Bu bölüm belki sakin geçer dedim, ya belki biraz duruluruz dedim ama nafile! Günler geçiyori a dostlar ama birazcık da olsa tansiyon düşmüyor! Evet, benim en çok istediğim, hoşuma giden de bu, ama sevgili Ethem Abicim bu diziyi kalbi olan insanlar izliyor, biraz düşün, biraz.
Sevgili Ayşegül. Zamanında “Poyraz’ı unutmanın tek bir yolu vardı, o da başkasını sevmeye çalışmak,” diyerek Çınar Bey’le evlenmeyi kabul ettin. Şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını. Tamam iyisin, hoşsun, her şeyi güzelce dile getiriyorsun ama eksik söylüyorsun. Tabii sen de isterdin ‘’Sevdiğim adam yaşıyor Çınar, artık seni sevme ihtimalim Türkiye'nin AB ye girmesinden bile daha zor,’’ diye ama diyemiyorsun iste. Ve o eksik kalan cümlelerin, belayı bir bir çekip başına getiriyor. Sandın ki Bahri Babam geldi, beni Çınar’ın yanından aldı, oh güneş açacak, çiçek, böcek ama yine olmadı. Ne zaman olacak ben de inan ki bu sezon başından beri bekliyorum. Bir de sana nasıl özeniyorum ya... Hayatında o kadar güçlü iki erkek var ki. Her kadının başına gelesi, bunun için oturup dua edilesi. Bahri ve Poyraz. Allah özenmiş bezenmiş, ikisini de senin için şu dünyaya göndermiş sanki. O evde Çınar'ın yanında kalmak istemediğini Bahri Baba’ya söylediğinde gelip seni alıp götürmesi, Poyraz’ın yapmak isteyip yapamadığı hareketti. Poyraz da bu durumu çifte kaymaklı ekmek kadayıfı diyerek kutladı. Biraz erken bir kutlamaydı kabul edelim.
Ayşegül'ün evden ayrılmasıyla Çınar'ın depresyona girmesi o saniye başladı. Annesine karşı ardı ardına söylediği aşk sözleri gerçekten kalbime dokundu. ‘’Biri bu hayatta senin nefesin oldu mu hiç?’’ Nevra Hanım’ın buz gibi kalbine etki etmeyen ama biz izleyenleri dağlayan bir cümleydi. Nevra Hanım bakıyorum ama görmüyorum, dinliyorum ama duymuyorum edasıyla Çınar'a olan tavrını sürdürdü. Ve “O süprüntü kız için mi sızlanıyorsun?” dedi. Senin o süprüntü dediğin kız için insanlar ölüyor Buzlar Kraliçesi, haberin yok.
Bahri Baba Ayşegül'ü eve getirdi, Despina Hanımcım sandı ki Bahri Baba da eve döndü. Tabii ki o kadar kolay olmayacaktı Despina. Adam evi terk etmiş, geri dönmesi için büyük bir özür borçluydun ona. Bahri Babam oturduğu yerden “Bir haneye yalan girdi mi güven kapıdan çıkar,” diyerek laflarını küçük küçük tam yerine dokundurdu. Herkes orada toplanmışken kadro tamamlandı dediler. Hepsi bir arada, hepsi mükemmel, hepsi az da olsa mutlu. Bu tabloyu en son sezon finalinde görmüştük ama sonu hüsran olmuştu. Derken “Kadro tamam değil, çünkü Poyraz yok kiiiiiii…” diye inleyen beni sevgili yönetmenimiz duymuş olsa gerek Poyrazcım Karayel’i prens Sinan'la kadraja aldı. Benim için işte tam da o an gün aydı. Güneş göründü. Siz hiç ayrılmayın Umman ve Karayel aileleri.
Akşam gezmesine çıkıp az kafa dağıtalım ayağına karaokeye giden bizim maço grubuna ne diyorsunuz. Allahım o nasıl güzel sahnelerdi. Sıpa gözlü Meltem de katılmış onlara. Erkek erkeğe çıkalım demişler Zülfo da diyor ki ‘’Meltem de bizden biri erkek gibi kadın ondan geldi bir şey olmaz.’’ O Meltem var ya hepinizi cebinden çıkarır da neyse :) Sahneye çıkıp dağ gibi adamlar, gözünü kırpmadan adam öldüren sevgili adamlarımız Prensesler gibiydim ben baba evinde diyerek şarkı söylediler ya, o an gerçekten gülmekten gözlerimden yaş geldi :) Ya şu üçlü bir araya gelir de komedi eksik olur mu? Tabii ki olmaz! Ama az kalsın Sadreddin, Songül ve Fatih üçlüsünün ateş çemberi daralıyor ve sobe olayına giriliyordu. Nitekim bunun sinyalleri verildi; az kaldı Songül, fişin çekilecek belli ki.
