Sevgili BBS ailesi, size her hafta daha çok alışıyorum. Bir gün olur da Beni Böyle Sev biterse dizinin biteceğinden çok sizlerle olamayacağıma üzülürüm belki de. Neyse duygusallığı bir kenara bırakıp yazımıza başlayalım.

Geçtiğimiz hafta en son #AyMer’i bir kazanın eşiğinde bırakmıştık, #ReyMaz’ ı da karantinaya doğru emin adımlarla :). Derken karşımıza Hacer çıktı. Kaza esnasında Hacer’e çarpmaktan kıl payı kurtulan Ayşem ve Ömer Hacer’in acıklı hikâyesini, hele bir de annesizliğini öğrenince yürekleri dağlandı. Bu ikisinin yufka yüreklerini öyle seviyorum, öyle seviyorum ki alıp böyle bağrıma basasım, içime sokasım geliyor. Daha Hacer’i gördüğü andan itibaren onunla arasında bir bağ oluşan Ayşem, bir de Hacer ona anne deyince Ömer’e “N’olur bırakmayalım onu burada” bakışı attı. Aslında Ömer’in de içi hiç rahat değildi ama bir çocuğu, hem de annesiz bir çocuğu sahiplenmek öyle kolay karar verilebilecek bir şey değildi.

Kazanın şokunu ve Hacer’in durumunu üzerlerinden atamasalar bile, geldikleri tatilin tadını çıkarmaya çalıştılar. Fahriye ve Reyhan onlar için çok çok güzel bir oda hazırlatmış. Bu hayatta herkese Fahriye ve Reyhan gibi dost lazım gerçekten… Ömer Ayşem’e zor da olsa orada sadece birbirlerini düşünüp, yaşadıkları tüm sorunları birkaç saatliğine geride bırakmasını söyledi. Bunun üzerine sadece ikisinin olduğu dakikalar başladı.

Aylar hatta belki de yıllar sonra ilk kez baş başa kalabilen Ayşem ve Ömer, geceye müthiş bir akşam yemeğiyle devam ettiler. Her zamanki gibi Ayşem’in güzelliği karşısında nutku tutuldu Ömer’in, iki lafı bir araya getirip çok güzel olduğunu zar zor söyledi. Ömer’in Ayşem’e, Ayşem’in de Ömer’e hala ilk günkü gibi âşık olmaları beni çok mutlu ediyor. Gözlerinin içindeki o aşkı gördükçe ikisine bir âşık oluyorum ben. Çimen Göz, Boncuk Göz #AşksınSen!

Evlendikleri zaman durumlarının kötü olmasından dolayı balayına çıkamayan #AyMer’e geç gelen bir balayı oldu bu. Aman ben de ne diyorum yahu, onlara her gün balayı bu aşk oldukça :).

Gece boyunca hiçbir şey düşünmeyeceğiz diye birbirlerine söz verseler de akılları Masal’da kaldı. Reyhan ve Fahriye’nin sakarlıklarını hatırladıkça gözlerindeki korku ifadesi büyüyen ve sonunda birbirlerinden habersiz evi arayan #AyMer çok tatlıydı. Bu arada tam her şey yolunda diye telefonda konuştuktan iki dakika sonra ortalıktan kaybolup kendi kendine sobelemece oynayan Masalda yüreğimizi hoplattı. Bir kaybolma vakası olacak diye ödüm koptu.

Gecenin sonuna kadar kendini tutup sonunda patlayan Ayşem, Hacer’in annesizliğine çok üzüldü. Kendisi de annesiz olduğu için onun durumunu çok iyi anlıyordu. Yufka yüreklilerim demiyorum ben boşuna…

#AyMer’i bir süreliğine kenara bırakıp #ReyMaz’a gelmek istiyorum. Bu ikili yani Reyhan ve Mazhar, ağlatırken birden güldürebilen cinsten. Ne zamandır ikisini bir arada göremediğimiz için isyanlardaydık malum. Bu hafta da bol bol karantina temalı sahnelerini gördük. Mazhar’ın hastalığı üzerine evin içinde karantina bölgesi oluşturan Reyhan, sevdiceğine kendi elleriyle baktı, besledi, yedirdi.

Mazhar da tıpkı her erkek gibi hasta olunca aşırı derece de mızmız olanlardan. Bu durumu biraz fırsata çevirmedi de denemez tabii de işte, yine de mızmızlıktan Reyhan’ı yanından bir saniye ayırmadı. Çorba yap Reyhan, kitap oku Reyhan, benimle ilgilen Reyhan! :)

Reyhan Mazhar’la ilgilenirken her zamanki gibi Üzünç kokuyu alıp Mazhar’ı Fahriye’ye sorunca, münasebetsiz Melda sanki üzerine çok vazifeymiş gibi kızların söylemediğini anında gidip yetiştirdi Üzünç’e. Sana ne Melda? Gerçekten merak ediyorum, senin bunlarla alıp vermediğin ne yani. Sevinç’in de dediği gibi, hadi o Mazhar’ı kazanmanın peşinde, sen neyin peşindesin? Soru mu bu canım? Tabii ki de Ömer’in. Ama Ayşem onu sana yedirtmez, seni yer onu sana yedirtmez. Kötüsün Melda kötü! İlk defa bir konuda Sevinç’le aynı fikirde oldum. O da Melda’nın kötü olduğu konusunda. Ama buna rağmen Sevinç’in ittifakı kabul etmesi anında ona karşı azıcık ısınan içimi buza çevirdi. Şimdi sen de Melda gibisin ÜZÜNÇ!

Bir süreliğine kenara bıraktığım #AyMer’imi geri alıyorum. Sabahın ilk ışıklarıyla kalkıp, ormanın keyfini çıkarmaya çalışırlarken akıllarından çıkaramadıkları Hacer’i düşündüler yine. İkisinin de kalbi o kadar temiz, yürekleri öyle güzel ki, böyle olduklarını gördükçe pamuklara sarasım geliyor onları. Mesela başkası olsa böyle bir şeyi görüp geçebilirdi. Ama Ayşem ve Ömer öyle merhametli öyle yufka yürekli ki, etraflarındaki herhangi birinin mutsuzluğu onlar için dünyadaki en büyük sorun oluyor. Biz de onların bu güzelliğini seviyoruz.

Ayşem aklının Hacer’de kaldığını söyleyince, Ömer’den çok güzel bir hikâye geldi. Bu dünyada kimsenin değiştiremeyeceği şeyler var diyorsanız eğer bu hikâyeyi sizin de okumanızı tavsiye ederim. Şimdi sizlerle yazımın da başlığı olan “Sen denizyıldızı hikâyesini bilir misin?” sahnesini paylaşıyorum:



Ömer’in anlattığı hikâyenin sonu mutlu, Hacer’in hikâyesinin de sonunun mutlu olması için yola çıktı Ayşem ve Ömer. Onu evlatlık alma, koruyup kollama fikri o kadar güzel ki, onlar adına biz çok mutlu olduk. rrrrrr Siz birbirinizi böyle sevdikçe, bu dünyada kötülük diye bir şey kalmaz…

Mahzar, ateşlenmenin de verdiği reaksiyonla türlü türlü saçma rüyalar görürken, hepimizin korkulu rüyası Üzünç’ü gördü rüyasında. Reyhan’a öyle âşık, öyle âşık ki rüyasında bile onunla arasındaki aşkın büyüklüğünü görebiliyoruz. Hele Reyhan’ın Üzünç’e söyledikleri… Bir an önce kavuşsunlar diye adaklar adıyorum artık.

Tam rüyanın arkasından kapı çalınca Mazhar da Sevinç geldi sandı. Neyse ki Haluk abiymiş derkeenn bir de baktık ne görelim. Sevinç dayanamamış, gazını aldığı gibi gelmiş. Tabii bizimkiler ne kadar saklamaya çalışsa da sonunda Üzünç cadısına teslim ettiler Mazhar’ı.

Bu sırada Ayşem ve Ömer Hacer’le birlikte eve geldiler. Ben Masal kıskanır diye düşünüyordum ama sanırım ona arkadaş geldiği için sevindi. Hacer’in gelmesiyle evde tekrar eski tatlı, mutlu ortam oluştu.

Bu arada Tolga ve Zeyno arasında da durum pek değişti denilemez. Tolga kendini her ne kadar Zeyno’ya anlatmaya çalışsa da Zeyno’nun durumu anlamaya pek niyeti yok.

Mazhar Reyhan’ı göremeyişinden dert yanarak, onu ne kadar sevdiğini anlatırken asıl tehlikeyi fark ettik. Aslında Üzünç her şeyin farkındaydı ve sırf o Reyhan’la mutlu olamasın diye ondan ayrılmıyordu. Olsun, biz Mazhar’dan bunları duyduk ya, şimdilik o da yeter :).

Geçtiğimiz haftalarda bizimkileri ancak İlgin Bili paklar demiştim. Vallahi de oldu. Mazhar iyice delirdi. Halüsinasyon görmeye başladı artık.

Bu sırada Reyhan da yine Mazhar diye sayıklamaya başladı. Masal ve Hacer’e harfleri öğreten Reyhan, bir yandan kendisi de M harfiyle bütünleşti.

Tam her şey güzel mutluyuz huzurluyuz derken, Melda huzuru kaçırmayı başardı yine. Hacer’i kendi durumuyla kıyaslayınca evde sinirler gerildi. Ama neyse ki Ayşem ve Ömer ağızlarının payını güzelce verdiler ve her şey eski haline geri döndü.

Reyhan Mazhar diye sayıklar da Masal boş durur mu? O da her kapıyı çalan Mazhar sanıyordu :)

Maalesef ki kapıyı çalan Mazhar değil kara habermiş. Tez duyulur demişler ya aynen öyle oldu. Biraz önce Melda münasebetsizinin de çağırmasıyla beraber, haciz kâğıdı kapıya geldi.

Böylece bir bölüm yazısının daha sonuna geldik. Ne Melda’nın münasebetsizlikleri, ne de Sevinç’in tehditleri, hiçbir şey #AyMer ve #ReyMaz’ın güzelliğine toz konduramadı bu hafta. Gelecek hafta #ReyMaz için de büyük gelişmeler söz konusu. Merakla bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın.