Rust’ın asıl katili yakalayamadıklarını keşfetmesinin ardından bu konuya iyice kafayı takacağı belliydi ve öyle de oldu. Eskiden kaybolan kadın ve çocukları araştırmaya devam ederken oklar yine Tuttle’ın okullarını işaret ediyordu. Tuttle’ın okulunda görev yapmış olan Vaiz Theriot’yu ziyaret ederek Tuttle hakkında daha fazla şey öğrenmeye çalışan Rust, kendini alkole vermiş olan bir adamla karşılaştı. Vaizin inancını kaybettiği her halinden belliydi ve aslında yaşadıklarının özetini şöyle yüzümüze çarptı:
“Hayatım boyunca Tanrı’ya yakın olmak istedim. Ama tek elime geçen sessizlik.”
İlk olarak yedi yıl önce gördüğümüz vaizin bu tükenmişliğinin açıklaması çok basit: Yaşadığı dünyanın, fikirlerinin, hissettiklerinin tamamı tek bir amaç uğrunayken bunların aslında bir işe yaramadığının farkına vararak kendini alkole vermiş. Bu durum ille de dini inançları güçlü birinin başına gelecek diye bir şey yok. Yaşadığı büyük travma sonucu benzer bir kaderi paylaşan insanlar olduğu, hayatın gerçekleri arasında. İnanmak bence umduğunuzun, olmasını beklediğinizin, sessiz ve görünmez olduğunu analiz etmekten geçiyor aslında. Vaize dönecek olursak kendini alkole vererek bolca uyuyarak o sessizliği devam ettirme yolunu seçmiş. Eline geçen sessizliği dinleyip kendine bir başka yol çizebilir miydi bunu bilemeyeceğim. Vaiz konusu üstünden konuşulacak çok şey var ancak biz konumuza dönelim en iyisi. Vaizle ‘Gençlik Pınarı’ projesiyle ilgili bilgi alan Rust’ın asıl öğrenmek istediği onun Tuttle’ın okulundan neden ayrıldığıydı. Bu soruyla birlikte Tuttle’ın okulunda zamanında çocuk istismarının üstünün kapatıldığını ve Theriot’nun da eninde sonunda bu mevzudan dolayı okuldan koptuğunu öğrendik.
Marty deyim yerindeyse değil tam anlamıyla Rust’a uçarak daldı.
Rust Tuttle’a kafayı takmışken Marty yıllar önce Çiftlik’te gördüğü Beth’le karşılaştı ve yedi sene önce yaşananlara geri döndük. Marty bunun açıklamasını kendisi bile yapamazken dedektiflerin konuşması için çağırdığı Maggie imdada yetişti. Maggie’nin söyledikleriyle, aralarındaki tezat dizinin başından beri gözümüzün içine sokulan Marty-Rust ikilisini tekrar gözlemleme fırsatı bulduk. Kendini tanımayan ve ne istediğini bilmeyen Marty, aynı naneyi tekrar yemekten uzak duramadı. Rust ise kendisinin kim olduğunu biliyordu. Üstünden yıllar geçmesine rağmen çözemediklerini öğrendiği davanın ne olursa olsun peşini bırakmadı. Rust’ın bu davanın peşini bırakmamasının dedektiflerin dikkatini çektiğini biliyorduk. 2002’de ne olduğunu öğrenmek için Marty’nin üstüne gittiler ve sonuç Marty’nin odayı terketmesi oldu. Ancak şunu biliyoruz ki Marty’nin Rust ile arası son davadan beri tatsız durumda ve sallantıda. Maggie’nin Marty’nin telefonundaki fotoğrafları görmesi ve Rust’la ilişkiye girdiğini ona söylemesi ipleri koparan olay oldu. Bir zamanların gözde ve kahraman ortaklarının kavgası ise gerçekten özenle çekilmiş. Rust’ın dışarda olduğunu öğrenir öğrenmez mecazen değil gerçek anlamda Rust’ın üzerine uçan Marty ile Rust kavgasının sonucu Rust’ın istifası oldu.
Ancak Rust’ın istifasının asıl sebebinin Tuttle konusunun peşini bırakmaması olduğunu biliyoruz. Ledoux’nun evinden kurtardıkları Kelly’yi görmeye giden Rust, ondan aslında yüzü yaralı olan bir üçüncü kişi olduğunu öğrendi. Ancak onu görmeye gittiğini öğrenen amiri Salter’ın bu konulnun peşini bırakması konusunda uyarısına cevabı durumu gözler önüne seriyor:
“Burada bir bataklığın içindeyiz. Çevremizde timsahlar yüzüyor ama ruhumuz duymuyor. Niye biliyor musun? Çünkü onları görmüyoruz.”
