Sonra aynı ilk üç sezondaki gibi New Directions’ın bütün çalışmalarını sabote etmeye başlayan Sue, okulda twerk’ü yasaklattı tabii ki. Bu sırada artık gittikçe daha toplumsal ve siyasal olan Glee, bir kaç Suriye ve bir kaç ayrımcılık göndermesi yaptı. Beşinci sezonun prömiyerindeki Rusya göndermesinden daha cesur bir adımdı bu sefer. Zaten senaryosu ABD gündemine göre gidiyor Glee’nin. Twerk derken dans biçiminin günümüzde geldiği cinsiyetçilik, kadının nesne olarak görülmesi başlıklarına okulun trans öğrencisi Unique’in, okul tuvaletlerinde yaşadığı sıkıntılarla değinilmiş. Unique ile Mr. Schue’nun konuşması oldukça iyiydi. Dünya bir anda değişmiyor ama değişiyordu gerçekten.
Twerk’ün yanlış anlaşıldığını fark ettim ben bu bölümle. Kadın erkek arasındaki sınır o dansla daha orta yol bulmalıymış. Kalça sallama hareketi, cinsiyetler arasında evrenselmiş. Söz konusu twerk olunca tabii ki Robin Thicke’in, Blurred Lines parçasını coverlamadan olmazdı. Bu şarkıyı coverlayacaklarını duyduğumda biraz garipsemiştim. Şarkı, taciz sırasında söylenen sözleri içeriyor. Üstüne üstelik bunu bilmesem bile klibinin iticiliği yeterdi. Zaten sonrasında Miley Cyrus, basit olan şarkıyı iyice banal yaptı. Dediğim gibi biraz itici bulmuştum parçanın Glee’de yer almasını ancak Sue, Blurred Lines taciz sözleri hakkında herkesi aydınlattı. Unique’in tuvalet krizini çözmek için bütün ekibin twerk çılgınlığını bitirmesi de güzeldi. Beklenen Glee -daha doğrusu Amerikan- senaryo formatı, her zaman ‘Arkadaşlarımız için fedakarlık yapmalıyız,’ ve ‘Her kötü aslında iyidir,’ üzerine kuruludur bilirsiniz.. Bu arada bir Amerikan ergen dizisinde de ‘’This is who I am!’’ geçmesin ya. İçim dışım sizin kendinizle barışık karakterlerinizle doldu. Küçük bir ayrıntı olarak sonunda Bree, Marley’e dünyanın kaç bucak olduğunu gösterdiği için çok mutluyum. Göz gözü görmüyor mutluluktan anlatamam.
Dövmeci, 60 yaşında hala rockçı ama Kurt'e tavsiye veriyor?
NY ekibi ise bu bölüm eksikti. Santana, Dani ve Elliot yoktular. Rachel’ın Funny Girl provalarından kesitler gördük. Rachel saçlarını kısa kestirdi diye sevinmiştim ama boyattığını ve kimsenin buna dikkat etmediğini düşünmüştüm. Hepsi bir yanılsamaymış gerçi. Rachel saçını filan kestirmemiş, perukmuş. Ben de bu yüzden boyattı sanmışım. Yine bir hayal kırıklığı yaşadım Rachel ile ilgili. Çünkü galiba onu güzel bulduğum tek an peruklu haliydi. Geçen sezondan beri gına getiren, Kurt’ün tahmin edilebilir hayatı bu bölüme konu oldu sonunda. Dövme yaptırma fikri nasıl hala bu kadar etkili anlayamıyorum. Bu bir eleştiri değil yanlış anlaşılmasın. Gerçekten dövme yaptırmak çok eski bir fikir olmasına rağmen farklı hissetmek adına çok başarılı. Bunu kullanmaları iyi olmuş. Pürüzsüz ve jilet gibi bir olgu çünkü. Kurt’ün dövme maceraları, risk almayı seven lise öğrencisi Kurt’ü bir süreliğine geri getirdiği için güzeldi. Diline piercing yaptırmış olması da kararındaydı ancak Rachel beni yine hayal kırıklığına uğrattı. Beraber dövme yaptıracaklardı fakat Rachel, Kurt’e son anda vazgeçtiğini söyledi. Orada helal olsun dedim, işte bu! Ama ne oldu sonra? Rachel’ın gizli gizli ‘Finn’ dövmesi yaptırdığını öğrendik. Quinn yıllar önce kendisine tokat atınca ‘’Çoğu kız hoşlanmaz ama ben işin dramatik hissini çok sevdim,’’ demiş olmasından Finn’in ölümünün de dramatik tarafını sonuna kadar kullanacağını anladık (Quinn demişken yeni ‘pure evil’ amigo kız Bree’nin tuvalette makyaj yapması iyi bir Quinn göndermesiydi). Bilmiyorum belki de Finn’i oynayan Cory Monteith’in gerçekten ölmesi ve bunun bu şekilde kullanılması beni biraz rahatsız ediyor.
Bölümün en iyi coverı Unique’in söylediği Beyonce’nin If I Were A Boy parçasıydı. Hiçbir zaman müzikal çizgisini düşürmeyen Glee’nin senaryo olarak bu sezonun oturduğunun da kanıtıydı bu bölüm. Bu yüzden çok sevdik.
*Fotoğraflar Fox kanalının resmi web sitesinden alınmıştır.