Çınar bir gün Ayşegül’süz kaldı akşamına soluğu Bahri Babalarda aldı. Ayşegül'e ilanı aşk etti,bu da yetmedi ‘’Nefessiz kaldın sen, başımıza gelen olaylar hiç bitmedi,’’ dedi, bütün haklılık statüsünü Ayşegül'e yükledi, bir şans daha istedi. Laf döndü dolaştı yine Poyraz’a geldi. “Poyraz yaşıyor,” diyerek Ayşegül'ü mü ölçmeye çalıştı yoksa cidden Poyraz öldü ama hala aramızda yaşıyor duygusunu mu aktarmaya çalıştı anlamadım. Ama yüreğim ağzımda yukarı katta onları izleyen Poyraz şimdi aşağı inip ‘’Evet yaşıyorum, ne uzattın be adam, kadın seni sevmiyor!’’ diyecek sandım, ama Poyrazcım Karayel tam da kendine yakışanı yaptı ve kıvrak bir hareketle ‘’Beni Nevra Hanım sizi eve götürmem için buraya gönderdi, isterseniz gidelim,’’ diyerek Ayşegül'ü o işkenceden, yapması gereken açıklamadan kurtardı.
Yolda giderlerken Çınar, Poyraz’ı Poyraz’a anlattı. “Ne yaşamış olabilirler, hala unutamadı” laflarını söylerken 70 bölümdür ekrana gelen Poyraz - Ayşegül sahneleri geçti gözümüzün önünden. Onlar öyle şeyler yaşadılar ki Çınarcım anlatılmaz izlenir.
Despina Hanım bir ikna çabası içine girip Bahri Baba’yı yemeğe götürdü. “Söyle,” dedi “Kendimi affettirmem için ne yapabilirim?” Bahri Baba’dan cevap gecikmedi: ‘’Yarayı da yaralananlar iyileştirecek öyle mi?’’ Ben cevap veriyorum, hayır. Yemek için teşekkür edip mekandan ayrılan Bahri Baba’yı bir sürpriz bekliyordu. Elini kaptıran tefeci kolunu kaptırmamak için Bahri Baba’ya tuzak kurdu. Gerçekten o tuzağa düşecekken Despina Hanım çekti tetiği öldürdü adamı. Her şey iyi, hoş. Bahri Babam ölmedi, sen onun hayatını kurtardın barıştınız, biraz etkisinde kaldın ama halledilir derken diğer sürpriz bir olayla Nevra Hanım patlak verdi. Çınar'ın ‘’Ben onsuz yaşayamam anne, Ayşegül Poyraz için kendinden vazgeçti ben de onun için ölürüm,’’ laflarının gazına gelip konuşmak için Bahri Baba’nın bulunduğu yere gittiği sırada tüm bu olaylara şahit olup krizi fırsata çevirdi. Bir şey diyeyim mi bu kadın şeytanın büyük annesi bence.
Nitekim eline geçen kozu hiiiiiç gecikmeden Ayşegül'le paylaştı ve Ayşegül'ü eve döndürmeyi başardı. Başarı denilirse tabii; bu tam bir şantaj! Sevgili Ayşegül Despina Hanım’ı hapise atmaz, yine kendini feda eder. Çünkü Ayşegül eşittir fedakar kadın, o da eşittir cefakar kadın. Bir kere de mutlu bir kadın diyelim ya, bir kere de!
Poyraz tehdit durumunu öğrendi ve tabii ki çıldırdı. O da Nevra Hanım’a Eda’dan boşanmak istediğini söyleyip evden ayrılacaktı, şimdi o şantaj videosunu bulup silmeye çalışıyor. İlki başarısız olsa da inşallah ikincide başarır. Ama dilerim ki Nevra Hanım videonun bir sürü kopyasını çıkarmamış olsun. Poyrazcım Karayel’in diğer bir derdi de sonradan ortaya çıkan ajan Kerem oldu. Meğer bu da bizim Eda’nın teşkilattan gizli manitasıymış. Ortadan kaybolmuş, Eda da bir yandan onu arıyormuş. “Sen sevgilinden uzak yaşamanın ne demek olduğunu benden daha iyi bilirsin,’’ diyerek Poyraz’dan yardım istedi, can evinden vurdu. Nitekim bölüm sonunda tam Halil’i ele geçirdik, bir operasyonun daha sonuna geldik derken ajan Kerem’in ‘’Eda beni kurtar, Halil’i buraya getir yoksa öldürecekler beni,’’ diyen facetime’ıyla ne yapacağını şaşıran Eda, “Halil’i almam lazım, üzgünüm Poyraz,” diyerek onu kolundan vurdu. Ya Eda sen nasıl bir düşüncesizsin? Poyraz’a durumu anlatsan, Halil'i götürmezsem Kerem’i öldürecekler desen Poyraz sana sırt mı çevirecek; elbet bir yolu bulunurdu. Şimdi sen onu vurdun, başına belayı aldın. Daha zor görürsün o Kerem’i, geçmişler olsun balım.
Bölüm sonunda Poyraz’ı bekleyen sürpriz bize de tam bir sürpriz oldu. İnşallah geçmiş bölümlerde de kolundan vurulduğundaki gibi Ayşegül onu yalnız bırakmaz, yaralarını sarar bir an olsun kalbini ısıtır. Eski günlere duyduğum özlemle, aşkla sen hep bizimle ol Poyraz Karayel. Bizim de kalbimiz böyle ısınıyor.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın.