Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Seyit’in kırıklarla dolu karnesi
Sezon: 1 Bölüm: 11
Yine mi keder?
 
Geçtiğimiz hafta Seyit’in önüne sınav kâğıdını koymuş ve en azından geçer not alabilmesini beklemiştik. Fakat Seyit, ne yazık ki sınıfta kaldı. Filmi başa saracak olursak; Seyit, Şura’yı henüz kuzeni olduğunu bilmediği bir adamın kolunda ve son derece mutlu bir şekilde gördüğü vakit adeta dünyası kararmıştı. Ve akabinde bir inkâr süreci başladı, fakat bu inkâr süreci Şura’nın yaşadığından bir hayli farklıydı. Şura, Seyit tarafından nikâh günü terk edilmişti –en azından o öyle biliyordu- ve elinde onlarca somut kanıt –mektup, imza, şahitler- olmasına rağmen Seyit’in kendisine bunu yapmış olabileceğini tüm benliği ile reddediyordu. En sonunda elinde inanmaktan başka çaresi kalmamıştı fakat Şura, içinde bir yerlerde hala Seyit’i bekliyor ve O’na sonsuz güveniyordu. Peki, Şura bu koşullarda bile bunca sadıkken Seyit’in inkâr süreci nasıl işliyordu? Suçlayarak. Ben Seyit’in “Ne olursa olsun Şura bunu yapmaz” demesini bekliyordum, tam tersine Seyit’ten gelen tepki “Şura bunu bana nasıl yapar?” oldu. Bunun çevresinde dolaşıp kafasını karıştıran Petro ya da Nadya ile de alakası yok, Şura’nın da kafasını karıştırmak için onca hikâye koydular önüne fakat o en çaresiz kaldığı anlarda bile Seyit’e olan aşkına tutunmayı seçti. Seyit’in geri döndüğü haberini alır almaz yine Seyit’e koştu ve yine kadınlık gururunu yerlere serecek bir manzara ile karşılaştı. Peki, Şura ihanete uğradığını düşündüğü anlarda dahi Seyit’e bunca sadıkken ve O’ndan başkasını aklının ucundan dahi geçirmezken Seyit uğradığı ilk hayal kırıklığında ne yaptı? Başka bir kadının kollarında aldı soluğu. Şura’dan intikam alıyordu sözde… Şura –tüm yaşananlara rağmen- teyzesine karşı Seyit’i ve kendisini savunurken Seyit, bir başka kadının kollarında Şura’dan yapmadığı bir şey için intikam alıyordu.

Tamam, itiraf ediyorum burada Seyit’e içim acımış olabilir ama bunun mimarı da Kıvanç Tatlıtuğ’un enfes performansı olsa gerek.
 
Şura, Seyit’le tanıştığı dakikadan itibaren büyümeye başladı. Seyit’le göz göze geldiği an ilk balosuna gelen o heyecanlı küçük kız değildi artık. Seyit’le birlikte büyüdü, O’nun acılarına ortak oldu ve yine o acılar ile daha da olgunlaştı. Her türlü zorluğu göğüslemeye hazırdı, her koşulda Seyit’in yanındaydı. Bir saniye olsun Seyit’e olan inancını kaybetmedi, acısını çiğneyip hazmetmeyi de öğrendi en sonunda. Seyit de Şura için ailesini karşısına aldı fakat bu durumda da Şura ile 1-1 durumdalar, zira Şura da Seyit için ailesini bir an bile düşünmeden ardında bıraktı. Yine de Seyit’i ve acısını anladı, kendisini suçladı ve belli ki Seyit’in ailesinden ayrı düşmesinden dolayı ömrü oldukça da kendisini suçlamaya devam edecek. Lola’ya karşı durdu, Mirza Eminof’a karşı durdu, kıskançlığını dahi olgunlaştırdı, sabretti, savundu ve hep inandı, güvendi. “Seyit yaptıysa bir sebebi vardır,” dedi. Şimdi bir yanlış anlaşılma için, tam olarak soruşturmadan, Şura’yla karşı karşıya bile gelmeden Seyit’in Şura’yı cezalandırmaya kalkmasını kabullenemiyorum.

Şura çok güçlü bir kadın, her şeyin üstesinden gelebilecek güçte.
 
Sen Seyit Eminof. Sen Şura’nın gerçekten başka bir adamla birlikte olacağına nasıl inanırsın?
 
