman sayesinde Sude’nin, mayokinisi ile bodrumda Kenan ile geçireceği dakikalar bir anda yattı. Mira da seviniyor Kenan’a eşya veriyor diye. Sanki hayrına veriyor tatlım annen onları, gerçi sen de sanki hayrına seviniyorsun. Kenan, Yaman’ın ağabeyi olmasa umrunda olur muydu acaba?
Şunu çöp diye, şu yer altındaki çöp kutularına atsalar ya?
Ve Tan da kaçtı sonunda.. Şimdi havuz başında birbirlerine giren gençlerimizin birlik olma zamanı. Turunç Nadir de zaten anlamsız bir nefretle Yaman ile Kenan’a takmış durumda. Turunç Nadir’in peşinde olduğu bunların babaları değil mi? İzmir’de Nevin’in evinin adresini vereyim ben ona gitsin, babaları orada nasıl olsa? Hatta yanına Tan’ı da alsın, Hasan’ı da alsın, Giray’ı da alsın (Hasan ile Giray’ı seviyordum ama artık sıkıldım paçoz paçoz şeylerden), Ada’yı da alsın, Leyla’yı da alsın (Ayşe kalsın ya ben seviyorum Ayşe’yi artık galiba).. Sadece tam bir ergen stalker olan Kadir kalsın. Ben onu Beren’e niyetlendim, çok yakıştırıyorum. Eğer bu kadar kötü adamla İzmir başa çıkamaz derseniz Selim de onlarla gidebilir, hiçbir sakıncası yok. Biz burada tatlı tatlı otururuz, aşklar, genç ve ebeveyn kategorilerinden çeşitli kombinasyonlar, güzel dostluklar/heyecanlı düşmanlıklar arasında yaşar gideriz bence. Ağzımızın tadı kaçmadan, hem de!