Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Oooo 1, 2, 3! Kanepecilik!
Sezon: 1 Bölüm: 31

Ulan İstanbul bu hafta inanılmaz eğlenceli, tatlı mı tatlı ve romantik komedi tadında bir bölümde karşımızdaydı. İtiraf edelim, bir iki bölümdür bu tadı veren bir bölüm bekliyorduk. Neyse ki hem kanepecilikte, hem de Ulan İstanbul’da istediğimizi aldık!

Bu haftanın görevi –ki hala Firuz için çalışan Nevizadeler fikri hiç ama hiç hoşuma gitmiyor- hapishaneden şartlı tahliye ile çıkan Muammer Coşkun’u çıldırtıp hapse geri sokmaktı. Yani Nevizadelerin kendilerini odunla kovalatmaları, burunlarına vurdurmaları gerekiyordu. Peki, neden cezasını çekip çıkmış bir adamı geri göndermeye çalışıyorlardı? Tabii ki Firuz’un işlerine burnunu sokmaması için. Bizim tatlı Nevizadelerimiz, vicdanları sızlaya sızlaya bu işe “Evet,” dediler. Bizim de vicdanımız sızladı elbet ama yalan yok, çok eğlendik!

Tuncer’e sabreden Muammer’e altın madalya benden!

Round 1:

İlk olarak Tuncer ve Bahadır çıktılar piste. Muammer’i hamamda yakalayıp çıldırmaktı görevleri ama hamamın havasından mı, suyundan mı bilinmez Muammer Tuncer’e bile katlandı. Yani normal bir insanın Tuncer’e katlanma sınırının bir hayli düşük olduğunu göz önünde bulundurursak Muammer bir nevi sabır taşı ki o da rivayetlere göre bir yerden sonra çatlar.

“Karlos, kalk gidelim buradan yoksa biraz sonra ben döveceğim bunu.” Ahahahahaha!

Round 2:

Tuncer ve Bahadır’ın ibretlik başarısızlıklarından sonra sıra Yarlito ile Karlito’daydı. Pazarlamacı kılığında Muammer’in evine gidip ortalığı talan ettiler ama Muammer “Cana geleceğine mala gelsin,” mottosunu hayat felsefesi haline getirmiş bir bilge olduğu için Yaren ve Karlos’un çabaları da nafileydi. Hatta öyle ki ben bir ara Yaren hakikaten Muammer’e kafa göz dalacak sandım.

Ferdi başarısız olabilir ama Kaan Yıldırım bu sahnede EF-SA-NE idi!

Round 3:

Yaren ve Karlos’un çıldırtan başarısızlığından sonra sıra tabii ki Ferdi’ye gelmişti. Bir trafik canavarına, insanı çileden çıkartan bir magandaya dönüşen Ferdi de Muammer’i çıldırmayı başaramadı. Muammer öyle sabırla bezenmiş bir insandı ki Ferdi arabasının sileceğini kırarken ona “Eline bir şey oldu mu?” diye bile sordu. Vallahi benim bile sinirlerim bozuldu.

Ferdi ya, ahahahahahahahaha!

Round 4:

Bizim Nevizadeler baktılar tek tek olmuyor, topluca mevzuya girdiler bu kez. Bir gece kulübünde eğlenen Muammer, sevgilisi ve kardeşini yakaladılar ve başladılar oyunlarına. Karlos, tabii ki, manitacılıktan olaya girdi. Muammer’in sevgilisine yürüdü ama nafile… Daha sonra Ferdi girdi olaya, o da kardeşten yürüdü ama yine tüm çaba boşaydı. Baktılar böyle olmayacak Yaren ve Derya girdi mevzuya. “Ne bakıyorsun lan!” diyerek girdikleri tartışma da sonuçsuz kaldı ki Yaren, söylediklerinden dolayı kendisi bile kendisine sinirlenmişti. Ve final Bahadır… Sarhoş Baho bile Muammer’i sinirlendiremedi, varın gerisini siz düşünün.

Yarlito nine ve Karlito dede!

Favori çiftim, ahahahahahaha!

