Geçen hafta kardeşlerimizin hepsini sevdikleri adamlardan ayrılmış bıraktık. Gerçi Saadet’i bu klasmana sokabilir miyiz bilemiyorum, çünkü o sanki yeni yeni başka birisine –yani Kemal’e- gönlünü açıyor gibi.
Bir haftadır dualarım tuttu da o kâğıtlara nihayet gerçekler yazıldı. Sonrasında itiş kakış bir kavga yaşandı ama bence buna değdi. Oh, çok şükür.
Saadet rotasını Kemal komisere çevirdi. Saadet artık Asrın’a inanmaktan vazgeçmişti. Kemal de bu durumdan hiç şikâyetçi değildi. Sevda, Bedir’den kazığı yiyince derdini dindirmenin yolunu sokaktaki falcıya beddua ettirmekte buldu. ”Ver bir 10 lira da sülalesine sayayım,” diyen falcı güldürdü valla.
Kafayı yaran Yılmaz, soluğu Servet’in kapısında aldı ama Servet’in öğrendiği gerçek yenilir yutulur cinsten değildi bu defa. Sadece başka bir kadın değil, artık başka bir çocuk da mevzubahisti. Yılmaz, Muzaffer amcaya ve Sevda’ya sitem üstüne sitem ederken Servet, Alev’in hamileliğini ortaya bomba gibi bırakıverdi. Bunu öğrenen kızların elinden Yılmaz’ı Kemal kurtardı.
Sevda, Tibet’e geri dönmeye karar verdi ve bu kararını Muzaffer amcaya açtı. Muzaffer amcayı bir konuşma daha bekliyordu. Saadet de verdiği kararı açıkladı. Kemal ile görüştüğünü babasına bildirdi (Borsaya bildirdi gibi bir şey işte).
Servet perişan haldeydi. Gerçeklerden uykuyla kaçma yolunu seçerken Sevda ile Saadet, muhabbetle içlerini döktüler. Seçimleri kendilerini rahatsız ediyordu belli ki. Birbirlerini tasdikleme ihtiyacı hissediyorlardı.
Sabah oldu, Yılmaz güneş gözlükleriyle yine kapıda. “Bir çıkış yolu bulalım,” teklifi reddedilen Yılmaz, evin karşısında beklemeye koyuldu. Sevda, Servet’e akıl verdi. Boşanmayı hızlandırmak için aldatıldığını avukata bildirelim dedi. Sokak kapısında beklemeye koyulan Yılmaz’ı da Muzaffer amca mahalle esnafı ile püskürtmeyi başardı. Kızlar da Yılmaz ve Servet’in evine gidip Yılmaz’ın eşyalarını dışarıya savurmakla meşguldü.
Sevda ile Bedir’in yolu bu kez avukatlık bürosunda kesişti. Bedir, Sevda’yı bir süre avukata söylememesi konusunda ikna etti. Bu sırada gideceğini de söyledi Sevda’ya, her şeyi bırakıp gideceğini.
Esnaf yüzünden mahalleye giremeyen Yılmaz, çözümü bizimkilerin tam karşısındaki evi kiralamakta buldu. Parayı gören mahalleli yelkenleri suya indirmiş, Yılmaz’ı mahalleye kabul etmişti. Güneş gözlükleriyle mahallede arzı endam eden Yılmaz’ın keyfine diyecek yoktu.
Yılmaz’dan kurtulmak için bu defa Kemal’i çağırdılar. Kemal, “Ben hallederim,” diye gitti. Muhabbet koyulaştı, konu konuyu açtı, çaylar dolduruldu. Kemal evden bir şey yapamadan ayrıldı. Saadet’in deyimiyle Yılmaz, koskoca komiseri kafalamıştı. Servet’le Yılmaz’ın gece yüzleşmesi de işe yaramadı. Servet tam kıvama geldi, artık gardını indirecek derken yine itti Yılmaz’ı. Kolay değildi gerçekten, hiç de öyle kolay değildi. O Konuşmadan sonra bir kez daha çocuğu aldırma fikri yerleşti kafasına Servet’in.
Aileden kimse bebeği aldırmasını istemiyordu ama Servet çok yalnızdı ve babasından destek istedi. Muzaffer amca ile Saadet olaya duygusal yaklaşırken, Sevda daha gerçekçi bakmayı seçmişti ama bu bakış açısı acı bir gerçeği öğrenmesine sebep oldu. Sevda da annesi tarafından istenmeyen bir bebekti ve babasının verdiği savaş sayesinde hayattaydı.
Sevda öğrendiği gerçekle yıkılmıştı. Kendisini Tibet’e bıraktı. Annesinin onu istemediğini öğrenince sevgi açlığı nüksetmişti ve Bedir’den de istediği ilgi ve sevgiyi göremeyince Tibet’e kapılarını sonuna kadar açtı. Muzaffer amcanın “Annen seni aldıracaktı,” itirafı, Sevda için itici güç olmuştu. Evde neler olduğunu anlattı Tibet’e. Ve Çisil’in ablasının hamile olduğunu bildiğini öğrendi Tibet’ten. Bundan sonra puzzle parçalarını birleştirmek zor olmadı Sevda için. Sevda, Alev’in öğrendiğini öğrenince Çisil’le konuştu. Alev’in çocuğu olamayacağını öğrendi o da. Dizi birden hızlandı. Yılmaz’ın kalbi yine tekledi falan.
Aile dört koldan Servet’e ulaşmaya çalışıyordu. Telefon numarasından iz sürmek akıllarına geldi de bir mesaj atmayı denemek kimsenin aklına gelmedi. Bari mesaj atsaydınız da Servet görmeseydi mesela, olmaz mıydı? Birine ulaşmak isterseniz her yolu denersiniz, değil mi yani?
Muzaffer amca olaya başka bir yerden el koymaya karar verdi. Alev’in yanına gitti ve ondan merhamet dilendi. İfadeleriyle Alev’i can evinden vurdu. Çocuğu olamayacak bir kadına hayali bile güzel olan bebek sahibi olmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlattı. Alev de nihayetinde bir kadındı ve bu hatayı tek başına yapmamıştı.
Servet’i sonunda buldular. Muzaffer amca Alev’le beraber oraya doğru yola koyuldu, tabii Yılmaz da. Alev, yalan söylediğini Servet’e itiraf etti, çocuğu olmayacağını da. Servet bir kez daha bebeği aldırmanın ucundan döndü derken Yılmaz geldi ve bir çuval inciri berbat etti. Alev’le itiş kakışın arasına Servet girdi ve iki Yılmaz mağduru kadının sonu merdivenlerden yuvarlanmak oldu.
Fazla katılımlı olmasa da Twitter’da @ekranellagi hesabından Yılmaz’ın affedilip affedilemeyeceğine dair görüşler aldık. Kimisi Alev’i suçladı, “Kocamı bırakmam, Alev evli erkekten çocuk peydahlamasaydı,” dedi, kimisi de “Tek başına mı peydahladı Yılmaz da suçlu,” dedi. Benim fikrim ise seyirlik olunca ve karşınızda Timuçin Esen gibi bir adam olunca affetmesi kolay da gerçek hayatta hiç kolay olmadığı yönündeydi. Hatalar insanlar için tabii. Cevaplar da herkesin kendi karakterine ve limitine göre değişiyor doğal olarak.
Geçen hafta sitem etmiştim. “Üç kız kardeşi izletiyorsunuz iyi hoş da Timuçin Esen’e de biraz doyalım yahu!” demiştim. Eh bu bölüm doyduk epey galiba. :) Timuçin Esen kah yağmur oldu yağdı, güzel güzel baktı, âşık bir adamı gördük gözlerinde; kah yıldırım oldu gürledi, asabi dediğim dedik, adı gibi Yılmaz, yıkılmaz bir adamı izledik ekran karşısında. Timuçin Esen bu bölümde gani gani alkışı hak etti. Tabii karşılıklı paslaştığı müthiş kadın Bennu Yıldırımlar’ı da gözümüz görmüyor değil. Bennu Yıldırımlar bir şahane. Ekrandayken mimiklerini, ifadelerini kaçırmamak için gözlerinizi alamıyorsunuz ekrandan.
Yavaş ve sonuna nazaran sakin başlayıp hızlı ve strese sokan bir bölüm oldu. Haftalardır sürüncemede bırakılan hamilelik mevzusunun açığa çıkmasıyla dizi açıldı ve rahatladı sanki. Tekrar haftaya ne olacak beklentisine girdik. “Servet bebeği düşürecek mi? Alev’e bir şey olacak mı?” Sorularıyla kalakaldık. Bu hafta beklemek zor olacak.
Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler. Haftaya görüşmek üzere!