Muhteşem Yüzyıl Kösem'de bu hafta o özlediğimiz Muhteşem Yüzyıl tadına ulaşmış bir bölüm izledik. Total reytingler yine iç açıcı olmasa da dizi hakkında artık olumsuz eleştiri yapamıyorum. Şu son birkaç bölümdür seyircinin sesine kulak verildi ve neyi görmek istediyse yapıldı. Işık, dekor, kıyafet gibi konulara el atıldı yalnışlar düzeltilmeye çalışıldı. Büyük oranda başarılı oldular. Gelen düşük reytingleri ilk bölümlerde kaybedilen seyirciye bağlıyorum yoksa 10. bölüm gayet başarılı bir bölümdü yiğidi öldür hakkını yeme demişler.
Kösem'in henüz 'sultan' vasfı olmadan sarayda oda basmasını, Valide Sultan'lara akıl vermesini hoş bulmasam da karakterin güçlü duruşunu seviyorum. Beren Saat diziye girdiğinden beri oyunculuğu haklı veya haksız eleştirildi. Aksan kullanması ve kaftanları beğenilmedi. 10. bölüm Safiye'nin odasından çıktıktan sonra "Ben Kösem..." ile başlayan repliği ile masumiyetini, aradan ayların geçmesiyle aksanını ve 11. bölüm fragmanında gördüğüm kadarıyla kadınlığını ön plana çıkaran canlı kaftanları ile tamamen Nasya ruhundan çıktı ve Kösem oldu. Böylelikle Beren oynadığı role oturdu. Artık onun ruhu sadece Kösem!
Ahmed'in gerçekleştirmek istediği büyük hayalleri kaybetmek istemediği vicdanı var. Öyle ki bu uğurda annesini bile tanımıyor.
Ahmed ile Kösem'in kurduğu bağı her bölüm daha çok sevmeye başladım. Bunu Ekin Koç ve Beren Saat'in aralarında oluşan kimyaya bağlıyorum. Hele o halvet sahnesinde ikiliden resmen ateş çıktı. :)