Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
Kim ölü, kim yaşıyor?
Sezon: 7 Bölüm: 1

Nerede bu Eric? Bi buldurun be!

Ortalığın karıştığı, düzenin bozulduğu ama kimsenin yetişemediği bir savaşla açtık yedinci sezonu. Geçen sezonun sonunda her insana bir vampir mottosuyla vampir-insan dostluğunu başlatma hayali kuran Sam ve Bill, ani yedikleri baskınla hayalkırıklığına uğradılar. Hayalkırıklığı hadi neyse de Tara pat diye gitti mesela. Gitti derken öldü yani. PUFF! Hastalıklı vampirler kasabalıları parça pinçik edip birkaç kişiyi de yanlarını alıp toz oldular. Peki neydi onları ‘eğlencenin’ tam da ortasında birden bire gitmeye sevk eden ses? (Yoksa görüş alanımızda olmayan bir yerde Banu Alkan şarkı mı söylemeye başlamıştı?)


Yoksa her vampire bir insan mı gerek?

Sookie kendisini Alcide’in güvenli ve kaslı kollarına bırakmıştı en son. Mutlulardı da hani. Ama bu ani baskın herkesin kafasındaki düşüncelerin açığa çıkmasına sebep oldu. Alcide de kasabalılar gibi Sookie’yi suçluyordu içten içe. Sookie’nin ise düşünceleri duyma özelliği sayesinde bu düşünceye kulak misafiri olması arkadaşı Tara’yı kaybettikten sonra bardağı taşıran son damla oldu. Sadece Sookie değil, Alcide’in kafasından geçen düşünceye açıkçası ben de şaşırdım. Düşüncenin kendisine değil tabii, bunun Alcide’in kafasından geçmesine şaşırdım.

Sookie üzüntüsüyle Bon Temps’in karanlık ağaçlıklarından geçerek evine dönedursun Jessica da Andy’nin peri kızına adamıştı kendini. Andy’nin diğer kızlarını hapur hupur yediği için hissettiği suçluluk duygusu içini kemiriyordu. Andy’nin evden çıkışıyla bir peri-vampir dostluğunun gelişimine de şahit olduk. İkisinin kız kıza muhabbeti güzeldi mesela, bizim sıradan bir şey gibi geçiştirdiğimiz o muhabbetler Bon Temps’in çılgın ortamında bir nefes gibiydi tabii. Jessica, kendine bile güvenmiyordu ama Adilyn’i koruyarak onun güvenini kazandı. Jessica’nın hikayesi bu bölümlük bu kadardı.

Vampir-Peri dostluğu, kurt kuzu dostluğu gibi bi’şey…

Bölümün başından beri “Nerede bu Eric? Hadi ama hadi hadi!” diyen bir tek ben değildim herhalde. Pam Eric’i bulma umuduyla Marakeş’lerde dolanıyordu garibim. Düello yaptığı adamla muhabbeti bir inanan-inanmayan çatışmasıydı. Diyaloglardaki göndermeler hem inanan hem de inanmayanlar için sorgulayıcı nitelikteydi. Müslüman vampirimiz bu efsanevi muhabbetin üzerine şakırt diye patladı. True Blood da bir müslüman vampir göremeden bitti demeyeceğiz yani. Pam’in Eric’in izini sürerken yaşadıkları, bize alışılmışın dışında bir yerde (yani buradaki gibi islam dininin hakim olduğu bir ülkede) vampir olmanın nasıl bir şey olduğu tecrübesini de yaşatmış oldu. Bu sahneleri ellerine yüzlerine bulaştırmadan güzel bir şekilde kotardıkları için tebriki haketmişler. Congratulations! Fakaaaattt Eric’e sezon prömiyerinde yer vermediğiniz için de çok pis laflar hazırladım, bilesiniz.

Kim ölü, kim yaşıyor gerçekten?

İşte o, üç kitap yazdırma garantili diyalog!

