Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
The Vampire Diaries: İkisinden birini seçmek zorundasın
Sezon: 5 Bölüm: 18

Bölümün en hoşuma giden repliği buydu.

The Vampire Diaries’in üç haftalık ama son arasının nihayet sonunu gördük ve sezonun 18. bölümüyle dizi karşımıza gelmiş oldu. En son nerede kalmıştık kısmından girersek, Damon ve Elena saçma sapan bir ayrılığın içindeydi. Stefan ve Caroline yavaş yavaş birbirlerine yaklaşıyorlardı. Gezginler yaptıkları planları emin adımlarla devam ettirdiler, hatta öyle ki yüzyıllar önce ölen Marcos’u Bonnie’nin içinden çıkmak suretiyle dirilttiler. Tyler bir halta yaramıyordu ama Jeremy, Tyler, Matt, Olivia ve Luke ile iş birliğine girip Marcos durumunu düzeltme yolunda adım atmaya karar verdiler. Eksik bir şey kalmadıysa böyle bir şeydi işte.

Yenisine geçmeden önce ufak tefek bir şeylerden bahsedeyim diyorum her zamanki gibi:

1) Dizinin reytingleri halen iyi olmasına ve yeni sezon onayı almasına rağmen son iki-üç bölümdür düşmeye başladı. Bunda da tabii ki son iki-üç bölümde yaptıkları saçma sapan şeylerin etkisi bal gibi var. Yanlış karta oynadılar desem ne demek istediğim anlaşılır herhalde. Sezonun gerisi nasıl gider bilmiyorum ama dizinin arkasındakilerin mesajı aldığını düşünüyorum.

2) İzlediğimiz bu 18. bölümü Paul Wesley’in yönetmiş olduğunu daha önce söylemiştim ama sırası gelmişken bir kere daha söyleyeyim. Bence güzel de yönetmiş. Canlı bir bölümdü. Ayrıca, biz 18’i izlesek bile TVD’dekiler sezonu çekmeyi bitirmişler; Ian Somerhalder dizi hala tatildeyken Twitter’ından duyurdu. Zaten üç bölüm kadar yedekli gidiyorlardı, ara da üstüne gelmiş oldu.

3) Bizim bu dizinin kardeş bir dizisi var, hatırlıyorsunuz değil mi? Hah, artık Ekranella’da onun, yani The Originals’ın da Özetli Yorumları yazılıyor. Eğer dikkatinizi çekmediyse haberiniz olsun, oraya bir bakmanızı da tavsiye ederim.

Giriş kısmını atlattığımıza göre artık fasulyenin faydalarına gelebiliriz.


Rüyalar birbirine karışınca mütemadiyen öpüşüp durdular bu bölüm.

Dedikodu: Bu bölümün bir sahnesinde, yani ikilinin eş zamanlı gördükleri rüyaların bir tanesinde senaryoya göre Paul’un üstünü çıkarması gerekiyormuş. Ama bizim Paul –nereden bizim oluyorsa ama keşke de olsa- kendi yönettiği bölümde bunun sahnenin önüne geçmesini istemediği için sahneyi o şekilde değil de üstü giyinik bir şekilde çekmiş. Kendisine teessüflerimi ve sevgilerimi gönderiyorum.

Bölüme Elena’nın günlük yazarkenki sahnesiyle başladık. Sonra kadraja Stefan girdi. Yalan yok, ben onun rüya olduğundan ikisi birbiriyle sıfırdan tanışana kadar hiç şüphelenmedim. Aynısını ikinci kez gördüğümdeyse aklım Damon’a gidip “Başka ayrılık sendromu mu bulamadınız?” deyivermiştim. Ama Stefan’ın da aynı rüyaları gördüğünü öğrenmek olayı ilginçleştirince daha çok ilgimi çekmeye başladı. Epey bir süre de çekti ilgimi. Peki nerede kesildim biliyor musunuz? Damon’ın da kadraja girmesiyle sahneye onun peşinden suçluluk psikolojisi de dahil olunca.

Bölümün başında Enzo ikilinin arasındaki saçma duygusallığı benim açımdan pek güzel özetledi. Aslında bu konuyu tam da burada kesip başka şeylere geçmek lazım da içim almaz işte: Yeminle sakıza döndü! Dizide özellikle gözüme batmaya başladılar çünkü. Bunun dışındaki şeyleri öyle ya da böyle ilerletip hatta iyi de götürürken, bu ikisinin ilişkisini niye yazmayı beceremiyor bunlar ya? Aşk olsun da böyle olmasın.

Şimdi güya bu bölümün sonunda Damon rüyalardan etkilenip nihayet patladı ve “Seni görmek bile istemiyorum!” diyerek noktayı koydu. Güya diyorum, çünkü bu adam bunu daha önce de yapmıştı. Şimdi buna inansam iki vakte kalmaz, pardon dört bölüm sonraki sezon finalinde yine bir araya gelirlerse biz bu döngüyü kaçıncı kez yaşamış olacağız? Bunlar yüzünden ben de daha önce söyleyip durduğum şeyi bir kez daha söylüyorum: “Şunları ayırıyor musunuz, barıştırıyor musunuz bir karar verin, içim şişti benim! Bak Stefan-Elena ilişkisine iş nereye varırsa varsın sonuç değişmiyor. Ne güzel.”

