"Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulur…” Emir bir anlık öfkesine yenilerek geri dönülmez bir adım attığında, aniden çakılacağını hesaba katamadı ve fena halde bozguna uğradı. Kemal’in kardeşlerinden de daha önemli olan biricik anne ve babasına dokunması onun tabii ki zararındaydı ama o bunun farkında değildi. Kemal’in karşı atak yapacağını düşünmemesi, hatta bu atağın onu bu kadar derinden etkileyeğini tahmin edememesi Emir’i fena halde dumur etti. Emir gibi hesaplı, planlı bir adamın bu adımı hesaplayamamasını siz de benim gibi garipsediniz mi? Nasıl oldu da Kemal’in sineceğini düşünme gafletine düştü? Sırf Kemal’i öne geçirmek adına yapılan bu kurgu sizce de inandırıcı mıydı?
Bunun dışında şirketin içindeki casuslar Nihan ve Leyla çok tatlı değiller mi? Kozcuoğlu şirketinin batışını ben de onlar kadar görmek istiyorum… O şirket herkesin hayatının kararmasına sebep olan şirket… O şirketin getirdiği paralar yüzünden Emir’in kolu her yere uzanabildi. O paralar yüzünden Nihan’ın hayatı karardı, Ozan’ın hayatı bitti, Kemal’in hayatı darma duman oldu… Birden değil, aniden değil, can çekişe çekişe batsın o şirket! Bu yüzden her hamlelerinde Leyla ve Nihan’ın arkasındayım.
Ve gelelim fragmanlarında bile bizi oldukça heyecanlandıran kick box sahnelerine… İlk dakikasından sonuna kadar müthiş zevk veren sahnelerdi. Ağır dramdan çıkıp böyle güzel sahnelerle nefes almamız çok iyi oluyor. Bir de Neslihan Atagül’ün tatlılığı beni benden alıyor! Ayrıca Kemal’in planları gitgide ustalaşmıyor mu? Konu olarak kesinlikle alakasız ama bu tıkır tıkır işleyen planlar bana çook ama çoook sevdiğim Ocean’s film serisini hatırlatıyor. Bu ince, gizli planlar, ters köşeler öyle heyecanlı, öyle zevk verici ve öyle zekice.
Tarık tüm bölüm boyunca düşünceli düşünceli dolandı durdu, bunalım bunalım takıldı. Yaptığı hataların yeni yeni farkına varmaya başladı… Kardeşin ne demek olduğunu yeni anladı. Yanlış adama güvendiğini yeni anladı ama malesef iş işten çoktaan geçti… Emri verenin Emir, uygulayanın da Tarık olduğu zaten belliydi. Tarık boşu boşuna nikahına geç kalmamıştı. Ama üzüldüğüm tek nokta; Tarık Zeynep gibi insafsız, arkadan vuran, ihanetçi, gözü kara bir kardeş değildi… Bunu keşke Tarık yerine Zeynep yapmış olsaydı. Daha az üzülürdük çünkü Zeynep’in yaptığı kötülüklere artık çok alıştık… Kısacası onun etiketinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
Kleopatra ve Kolombo’nun (bu adlarıyla daha çok seviyorum) olduğu sahneleri izlemeyi çok seviyorum ve onlarla inanılmaz eğleniyorum. Uzun zamandır birbirine hem bu kadar yakışan, hem de bu kadar eğlenceli bir çift izlememiştim. Kerem Alışık’a zaten hayranım, bir de bu diziye ne kadar yakıştığını düşünmeden edemiyorum. Mekteplinin mührü de çok iyi bir yakıştırmaydı, söylemeden edemeyeceğim! :) Leyla’nın da yemeği süper görünüyordu, ta ki Nihan ve Kemal’in orada buluşacağını öğrendiğim ana kadar. Allah aşkına nasıl ikisinin de aklına gelmiyor bir telefon açmak? Leyla belki evde değil, belki misafiri var biraz nezaket ya hu! Güzelim first date’i resmen double date yaptılar. :) Araya giren ciddiyeti hiç saymadan bu şenlikten yaşanan romantik anlara geçiş yapmak istiyorum… Ayhan’ın da söylediği gibi; geçmez… Hiçbir şey kolay geçmez. Bir kere açılan o yara üstüne güller de atsan kanar, kezzap da… Bir kere kalbine düştüyse eğer sevda, nasıl çıkarasın ki bir daha? İstediğin kadar düşman ol, ya da kaç git, içine kök saldıktan sonra her kestiğin dal daha da yeşerecek içinde… Kalmayacak öyle başsız, uçsuz; sen istemesen de yine açacak güller içinde, hiç durmadan… Yeri gelecek kara güller açacak, yeri gelecek kırmızı, yeri gelecek beyaz… Ama açacak mutlaka! Kemal’in içindeki kara güller şimdi yeniden kırmızıya dönüşüyor çünkü içine gömdüğü, bastırdığı özlem onu her gün karşısında gördükçe daha da zorluyor.
Nasıl da içi gidiyor Nihan uyurken, nasıl tutamıyor kendini… Çok dokunuyor içime onun o kırık bakışları, kavuşamadığı gözleri. Kemal çok yanlışın oldu ama güzel seviyorsun be adam! Uzun zaman sonra ilk defa gözlerini sevdiği kadına, hatta bilmese de kızına açması ne kadar iyi oldu, beş senelik özlemi bir anda aldı götürdü… O mutlu sabahı Leyla her ne kadar mahvetmeye çalışsa da Kemal en doğru kararı verdi, Asu gibi bir gurursuzla evlenmekten vazgeçti! Nihan havalara uçacağına saçma sapan triplere girdi. Korkuyor evet, ama Kemal şu anda tam kıvamında. Her şeyi söylese Deniz’i alıp Nihan’ı bırakmaz, onu da alır… Ama Nihan hala direnmelerde…
Finalde gelinen yer neresiydi bir türlü anlamadım ama Kemal söylediklerinde sonuna kadar haklıydı! Ayrıca o ne güzel öpüştü ya hu? Kana kana, içten, en dolu özlemle… Kemal’in ömrü yeter mi seni unutmaya Nihan? Peki ya senin kalbin yeter mi?…
Harika bir bölümdü!
Emeklere sağlık…