Tina’nın da dediği gibi; Seyit, bu basit intikam oyununun pişmanlığını ve acısını bir ömür boyu yüreğinde taşımaya mahkûmdu artık. O’nun cezası da bu olacaktı. Bir anlık hırs ile hem Şura’ya, hem kendisine ihanet etmişti. Bilinçaltında bu pişmanlığı yaşarken, içini biraz olsun rahatlatmak için harıl harıl bir suçlu arıyordu. Ve Petro, Seyit’in vicdanına su serpmek üzere hazır ve de nazır olarak beklemekteydi. Petro’nun yaptığı kötülükler İstanbul’dan Rusya’ya yol olmayı bırakın, dünyayı birkaç tur dolaşır fakat bunların hiçbiri Seyit’in yaptığına mazeret olamaz. Seyit, o yumrukları Petro’ya atarken Şura’yı ve O’na olan aşkını savunduğunu düşünüyordu belki… Belki de vicdanını bu şekilde rahatlatmaya çalışıyordu. Fakat savunmaya çalıştığı Şura’ya ve aşkına, Petro’dan daha fazla kendisi ihanet etmişti. Şura muhakkak affedecektir Seyit’i… Ne kadar kırılıp dökülse de içindeki aşka engel olamayacaktır. Bir kere daha gururunu ayaklar altına almayı göze alacaktır Seyit’e olan aşkı için. Ama ben Şura kadar yumuşak olamayacağım ve Seyit’i kolay kolay affetmeyeceğim. En çok kızdığım şey de; Şura için “Bana koşulsuz güvenmeyi öğrenecek,” diyen Seyit’in, Şura’ya güvenememesi. “Benim Lola ile gittiğimi nasıl düşünebilir?” dediği Şura’nın kendisinin ardından bir başkası ile mutlu mesut hayatına devam edebileceğini düşünmüş olması. Elbette Seyit’in, Şura’ya ulaşmak için yaşadığı şeyler kolay şeyler değil. Elbette Seyit, çok zor zamanlardan geçti. Kırılmakta ve üzülmekte elbette haklı. Fakat mevzu aldatmaya gelince, o aşıp geldiği denizler bile Seyit’i aklayamaz.

Kızcağızın hala eli ayağına dolanıyor, ben bile etkileniyorum vallahi.
 
Aşk üçgeni, en sevdiğim.
 
Celil ile Güzide hala bebek adımlarıyla ilerliyorlar. Ayşe ve Yahya’dan başka da herkes bihaber Güzide’nin Celil’e olan zaafından. Bir de Alya girdi maça, Celil’in bu ilgisinin safi O’na üzüldüğü için olduğunu da düşünmüyorum. Bir elektriklenme var ikisinin arasında ve ne yalan söyleyeyim Petro ve Alya’yı beklerken bir doz Celil ve Alya alsak fena olmaz hani.

Lola’nın, Petro’nun ellerine oyuncak olmamasını sevdim. Karakteri sevmiyorum ama bir başkasına muhtaç olmak da yakışmıyordu Lola’ya, bu kişi Petro olsa bile. Elinde bunca büyük bir koz olması güzel, neticede bununla zarar verebileceği tek kişi Petro. Belki O da kendisine çeki düzen verir azıcık. Ayşe’nin ise tam olarak ne tür hesaplar çevirdiğini zerre anlamıyorum. Ne oldu yani Şura’ya Seyit’in yatağında gecelikle göründün de? Şura mı Seyit’i sevmekten vazgeçti, Seyit mi senin kollarına koştu? Anlayan beri gelsin. Bu oyunlarla en fazla o sessiz hayatına bir parça aksiyon katar Ayşe, bundan öteye de geçemez.

Hayat size oyun oynuyor olabilir mi?
 
Şura, teyzesinin kendisine ihanetini öğrendiği an çok güçlü bir karar alarak evi terk etti. Artık yanında Tina da vardı, Seyit’siz hep eksik olacaktı ama en azından eskisi kadar da çaresiz değildi. Petro ise uzun zamandır içinde yaşadığı duyguyu –ki ben hala Şura’ya âşık olduğunu düşünmüyorum- Seyit’in yüzüne haykırdı. Her konuda güvendiği, anlattıkları uğruna Mişa’yı kurşuna dizdiği dostunun diğer pisliklerini öğrendiğinde ne tepki verecek acaba? Bu sadece fragmandı. Ve elbette Mişa ile ilgili de bir vicdan azabı bekliyor Seyit’i ileride. Bakalım tüm bunların ağırlığını nasıl taşıyacak? Seyit’in tek yanlışının tüm doğrularını götürdüğü bir Kurt Seyit ve Şura bölümünü geride bıraktık. Bütünleme sınavında görüşmek üzere.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR