Merhabalar,
Yine bir pazartesi, yine bir Paramparça gecesini geride bırakırken hafızalara kazınan sahneleri hep birlikte ele almak için sizlerleyim. Bölümü özetlemeye başlamadan başlığı açıklamak isterim yüksek müsadenizle. Belli ki Harun’u izlerken otomatik olarak bu şarkı geçecek herkesin aklından. Etiketimiz de #kıskanırım ‘dı zaten.
Bölüm etiketi her ne kadar Harun’un kıskançlık krizlerine atıfta bulunmak için belirlenmiş olsa da aslında tüm gece Cihan Cansu’yu affedecek mi diye nefesler tutuldu; tabii bir de Rahmi gerçekten öldü mü diye. Cevap ise hayır; ne Rahmi öldü, ne de Cihan Cansu’yu affetti; fakat affetmeyecek diye de bir şey yok, sadece birazcık zamana ihtiyacı var Dilara’nın da söylediği gibi. Görünen o ki ona asıl koyan Cansu’nun evlenmesi değil de, Deniz’le evlenmesi, bir de yaşı küçük olduğu için kaygıları var; baba yüreği işte. Ama gönül de ferman dinlemiyor ki be Cihan, affet gitsin hayat kısa. Cansu’nun “Affet baba!” diye yalvarışları hala kulaklarımda çınlıyor. Cihan’ın inadını en kısa zamanda kıracağını umuyorum. Ha bir de Rahmi demişken o da çok sürmez bir kaç haftaya döner gelir her neredeyse, kim bilir ne pis işlere bulaştı.
Bu haftaya total olarak bir göz atacak olursak Rahmi’nin nerede olduğu belirsizliğini korurken, Cansu’nun Ozan’la yaptığı plan doğrultusunda babasının karşısına çıkıp affedilmek için yalvarışları, gözyaşları, Asu ve Hazal’ın sürekli birlikte takılmaları, gülüp eğlenmeleri, Harun’un psikopatlık level’ına yükselen kıskançlık seviyesi, Dilara’nın Cansu için Cihan’la buluşup konuşması vs. Bölümün en dikkat çekenleriydi.