Geçen bölüm hakkında Rachel’ı sevdiğimi söylemiştim ya, geçti! Kıyamam, çok istikrarlı bir karakter, hemen alıştığımız gibi kendisinden nefret ettirdi. Hem NYADA hem Funny Girl hem de o garsonluk işi derken yoğunluğuna gıpta etsem de Carmen Tibideaux (önemini daha da vurgulamak için A.K.A. Whoopi Goldberg) karşısında gösterdiği şımarık tavrı ağzının üstüne tişörtle vurmalıktı tam. Zaten eskiden yerlere göklere sığdıramadığı kış gösteriminde sırf kolaya kaçmak için Blaine ile düet yapması büyük bir faildi. Koskoca Madame Tibideaux bunu anlamaz mı hiç? Lisedeyken seçmelerinde tutulduğunda NYADA’ya girmek için kapısında yattığın günleri unuttun herhalde Rachel. Tabii bir de okulu bırakma olayı var. Neyse bırakalım bıraksın okulu mokulu, ne hali varsa görsün. Bir de tabii ki Kurt ile kavgaları var. Glee’nin zor karakterlerinin arkadaşlıkları da tabii ki zor olacak. Bunu gerçekçi bir şekilde vermeleri çok güzel. Zaten dizide tek gerçekçi olan şey arkadaşlık ilişkilerini net sınırlar içerisine koymaması. Geçen sezon önce Santana-Quinn arkadaşlığı/Santana’nın kıskançlığı sonra Rachel-Kurt eski hesaplaşmaları olmuştu. Bu sezonda sadece Santana-Rachel rekabetini görmüştük. Kurt ve Rachel işin üstüne mum dikmeseler eksik kalırdı. Kurt’ün git gide oldukça itici bir kütüphaneci kadına dönüştüğünün farkındayım. Ama Rachel’ın da NYADA’yı bırakması ve okulda okuyan Kurt ve diğerlerine aşağılayıcı cümleler kurması asla onaylanamaz ve tam Rachel Berry’lik bir hareketti.


Sam zaten bir beyaz olduğu için zorluk çekiyordu bir de Mercedes’in onu gey sandığını sandı ya, ahahaha.

Eski savaşların günümüze yansımasını bir kenara bırakalım; eski aşkların geri dönüşüne bakalım. Glee’nin bu The Facts of Life takıntısı nedir ya? Sam bu seferde Mercedes’in kanepesinde tek hücreli hayatına devam ediyor. Sam ve Blaine, Mercedes’e taşındı biliyorsunuz. E, ateşle barut yan yana durmaz, Mercedes ne kadar kendinden emin olsa da Sam’in dudaklarına yapışması beş dakika sürmedi. E, hadi tamam, tekrar beraber olurken insan biraz tereddütlü yaklaşır ama artık takılıyorsunuz yani. Bunu insanlardan saklamak ne demek yani? Glee’deki insanların belirli bir yere gelince eskiden asla ulaşamayacakları ya da peşelerinde süründükleri aşklarını küçümsemelerini anlamıyorum. Gerçi Mercedes, Sam ile aralarında geçen göl kenarındaki romantik yazdan sonra ayrıldıklarında Sam’in striptiz kulübünden McKinley’e yeniden transfer olmasıyla da çocuğu bayağı süründürmüştü ama olsun, o zaman Sam hak etmişti, çünkü kendisi de Quinn’in ona geri dönme isteğini ikinci kez reddetmişti. Off neyse ne, Mercedes’in saklamak istemesi bir yana, bir de Beyonce’nin yancılarından daha beter yancılarının Sam’e ırkçılık yapması nedir ya? Ahaahah, bir de ‘diyor, ’O çocuk neredeyse albino, onunla çıkamazsın.’’ Ve Sam kadim dostu Blaine ile dertleşirken ‘’Bu zamanda beyaz bir hetero erkek olmak çok zor,’’ dediği anda Kurt, homofobik bir saldırıya maruz kaldı.


Kurt’ün toplumsal bir karakter olduğunu sezonlar sonra hatırladık.

Ben de diyordum bu sezon neden doğru düzgün duyarlılık görmedik. Homofobiyi tekrar gündeme getiren Glee uzun zamandır ana karakterler üzerinden bunu yapmamıştı. Bölüm başında dövülen arkadaşlarına saldıran kamyoncular başka bir geye saldırırken Kurt çocuğu kurtarmak için araya girdi ve kendisi şiddete maruz kaldı. Tam da Rachel ile kavga ettikten sonra. Glee bize verdiği bütün o fabulous dünyada böyle şeyleri hiç unutmuyor. Homofobiyi eleştirmek ABD için yeni bir şey değil, ama Türkiye’de, televizyonda küçümseyici bir mizahla aşırı feminen yansıtılan geylerden, yok sayılmaya gelinen şu an içinde bulunduğumuz noktadan, homofobinin kötülüğünün açık açık işlendiği bir zamana 10 yıl falan var herhalde. O da iyimser yaklaşırsak. Geçen sezon 20 Dakika’nın yaptığı işi kimse yapamadı mesela bu sezon, hadi 11 yıl oldu görüyor musunuz?

Kurt’ün başına gelen kaza Kurt ve Rachel’ın arasını düzeltti, Mercedes’in Sam’e olan hislerini açık açık yaşaması için cesaret verdi. Burt’ün duygusal ziyaretinden sonra heyecanlı bir konu olarak da Mercedes ve Sam beraberliklerini açıkladıklarında Rachel’ın fena kıskanmasının da gözümüzden kaçmadığını söylemek isterim. Bölüm sonunda yine en liberal halimizle içimizdekileri döktük ve birbirimizi sevdik.