Kurt Seyit beyefendi orada bacaklarım sığmıyor diye insanların ayaklarını sandalyelerden sarkıtsın, Şura, psikolojik sorunlarının bedenine vurmasını yaşamakla tek başına kalsın. Dedim acaba buradan mı gidilecek, Şura böyle bir hastalığa mı tutulacak ama sonradan emin olamadım da. Emin olamamamın sebebi işin içine Petro’nun girmesi. Yani Petro sana koca bir brava çekmek istiyorum sonunda emeline ulaştın. Petro’nun sürekli dokunarak konuşması bu bölüm artık Şura’yı sarmalamasıyla gözümüzün önüne geldi. Kötüleri çok sevmeme ve Petro’nun da çok tarz bir kötü olduğunu bilmeme rağmen ben Petro mutlu olsun istemiyorum. Kötülüğün asaleti değil, iyiliğin gevikliği var onda. Sebebi de çok konuşması. Gerçi bu sefer Petro’nun döktüğü diller işe yaramadı. Zaten Petro o dilleri hep zaman kazanmak için yapıyor ama olsun. Tina’nın kıskançlığı Şura’yı Petro’nun kollarına attı. Şura’nın Tina için kendisini feda etmesi iyi hoş de, Serj’e neler olacak bebek? Ben Şura Serj’i değerlendirsin istemiştim ama bütün helak olmalarının ödülü olarak Tina’nın da olabilir. Esas büyük olay orada Alya’nın yapacakları. Petito’nun ipliğini o ortaya çıkaracak demedi demeyin. Bu bölüm ağladığım yer tabii ki de Kurt Seyit ve Şura’nın karşılaştığı sahnede, Şura’nın söyledikleri. Üzgünüm ama Kurt Seyit gerçekten Şura seni hiç terk etmedi. Kurt Seyit’in sevgisinin yorduğunu anlaması güzel. Sana katılıyorum Şura, yorulduk!

 

Bölümün en iyi yerlerinden biri Güzide ve Celil öpüşmesiydi tabii. Celil’in aşkından nasıl virane olduğunu dinlemek ayrı bir zevkti, Güzide’nin bedeninin içerisinde nasıl nefes alamadığını fark etmek de. Biz böyle izlerken seviyoruz da acaba Güzit’in kocası seviyor mudur bu muhabbetleri. Onları bir görse de bir şekilde aramızdan ayrılsa keşke. Şeref Oteli’nde benim bildiğim tek bir bilmiş var, o da küçük çocuk. Sana ne koskocaman insanlar ayrılır da barışır da. Sen git oyunlar oyna ne bileyim mutfakta insanlara yardım et.

 

Gelelim Mürüvvet’e… Ne bileyim ben Mürüvvet’i anlamadım. Öyle bir kadının o zamanlarda yaşadığını da sanmıyorum. Osmanlı’nın çöküş dönemi değil mi bunlar? Bu Mürüvvet’teki hem aşk, hem saygı, hem sevgi isteyen evlilik ayakları nedir? Boşanmalar filan ne kadar gelişi güzel o zamanlar. Mürüvvet’in annesi bile boşanmış ilk kocasından. Acaba onun ilk evliliğinde ateş var mıydı be ateş? Çok kızıyorum Kurt Seyit’e. Hem gitti böyle birisinin kocası oldu hem de nasıl tatlı tatlı konuşuyor kızla. Garezi Şura’yaydı herhalde diyorum ve dizide herkesin mutsuzluğu için çabalayan tek neferim Ayşe’ye geliyorum. Ben Ayşe ile ciddi düşünüyorum. İlk çıktığında çok çok paçozdu ama helal olsun, kendisini çok iyi geliştirdi. Mürüvvet’e evliliğini zehir etme çabaları çok güzeldi. Şura’ya yaptıklarına çok kızmıyordum çünkü Ayşe ve Şura aileden ama Mürüvvet değil! Ayşe’ye olan hayranlığımın bir başka sebebi de gerdek gecesinde önce istememesi sonra boynuna öpücükler konmaya başlayınca kendisinden geçmesi. Bir de nasıl kurlaşıyor adamla ya harika! Ayşe’nin derdi adam sananlara kapak olsun. Kocası var harika kadın yine kötülük! Aradığımız kan finale doğru kendisini tam tam göstermeye başladı sonunda.

Kurt Seyit ile Mürüvvet haftaya vuslat olacaklar mı bilinmez. Ama Şura, ablası için kendisini Petro’nun kollarına attı. İyi ki Kurt Seyit için olmadı da ablası için oldu. Kurt Seyit için olmaması aşkının biraz bitmeye başladığının kanıtı bence. Kurt Seyit ve Mürüvvet’e ise öbür konuda tavsiyem Seyit’in bol bol alkol alması sonra da Mürüvvet’in o uzun kasvetli masallarıyla uyumaları!