19 yıl papyon taktı, artık kravat zamanı. Şimdi onlar düşünsün!
Vay vay vay Mithat Civanoğlu sen ne pislikmişsin ya? Karına, oğluna bir gün yüzü gösterme elin kahvaltıya bile garip yakalı kıyafetleriyle inen sinsisine şakalar neşeler. Yazık Orkun’un yeni yıla ait flashbackinde içim burkuldu. Bir de annesine dedi ya ‘’Yaşadığımız her şeyin acısını çıkaracağız.’’ Çok üzüldüm ya. O mezar suratlı adam bunlara ciddi ciddi işkence yapıyormuş. Orkun’un Mira’ya, babasının ölümüne üzülmediğini söylemesine sevindim. Oynamadı helal olsun. Mira’nın da ne olursa olsun Orkun’a destek olması hoşuma gitti. Artık holding tarzı takılan Belalım’ın mavi takımına ise bayıldım. Ancak o kısa bornoz hakkında tereddütlerim var. İyi mi oldu kötü mü bilemedim. Çok arada kaldığım bir diğer konu, Belalım’ın babasının asistanı. Ne olacak o kadın? Ben sevdim onu da. Öyle kaybolup gitmez umarım. Başka bir sorguladığım şey ise Orkunstar’ın neden sürekli bir oturma isteği olduğu? Mutfak tezgahına çıkışı filan çok iyiydi gerçi. Şu koltuğun kolunda oturma olayı gibi oldu. Hani dizilerde zenginlerin ev toplantılarında kesin biri koltuğun kolunda oturur ya aynı onun gibi oldu, güzel oldu. Geçen bölüm mezarlıkta Yaman ile Belalım karşılaşınca, Hasan’ın belindeki silahı görmüştük. Ben o silah olayından hoşlanmamıştım ama Orkunstar’ın bilip bilmeme durumuna göre yorum yapacaktım. Hala Hasan’ın silahı olup olmadığını bilip bilmediğini bilmiyoruz. O saatçi adamı da nasıl konuşturduğunu tam olarak söylemedi zaten. Orkun’un bilmediğini umuyorum, öğrediğinde haddini bildirsin istiyorum. Zaten Hasan’ın Orkun’un kötülüklerinden zevk alması da ayrı bir konu. Orada Hale’den ayrılıyor Belalım, Hasan’ın yüzünde bir mutluluk. Şey de çok hoş ama Hasan diyor ‘’Ben sana söz verdim, tutacağım.’’, Orkun sadece ‘’Tutsan iyi olur.’’ diyor. O Hasan’ın yalakalıktan idealist takılması hiç umru değil cicimin. Bir de Orkun’un Mira’ların o en sevmediğim köpek cinsi olan ve klişelikten ölen Safari’lerine karşı kedi almasını çok istiyorum. Belki ‘Kedilerin Prensi’ olur.
Eylül, Mert’i küçümsüyor ama Mert ondan daha çok modayı takip ediyor.
Mert’in gerçekten tehlikeli olmaya başlayan abazalığına sinir oluyordum ama o Eylül’ün Mert’i gıdıklama sahnesi yüzünden kızamadım. Çok iyiydi o an ya, bayağı eğlendim. Bir de gitmiş Mira’nın ne aldığını söylemiş. Yaman da orada odun kırıyor. Çocuğun ne çilesi varmış ya. Serezler’in şömine keyfi yüzünden helak olmuş resmen. Neyse Mert ile Eylül’e dönersek komikler filan ama Eylül o kadar garip ki hiç sevinemiyorum. Mert’i neden tanıştırmadı o eski sevgilisine? Ben çok kızıyorum Eylül’e de Mert’e de. Mert de onun bu şımarıklıklarını çekiyor ya tilt oluyorum. Bir de zaten Eylül dizinin en kötü giyinen genç kadını. Sedef bayağıdır toparlamıştı, bu bölüm o şirkette giydiği beli açık deri şeyle yeniden dibe vurdu. Tamam Sedef’çiğim anladık seviyorsun böyle açık açık ama onu neden işe giderken giyiyorsun? Neyse işte sen bu bölüm giymeseydin onu Eylül’ü direk en kötü giyinen kadını ilan edecektim. Neden sürekli ortaokula gider gibi saçma sapan renkte ve saçma sapan modellerde o kaşe kabanları giyiyor? Giyeceksen daha klasik şeyler giy ya. Zaten o kabanlar klasik olsunlar diye varlar. Önünde iki tane nal gibi düğmesi, arkasında siyah kurdelesi bir beslenme çantası eksik elinde. Üstelik bu bölüm, bu üstteki kombinle taktığı kolyesi neydi? O kolyeler de bitti Eylül! O kolyeleri kazağın üstünde çıkarmaklar da bitti. Sırada gömleğinin yakasına takmak var o kolyeleri biliyorum ama o da bitti! AYH içim şişti senin giydiklerinden resmen. Gerçi Mert’in kullandığı motoru, yanında Yaman varken, Yaman’ın kullanmasının gazıyla Yaman ile Mert arasındaki dengesizlikten şiştim. Fakat günahlarını almayayım hep tatlıya bağlanıyor. Mert çok yüce gönüllü hiç alınmıyor.
