Kocamın Ailesi bu hafta sevgililer günü temalı, aşk dolu, sevgi dolu, mutluluk dolu, şahane bir bölümle karşımızdaydı. Geçtiğimiz hafta bazı nedenlerden dolayı bölüm özeti yazamamıştım. O nedenle bu hafta önce geçen hafta neleri kaçırdım bir onlardan bahsedeyim istiyorum. Laf aramızda bir hafta diziyi izleyemedim maşallah ne olaylar ne olaylar, aksiyondan yine başım döndü Allah cezamı vermesin!
Son zamanlarda yapışık kardeşler gibi takılan Gülay ve Gazanfer’in Sefer’in evine girmesi evde büyük bir olayla karşılanmış ve Gazo, sonunda kendini evden attırmayı başarmış. Zaten çoktan gelgeç hanına dönen Tarık’ın evi, Gazo’nun da yerleşmesiyle tam şenliğe dönmüş. Gazanfer’in türlü sakarlıklarından sadece bir tanesini bir saniyeliğine yapmasıyla, Esma Hanım'la birlikte trafo çarpmışa dönmüşler. Can yine annesine deli deli hareketler yapmış, Fatih ve Miray basıldıklarını bir şekilde toparlamış. Ümit aşkından değil kıskançlığından Gülay’la Can’ın arasını bozmak için türlü türlü oyunlar yapmış ve bir güzel de başarmış. Pelin aksiyon nerede ben ordayım diyerek ortalıklarda bol bol dolanmış. Cücü ve Tülay ne idüğü belirsiz bir nedenden dolayı yine birbirlerine girmiş. Hiko nedense birden yaşlılık sendromuna girmiş ve vasiyetini yazdırmış (Hiko’ma bir şey olacak diye çok korktum, sakın ha, ona iyi bakın). Ama bölümün en, en, en, en önemlisi, en bombası sona saklanmış. Tarık Kartalkaya’da mükemmel bir dağ evinde, yine ultra romantik bir ortam hazırlayarak Güneş’e evlenme teklifi etmiş. Güneş de buna düşüneceğim demiş.
Ya neden hep böyle şeyler dizilerde oluyor anlatsanıza biraz? Bir kere normal şartlarda bir kız, hele de sevgilisine böyle âşık bir kız, kendisine böyle bir teklif geleceğini 500 metre öteden anlar. Öyle bir ortamı adam başka ne için hazırlasın Güneş'çim? Tabii ki evlenme teklifi edecekti. Hadi teklifi anlamadın diyelim, teklif etti neden düşüneceğim dersin senin orada “Evet, evet, evet, eveeettt!!!” diye çığlıklar atman gerekirdi. Neyse bunları bir yana geçip seyircinin gözüne takılabilecek diğer detaylardan bahsetmek istiyorum. Soruyorum sizlere Güneş üst kata hazırlanmaya gidip, tek başına o saçı ve makyajı nasıl yaptı? Evde iki oda olduğunu düşünürsek Tarık üzerini nerede değişti? Keşke bazı ufak detaylar aman nasıl olsa göze batmaz diyerek atlanmasa.
Sevgililer günü konseptine geçmeden önce izlerken deliler gibi eğlendiğim anne ve kızlarının sahnesini paylaşmak istiyorum sizlerle. Yahu o ne tatlı bir görüntüydü, hemen elimin uzanma mesafesinde olan anneme uzanıp sarıldım ben de. Bu dizinin en sevdiğim yanlarından birisi de devamlı ailenin ne kadar önemli olduğunun vurgulanması.
Gazanfer Tarık ve Güneş’in evleneceği haberini alınca, bunu eve giriş bileti olarak kullanıp Pelin’le birlikte küçük bir oyun yaptı. Güneş ve Tarık’ın evlenme kararları ya da bunun düşünülüyor olması bile Ar kadınlarını harekete geçirdi. Önce Hikmet Babaanne Tarık’la, hemen arkasından Tülay ve Gazanfer Güneş’le konuşarak, onlara bu kararlarının ne kadar yanlış olduğunu anlattı. Gazanfer’in gösterdiği üçüncü sayfa haberleri de ibretlikti yani. Tarık Ar kadınlarına kıyamadığı için bir şey söylemese de Güneş sinirden deliye döndü.
Bu arada Rıza Bakır’ın mahkemede serbest bırakılmasıyla Şeniz’in eteklerinin tutuştuğunu da gördük bu hafta. Kötüler tarafında işler hiç de iyi gitmiyor. Hakan ve Fulden’in ayrılması, Şeniz’in bir bir yaptıklarının göze batması, evdeki kasanın merak uyandırması derken yakında bir şeylerin çözüleceğini hissediyorum. Hatta anladığım kadarıyla Sefer de bu işin içinde ama hala Rıza’nın aileyle ne alıp veremediği olduğunu çözebilmiş değilim.
Pelin’in annesi ve anneannesi için Cücü ile hazırladığı hediye, çok ama çok duygulandırdı beni. Beş yaşındaki bir çocuğun aklından geçenleri az çok tahmin edebilirsiniz ama eğer içinde koca bir yürek taşıyorsa kalbinden geçenleri tahmin edemezsiniz. Hazırladığı hediye dışında ezberlediği ama ezberlememiş de kâğıttan okuyormuş gibi okuduğu şiir sanıyorum bir annenin hayatında alabileceği en güzel hediyelerden birisi.
Miray kendi kazdığı “sevgililer günü” kuyusuna kendisi düştü. Fatih’le konuşurken sevgililer günü uydurmacasını sonuna kadar savundu fakat iş ciddiye binince sürpriz yapmayacağını düşünerek kahroldu. Ama benim tahmin ettiğim gibi oldu ve hem kendileri için hoş bir sürpriz düşündü Fatih, hem de Gülay ve Can’ın barışmasına vesile oldu. Can’ın sonunda Gülay’ı affedeceğini biliyordum ama biraz daha süründürür diye bekliyordum. Neyse böyle güzel oldu.
Güneş de bir diğer “sevgililer günü kutlamayı sevmiyormuş gibi yapanlar derneği” üyesi. Ama tabii beyler artık bu klişeleri yemiyor sevgili hemcinslerim. Biz şahsak onlar çoktan şahbaz olmuştur yani. Zaten bir kadın bir şeyi ısrarla istemediğini söylüyorsa kesin istiyordur mantığı var. Bunun aksini kanıtlamadığımız sürece böyle devam edecek. Güneş de istemem yan cebime koyculardan olduğu için gayet güzel sofrasını hazırlamış ve sevgilisini bekliyordu. Ama Tarık’ın da ona sürprizi olduğunu bilmediği için “Arkadaşlarla plan yaptık canım,” yalanını keklik gibi yedi. Yani kısacası ava giderken avlandı. Sonunda Tarık’ın yaptığı türlü romantikliklere dayanamayarak teklifine evet dedi.
Dediğim gibi bu haftanın ana konusu sevgililer günüydü. Ama onun dışında çözümlenmesi gereken bir diğer olay da, Tarık’ın hatırladıklarıyla Ar ailesinin kayıp oğlu Engin’in hikâyesinin birbirine benzemesiydi. Ar ailesinden en çok Mukaddes’in ilgisini çeken bu konu elbet bir şekilde konuşulacaktı. Bu konuyu çözse çözse Cücü çözer diyordum ve Mukaddes’le konuşarak hikâyenin ortak noktalarını buldu. Bundan sonra olaylar nasıl gelişir, ne olur bilemem ama bence Mukaddes Hanım bu işin peşini bırakmaz ve Tarık’ın oğlu Engin olduğunu ortaya çıkarır.
Çok güzel bir bölüm izledik ve fragmandan gördüğüm kadarıyla haftaya çok daha güzel bir bölüm bizi bekliyor. Haftaya Tarık ailesine kavuşur mu? Güneş’in ailesi Tarık’a Güneş’i verir mi? Ar Ailesi kızı ister mi? Bekleyip göreceğiz :) Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın…