Kurt Seyit ve Şura, Verjenskaya ailesinin nadide çiçeği Şura’nın Aluşta insanının huyunu suyunu öğrendiği bir bölümle ekranlardaydı. Pek heyecanlıydı Şura’cığım ama işler umduğu gibi gitmedi. El içine karışınca, kendi ailesini arar oldu. Daha yeni Game of Thrones’un dördüncü sezon prömiyerini izlemişken ve Stark Çocuklarının bir daha eskisi gibi bir arada olamayacağı ile tekrar yüzleşmişken, aynısının Şura, Vtina ve Nina için olmamasını diliyorum. Vtina, Konstantin ile göğe ermiş gördük ama ben hala Konstantin’in ölümünü bekliyorum(aslında artık tahminim olmazsa diye, kırk kere söylersen olurmuş taktiğini uyguluyorum). Eminoflar ile küçükten tanışan Şura’nın bu kötü günlerinde yanındaki tek desteği Tatya. Kızcağız kendi derdini unuttu yine Şura’ya çalışmaya başladı. Şura, Osman’ın getirdiği mektupları yere atınca Tatya onları almak için eğildi ve sancı girdi karnına. Bak Şura zaten sen Tatya’nın kucağında kilometreler geldin diye kız bebeğini düşürüp elalemin ağzına sakız oldu, bir de yarasını ‘gerçek’ anlamda dağlama. Şura, Aluşta’nın Bet Büyücüsüyle tanışmadan önce, Aluşta’nın Şapşiği Osman ile tanıştı. Ya Osman gerçekten oralarda hayatın olduğuna ikna olmamızı sağlayan tek şey. Problem Çocuk gibi etrafta dolanıp, babasının peşinde önesenmek istemesi çok güzeldi. Ancak geçen bölüm anneleri, Osman adam ölüdürüp, babasıyla toprakları dolaşma ödülüne layık olduğunu gösterdiğinde son kalesini de kaybetmiş gibi bakmıştı oğluna. Bu bölüm gördük ki, Osman ile annesi gerçek müttefikler. Baş koydukları yolda, onları ayrı yönlere sürükleyebilecek tek kişinin Şura olduğunu düşünüyorum. Önce gizli gizli gözetleyip sonradan Şura’nın tanışmak için koşturması üzerine Osman ve Şura tanıştılar sonunda. İkisinin konuşma sahnelerinde yüzlerindeki gülümsemelerinden tavırlarına kadar o kadar tatlıydılar ki, ekranın karşısında onları izlerken adeta Hello Kitty oldum. Yaramazlık yaparken Aluşta’nın Kötü Bet Büyücüsü babasına yakalanan Osman gerilirken, Şura bütün ışığıyla Mirza Mehmet’in karşısında durdu ama yüreğini karanlık kaplayanlar böyle ışıkları göremezler. Mirza Mehmet bizi hiç şaşırtmadı ve ne mal olduğunu gösterdi. Şura’nın akıllarda uzun süre kalacak sözünü söylemesine sebep oldu: ‘’Burada erkekler kadınların gözlerinin içine bakmıyor,’’
Vatanına geri dönen Kurt Seyit de eski dostların artık dost olmadığını gördü. İyi ki de gördü çünkü o adam neydi öyle köpek katili gibi. Zaten bunca sene onun kötü birisi olmadığını anlamaması biraz garip. Sosyal Hayat bütün gerginlikleriyle süredursun, Kurt Seyit ve Resmi Kanat Adamı Celil, memleket meseleleri ile de çok meşguller. Bir de Celil’in haberdar olmadığı belası var başında: Güzide. O Celil ile gece karşılaştıkları sahnenin rüya olduğu çok belliydi de, ablasının doğumu için gelen Güzide’yi, dünür annesi nasıl verebiliyor başkasına? Zaten ablasının kaynanası yüzünden çiğlik akan bir kadın; Güzide ile İstanbul’a gidip, onun görümcesi olacak kadın da kötülüğüyle tarih yazmış bir insan. Fatmagül’ün Suçu Ne?’de Mustafa’nın utanmaz, arsız annesi olarak Fatmagül’e etmediğini bırakmayan, Benim