Birinin kafasına silah dayayarak bölüm bitirmek, izleyicide heyecan yaratmanın bir yoludur. Silah dayayan kahraman açısındansa ortada çok bilinmeyenli bir denklem vardır. Tetiği çekip işi bitirmek kolayca uygulanabilecek bir karar mı, değil mi? Sonuçlarına katlanılabilir mi, bütün plan tehlikeye girer mi ve daha bir sürü soru… İşte Mete de kafasını kurcalayan bunca soru nedeniyle tetiği çekmekte tereddüt etti ve şansını kaybetti. Hoş belki bu lehine oldu, onu göreceğiz.
Boztepeli doğal olarak çıldıracaktır ama artık oyunu tribünden izlemek yerine sahalara döndüğünü, oyunu kuralına göre oynayacağını görüyoruz. Kasa olayının üstüne arsanın satılacağını öğrenince, ortada İbrahim Ferhat mevzusundan daha derin bir şeyler olduğunu düşünmeye başladı.
AJAN CENGİZ
Cengiz ise İbrahim Ferhat’ı araştırmaya devam ediyor. Ben ikisi arasında bir bağlantının ortaya çıkmasını bekliyorum. Riva’ya giderek fotoğraf arayan Cengiz ve Pamir’e kaynak olan Mete de onların görmemesi gereken fotoğrafı buldu ve sakladı. Bu arada Pamir’in bulduğu Mete’nin babası ile Nilüfer’i birlikte gösteren fotoğraftan iki çıkarım yapabiliriz. Bir: Nilüfer ile İbrahim Ferhat çok iyi arkadaştılar, belki Nilüfer de gizli görevdeydi. İki: Aralarında iş ilişkisinden öte duygusal bir bağ vardı, Boztepeli bunu öğrenince İbrahim Ferhat’ı ortadan kaldırmaya karar verdi. Bunların cevabını öğrenmek için Nilüfer’in bir şekilde diziye dahil olması gerekiyor.
Kese’ye yine bir parantez açmadan olmaz. En ciddi durumlarda bile esprili kişiliğiyle kendini sevdirmedi dersek ayıp olur. Kendisine arka arkaya lakap takılınca onu daha da çok sevdim. Murat Boztepeli’nin taktığı lakapları hatırlatalım: Karikatür, çizgi roman kılıklı herif, cıvık herif ve Zagor.
Mete’nin kasada bulduğu usb diskin şifreli olduğunu da öğrendik. Murat Boztepeli, diski kasaya saklamakla yetinmemiş, bir de üç defa hatalı grişten sonra tüm bilgilerin silineceği bir güvenlik yöntemi kullanmış. Mete bir şekilde bu diskte ne olduğunu yakında öğrenir. Büyük bir sürpriz beklemek hayalcilik olmaz.
KİRLİ ELLERGeçen bölümde Mete’yi ve babaannesini ziyarete gelen Berkes’in gerçek kimliği ortaya çıktı. Yıllardır iyi polisçilik oynayan Berkes’in bu kimliğinin altında Boztepeliler kadar kirli işlere bulaştığını öğrenen Mete de kelimenin tam manasıyla yıkıldı. Mete’nin artık Boztepeliler dışında da bir düşmanı var.
ADALET Mİ İNTİKAM MI?
Babaannenin Mete’nin gizli işler çevirdiğini öğrenmesi er ya da geç gerçekleşecek bir durumdu. Mete’nin adalete inanmadığını, babaannenin ise intikamı insana benzetmesini dinledik. “İntikam, insan gibidir: Doğar ve ölür.” Bu noktada, ilk bölümlerdeki özlü söz dozunun azaltılmasının yerinde olduğunu belirtelim. Adaletin çözemediği, yetmediği yerde intikam ne kazandırır, ne kaybettirir, neyi seçeceğimize nasıl karar veririz? Bunların hepsi ilerleyen bölümlerde Mete’nin kafasını kurcalayan sorular olacak. Bu arada Mete’nin ilk iki bölümdeki şiddetli intikam isteği de gittikçe dengelenmeye başladı. Türkan’ın jenerikte ona, “Gel herşeyi unutalım, buralardan gidelim.” diyen kız olacağına şüphemiz yok, ama Mete’nin hedefe giden yolda Esra’ya yakınlaşacağını düşünüyorum.
OYUN BAŞLASIN
Boztepeli’nin hücum oyununa geçmesiyle birlikte oyundan attırmaya çalıştığı Mete (onlar Maskeli diyorlar), Berkes’le karşı karşıya kaldı ve hiç beklemediğimiz bir anda yüzleştiler. Dizinin bu kadar erken bu noktaya gelmesini beklemiyordum. Henüz üçüncü bölüm olmasına rağmen, Mete sevkiyatı patlattı, evlerine kadar girip Boztepeli’ye gözdağı verdi, kasasını çaldı, kurye oldu. Boztepeliler, Mete’nin varlığından haberdar oldular, kanıt buldular. Berkes’in kötü adam olduğunu, Murat Boztepeli’nin kızkardeşinin de işlerin içinde olduğunu öğrendik.
Eski Hikaye, ABD’de son dönemlerde moda olan bir akım olan “hızlı” şekilde ilerlemeye devam ediyor. Birkaç bölüm sonra kovalamaca ve aksiyonun daha da artacağı belli oluyor. Dördüncü bölümde görüşmek üzere.