Bölümün kamu spotu da buydu işte.

Gerçi haklarını yemeyeyim, Stefan-Elena konuşmasında ihtimalleri Damon üzerinden tarttılar, sonra baktılar onlar da olmuyor. Bu arada bence Elena’nın Stefan ile yaptığı konuşma Damon’la yaptığından daha yere basan cinstendi. Misal Elena, çocuktan en başta kendisi ayrılmasına rağmen Damon’ın arkadaşlığa yanaşmaması üzerine “Bitti mi yani?” diye sorunca “Salak mısın kızım sen?” tepkisini verivermiş bulundum. Anlıktı ve zevk de aldım. Neyse, yeter bu kadar bunlar. Gelelim bölümün diğer başlıklarına, Gezginler diyorduk en son:

Marcos geri dönünce eli armut toplamadı tabii ki. Mystic Falls’ı ele geçirme planları son sürat eyleme geçirilmeye başlandı. Kasabada yaşayan kişiler, Caroline’ın annesi dahil Gezginler tarafından ele geçirilmeye başlandı. Liv, Luke, Matt, Tyler ve Jeremy beşlisi de karşı atak için harekete geçtiler. Bunun şimdilik belli bir yolu var: Bıçağı alacaksın, adamların bir tarafına saplayacaksın ki girdiklerinin içinden çıksınlar. Ama bu dizide ne tak diye oluyor ki bu olsun. Sadece bir tane bıçak var. O da her daim gerekli yerde olmayabiliyor işte. Örnek: Matt!

Şu dizide olmasından korktuğum bir şey varsa o da Matt’in ölmesiyken NİYE bu çocuk sahte de olsa ölüyor ya? Hayır, o yüzüğün sonu çok ölmekten dolayı Alaric’i delirttiydi, Jeremy’nin üstünde ters etki yaptıydı, böyle böyle Matt’i de kaybedeceğiz; sonra ben karalara bürüneceğim. Neyse, Matt Şerif Forbes’un elinde kala kalınca geçen sefer olduğu gibi öteki tarafı geçici olarak boyladı ve yine ormanda gezintiye başladı. O sırada anladık ki denge bozulmuş.

Adamı The Originals’a beklerken TVD’de görmek sürpriz olmadı desem yalan olur. Tatlım sen yine gel.

Bunun ilk dile getirilişi Bonnie’nin büyükannesini görmesiyle oldu aslında. Orijinal vampirimiz Kol ile de devamını getirdik. Diğer tarafı boylamış doğaüstü birisi (Kod adı: Marcos) olmadık bir şekilde geri dönünce oranın ayarlarını bozmuşlar. Matt de o karmaşanın üstüne kız kardeşini aramaya koyuldu garibim. Buldu da, ama bulmuşken kaybediverdi çabucak. Bozulan ayarlar Vicky’yi olmadık bir yere sürükledi. Bunun üstüne de Kol döndüğünde hiçbir şey hatırlamayacağını düşündüğümüz Matt’e herkesi uyarma görevini verdi.

Matt bile dönünce geçen seferki gibi hiçbir şey hatırlamayacağına inanmışken aksine hatırlamış olarak döndü. Bu bir çeşit soru olarak kaldı bizde ya da bende. Açıkçası mantıklı bir açıklama rica ediyorum. Hadi hayırlısı. Dediğim gibi Gezginlerle savaşa savaşa sezonu bitirecekler de bakalım daha girmedikleri nerelere girecekler?

Son olarak kapatmadan iki şeyden bahsetmek istiyorum:

İlki görsel ikiz laneti. Hatırlar mısınız bilmem, Klaus hala TVD’deyken Ay-Güneş laneti diye bir şey yok aslında, her şeyi ben uydurdum demişti ya, resmen bu bölüm o haltın lacivertini Marcos ve görsel ikiz laneti ile yaptılar. Ne desem bilemedim açıkçası. Cadıları tutuyorum ben deyip gerisini size bırakıyorum. İkincisi de Tyler faydasızı. Geçen bölüm bir halta yaramıyor diye söylendiğim çocuk 40 yılda bir işe yarayacaktı, onda da her şey ters tepti. Hani gençlik dizileri sezon bitimine doğru birilerini mütemadiyen öldürüyorlar ya, bunu aradan çıkarsak nasıl olur? Cidden kimin hatrı kalır?

Peşinden sen de gitsen nasıl olur, olur mu?

Bir şey değil, ben Stefan-Caroline yolunu gözlerken bu çocuğun içindekini çıkarma işi Caroline’a kalacak, orada devreler karışacak ona yanıyorum. Dahası ellerinde tek bıçak vardı, o da yok oldu. Ne olacak şimdi? Dahası Tyler bunun üstünü nasıl örtecek mesela? Hadi örtme gereği duymadılar diyeyim, bizimkiler ne yapacak? İhale can simidi niyetine cadılara ve Jeremy’ye kalacak gibi duruyor bana kalırsa.

Neyse, yeterince konuştum galiba, sanırım biraz da boş konuştum. Haftaya Perşembe günkü bölümle görüşmek üzere artık diyeyim ve çekileyim ben.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR