İki haftadır her türlü yakınlaşmada bundan kendine fırsat çıkarıp Ayaz ile yakınlaşması gereken Öykü, bunu öfleyip pöfleyerek geçirmeyi tercih ediyor. Hadi yaptın bir hata ve kırdın çocuğu, gönlünü alsana be kızım. Yok, akıllanmayacak bu Öykü. Ama bu durum benim hoşuma gitmedi desem yalan olur. Çünkü artık devamlı Öykü’nün Ayaz’dan kaçtığı ama yine de dibinden ayrılmadığı romantik komedi tadındaki sahneleri görmekten çok sıkılmıştım. Bu ayrılık, ikisine de iyi geldi. Hatta dördüne de...
Ayaz ve Öykü gibi Şeyma ve Mete’nin arasında da soğuk rüzgârlar esti bu hafta. İki eski arkadaş Mete ve Ayaz, aynı şekilde Öykü ve Şeyma silkelenip kendilerine gelmeye karar verdiler. Ayaz ve Mete üniversite yıllarındaki gibi birlikte kahvaltı yapıp sonra da işe koyulmayı planlıyorlardı. Bülent de Ayaz ve Mete’nin ayılmasına yardımcı oldu.
Bahçe sulamadan Ayaz ve Mete’nin nasibini alacağını anlamıştım da Burcu kendisi kaşındı biraz.
Sonunda bir işleri olduğunu hatırlayan Ayaz ve Mete haftalar sonra şirkete gittiler. İşler rezalet durumdaydı. Bir stadyum projesi almışlardı ama elde avuçtaki çizimler rezaletti ve bunu yapan tabi ki bizim yakışıklı beylerdi. Konu futbol olunca erkeklerin aklının ne kadar iyi çalıştığını biliyoruz, tabii ne kadar çocuklaştıklarını da. Ayaz ve Mete bütün işi gücü bırakıp (Ne zaman başlamışlardı ki?) futbol oynamaya başladılar, hem de şirkette.
Ay bir adama, düzeltiyorum iki adama her şey mi yakışır?
Çocuklar gibi top oynadıktan sonra ortalığı toparlayıp işe güce başladılar. Bu sırada Öykü de hayatındaki en büyük işini aldı ve Evren’in defilesinin tasarımlarını çizmeye başladı. Öykü tasarımlarında Ayaz’ın portresini çizerken Ayaz da sunum listesine sırayla “Öykü Öykü Öykü” yazıyordu.
Şeyma’nın bu haftaki hali çok hoşuma gitti. Açık sözlü ve dürüst davrandı. Üstelik biraz da iyileşti sanki ne dersiniz? Öykü’nün arkasından iş çevirmiyor oluşu umarım kalıcı olur. Üstüne bir de yardım etti falan oh tamam dedim, Şeyma yavaş yavaş iyi tarafa geçiyor.
Burcu ve Emre gördüğümüz üzere sonunda bir arpa boyundan daha fazla yol almaya başladılar. Emre’nin sürpriz yapacağını söylemesi üzerine klasik olarak Burcu’nun Öykü’yü araması bana çok tanıdık geldi. Ne zaman acil bir şey olsa aynı Burcu gibi hemen bana acilen yardım edebilecek kızları arar ve bana yardım etmelerini isterim. Lafı sırası gelmişken kocaman sevgiler onlara. Öykü ve Sibel’in desteğiyle Burcu gece için mükemmel bir şekilde hazırlandı demek isterdim ama o elbise olmamış be Burcucuğum. Çok tatlısın evet çok da güzelsin gülümsemen yeter ama müsamere çocuğu gibi elbisen o kadar önemli bir gece için hiç uygun olmamış yani. Ama önemli olan aşk deyip bu kısmı es geçiyorum.
Emre’nin sürpriz için Ayaz’dan yardım istemesi taşların yavaş yavaş yerine oturduğunu hissettirdi bana. Emre ve Ayaz çok iyi iki yakın arkadaş olacak gibiler. Mete ile de samimi oldu mu tamamdır, Emre ailede! Ama yine de Mete gelmesin demekten kendini alıkoyamadı. Eee, neticede haklı canım çocuk.
İlker’in bakışlar kalp ben demek istiyorum.
Emre’nin sürprizi inanılmaz güzel olmuştu. Yani gerçekten daha güzel düşünülemezdi. Onlar için en özel şeyin bu gözlerle konuşma olayı da beni benden aldı resmen. Ama o sırada Öykü ve Ayaz’ın üzgün üzgün bakmalarına, Şeyma’yla Mete’nin eşyalarını toparlamasına falan çok üzüldüm. Keşke böyle olmasa, herkes mutlu olsa...
Aşk! Sen ne güzel şeysin…
Sürpriz gecesinden apar topar giden Öykü, yine başını belaya soktu ve yine Ayaz kurtardı. Öykü, Ayaz’sız yapamaz. NET! Şeyma da eve dönmesiyle kapıya konması bir olunca kendini Öykü’lerde buldu yine. Öykü ve Şeyma sabah uyandıklarında karar aldılar. Onlar tuttuğunu koparan istediğini alan kızlardan olacaklardı ve gidip Ayaz ile Mete’yi alacaklardı. Haydi inşallah!
Bu sırada Ayaz ve Mete de büyük bir işi bağlamadan önce ısınma turları yapmaya başlamışlardı. Onlar çocuklaşırken birden işin muhatapları geldi. Neyse ki sorun olmadan işe döndüler. Öyle bir sunum yaptılar ki kaptılar işi. Üstüne de “Bunu kutlamak gerekir,” diyerek akşama evde parti verme kararı aldılar. Evdeki partiden haberi olan Öykü ve Şeyma durur mu? Hemen planı yaptılar ve partiye sızmanın yolunu buldular.
Öykü’ye bu saç rengi çok yakışmış aynen devam.
Parti boyunca Ayaz ve Mete’yi kesen Öykü ve Şeyma sonunda cesaretlerini toplayıp –biraz içmiş olmalarının hiç payı yok bunda, yooo- Ayaz ve Mete’yle konuşma kararı aldılar. Şeyma, bunu başarıp Mete’nin yanına gidip her şeyi söylese de aynı şey Öykü için geçerli olmadı. Sarhoşluğun verdiği sallantıya bir de sakarlık eklenince; cumburlop havuz!
Ben senin için sulara düşeyim sen bırak git olacak iş mi?
Havuza düşse de vazgeçmedi Öykü, Ayaz’a açılmaya karar vermişti. Aslında hazırlanmıştı ama suya düşünce kâğıt da gitti. “Neyse ezberden söyleriz bizde artık,” diyerek konuya girdi. Uyuz Ayaz diye diye anlattı derdini, her “Uyuz Ayaz”da biraz daha güldü Ayaz’ın yüzü. Sonunda ne oldu derseniz biz de bilmiyoruz. Hatta Öykü de bilmiyor. Haftaya hep birlikte göreceğiz.
Sen benim KAHRAMANIMSIN UYUZ AYAAAAZ <3
Sevgiyle kalın…