Geçen bölüm bıraktığımız yerden açılışı yaptık. M.K.’in telefonuyla harekete geçen Sarah, Kira, Kendall ve S ile yola koyuldu. Arkalarında bir tek saç teli bırakmamaları gerektiğinin bilincinde kaldıkları evi yakarak…
Tanıtımlar yavaştan çıkıyor. Ana fikir olarak tüm sezona yükledikleri The Rabbit Hole meğerse bir çizgi roman dükkanıymış. Alt katı Cosima ve Scott tarafından laboratuvar haline dönüştürülen çizgi roman dükkanı. Tabii satır aralarını okuyan biriyseniz ‘Tavşan Deliği’ ile asıl kast edilmek isteneni anlamış olursunuz. Çıkış noktası Alice Harikalar Diyarı. Alice’in küçük beyaz bir tavşanı kovalarken bir tavşan deliğine düşmesi ve kendini Harikalar Diyarı’nda bulması. Kim küçük bir tavşan deliğinden ütopik bir diyara geçeceğini tahmin edebilir ki? Ummadığımız anlarda ummadığımız yollarla kesişebilir çizdiğimiz yol. Bizi ilgilendiren kısmı da tam olarak burası. Sarah ile M.K.’in konuşması sırasında Sarah kaçmakla bir yere varılmadığını söyleyerek, kalıp her türlü yoldan savaşacağını açıkça belirtti. Giriş kapısından da kurtçuğuna merhaba diyerek geçti. Yol uzun, yorucu ve karanlık. Bilmediğin bir yolda, kime güveneceğini seçemediğin o karanlıkta ne kadar uzağa gideceksin Sarah?
Bu ‘Tavşan Deliği’ hakkında bir Google’lama yapıldığında karşımıza ilk çıkanlardan biri de Kuantum mekaniği. Aslında Kuantum mekaniğini anlatan bir belgesele bu ismi vermişler: The Rabbit Hole. Bağlantısı var mıdır bilmem ama bir yerinden bağdaştı ben de. En başa dönüyorum, alt satırları okumak. Kuantum mekaniğini, sayıları, hesapları ve formülleri bir yana alarak, çok ama çok basite indirgeyerek anlatırsak şöyle ki: Doğru veya yanlış olarak kabul ettiğiniz bir ilkeye neden farklı bir gözden bakmıyorsunuz? Bizi ilgilendiren kısım yine tam olarak burası. Neoevrimcilere neden farklı bir gözden bakmıyorsunuz? Bu işin çok uç kısmı. Daha olabilitesi yüksek yerlerden bakarsak, Kendall’ın artık bizimle. Ve Castor&Leda’ya başka bir gözle bakmanın zamanı gelmiştir belki de? Olamaz mı? Olabilir! Ben delirmiş de olabilirim tabii ama Orphan Black basit şeylerin peşinde olmadı bugüne kadar. O yüzden siz bir köşeye alın bunları, tutar mı tutar!
Felix’e n’ettiniz? Ve neden ettiniz? Bir yerinde bekliyordum böyle bir patlamayı, yani herkes, her şey klonlara ilgiliyken ve hepsinin ucu bir şekilde Sarah’ya bağlanırken Felix illa ki ‘Yeter yahu!’ kıvamına gelecekti ama bunu yaparken onu tabir-i caizse gıcık bir tipe çevirmek neden? Renk katsın, heyecan versin diyorsak, rica ediciğim, yeteri kadar renkli ve heyecanlıyız zaten hiç gerek yok ki böyle şeylere! (Tele mi pati?)
Helena ve ikizleri. Ah Allison! Çocuk doğuramamanın daha fazla üzeceği bir klon olamaz sanırım. Helena’nın ikizleri yolda ancak enjekte edenleri düşünürsek o bebeciklerden hayırlı bir iş çıkacağını düşünmüyorum. Fazla da üzülme yani Allison!
Cosima! Benim rastalı kuşum! Böyle bir ayrım yapınca kendimi kötü hissediyorum ama benim en birinci klonum birinci sezondan bu yana Cosima. Allison zamanında Sarah’ya pis pis bakarken Cosima kollarını açıp sarılmıştı ona. Ondan beri yangından ilk kurtarılacak klonumdur. Kusura bakmıyorsunuz inşallah diğerleri?! Hepinize yetecek sevgi var ben de merak etmeyin! Belirsizlik. Cosima, hele de bir bilim insanı olarak belirsizlik içinde kalamayan klonlardan. Delphine’in öldüğünü biz biliyoruz ama o bilmiyor. Gerçi öldüğünden de bir emin olamadım ben bu bölüm niyeyse. Tez zamanda akıbetini öğrensek çok süper olur. En başta Cosima sonra bizler için.
Beth’in hikayesi biraz geç geldi ama beklediğimize değmiyor mu? M.K. ile vedalaşıp kapıdan çıktığında tren istasyonuna gittiğini ve intihar ettiğini biliyoruz. Fakat öncesinde peruk takarak nereye gittiği, orada ne yaşadığı ve kimi öldürdüğü hala meçhul. Geçen hafta da dediğim gibi tüm bu olanların içinde Beth’in hikayesini yavaş yavaş, sindire sindire izleyeceğiz daha bir çok kez gibi geliyor bana. Olayları bağlayacak kısım başından beri Beth’di çünkü.
Yeni bölüm fragmanı da burada! Sestra Rachel’ı özlediniz mi?