Hale’nin plakasının açılımı ‘KAN’
The O.C.’de ben Seth ile Summer’ın ilişkisini izlemekten zevk alırdım ama burada resmen Yaman ile Mira çok iyi. Mira’nın spor salonunda Yaman ile karşılaşma fırsatını kovalayıp, karşılaşınca da trip atması çok güzeldi. Aferim Mira, aptallık etmiyorsun. Böyle böyle delirecek çocuk senin için (Orkun da böyle böyle mi delirdi acaba?). Ayrıca Yaman ile karşılaşmak için Beren’i bile öldürebileceğin o zaman diliminde, gittin önce bir duş aldın ya, o da çok takdir edilesiydi. Nazar değmesin hep böyle olsun Mira ya. Islak saçlı Mira’ya dayanamayan Yaman da yumuşadı ya, orada tam bir çokoprens oldu Yaman. Evet evet Yaman tam bir çokoprens. Saçı o aradaki çikolatalı krema gibi, teni de bisküvinin renginde. Kütüphanede kınayan bakışlarla atıştıktan sonra o çay bahçesinde çok saadetliydiler, ta ki Belalım arayana kadar. Belalım da çok cool’du gerçi. Yaman’ın sesini duyunca "Kapatayım," dedi. Keşke Yaman da öyle kalkıp gitmelere girmeseydi. Hazır Mira’dan bahsetmişken babasından da söz edelim. Faruk gerçekten Ayşe’yi eve getirdi. Bir de sömürü yapıyor ya sürekli sürüngen şey. Bir tek Beren’ciğim hak ettiği gibi davranıyor süprüntüye. Mira’sıdır, Eylül’üdür falan nasıl etrafında pervane oldular. Çok sinirim bozuldu. Anlıyorum ben seni Beren ve sana dizi ilk başladığında dediklerimi geri alıyorum. Sen tam bir fabuloussun. Beren bir de Aylin ve Merhum Mithat Civanoğlu çiftini de öğrendi ya gözümde kademe atladı. Sude şirkette Sedef-Ender geriliminden harikalar yaratıyordu zaten, bir de intikam alacak şimdi Hale’nin o garip konuşan babasından. Adamın hep bir ‘es’ bir ‘miu’ vurgusu var anlamadım neden. Sude tamam on numara da Sedef biraz daha yıldızlı. Hiç kızmadı, bilenmedi ya Sude’ye. ‘’Anlıyorum ya böyle yapmasını,’’ diyor kıyamam ya, coolest bro! Beyliceler ve diğer zenginlerde böyle şerbetli entrikalar oladursun, Selim yine gıy gıy gıy. Selim’in Yaman’a akıl verdiği sahneleri sevmiyorum. Çok pozitif. Aklıma hep magazin programında, yaptığı hayır işlerinden bahseden ünlüler geliyor Selim’in bu pozitif konuşmaları sırasında. Zaten Selim adliyeye gidince Yaman orada köpeğin karnını doyurduktan sonra, yaşlı ve kör bir teyzeyi karşıdan karşıya geçirecek sandım. Üst üste ‘’İyiyiz biz, İYİYİZ!’’ vurgusu oluyor Selim ile Yaman sahnelerinde. Bakın Beren’e hiç çekincesi yok, kız açık açık kumpas peşinde.
Çokoprens’in mi Belalım’ın mı daha çok One Direction tarzı bir saça sahip olduğuna karar veremediğim bir başka MedCezir bölümüydü. Ama her bölüm böyle heyecan heyecan en sevdiğim. Haftaya Sude ve/veya Sedef’in Ayşe’yi öldürmesi zevki ümidiyle....
Vay vay vay Mithat Civanoğlu sen ne pislikmişsin ya? Karına, oğluna bir gün yüzü gösterme elin kahvaltıya bile garip yakalı kıyafetleriyle inen sinsisine şakalar neşeler. Yazık Orkun’un yeni yıla ait flashbackinde içim burkuldu. Bir de annesine dedi ya ‘’Yaşadığımız her şeyin acısını çıkaracağız.’’ Çok üzüldüm ya. O mezar suratlı adam bunlara ciddi ciddi işkence yapıyormuş. Orkun’un Mira’ya, babasının ölümüne üzülmediğini söylemesine sevindim. Oynamadı helal olsun. Mira’nın da ne olursa olsun Orkun’a destek olması hoşuma gitti. Artık holding tarzı takılan Belalım’ın mavi takımına ise bayıldım. Ancak o kısa bornoz hakkında tereddütlerim var. İyi mi oldu kötü mü bilemedim. Çok arada kaldığım bir diğer konu, Belalım’ın babasının asistanı. Ne olacak o kadın? Ben sevdim onu da. Öyle kaybolup gitmez umarım. Başka bir sorguladığım şey ise Orkunstar’ın neden sürekli bir oturma isteği olduğu? Mutfak tezgahına çıkışı filan çok iyiydi gerçi. Şu koltuğun kolunda oturma olayı gibi oldu. Hani dizilerde zenginlerin ev toplantılarında kesin biri koltuğun kolunda oturur ya aynı onun gibi oldu, güzel oldu. Geçen bölüm mezarlıkta Yaman ile Belalım karşılaşınca, Hasan’ın belindeki silahı görmüştük. Ben o silah olayından hoşlanmamıştım ama Orkunstar’ın bilip bilmeme durumuna göre yorum yapacaktım. Hala Hasan’ın silahı olup olmadığını bilip bilmediğini bilmiyoruz. O saatçi adamı da nasıl konuşturduğunu tam olarak söylemedi zaten. Orkun’un bilmediğini umuyorum, öğrediğinde haddini bildirsin istiyorum. Zaten Hasan’ın Orkun’un kötülüklerinden zevk alması da ayrı bir konu. Orada Hale’den ayrılıyor Belalım, Hasan’ın yüzünde bir mutluluk. Şey de çok hoş ama Hasan diyor ‘’Ben sana söz verdim, tutacağım.’’, Orkun sadece ‘’Tutsan iyi olur.’’ diyor. O Hasan’ın yalakalıktan idealist takılması hiç umru değil cicimin. Bir de Orkun’un Mira’ların o en sevmediğim köpek cinsi olan ve klişelikten ölen Safari’lerine karşı kedi almasını çok istiyorum. Belki ‘Kedilerin Prensi’ olur.
Eylül, Mert’i küçümsüyor ama Mert ondan daha çok modayı takip ediyor.
Mert’in gerçekten tehlikeli olmaya başlayan abazalığına sinir oluyordum ama o Eylül’ün Mert’i gıdıklama sahnesi yüzünden kızamadım. Çok iyiydi o an ya, bayağı eğlendim. Bir de gitmiş Mira’nın ne aldığını söylemiş. Yaman da orada odun kırıyor. Çocuğun ne çilesi varmış ya. Serezler’in şömine keyfi yüzünden helak olmuş resmen. Neyse Mert ile Eylül’e dönersek komikler filan ama Eylül o kadar garip ki hiç sevinemiyorum. Mert’i neden tanıştırmadı o eski sevgilisine? Ben çok kızıyorum Eylül’e de Mert’e de. Mert de onun bu şımarıklıklarını çekiyor ya tilt oluyorum. Bir de zaten Eylül dizinin en kötü giyinen genç kadını. Sedef bayağıdır toparlamıştı, bu bölüm o şirkette giydiği beli açık deri şeyle yeniden dibe vurdu. Tamam Sedef’çiğim anladık seviyorsun böyle açık açık ama onu neden işe giderken giyiyorsun? Neyse işte sen bu bölüm giymeseydin onu Eylül’ü direk en kötü giyinen kadını ilan edecektim. Neden sürekli ortaokula gider gibi saçma sapan renkte ve saçma sapan modellerde o kaşe kabanları giyiyor? Giyeceksen daha klasik şeyler giy ya. Zaten o kabanlar klasik olsunlar diye varlar. Önünde iki tane nal gibi düğmesi, arkasında siyah kurdelesi bir beslenme çantası eksik elinde. Üstelik bu bölüm, bu üstteki kombinle taktığı kolyesi neydi? O kolyeler de bitti Eylül! O kolyeleri kazağın üstünde çıkarmaklar da bitti. Sırada gömleğinin yakasına takmak var o kolyeleri biliyorum ama o da bitti! AYH içim şişti senin giydiklerinden resmen. Gerçi Mert’in kullandığı motoru, yanında Yaman varken, Yaman’ın kullanmasının gazıyla Yaman ile Mert arasındaki dengesizlikten şiştim. Fakat günahlarını almayayım hep tatlıya bağlanıyor. Mert çok yüce gönüllü hiç alınmıyor.
Hale’nin plakasının açılımı ‘KAN’
The O.C.’de ben Seth ile Summer’ın ilişkisini izlemekten zevk alırdım ama burada resmen Yaman ile Mira çok iyi. Mira’nın spor salonunda Yaman ile karşılaşma fırsatını kovalayıp, karşılaşınca da trip atması çok güzeldi. Aferim Mira, aptallık etmiyorsun. Böyle böyle delirecek çocuk senin için (Orkun da böyle böyle mi delirdi acaba?). Ayrıca Yaman ile karşılaşmak için Beren’i bile öldürebileceğin o zaman diliminde, gittin önce bir duş aldın ya, o da çok takdir edilesiydi. Nazar değmesin hep böyle olsun Mira ya. Islak saçlı Mira’ya dayanamayan Yaman da yumuşadı ya, orada tam bir çokoprens oldu Yaman. Evet evet Yaman tam bir çokoprens. Saçı o aradaki çikolatalı krema gibi, teni de bisküvinin renginde. Kütüphanede kınayan bakışlarla atıştıktan sonra o çay bahçesinde çok saadetliydiler, ta ki Belalım arayana kadar. Belalım da çok cool’du gerçi. Yaman’ın sesini duyunca "Kapatayım," dedi. Keşke Yaman da öyle kalkıp gitmelere girmeseydi. Hazır Mira’dan bahsetmişken babasından da söz edelim. Faruk gerçekten Ayşe’yi eve getirdi. Bir de sömürü yapıyor ya sürekli sürüngen şey. Bir tek Beren’ciğim hak ettiği gibi davranıyor süprüntüye. Mira’sıdır, Eylül’üdür falan nasıl etrafında pervane oldular. Çok sinirim bozuldu. Anlıyorum ben seni Beren ve sana dizi ilk başladığında dediklerimi geri alıyorum. Sen tam bir fabuloussun. Beren bir de Aylin ve Merhum Mithat Civanoğlu çiftini de öğrendi ya gözümde kademe atladı. Sude şirkette Sedef-Ender geriliminden harikalar yaratıyordu zaten, bir de intikam alacak şimdi Hale’nin o garip konuşan babasından. Adamın hep bir ‘es’ bir ‘miu’ vurgusu var anlamadım neden. Sude tamam on numara da Sedef biraz daha yıldızlı. Hiç kızmadı, bilenmedi ya Sude’ye. ‘’Anlıyorum ya böyle yapmasını,’’ diyor kıyamam ya, coolest bro! Beyliceler ve diğer zenginlerde böyle şerbetli entrikalar oladursun, Selim yine gıy gıy gıy. Selim’in Yaman’a akıl verdiği sahneleri sevmiyorum. Çok pozitif. Aklıma hep magazin programında, yaptığı hayır işlerinden bahseden ünlüler geliyor Selim’in bu pozitif konuşmaları sırasında. Zaten Selim adliyeye gidince Yaman orada köpeğin karnını doyurduktan sonra, yaşlı ve kör bir teyzeyi karşıdan karşıya geçirecek sandım. Üst üste ‘’İyiyiz biz, İYİYİZ!’’ vurgusu oluyor Selim ile Yaman sahnelerinde. Bakın Beren’e hiç çekincesi yok, kız açık açık kumpas peşinde.
Çokoprens’in mi Belalım’ın mı daha çok One Direction tarzı bir saça sahip olduğuna karar veremediğim bir başka MedCezir bölümüydü. Ama her bölüm böyle heyecan heyecan en sevdiğim. Haftaya Sude ve/veya Sedef’in Ayşe’yi öldürmesi zevki ümidiyle....