Anne olmak, hep kan bağıyla anlamlandırdığımız bir eylem derler. Annemiz bize kızdığında “Ben senin annenim, seni dokuz ay boyunca karnımda taşıdım,” der. Yeri gelir doğum sancılarından bahseder. Sonra der ki “Seni kucağıma aldım ve işte o anda benim hayatım tekrar başladı”.
Anne dizisi başlamadan önce hep sıradan bir anne-kız hikayesinden kesitler bulacağımızı düşünerek izlemek istemedim. Ta ki o çöp poşetinin içine atılan küçük kızı, anne yüreğine sahip bir başka kadının o kıza sahip çıkışını görene kadar. O gece hepimizin yüreği dağlandı ve o gece anneliğin birinin seni içinden çıkarıp sana hayat vermesiyle değil, aldığı nefese seni de dahil etmesiyle başladığını öğrenmiş olduk.
Gelelim altıncı bölüme..
Öncelikle beşinci bölümün sonunda Zeynep’e neden otelin telefonundan ulaşmıyorlar da ilkel yollara başvurup herkes yanına gitmeye çalışıyor diye kızmıştım. Aksilik bu ya, meğer odadaki telefonda temassızlık olmuş. Yüreğimiz ağzımızda Şule şimdi geldi, şimdi gelecek derken sonunda Ali Bey’in Zeynep’e ulaşmasıyla küçük de olsa bir ohh çektik.
Tabii ki çileler bitmiyordu. Şule delirmiş bir vaziyette otele geldi ve gerçekten delirmiş olduğunu ispatlarcasına bütün odalarda kızını aradı. Neyse ki yangın merdivenini düşünen Zeynep bir oyun anlaşması konuşması yaparak Melek’i oradan çıkardı.
Derken, Gönül hanım kızı Zeynep e yetişmeye çalışırken bir trafik kazası geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış. Bu kadının zamanında başına gelmeyen kalmamış, hala da başı beladan eksik olmuyor. Neden Zeynep’i bırakıp gittiğini henüz öğrenemesek de çok pişman olduğu belli. İşte başka bir annelik örneği de burada. Aslında dizide üç farklı annelik var. Kızını çöp poşetine koyup ölüme terk eden, kızının avuçlarını önce sıkı sıkı tutup o oyun oynarken bırakıp giden ve gerçek kızı olmadığı halde onun çok güzel bir hayat yaşaması gerektiğine inandığı için gerçek annesinden kaçıran anneler, annelerimiz.
Zeynep, Gönül Hanım’la henüz gönül bağı kurmadı. Ama ona ve Melek’e yaptığı iyiliklere minnettar. Hayatta hala iyi insanların var olduğuna inandığı düşüncesiyle olsa gerek, Gönül Hanım için ellerinde çiçeklerle hastaneye gitti. Fakat o gelmeden önce siroz hastalığının pençesinde olduğunu ve karaciğer nakli gerekebileceğini öğrenen Gönül Hanım doktordan bunu kimseyle paylaşmamasını istedi. Nereye kadar saklayacaksın Gönül Hanım? Zamanı gelecek, doktor nakil yapmalıyız diyecek, Zeynep benimkine de baksınlar diyecek, sonra bir bakacaklar %100 uyuşma var. Doktorlar şok, Zeynep şok sen zaten şok. Ben diyorum ki daha fazla gecikmeden bunu Zeynep kızımıza söyle gitsin. Çünkü bu hastalığın sağı solu belli olmaz. O kız gerçeği öğrenmeden ölürsen, işte o zaman seni zaten hiç affetmez.
Ah Şule! İzlerken gerçekten anlamadım, pişman mı yoksa işi inada mı bindirdi diye. Bir ara dedim ki pişman oldu. Ali Bey’e dedi ya “Melek beni çok sever, o beni çok özlemiştir,” diye. Kendi içindeki duygularını dolaylı yoldan Ali Bey’le paylaşıyor dedim. Bir ara onu anlamaya çalıştıysam da anlayamıyorum. “Henüz 26 yaşındayım, yeniden başlarım hayata,” dedi. Demek 19 yaşında anne olmuştu. Kocasına ne oldu? Ve ansızın ortaya çıkan eski komşusu Zehra Abla Şule’nin Melek’i çok sevdiğini, o doğduğunda Şule’nin çok mutlu olduğunu söyledi. Acaba ne oldu da Şule sonradan delirdi. Şimdilerde “Melek’i sadece görmek istiyorum,” diye boş boş konuşsa da öyle bir şey olmayacak biliyorum. Melek’i alacak, bir kez sarılacak ve sonra işkence ederek mahrum kaldığı zevkine geri dönecek. Bunu sakın Melek’e yapmayın, sakın.
Psikopat Şule ne yaptı ne etti bir şekilde adrese ulaştı. İşte dedim, şimdi bittik. Keşke Gönül Hanım’a bir fotoğraf olsun gösterselerdi. Bak bu psikopat Şule aman buna dikkat et deselerdi dedim. Ama nafile. Şule dükkana girdi ve yavaş yavaş parça parça tümevarım yaparak bilgi almaya çalıştı. Örgü örücem, kızıma örücem, bere örücem, size bu kolyeyi kim yaptı, peki o kız çocuğu nerede, adı Melek miydi, ve ben Melek’in annesiyim dedi ve “Meleeeeeek annen geldi!” diye bağırdı. Sevgili Melek Sakar Teyze’nin yaptığı sütlaçı hapur hupur yerken annesinin sesiyle irkildi. O hep çok korktuğunda yaptığı gibi yumruğunu sıkıp masa örtüsünü çekişi, bir kuvvet arayışı hepimizi heyecandan öldürdü. Gönül Hanım Şule’nin önünde engel olamadı ve Şule evden içeri girdi.
Koş Zeynep, koş.
Gönül Hanım’ın ilaçlarını almak için eczaneye giden güzel yürekli Zeynep, Şule’nin adresi öğrendiği haberini aldı ve uçarak eve geldi. Eve gel artık Zeynep derken tam da Şule’nin Melek’i görmesi an meselesiyken onu kolundan tuttu ve dizi burada bitti. Ve tabii biz de bittik. Şule Melek’i gördü mü, görecek mi, yoksa Zeynep onu kolundan tutup dışarı mı atacak bilmiyoruz. Bakalım bizi neler bekliyor. Haftaya görüşmek üzere sevgiyle ve anne yüreğiyle kalın.
NESLİHAN ABACI