Müslüman vampir abi: 27 kez ölmedim. 27. (Silahı göğsüne dayar ve tetiğe basar) 28. Allah beni seviyor. Senin tanrın seni seviyor mu?
Pam: Hayır, benim tanrım bana uyuz.....
Müslüman vampir abi: Dünyanın sonu geliyor. Tanrınla barışmalısın.
Pam: Sevdiğim herkes gidiyor, dokunduğum her şey ölüyor. Kendi tanrımda senin inancını paylaşmıyorsam affet.
Müslüman vampir abi: Seni kurtarabilir.
Pam: Bir de şunu dinle. Senin tanrınla benim tanrım bir otel odasına gidip birbirlerini boşaltsınlar, umurumda değil. Ben cehennemde şeytanla üçlü grup seks yapacağım.
Müslüman vampir abi: Boş konuşuyorsun. Gözlerinde aşkı da acıyı da görebiliyorum. Bu his seni tanrıya yaklaştırıyor, haksız mıyım? Yaşadığını hissettiriyor.
Pam: Sen ölüsün.
Müslüman vampir abi: Hayır, değilim. Yaşıyorum. (TETİĞİ ÇEKTİ VE PATLADI)

NEYYY? MÜSLÜMAN VAMPİR Mİ? VALLAHİ PES!

Alcide eve döndüğünde Sookie de evdeydi. Bölüm başından beri temeli anlamsız bir şeyin üzerine oturtulan Alcide-Sookie kavgası, yine anlamsız bir şekilde son buldu. “Sen böyle böyle düşündün ama :(“, “Düşüncelerimle beni yargılama ama”, “özür dilerim”, “seni seviyorum”… doldur boşalt uyduruk bir kavga ve sonrasında barışma izledik. Altı üstü bir sevişme izleteceksiniz diye, niye bize bu ceza?

Huzuru Alcide’in edeleli kollarında bulan ‘mazlum’ Sookie.

Bill ile Andy’nin barışmasalar da birbirlerini çıkarları doğrultusunda idare edebilecekleri duruma gelmelerini izledik. Arlene, Andy’nin karısı ve Sam’in hamile sevgilisi hastalıklı vampirlerin elindeydi ve bu yüzden işbirliği yapmaları gerekiyordu. Andy altı sezondur üzerine yapışan salaklığı bu sezon baya atmış görünüyor. Ah o salaklığı biraz olsun bizim deli oğlan Jason da ataydı, iyiydi. Gerçi biz onu öyle seviyoruz galiba.

Jessica, Adilyn ile uğraşırken erkek arkadaşı da bizim Lafayette ile işi pişirmekle meşguldü. Gerçi ortada pişirme vakası yoktu da verilen sinyaller sanki o yöndeydi. Delikanlımız biseksüel çıktı. Jessica’nın bundan haberi var mı? Yoksa bir kapışma mı olacak bunun üzerinden göreceğiz.

“Yani bana sorarsan acı çekmenin, korkmanın, üzülmenin pişman olmanın bir anlamı yok. Gülebilirsin, ağlayabilirsin, tüttürebilirsin. Fark etmez. Tara'ya veya evrene. Hiçbir şey değişmiyor”

Kapanış sahnesi Sookie’den geldi. Kasabalılara hepsinin düşüncelerini duyduğunu haykırdı ve herkesi sevdiğini dile getirip ‘halkı kucaklayıcı’ bir balkon konuşması yaptı. Ne kadar etkili oldu bilinmez tabii de kasabalının nefretini tek bir kişiye yöneltme isteğini biraz olsun sekteye uğratacak herhalde. Konuşma esnasında Sookie’nin ağzına iki tane çakmak isteyenlere de buradan selam olsun, yalnız değilsiniz.

Tara ve histerik annesi… Tara nerede mi? E patladı işte be ya.

Bölümün en başarılı sahneleri Pam’in yer aldığı sahneler, en başarısız ve sıkıldığım sahneleri ise Tara’nın histerik annesinin yer aldığı sahnelerdi. Bana kalırsa çok da başarılı olmayan sezon prömiyerinin çıtasını Pam’in efsanevi sahneleri yükseltti. Jason’ın salaklığından dem vursam da yine güldüren laflar ondan geldi, armageddon esprisi ve erkekliği ile ilgili triplerini izlemek eğlenceliydi. Eric’in ilk bölümde yer almaması, akıbetini merak edip izleyenler için hüsran olsa da gelecek bölüm için merak uyandırma stratejisi bakımından akıllıca bir hamleydi. Yine de özledik be insafsızlar, bari son sahnede göreydik!

Üç sezondur “çok bozdu” söylemleriyle izleye izleye final sezona kadar geldim ama her başladığında da ne kadar özlediğimi hissettim, yalan yok. Final sezonunda bir aksilik olmazsa beraberiz, haftaya görüşmek üzere. Geç kalmayın.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR