Geçen bölümü, April ve Jackson’ın çocuklarının hastalığının tipini öğrenmelerinden hemen önce bırakmıştık. Bu bölümün daha en başında, maalesef bebeklerinin kemiklerinin kırılmaya daha annesinin karnındayken başladığını duyduk Herman’dan. Bu sırada Arizona’nın "Benim arkadaşım onlar, onlara yardım etmek istiyorum," deyip durmasına Herman’ın "Artık April senin hastan değil," diyerek cevap vermesini büyük takdir ettim. Şu dünyadaki her şey seninle ilgili olamaz Arizona dostum.

Bu sırada uzun zamandır ortalarda görünmeyen Catherine Avery, kendisine gayet yakışmış kısa saçlarıyla yeniden göründü, ve normal şartlarda asla akla gelmeyecek şekilde April’a destek oldu. Bir doktor gibi değil, bir anne gibi davrandı, Jackson’a bile pek yapmadığı şekilde.

Bailey’nin kilisede dua etmeye çalışması ama bir türlü rahat vermemesi kimsenin ona, sonunda "Konuyu biliyorsun," diyerek oradan çıkması ne kadar Bailey’lik bir hareketse, Liz’in gelip April ve Jackson’a nasıl yardım edebileceklerini düşünen hastane halkına belki onlara biraz mahremiyet vermelerini önermesi de bir o kadar Liz’lik manasızlıkta bir hareketti. Daha dün geldiği hastanede herkesi çok iyi tanıdığını sanması filan. O Bailey denen kadın hem April’i hem Jackson’ı doktor yaptı çok pardon da.

Sonuç olarak April bir operasyonla bebeği erken dünyaya getirmeye karar verdi, ama Herman’ın aynı anda hem doğum hem ölüm sertifikalarını imzalatmasına dayanamadı tabii. Bu arada Jackson’ın eski sevgilisi Stephanie, kilisede Jo’ya "Onlar için o kadar kötü şeyler istedim ki, ama bu olmamalıydı," konulu bir vicdan azabı konuşması yaptı ki, hangimiz yapmıyoruz bunu bazen? Nefret ettiği birine bir şey olunca sanki sebebi kendisiymiş gibi vicdan azabı çeken insanları sevelim bence.

Meredith çocuklarına bakmasını istediği Alex’ten, çocuklara aslında Jo’nun bakacağını öğrenip buna çıkarken, Meredith’in kardeşinin o gittikten sonra "Ben bakardım," demesindeki eziklikle karışık sevgi bir yana, bankonun öteki tarafındaki intörn neden sürekli o kadar acayip bakıyordu aşırı merak içinde kaldım.

April erken doğum planından bir mucize olacağına inandığı için vazgeçerken, ördek avlamaya giden kocası tarafından yanlışlıkla vurulan kadın da haberi olmadan hamile çıktı, hiç çocuğu olamayacağını söylemişler üstelik ona. Tam da April’in sevdiği türden mucizeler. Bu arada bütün doktorlar teker teker hastane kilisesine taşındı ve mum yaktılar April ve Jackson için. Akla gelmez yani. April’in "Bunca yıllık inanmamdan sonra bunun olduğuna inanamıyorum," konuşması çok acıklıydı aslında. Yani bir acil serviste bile çalışsan, başka insanların başına gelen şeylerin sana olacağına hiçbir zaman inanamıyorsun demek ki. Jackson’ın da gelip ‘April’in inandığı Tanrı’dan’ April için bir şeyler yapmasını istemesi çok güzeldi. Hiç inanmadığı bir şeye yalvarması, ve bunu sevdiği kadın için yapması.

Catherine Avery ve Richard Webber’ın aylar sonra hastanede mum yakmak için gittikleri dua odasında karşılaşmaları da ayrıca ironikti tabi, işleri olmaz normalde. April’in inancının, farkına varmasalar da hepsini içine alması çok acayip değil mi? Bu arada herkese tuhaf tuhaf bakan intörn aslında intörn değilmiş, bir önceki gece hastaneye gelen ve nişanlısını kazada kaybeden bir kadınmış. Mavi giymiş herkesi intörn sanıp suratına bile bakmadan eline dosya tutuşturmak nedir zaten? Al işte.

Bu arada Liz, ameliyat ettiği hasta beklenmedik şekilde yeniden görmeye başlayınca yine kendini büyük usta yaptı. Halbuki Cristina benzer bir durumu "Televizyona vurursun da birden çalışır ya, işte öyle, bilmeden oldu," diye anlatmıştı, zeki insanın hali bir başka. Bu bir saat konuştu, imkansız olduğunu bilse de devam edermiş de şudur budur. Halbuki ameliyat sırasında tam da öyle olmadığını gördük hepimiz.

April minicik bebeğini kucağına aldı sonunda, ne kadar süreceğini bile bilemeden. Catherine Richard’a sarılıp bıraktı kendini, nihayet gösterebildi birisine o da acısını. Bölümün sonunda öğrendik ki Liz’in de bir bebeği olmuş ve sadece 47 dakika yaşamış, bütün o bilmiş tavırlar ondanmış. Bunu duyan Owen da Liz’in elini tuttu, ne kadar süreceğini bile bilemeden. Meredith’in çocukları bırakacak birini bulup bulamadığını öğrenemeden bir bölüme daha veda ettik böylece.