İçin Üzülme’de de Buke’ye haklı nefretine, abartılmış kötülük ekleyen birisine kız mı emanet edilir? Ay neyse biraz çektirsinler de benim saçlarını açınca daha da bir güzelleşen Tatya’mdan ve Tatya’dan başkasını severse kefene bürünmesini dilediğim Celil’imden uzak dursun. İlk gün bile olmadan ‘’Celil Enişten,’’ demeye başladı zaten manyak. Kurt Seyit’in gerçekten ‘doğru’ bir adam olduğunu hissediyorum. Fantastik bir hikayede gerçekçi, iyiliği abartılmayan bir kahraman olarak efsane olacak galiba. Sevgili Kurt Seyit böyle olmuş da nasıl olmuş? Kabız babası ve ağız ishali annesinden nasıl çıkmış Kurt Seyit? Eğer bir daha Tatya ve Şura için, şu bebek düşürme olayını diline dolarsa sinirimden ağlayabilirim. Ya orada Tatya bebeğini kaybetmiş, sen ‘’Eyvahlar olsun,’’. Bu sözün sayesinde senin de Hayriye Hanım’ın atası olduğun ortaya çıktı. Zaten aynı aile için entrika çevirmeler Zahide’de var ama Osman’ı alet ettiği planı ayağına dolandı. Yine de bana yetmez ama bu kadının Şura ve Tatya’ya dediklerinin bedelini ödeyeceği kızları da yok, etme bulma dünyası nasıl işleyecek? Gerçi zebani gibi gelini var. Ben Havva’nın çok haklı olduğunu düşünüyorum ama bu onun fena olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu arada Mahmut ile ilgili sözlerimi geri alıyorum. Aferim çocuk karısını, bebeğini, doğmamış bebeğini yanına alıp gidecek. Hem de babasının cephanesini takas ederek(ikinci kısma aferim demedim aslında). Beni şaşırttın Mahmut, siz üç kardeşin o karanlık anne babadan nasıl çıktığını anlamadım ama sizi seviyorum. Kurt Seyit’in de bir belalısı var biliyorsunuz: Barones Lola! Bu kadın bana itici gelmişti önceden ama bu bölüm kendisine çok yakışacağını düşündüğüm ajanlık mesleğine soğuk bakarak bir acaba dedirtti, karaktere derinlik geldi. Yine sevmiyorum ama ben daha önce söylemiştim çoktan komünistlerin tarafına geçmiştir sanıyordum.
Ve evet sıra içinden iğneli Petro’da. Su uyur Petro uyumaz haberiniz olsun. Gizli bir şeyler konuşacaksanız uyumasını beklemeyin, gitmesini bekleyin ve bir de Petro’nun dediklerine hemen inanmayın. Ya Şura’ya nasıl umut verdi, Türk adetlerinin ihtişamını anlatarak. Birisini umutlandırıp, en tepeden bırakmak gerçek anlamda saf kötülüktür ve Petro bu işi çok iyi biliyor. Kurt Seyit, Şura ve Celil ile oturdukları sahnede bir Mişa’dan giriyor insanları geriyor; bir Kurt Seyit’in ailesinden giriyor Şura’yı umutlandırıp, Kurt Seyit’i diken üstünde bırakıyor. Hiçbir boşluğu bırakmıyor, ilmek ilmek işliyor. Petro gerçek bir yılan ama evde beslemek isteyeceğiniz türden. Bunun en büyük sebebi de Şura’ya ‘’Hiçbir şey için zorunda değilsin,’’ demesiydi. Biliyor ya Kurt Seyit ile Şura’nın yattığını, nasıl olması gerektiği gibi konuşuyor kalbimizi ısıtan kötü adam! Petro, Kurt Seyit’i falan vurmadı bence. Kesin uzaktan onu vuracak birisini filan öldürdü. Ama altıncı bölümün fragmanındaki iki cenaze kimin bilmiyorum. Mirza ile karısı olsa daha büyük bir tören olur diye düşünüyorum ama umarım o ikisidir.
Yavaş yavaş herkese İstanbul yolu gözüküyor, İstiklal’de bir selfie bekleriz artık..