Ulan İstanbul, çok keyifli bir bölümle bizlerleydi. Çok güldük ama diğer yandan da hep diken üzerindeydik, Ceyhun sebebiyle. Eee, haksız da değilmişiz ama…
Bu haftanın görevi ile başlayalım; malumunuz görevimiz “müze soygunu” idi. Firuz’un verdiği hiç de eğlenceli olmayan görevlerden bir tanesiydi yani. Altın altılımız ve Tuncer tezgahu kurdu, çarklar işlemeye başladı. “Bir Tutan Tarih” programı ile müzeye giren Derya, Yaren ve Tuncer görevliyi uzaklaştıracaktı. Kandemir, Bahadır ve Karlos ise yakaladığı boşluk ile soygun için gerekli hazırlıkları yapacaklardı. Amaaaaa, hesaba katmadıkları ve hatta insanın aklının ucundan dahi geçemeyecek bir sorunla karşı karşıyaydılar. Müzeyi soyup kılıcı çalmak isteyen başka bir ekip de vardı. Üstelik bir de Kandemir, Ferdi ve Karlos’un çakmasıydılar! Nedense Firuz’un verdiği görevlerin sonunda bir şekilde çarşafa dolanıyor Nevizadeler. Adam uğursuz arkadaşlar, yapacak bir şey yok. Neyse, bu çakma Nevizadeler kılıcı çaldılar, üstüne bir de alarmın çalmasına sebep oldular. Kaldı mı Karlos ve Ferdi soygun mahallinin ortasında? Bir çıkış yolu da yoktu, ta ki Kandemir “Yakın oraları!” diyene kadar. Ve bu sefer hakikaten yandı buralar! Karlos ve Ferdi, verdiler ateşe müzeyi ve olay mahallini terk ettiler. Sonrasında da ufak bir tezgâhla kılıcı çalanlardan aldılar kılıcı ve bu tezgâh da böylece kapandı.
Geçtiğimiz hafta Muammer’in evinin çıkışında Ceyhun ile burun buruna gelen Ferdi ile kapatmıştık bölümü. Bu hafta da kaldığımız yerden devraldık. Firuz’un peşindeki Ceyhun, Ferdi’yi Muammer’in evinden çıkarken görünce zaten içinde yeşermekte olan şüpheler iyice canlandı ve Ferdi’yi sorguya aldı. Yetmedi Muammer’i Ferdi’nin karşısına dikti ve “Bu adamı tanıyor musun?” dedi. Tabii ki sileceğini “tamir eden” Ferdi’yi hemen tanıdı Muammer ve o an söyleyemediklerini söyleyiverdi. Neyse ki Ferdi, Muammer’in artık dışa vurduğu öfkesini kendi lehine değerlendirdi ve limon tikini de kullanarak Muammer diğer tiplemeleri hatırlamadan kendisini oradan kurtardı. Ama tabii ki bununla bitmeyecekti. Ferdi’nin geçmişten “meslektaşı” ile karşılaşması, turunç çocuğun Ferdi’yi tanıması ve bununla da yetinmeyip Ceyhun’a onu tanıdığını söylemesiyle olaylar daha da karıştı. Ve Ceyhun düştü Ferdi’nin peşine… Zaten Derya’dan da şüpheleniyordu, Nevizadeleri çalgıcı kılığında gördüğü için onları araştırmaya başlamıştı, şimdi de Ferdi’nin bu “hırsızlık” olayıyla işler iyice karıştı.
Ceyhun bir yandan Ferdi’nin izini süredursun diğer yandan Derya ile yüzleşmelerini de yaşadılar. Ceyhun, Derya’nın yanında müze soygunu işi için konuştuğu adamı görünce o gece öpüştüğü adam zannederek kafa göz daldı ve Derya da çıldırdı tabii ki. Ceyhun dayanamadı “Annem sizi öpüşürken görmüş,” dedi. Derya da oyunculuk yeteneğini kullandı ve durumu o anlık kurtardı. “O anlık” diyorum çünkü Ceyhun öpüşme olayında ikna olmuş gibi görünse de Derya’nın yalanları konusunda –doğal olarak- hala ikna olmuş değil. Ceyhun’un içinde o şüphe varken de kolay kolay ikna olmayacaktı tabii ki. Geçmişten parçaları da birleştirdi. Bu kez Ceyhun, Derya’yı yakından takip etmek için sürdürüyordu ilişkisini onunla. Güle oynaya nikâh tarihi bile aldı. Peki sonra? Tezgâhı başarıyla bitirmenin haklı gururunu yaşayan Nevizadeler, bir yandan coşkuyu yaşayıp diğer yandan Ceyhun’a giydirirken bir de ne görelim? Tablo düşer ve arkadan “Thug life” ifadesi ile Ceyhun belirir! Biz tabii ki ŞOK!
Yine aksiyon ve tezgâh odaklı bir bölüm olduğundan aşk kelebeklerini yine çok fazla göremedik, hatta nefes alıp başbaşacılık yapan Ferdi ve Derya’nın gündemi Ceyhun idi ama Yaren ve Karlos, hem eğlendirdiler hem hüzünlendirdiler. Uzun zaman sonra ilk defa güzel haberle uyandılar, Nezaket annenin Yaren ile Karlos’un ziyaretinden sonra olumlu tepkiler vermeye başladığını öğrendiler. Kim bilir? Belki o da Şeref Meselesi’nin Zeliha Sultan’ı gibi bir gün kızının adını söyleyerek başlar güne…
Nevizadelerin başına gelenler bize şok üstüne şok yaşatırken mahalleli de her zamanki eğlenceli hallerinde idi. Maşuka, mahallenin kadınlarını toplayıp “kadınlık dersleri” verirken Şehriban, düğüne kadar fazla kilolarından kurtulma derdindeydi. Neyse ki Fatmiş börekle olayı tatlıya bağladı! Hayati, hala Cemile’yi hastalık oyunu ile kandırmakta. Onun da takkesi düşecek ama dur bakalım. Servet Abi’miz yine dünyalar tatlısı!
Bölüm finali büyük şoktu! Bundan sonrasında işler nasıl ilerleyecek gerçekten çok merak ediyorum ve tahminde de bulunamıyorum. Hep birlikte bekleyelim ve görelim Ulan İstanbul ahalisi!
Bölümün repliği ise Maşuka’dan geliyor: “Seviyorum! Seviyorsam konuşuyorum, yine olmuyor.”