Round 5:

Nevizadelere yine Muammer’in evinin yolu göründü. 70’lik Karlos ve Yaren, onların evlatlarını canlandıran Ferdi ve Derya, elinde matkabıyla Tuncer yine ve yine başarısız oldu. Ta ki Tuncer tansiyonu çıkmasın diye limon kemirene kadar. Her şeye büyük sabır gösteren Muammer, Tuncer ve limon ikilisiyle çileden çıktı ve Tuncer’e kafa göz daldı. Demek ki neymiş? Tuncer’in bile bir insanı çileden çıkarmak için teknik desteğe ihtiyacı oluyormuş!

Haydiii, karıştı yine hatlar…

Nevizadeler bu işten de paçayı kurtardılar fakat Ceyhun, her adımlarını izliyordu. Çünkü Muammer’in kendilerini Firuz’a götüreceği istihbaratını almışlardı. Diğer yandan Ceyhun’un kafasını kurcalayan bir başka şey ise; Ferdi ve Derya’yı sinemada görmesiydi. O konuda neden bu kadar işkillendi anlamadım, ortada namüsait bir durum yoktu. İnsanın içine şüphe düşüverince böyle oluyor işte… Bölüm boyunca köşe kapmaca oynayan Nevizadeler ile Ceyhun’un yolu da bölüm sonunda kesişti. Evden çıkarken telefonunu unuttuğunu fark eden Ferdi, eve geri döndü. Hay dönmez olaydı! Ceyhun, her zamanki gibi olay mahallinde bitti tabii ki… Ferdi, bir şekilde kurtulacaktır muhakkak. Her ne kadar fragman kafa karıştırıcı olsa da… Bakalım, görelim.

Hadi siz gidin, birlikte uyuyun. Olmaz mı?

Gelelim arımız (ayımız mı demeliydim yoksa, ehehe!), balımız, peteğimiz FerDer’imize, Yarlito ve Karlito’muza… Azdılar ama dünya tatlısıydılar! Bir romantik komedi içinde gibi değiller miydi? Şömine onları ısıttı, onlar da benim içimi ısıttılar. Ben onların bu “çifte randevuculuk” işini çok seviyorum! İkisi de farklı tarzda olunca ortaya öyle renkli ve güzel bir tablo çıkıyor ki, has-ta-sı-yız! Ferdi ve Karlos, kanepecilikte istedikleri randımanı aldılar sonunda. İtiraf edelim, bizim de istediğimiz şey buydu! Onlar birbirlerine sıcacık sarılıp uyurken, bizim de gözlerimizden kalpler çıkmadı mı? Vallahi çok seviyorum!

Yaren ve Karlos’un, Yaren’in annesini ziyaret ettiği anı çaresizce anlatışları da damarımızı yaktı. Kendileri için çabalamaktan ve üzülmekten de geçti bu iş, Nezaket için her geçen gün daha fazla üzülmeye başladılar. Bu yemin bir yerde bozulacak ama, bakalım…

FerDer ve YarKar kanepecilik yapar da Maşuka and Kandemir bundan eksik kalır mı? Kandemir’i bilmem ama Maşuka tabii ki kalmaz ve Kandemir’e unutamayacağı bir gece yaşatır, yaşattı da! Şehribom piremsesime çok üzüldüm yine… Keşke şu sözlülük oyunu bitse, ne bileyim Ceyhun pes falan etse de piremsesim daha fazla hayal kurup kırıklarını biriktirmese… Hayati, Cemile’nin peşinde. Bu seferki yalanı ise “ölümcül hastalık” yalanı. Ay Hayati böyle tek tabanca daha iyi değil mi ya? Ahahahahahaha! Servet abim yine canımız, zaten çay seven adam kötü mü olurmuş?

Çok güzel bir Ulan İstanbul bölümünü de böylece ardımızda bıraktık. Yeniden ekranella.com üzerinden sizlerle buluşmak şahane, haftaya vakitlice görüşmek üzere!

Bölümün repliği ise Servet Abi’den geliyor: “Bekleyen her şey acır, soğur ve bayatlar!”

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR