Dedektif John, satış elemanı Shaw ve profesör Harold… Karakterlerimizi yeni işlerinde gördük. Özellikle New York Police Department’da John’un yeni mekânının Carter’ın masası olması hoş bir durum olmuş. Geçenlerde San Diego’da olan panelde Michael Emerson bir şeyler öğretmeyi, matematiği ve felsefeyi sevdiğini söylemişti. Bu durumu senaristler de biliyor olsa gerek ki, Finch’i gene öğretmen olarak gördük bu bölümde. Ancak bu kez lisede değil, üniversitedeydi. Dersini alan 3 kişi vardı-yoktu. Yetersiz öğrenci var diye kapatmasalar bari dersi :) Daha sonradan bir öğretim üyesi geldi ve Finch’in tezini okuduğunu söyledi. Ve konu da tam da Finch’e yakışan cinsten: Ethical consider of high frequency econometrics. Finch bilgisayar temelli biri olmasına rağmen, Matematik ile olan ilişkisine 2. sezonda lisede öğretmenlik yaparken anlattığı “Pi” sayısı ile tanıklık etmiştik. Ekonometri de Matematiğin önemli bir dalı. Finch’in üniversitede etik dersi vermesi ve köpeğin de sınıfta olması ilginçti. Zaten yazarlar da öğretim üyesi aracılığıyla bu durumun “etik dışı” bir davranış olduğunu söyleyerek, Finch’e güzel bir gönderme yaptılar.



Bölümümüzün adı “Panopticon” idi. Biraz araştırdım, nedir ne değildir Panopticon diye. Panopticon eski bir hapishane sistemi. Bu sistemde mahkûmlar, gardiyanları asla göremiyor. Fakat tüm gardiyanlar mahkûmların neler yaptıklarından haberdar. Mahkumlar, gardiyanların kendilerini izleyip izlemediklerini bilmediği için sürekli hareketlerine dikkat etmek zorunda kalıyor. Sanırım bu cümleden sonra yayınlanan 4. sezon 1. bölümdeki konuyla alakası kuruldu. Finch ve ekibinin, Samaritan’dan kaçışını ve “yaşayabilmek” için şehrin çeşitli yerlerine dağılmalarını, başka bir kimlikle, başka iş yapmalarının nedenini daha bilimsel açıdan görmüş olduk bölümün adının ne olduğunu öğrenerek.



Başkarakterimiz John bu yola çıkmadan önce, Finch ona bir amaca ihtiyacı olduğunu söylemişti. John ve Shaw’ı bir araya getiren makine, onlara bir de numara gönderdi. Bu durumdan sonra da John, Finch’i bulmak istedi. Finch bu çağrıyı reddedince, John ona bir hatırlatmada bulundu: ”Hepimizin bir amaca ihtiyacı var Harold.” Daha önceki Person of Interest yazımda dizide kullanılan her diyalogun, yer alan her karakterin ve bölümlerdeki her olayın dizinin ana konusunda bir yere bağlandığını söylemiştim. Bu bölümdeki kurtardığımız Mısırlı bilgisayar ağ uzmanı Ali Hasan’ın hikâyesi de boş yere değildi. Ali Hasan’ın bir de oğlu vardı. Oğlunu kaçıranlar, Ali Hasan’dan en iyi yaptığı şeyi istediler: Bir ağ kurmak. Bu ağ sayesinde, polisler onları asla dinleyemeyecekti.



Root, kampüste Profesör Harold’ı ziyaret ettiğinde dedim ki Root’u da profesör yaparlar mı? Beklentim boşa çıktı. Meğer Root, bizim profesöre gaz vermeye gelmiş. Shaw ve John’u kastederek, bu pisliğe onları sen soktun, çıkarması da sana düşüyor diyince bizim profesör, tekrar yazılımcı Finch kimliğine döndü. Yani tekrar çağrı aldı. Bu kez kabul etti ve Mısırlı karakterimizin kurması gereken ağ konusunda baya yardımı dokundu. Artık polislerin dinleyemeyeceği bir telefon sistemi oluşturuldu. Bu durum da tabii ki John, Shaw ve Finch üçlüsünün işine geliyor. Artık telefondayken, Samaritan tehdidi altında değiller. Yani sanal gardiyanlardan korkmak zorunda değiller. İşlerine geri dönebilirler artık. Ama yeni bir mekân lazım değil mi? Finch’in ev-kütüphane karışımı mekânı deşifre oldu malum.



Finch kampüsteki odasında tezini incelerken, bazı şifrelendirmiş harfler gördü. Önceki bölümlerden hatırlarsak, makine telefonla arayarak kodlar verirdi. Bu kodlar da kütüphanedeki bazı kitaplara yönlendirir ve oradan bir takım bilgiler çıkartırdık. Makine gönderdiği şifrelerle bir koordinat verdi. Koordinatı takip eden Finch, karşısında yeni bir mekân buldu. Böylece makine, Finch’e “Göreve geri dön,” demiş oldu. Bir bakıma tekrardan onu işe aldı, istifa edip gitmek o kadar kolay değil diye. Yeni bir mekan da vererek, ona bir hediye göndermiş oldu… Ve kahramanlarımız görevlerine tekrardan dönmüş oldular.