Rust’ın olayı çözmeye başladığını gören timsahlar Rust’ı bataklığın daha derinine çekmek istedi. Ancak hepimizin tanıdığı Rust bizi şaşırtmayarak Tuttle’ı ziyarete gitti. Öğrenmek istediği okulların veya ‘Gençlik Pınarı’ projesinin amacı değildi. Tek amacı Tuttle’ın suçluluk hissedip hissetmediğiydi ve amacına ulaştı. Rust’ın Tuttle’a daha sonra ne yaptığını tam olarak bilmiyoruz ancak ölümünde aktif şekilde rol oynadığından şüphem yok. Ne yaptıysa da iz bırakmadan yaptığını şu an için biliyoruz. Bu görüşmeden rahatsız olan Tuttle’ın olayı Salter’a aktarmasının Rust’ın açığa alınma ve istifa sürecini başlattığını net bir şekilde öğrendik.
Rust, yıllar önce kurtardıkları kızdan çok önemli bilgiyi alırken.
Bölüm sonunda dedektiflerle olan görüşmelerini terkeden Marty ve Rust’ı uzun yıllar sonra birlikte görmek güzel bir andı. Ancak yıllar boyunca biriktirdiği kinini nasıl sona erdireceğini bilmeyen bir Marty ile karşılacağımızın sinyallerini aldık. Rust’ın Marty’ye söyleyecekleri ve davanın gidişatını önümüzdeki bölümde keşfedeceğiz.
Yedinci bölüm yazısında görüşmek üzere.
Rust Tuttle’a kafayı takmışken Marty yıllar önce Çiftlik’te gördüğü Beth’le karşılaştı ve yedi sene önce yaşananlara geri döndük. Marty bunun açıklamasını kendisi bile yapamazken dedektiflerin konuşması için çağırdığı Maggie imdada yetişti. Maggie’nin söyledikleriyle, aralarındaki tezat dizinin başından beri gözümüzün içine sokulan Marty-Rust ikilisini tekrar gözlemleme fırsatı bulduk. Kendini tanımayan ve ne istediğini bilmeyen Marty, aynı naneyi tekrar yemekten uzak duramadı. Rust ise kendisinin kim olduğunu biliyordu. Üstünden yıllar geçmesine rağmen çözemediklerini öğrendiği davanın ne olursa olsun peşini bırakmadı. Rust’ın bu davanın peşini bırakmamasının dedektiflerin dikkatini çektiğini biliyorduk. 2002’de ne olduğunu öğrenmek için Marty’nin üstüne gittiler ve sonuç Marty’nin odayı terketmesi oldu. Ancak şunu biliyoruz ki Marty’nin Rust ile arası son davadan beri tatsız durumda ve sallantıda. Maggie’nin Marty’nin telefonundaki fotoğrafları görmesi ve Rust’la ilişkiye girdiğini ona söylemesi ipleri koparan olay oldu. Bir zamanların gözde ve kahraman ortaklarının kavgası ise gerçekten özenle çekilmiş. Rust’ın dışarda olduğunu öğrenir öğrenmez mecazen değil gerçek anlamda Rust’ın üzerine uçan Marty ile Rust kavgasının sonucu Rust’ın istifası oldu.
Ancak Rust’ın istifasının asıl sebebinin Tuttle konusunun peşini bırakmaması olduğunu biliyoruz. Ledoux’nun evinden kurtardıkları Kelly’yi görmeye giden Rust, ondan aslında yüzü yaralı olan bir üçüncü kişi olduğunu öğrendi. Ancak onu görmeye gittiğini öğrenen amiri Salter’ın bu konulnun peşini bırakması konusunda uyarısına cevabı durumu gözler önüne seriyor:
“Burada bir bataklığın içindeyiz. Çevremizde timsahlar yüzüyor ama ruhumuz duymuyor. Niye biliyor musun? Çünkü onları görmüyoruz.”
Rust’ın olayı çözmeye başladığını gören timsahlar Rust’ı bataklığın daha derinine çekmek istedi. Ancak hepimizin tanıdığı Rust bizi şaşırtmayarak Tuttle’ı ziyarete gitti. Öğrenmek istediği okulların veya ‘Gençlik Pınarı’ projesinin amacı değildi. Tek amacı Tuttle’ın suçluluk hissedip hissetmediğiydi ve amacına ulaştı. Rust’ın Tuttle’a daha sonra ne yaptığını tam olarak bilmiyoruz ancak ölümünde aktif şekilde rol oynadığından şüphem yok. Ne yaptıysa da iz bırakmadan yaptığını şu an için biliyoruz. Bu görüşmeden rahatsız olan Tuttle’ın olayı Salter’a aktarmasının Rust’ın açığa alınma ve istifa sürecini başlattığını net bir şekilde öğrendik.
Rust, yıllar önce kurtardıkları kızdan çok önemli bilgiyi alırken.
Bölüm sonunda dedektiflerle olan görüşmelerini terkeden Marty ve Rust’ı uzun yıllar sonra birlikte görmek güzel bir andı. Ancak yıllar boyunca biriktirdiği kinini nasıl sona erdireceğini bilmeyen bir Marty ile karşılacağımızın sinyallerini aldık. Rust’ın Marty’ye söyleyecekleri ve davanın gidişatını önümüzdeki bölümde keşfedeceğiz.
Yedinci bölüm yazısında görüşmek üzere.