Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Siyah saçlar, aşk ve melek kanatları adına...
Sezon: 1 Bölüm: 1

İnsanların ruhlarından söküp atacakları yalnız iki şey vardır: Bencillik ve imansızlık. EPIKUROS

Bir köpek havladı yavaş çekimde, kötü adam çocukları rehin tutuyordu. Kim bilir kaçıncı kanunsuzluktu bu? Ama gözleri kara, saçları gece kadar karanlık, kalbi ise melek kadar aydınlık Ömer Komiser bu kabusa bir son verdi. Nikahını ertelemek pahasına bu davayı çözdü, tatille ve madalyayla ödüllendirildi. Sevinçle çocuklara gözünü kırparken bile ölçülüydü, övülmeyi sevmiyordu. O işini yapan, işini yapmayı fazlalık olarak görmeyen bir genç adamdı. Jenerik girerken başlangıç beni memnun etmişti. Elif olanca mutluluğu ile Roma’nın sokaklarını arşınlarken, doğum günü sebebi ile İstanbul’a gelişi en yakın arkadaşı Bahar tarafından adeta çiçekler açarak karşılandı. Ömer ve Sibel’in dünyasını ve ailelerini tanırken aşklarını, daha doğrusu masum flörtlerini izlemek keyifliydi. Engin Akyürek ekrana girdiği andan itibaren o güzel suratı, muhteşem gülüşü ve içten oyunculuğu ile beni Ömer’e ikna etti. Sibel karakterindeki Selin Ortaçlı ise bir farklılık yaratmadı, gözüme de batmadı. Fakat ‘Amerikan filmi’ çeker gibi yorumlar yapan Ömer’in o polis tavırları sanki biraz daha törpülenmeli gibi geldi.

Elif’in sürpriz doğum günü partisi babası tarafından düşünülmüştü. Doğum günü mekanına gelişi ve sahne beklendik şekilde ilerledi. Nebahat Çehre (Zerrin) bildiğimiz gibiydi, Aytaç Arman’ın (Ahmet) fragmanlarda duyduğumuz kendi sesi dublajlanmıştı, gereği yokmuş aşırı bir değişiklik olmuş diye düşünüyorum. Belki başka sebepleri vardır, onu bilemeyeceğim. Elif’in babası ile hayırlı evlat konuşmaları sonucunda, fragmanlardan ve basın bültenlerinden bildiğimiz üzere, gecenin onikisinde babasını ‘holdinge’ yollamasından olacakların fitilinin ateşlendiğinin farkındaydım. Yine fragmanlardan bildiğimiz üzere bu işin içinde Ömer’in nişanlısı Sibel de olacaktı. Hikayemiz Roma’dan Van’a uzanır şekilde şimdi başlıyordu.


"Kötülük edebilmek ellerinde iken bütün ömrünü doğrulukla geçirmek çok güç ve övmeye değer bir şeydir." EFLATUN

Gece vardiyasında gelen bir anons Sibel ve Ahmet’in cesetlerinin aynı arabada bulunduğunu söylüyordu. Olay yerine gidene kadar Ömer’in bundan haberi yoktu. Ne zaman o uçurumun kenarına varıldı, ilk yalan bozuldu; beklenmedik ilk gerçek Ömer’in kucağına düştü. Kara gözlü prensimiz neler olduğunu sorgularken fazla durgun ve sessizdi. Bunun bir polis refleksi olduğunu ve oranın bir nevi iş yeri olduğunu düşündüğüm için bu sakinliği ve sessizliği mantıklı buldum. Elif’in babası Ahmet’in ölüm haberini aldığı anda verdiği tepki ise Tuba Büyüküstün’ün bugüne kadar oyunculuk adına yaptığı en iyi işlerden biriydi. 20 Dakika dizisinde izlemeye dayanamadığım kadını tek sahneyle seveceğimi söyleseler, inanmazdım. Şaşkınlığım Zerrin ve Elif’in Ahmet’in yanında genç bir kadın olan Sibel’in varlığını öğrendikleri anda verdikleri tepki ile biraz daha arttı. Bizi gerçekten neler döndüğünü bilmediklerine fazlasıyla inandırdılar. Bana sorarsanız hala Nebahat Çehre’nin karizmasını göremedik ama olsun. Geç olsun, güç olmasın diyerek beklemeye devam ediyorum.


"İnsanlar rakamlara benzer, durumlarına göre değer kazanırlar." Napolyon Bonapart

Morg sahnelerinde ilk teşhis Ömer’de idi. Sibel’in yüzünü görür görmez gözyaşlarına hakim olamadı, nişanlısının yüzünü sevdi, okşadı. Başka bir adamın yanında olması, neden orada olduğunu bilmemesi umrunda değildi, Sibel gitmişti. Sevdiği kadına veda ederken onu gururlandırdı, o çok istediği nişan yüzüğünü parmağına geçiriverdi. Burada senaristlerimiz Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat’a teşekkür etmek lazım. Hem her geçen gün kalemleri daha iyi olduğu hem de Ömer’e öfkeden çok hüzün ve acı yükledikleri için. Elif’in babasını teşhisi ise en az Ömer kadar duygusaldı. Ben Elif’in babasını sevdiğine inansam da Zerrin’in sevgisinden çok utancının ağır bastığını gördüm. Orada kafamda ilk soru işareti belirdi, Zerrin kocasının daha önce çapkınlığını yakalamış mıydı?

Elif, babasının ölümü ve Sibel hakkında ifade verirken doğal olarak Sibel’e yüklendi. Ömer’in bunu duyması ile ortalık ilk alevini aldı. Bu noktada Ömer ve Sibel’in ilk teması beklediğimden ateşli ve sert oldu. Klasik bir Türk dizisinde konuşmanın bitişi Elif’in haklılığı ya da çemkirmesi ile biterdi. Diziye ilk beş yıldızımı Elif’in tepkisi ile verdim.

“Elif- Adamın nişanlısı hakkında abuk subuk konuşturdunuz beni. Birbirimize düşürdünüz bizi ifade alacaksınız diye, bu nasıl iş ya!”

Altmış yaşında adamın kucağında Sibel’in bulunduğuna oldukça emin olan yenge hanım, sinirlerimi fazlası ile hoplattı. Açıkçasını söylemek gerekirse bir ‘Fatmagül’ün yengesi’ tadı almadım değil ama gelecek bölümler bize daha fazlasını gösterecektir. Şimdilik sinir olduğumla kaldım, hatta küfürü savurdum. İlk bölümden işin içine girebilmem tatlı oldu, bunu söylemeden geçemeyeceğim. Elif’in babasının dedikodusunu yapan hanımefendiyi gayet güzel şekilde bozması ve Erkan Can’ın sahneye girişi pek cafcaflıydı. Tayyar’ın Ahmet’den bu derece “Kardeşim benim!” şeklinde bahsetmesi bir beni mi işkillendirdi bilmemekle beraber kafama ikinci soru işareti düşmüş oldu. Vesvesemi arttırıyorum, Zerrin’e aşık olması hatta Ahmet’in çocuklarından birinin babası olması bile ihtimal dahilinde olabilir. Devamında Ömer’in nişanlısının odasında sakızın ucuna yapışmış değerli bir elmas tanesini bulması ile bir soru işareti daha geldi hemen arkasından… O mahallede, o evde elmas ne arıyordu? Elif’i bir kenara kıstıran fedainin elmasları sorması ile hikayenin kilidi kendiliğinden çözülüverdi. Elmaslar parlarken gölgesinde aşk, sevgi, nefret, entrika ve tehlike yeşerecekti. Hoş fedaimiz o kadar sesini yükseltmişken bir Allah’ın kulunun fark etmemiş olması çok saçma olmakla beraber “Yahu koca ev!” fikrini aklıma da getirmedi değil. Bölümün ilk çöpü bu sahnenin gereksiz uzaması ile gözüme girdi. Bir diğer ilginçlik canlandırma sahnelerinin CSI tadında olmasıydı. Hedef kitlesinin büyük kısmını ev hanımları hatta bir nevi ev kızları oluşturan bir dizi için cesur bir tercihti. Yönetmen Ahmet Katıksız’ı basit ve baştan savma çekmediği ve bu ayrıntılara önem verdiği için tebrik etmek gerek. Kimine göre bu canlandırma sahneleri fazla uzamış olabilir ama bana sorarsanız bu hususta takılacak pek bir şey yok. Elif’in babasının iflasını öğrendiği sahnede birkaç saniyeliğine kafasının gidip-gelmesi güzel detaydı. Olayların bu kadar hızlı gelişmesi bir yandan iyi, diğer yanda “Peki sonra?” hissi oluşturuyor. Ziyanı yok, Ömer ve Elif’in karşılaşma sahnesinde hikayenin anlatacak çok şeyi olduğunu fazlasıyla anladım. Bakışlar ok gibi, mimikler ikna edici, beden dili şehvetliydi. Fanlarının “yılın çifti” seçmiş olmasına şaşmamak gerek, güzel bir öngörü olmuş. Bana sorarsanız açık yüreklilikle söylemem gerek ki ikisinin yanyana bu kadar güzel duracağına izlemeden yemin billah inanmazdım.

"Her büyük servetin altında bir suç yatar." The Godfather

Elif’in ailesi ile mirasın uçup gittiğine ve borca dair yüzleşmesi sırasında kızımızın işi zor dedim kendi kendime. Klasik şekilde yansıtılan zengin ailesi prototipi olarak hepsi birden dağıldılar. Elif toparlayacağına ve her şeyi düzelteceğine çok emin ama bana sorarsanız her şeyin düzelmesi reytingler yolunda giderse seksen bölüm sürer. O da bizim düşündüğümüz şekilde düzelir mi, bilinmez. Ömer ve abisi Hüseyin’in yüzleşmesi ve bakirelik mevzusunun üzerinden kibarca geçmeleri ataerkil göndermelerle doluydu. Diğer tarafta Tayyar’dan yardım isteyen Elif en azından tekne kazıntısı kardeşini memnun edebildi. Mutluluk kapıdan biraz içeri girmişken Metin bize onunla tanışma şerefini bağışladı. Kızlara kötülük yaparak ve türlü saykoluklarla hayatımıza girmiş olsa da tanıştığımıza memnun olmadım diyemem. Saygın Soysal bir zamandır aradığımız kötü adam olabilir, kendisinin saykolukları (rol tadında) meşhur ve ünü yeterince iyi zaten.

Tayyar ile ilgili bir takım sezilerim doğru çıkar gibi oldu. Dexter vari şekilde kapladığı “özel odası” ile merhamet etmediği adamını tek kurşunla öldürdü. Ve beklediğim buluşma hemen ardından gerçekleşti. Metin amcası Tayyar’a işlemin şimdilik bittiğinin haberini verdi. Elif ise dayak ve korkudan bitmiş halde Ömer ile karşılaştığında Metin’in dikkatli bakışlarından kaçamadı. Ensesinde olan kötü adamları Ömer’i sevgilisi olarak tanıtarak ve bir anda ortalığı kırmızıya boyayacak bir öpücükle kandırabilecek miydi? Ömer’in incelemeler sırasında Elif’in fotoğrafına nasıl baktığını da unutmadığım için aşkın beklediğimden çabuk olacağına neredeyse eminim. Cevabın bir kısmı haftaya, diğerleri de yarınlara.

Bu bölümlük son söz şu, 2013-2014 sezonunun en iyi beş dizisinden biri başlamıştır. Afiyetle izleyip, hayrını görmeniz temennimdir.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR