Aşk dolu bir Beni Böyle Sev bölümünün yazısına daha hoş geldiniz. Yazar bu satırları yazarken #ReyMaz ve #AyMer sahnelerini izleyip tekrar tekrar ağzını kapatamama moduna geçmişti. :) Sahi ne güzeldi öyle bu hafta. Her iki çiftimizi de mutlu ve umutlu görmek çok mutlu etti beni de. Çünkü uzun zamandır öyle kasvetli bir havası vardı ki dizinin, sis bulutlarının aralandığını görmek çok iyi geldi.
Hacer’in gelişiyle evdeki neşe düzeyi arttı. Taşınma telaşının verdiği gerginlik olsa dahi mutluluklarından ve en önemlisi de umutlarından hiçbir şey kaybetmeyen AyMer bu hayatta aşkın varlığına da, evliliğin aşkı öldürmediğine de inandırıyor bizi. Onca şey yaşanmasına rağmen hala birbirlerini ilk günkü gibi seven kaç çift gördünüz hayatınızda? Açıkçası ben pek görmedim. Çiftler genelde ilk zorlukta birbirlerini arkasını dönmeyi seçiyorlar artık. Ayşem ve Ömer birbirlerine sadece eş değil, arkadaş da oldular bu bağlamda. Evlenirken birbirlerine verdikleri sözü tutmaya devam ediyorlar.
ReyMaz cephesinde de gün geçtikçe aşk kendini daha çok gösteriyor. Beş yılın acısını çıkarırmışçasına her gün Reyhan’ı görmek isteyen Mazhar, Sevinç’ten bir türlü ayrılamadığı için haliyle Reyhan’dan tepki aldı. Sevinç takıntılı bir psikopat, onu anlayabiliyorum fakat Mazhar neden hala o yüzüğü takıyor anlamış değilim. Onu incitmeden ayrılmanın bir yolu yok, bu belli oldu. Kendileri incinmeden bunu bitirmenin bir yolunu biran önce bulmazsa eğer Mazhar, Reyhan’ı da kızdıracak. O da delirdi mi çok güzel şeyler yapmıyor hepimiz biliyoruz.
Spor salonunda gizli saklı görüşen Reyhan ve Mazhar birbirleri olmadan yapamayacaklarını çok iyi anladılar. Bir yandan kimseye görünmeyelim derken Ahmet ve Tarık’ın göz hapsi altında olduklarını fark etmediler bile. Eeee aşkın gözü kör. Ahmet (Onur Sermik’e sevgiler :)) Tarık’a göre daha sevilesi bir karakter. Yani en azından işi gücü birilerinin canını yakmak değil ve Tarık’ın aksine aşktan anlıyor. Kendisini çok seviyoruz. :)
ZeyTol cephesinde soğuk savaş hala devam ediyor. Çaktırmadan birbirlerine baksalar da sanki hiç umursamıyormuş gibi davranıyorlar. Tolga vazgeçmese de “Zaten gerçek olamayacak kadar güzeldi,” diyerek, umudunu yitirmek üzere olduğunu gösterdi. Aslında Zeyno’nun bu durumda yaptığı yargısız infaz. Daha tanımadan üç günde âşık olduğunu söylediği bir adama zaten bu kadar güvenmemesi gerekirken güvenip evlendi, sonra ortaya bu konular çıkınca hiç dinlemeden kararını verdi. Gerçekten o kadar seviyor ve güveniyor olsaydı şuanda bunları yaşıyor olmazdılar.
Ayşem ve Ömer taşınma telaşındayken bir yandan da Nail Baba ve Eda Halanın hayatıyla ilgilenmek zorunda kaldılar. Tam olarak net olmamakla beraber anladık ki; Nail Baba ve Eda Halanın arası açık ve Eda hala da abisinin yanına gidiyor. Buralar karışık, haftaya netleşir. Ev taşıma ve yeni hayata başlama konusunda ara ara umutsuzluğa kapılan Ömer’i yine Ayşem teselli etti. “Bizim hiçbir şeyimiz yoktu, sadece umutlarımız vardı,” diyerek bir kez daha onu neden bu kadar sevdiğimizi hatırlattı bize de.
Bu güzel aşk dolu sahneleri bırakıp, biraz tatsız ama bir o kadar da komik olan Üzünç meselemize gelmek istiyorum. Sevinç, nam-ı diğer Üzünç, Melda gibi kötü değil. Sinsice planlar yapamıyor. Hatta öyle ki bu depresyon numaralarının aklını da Melda’dan almış. Ama ona rağmen oyun olduğu o kadar belli ki. Herkes Mazhar’dan ayrılmamak için yaptığının gayet farkında. Depresyon numarasına yeni bir tanesi eklenerek, klasik intihar etme (ya da edememe de diyebiliriz) numarası meydana çıktı. Mazhar ve Fahriye’nin akşam Ayşemlerde olacağını bildiğinden kendine yeni bir durum yaratmaya çalışıyordu. Ayşemlerin evinde hep birlikte keyifli bir yemek yendikten sonra Reyhan ve Mazhar yine baş başa kaldılar. Tam Mazhar “Ben Sevinç’le yarın konuşacağım,” demişti ki o sırada Melda devreye girdi. Eve erken dönmeleri için bin kere uyaran Sevinç evde olmayınca Fahriye endişelendi, aradığında ise “Ben ölüyorum yetişin,” minvali bir konuşma yaparak Mazhar ve Fahriye’yi apar topar yanına çağırdı. Ah Sevinç, numaracı Sevinç, yaktın çocukların başını!
Tarık, Zeyno’nun kalbini kazanmanın yolunun fakirlikten geçtiğini düşünerek, Ahmet’in babasının şirketinin anket işine girdi. Daha önce Tolga ve Zeyno’nun yaptığı gibi, birlikte anket yapmaktı aslında amacı. İşler hiç de beklediği gibi gitmeyince çareyi Tolga’ya sataşmakta buldu yine. Ama tam o sırada Zeyno’nun babası ortaya çıktı ve işler tam anlamıyla karıştı. Tolga her şeye rağmen kanunlar izin verdiği sürece karısından boşanmayacağını söyleyince Zeyno’nun babası hafiften bir silkeledi Tolga’yı.Ama pek pes edeceğe benzemiyor Tolga. Ve bence bu işte kazanan Tolga olacak, yani ZeyTol vuslatı yakın meşaleleri yakın arkadaşlar! :)
Bu arada Ayşem ve Ömer eski günlerdeki gibi birlikte ders çalışmaya çalışırken, Elif Masal olaya dâhil oldu.
Her şeyi geride bırakıp sadece bir günlüğüne serbest gün ilan edip adalara kaçar Reyhan ve Mazhar aşklarını doyasıya yaşadılar. Bölümün en renkli, en güzel ve en komik sahnelerini oluşturuyordu. Uzun zaman sonra ikisini gelecekten konuşurken görmek çok mutlu etti. Hele ki birbirlerine olan aşklarını bağıra çağıra itiraf etmeleri… Ay ben daha konuşamıyorum sahneler konuşsun. :)
Birbirlerine aşklarını itiraf ettikten sonra bisiklet sürmeye karar veren Mazhar’ın bilmediği bir şey vardı o da Reho’nun bisiklet sürmeyi bilmediği. Sonuç ne mi oldu?
Ve karşınızdaaa Uçan Reho! :)
Ve de kız kıran Mazhar! :)
Bu eğlenceli ve aşk dolu sahnelerin ardından Fahriye ve Haluk abinin Melda’nın peşine düşmesine geldi sıra. Haluk abi hislerinden ne kadar emin olsa da Fahriye, hala Melda konusunda yanılmayı ümit ediyordu. Derken görünen köy kılavuz istemedi ve Melda’nın Menteş’le iş birliği yaptığı ortaya çıktı. Bu iş birliği Melda’nın Ömer’le olan ilişkisini bozmazsa ben çok bozulurum. Sonunu getirmeyi hedefleyen birini de affedecekse Ömer, çok işimiz var demektir. Umarım Melda bu işin içinden de sıyrılmanın yolunu bulmaz.
Bir kenarda bıraktığım pek âşık ReyMaz çiftimizi geri alıyorum. Kısa bir bisiklet macerası yaşadıktan sonra, adanın hakkını vermek üzere orada piknik yapmaya başladılar. Bu sırada kaçak günde olduklarını hatırlayınca ikisi de birbirine gelecekle ilgili şeyler sormaya başladı. Reyhan’ın hafif çocuksu bir yanı hâlâ var ama eskiden olduğu kadar değil. Bir de evlilik planı falan yaptılar ki ben televizyon karşısında eridim, bittim yahu. Reyhan nasıl erimesin? :)
Ama tabii Reyhan kızımız böyle kaçak günde yapılan evlenme tekliflerini kabul etmediği için sürprizli bir evlenme teklifi istediğini söyledi. Bu arada Reyhan ve Mazhar’ın babaya hürmetler temalı konuşmaları çok tatlıydı. Artık baya baya birbirlerinin hayatındalar ve gelecekle ilgili konuşuyorlar. Burada bir şey eksik diyordum tam, onu da Mahzar tamamladı: El ele tutuşma, hem de sevgili gibi. :)
Tam “Bu an hiç bitmesin. Hep böyle kalalım,” dedikleri anda Sevinç ve Sabri’nin görünmesi? Bize kaderin bir oyunu mu bu? Yeter artık bir rahat bırakın şuncağızları yahu, aaaa!
Son derece mutlu, bir o kadar umutlu, aşk dolu, sevecen, çoluklu çocuklu, tamamen bizden, içimizden olan bir bölümün daha sonuna geldik. 2015’e girmeden önce bir bölüm daha olacak ama ben bu bölüm hazır böyle güzelken birkaç dileğimi belirtmek istiyorum. Sizin de dilekleriniz varsa @EkranellaBBS hesabına beklerim :)
2015’de BBS için dileklerim;
-AyMer, Elif Masal’ı ve Hacer’iyle birlikte küçük, şirin, hatta mümkünse eski mavi duvarlı evlerine taşınsın,
-ReyMaz bir an önce Sevinç sorununu halledip mutlu mesut yaşasın,
-ZeyTol birbirini dinlemeyi öğrensin, vuslat gerçekleşsin,
-Nail baba mutsuz olmasın. E tabii Eda Hala da,
-Melda’nın foyası ortaya çıksın ve sonsuza kadar yok olsun,
-Fahriye’nin bir partneri olsun ve o da aşkı tatsın,
-Haluk abi hep böyle kalsın,
-Son olarak da yılbaşında hepsini mutlu mesut bir sofrada görelim. :)
Bu arada Twitter’da @garaboncuk kullanıcı adlı Gül arkadaşımız çok güzel bir şey yapmış ve Beni Böyle Sev için kendince ufak bir senaryo yazmış. Ben okudum beğendim. Hepinize tavsiye ederim.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiyle kalın…