Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Mythbusters
Sezon: 4 Bölüm: 11

Havuç diyeni vururum

Merhaba Değerli Okuyucu,

Gündem yoğun biliyorum, ama diziler de bunun için değil mi zaten? Kafayı dağıtmak, zihni boşaltmak, azcık da kafa yormak. Haydi gel sıfırla ne varsa, mitoloji konuşalım senle biraz. Sıfırladın mı?

Mitoloji diyince aklın altı memeli tanrıçalara, Zeus’a, Herkül’e falan mı gitti? Sen de bizdensin demektir. Ama biraz film/dizi mitolojisi yorumlayalım seninle. Star Wars izlemişliğin vardır mutlaka değil mi? En azından sağdan soldan duymuşluğun? Devasa bir mitoloji yaratmıştır Star Wars. Işın kılıçları, garip gezegenler, Güç seninle olsunlar, farklı ırklar; kısaca yepyeni bir evren. Mitolojisini büyütürken kendi mitoslarını da yaratır Star Wars.

“Niye filmlerden bahsediyoruz şimdi” diye düşündün mü Okuyucu? Sen de haklısın. Lost’tan bahsedelim biraz da. Ada’nın doğaüstü güçlerini düşün, Dharma Girişimi’ni ne kadar merak ettiğini, sayıların esrarını bir türlü çözemediğini… Lost çok bozdu di mi değerli Okuyucu? Hemen kurdun bağlantıyı mitolojiyle, zekisin vesselam.

Post-apokaliptik, bilim-kurgu ve fantezi gibi janrlarda mitoloji genelde önemli yer teşkil eder. Her zaman değil ama. Örneğin Romero’nun zombilerinin nasıl ortaya çıktığıyla pek ilgilenmeyiz, onlar insanlığa bir ayna tutmak için, kendimizi sorgulamamız için oradadırlar. Peki ya The Walking Dead’in zombileri? Nasıl ortaya çıkmışlar? Nasıl bir virüsün ürünü bunlar? Önüne geçilebilir mi? İlk sezonda CDC’de çözüm bulamayan ve intihar eden doktordan bu yana azcık bir değinilmişti üçüncü sezonda da. Ağızda pek tat bırakmayan sahneler sadece.

GİDEN HER SEVGİLİNİN ARDINDAN
Dördüncü sezonun ikinci yarısı ise TWD yaratıcılarının unuttukları şeyleri hatırlama ve hatırlatma çabasıyla geçiyor. Hatırlarsın, karakter merkezli bölüm kurgusundan ve çatışma yaratma çabasından bahsetmiştim değerli Okuyucu, şimdi ise unutulan mitolojiye geri dönme zamanı, bunun için de bir araç lazım bize elbet, aracımızın ismi de Eugene.

Bölüm de aracın içindeki araçla açılıyor nitekim. –lütfen kelime oyununun kusuruna bakma Okuyucu- Glenn ve Adını Hatırlamadığım Kadın’ı kamyonlarına alan üçlüyü tanıyoruz yavaş yavaş. Önce kızıl saçlı Abraham Ford. Abraham Ford diye Amerikan Başkanı rahatlıkla olur değil mi Okuyucu? Yolda gördükleri zombileri öldürürken rahat tavırları ve gülümsemesiyle kalp kazanıyor hemen. Üstelik kurşunları harcama taraftarı da değil. İsminin Haydar olması muhtemel levyesi de seçtiği silah. Bu arada şimdilik eye-candy olmaktan öteye gidemeyen Rosita’yı da tanıyoruz. Kamyon tekrar yola koyulurken Glenn uyanıyor sonunda, Maggie’yi; otobüsü soruyor. İçimiz buruk be Okuyucu. Adını Hatırlamadığım Kadın, “Otobüsü gördüm, hepsi ölmüştü,” diyor.

Glenn çıldırıyor, TWD’de çok yaşamadığımız bir şey yapıp Glenn’i anlıyoruz hemen, hangimiz kamyondan atlayıp sevdiceğimizin yanına gitmek istemezdik ki Okuyucu? Abraham ise Glenn’e izin vermemekte kararlı, “Bizim Eugene bu işi halledebilecek tek adam, bütün bunların niye olduğunu biliyor, onu Washington’a götürüyoruz, sen de bize yardımcı olmalısın.” diyor. “Mitoloji!” diye bağırdın mı Okuyucu? Glenn’le kavga dövüş, sonra zombiler çıkıyor mısır tarlasından. Eugene’in silahlarla pek arası yok, zombi kıyametinde bunca gün nasıl hayatta kaldığını sen de merak ettin değil mi Okuyucu? Neyse ki hep beraber dağıtıyorlar zombiyi ancak kurşunlardan biri kamyonun benzin deposuna isabet ediyor. Garip saçlı aşırı realist Doktor Eugene ise hiçbir şeyi biliyormuş gibi görünmüyor.


Eugene mi o?

UMUT KIYININ ÖTESİNDE
Bölümün diğer kısmı ise Mi-Mi-Mi Michonne şovla geçiyor. Chandler Riggs’in canlandırdığı Carl’ın Judith’e üzüleceğim diye felaket bir oyunculuk sergilediği sahneyle açılıyor o taraf. Judith’e sevgi gösterdiği hiçbir sahne görmediğimiz Carl’ın tepkileri sana da aşırı gelmedi mi Okuyucu? Oysa Michonne’un Judith’i ellerinde tutarken hüngür hüngür ağlaması meyvesini verdi mesela bu bölümde.. Yağmaladıkları evi gezerken Michonne’un aynadan yansıması bize ruhunun en derinine baktığımızı anlatıyor. Sanattan hoşlandığını da önceden öğrendiğimiz Michonne bir anda dizinin en derinlikli karakterine dönüşüyor gözümüzde. Daha önce “katanası kadar karakteri olmayan” diye tabir ettiğim Michonne için çok önemli bir övgü bu benim gözümde ey Okuyucu. Evde buldukları her resim Michonne’un ruh halindeki dalgalanmaları anlatıyor bize. Bir karakterin geçmişi de kurgusal bir eserin mitolojisine katkı yapar değerli Okuyucu.

Rick’in ise yatacak yeri yok. Elinde Jack London’ın Seçilmiş Hikâyeleri ile uyurken konuşlandıkları eve başka ziyaretçiler dadanıyor; birbirlerini boğmaktan hoşlanan, tenis topu seven, tecavüzden bahseden yaratıklar bunlar da. Rick hepsinden kurtuluyor ustalıkla, hem de öldürdüğü birinin zombiye dönüşmesini kullanarak; Michonne ve Carl’ı da alıp kaçıyorlar oradan.

TWD güçlü geri dönüşünü yavaş yavaş tamamlarken, mitolojisini de büyütmeyi başarıyor, mitolojisi büyüdükçe kafamızdaki soruların arttığını hemen fark ettin değil mi Okuyucu? Eugene’in o tipiyle gerçekten zombi salgınını durduracak bilgisi var mı? Terminus güvenli bir sığınak mı? Eve Dadananlar Terminus’tan mı yoksa başka bir klan mı? Eve Dadananlar diye müzik grubu olmaz mı? Peki ya Abrahamgiller, onlar kimlerden? Grubumuz bir araya gelebilecek mi? Ne dersin?

Kendine iyi bak Değerli Okuyucu.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR