MedCezir sezonu dosta düşmana ders niteliğinde harika bir bölümle açtı. Ender Serez’in ölümü, ayrılıklar falan derken gayet toplu bir bölüm vardı doğrusu. Her şeye bakacağız ama önce Yaman’ın değişiminden bahsetmek istiyorum. Uzun ilişki sonrasında erkeklerin etraflarındaki bütün kadınlara asılma durumları genel bir tutum sayılabilir. Ama bu olay aslında sevgilisi onu aldatmışsa falan olur. Yani Yaman’ın buradaki durumu bir hırs değil, unutma çabası. Ancak sevgili Yaman çiviyi çivi söker, iğne değil. Bu yüzden kimi öpersen öp bir süre sonra tadı kaçacak. Yaman’ın aşk konusunda farklı dinamikleri olmadığını da biliyoruz. Bu yüzden işe yaramayacak. Ama bu ‘it’s not right but it’s okay’ durum beni sevindirmedi değil. Yaman’ın ‘bebek uyanacak’ dikkatiyle yaşamasını sevmiyordum biliyorsunuz. Azıcık günaha gir Yaman, sana değer katar be Çokoprens.
Geçen sezon Mira, Sude, Orkun ve Ender büyük sınavlar verdi. Sude hep hile yapar, Orkun bilerek hep yanlış cevabı verir biliyorsunuz. Ender, paniğinden tek yanlışla bütün doğrularını götürdü. Bu sezonda kimlerin sınavlara tutulacağı bu bölümden belli oldu. Mira’nın bitmeyen yazılı-yoklamasına ek olarak Yaman’ınkini göreceğiz. Yaman ilk kez bu kadar ateş hattında. Doğru tercihler yaptım sanıp, her seferinde Mira’yı unuttum sanıp, yine çiçeğine bal arıları gibi gidecek. Bu arada kiss kiss bang bang Yaman çok iyi olmuş ama galiba Mira’nın Yaman’ı bekleyişinden hareketle verilen toz pembeliğin bir tarafı eksik kaldı. Madem böyle bir şey var, ben ikisi de birbirlerinin ilki olsun isterdim.
Tek başına böyle ama Yaman’ı görünce hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışmaktan kleptoman gibi gözüküyor.
Geçen sezon aşkından gururunu defalarca ayaklar altına alan bir Mira vardı. Bu sezon aşkına bir de özlem eklenmiş ama daha taktikçi bir Mira var. Aferin Mira, böyle git canım. Taktiği elden bırakanın elini de tutan olmaz. Eylül ve Mira’nın muhabbetlerini aşırı özlemişim, Yamanlar çıkınca buz gibi içeriye girmesine de bayıldım. Yaman’ın kendisini unutmadığından çok emin Mira. Eskisi gibi Yaman’ın aşkından şüphe duymuyor. Mira ile ilgili en büyük değişim kıyafetleri. Geçen sezon binde bir potansiyelini gösteren Mira, bu bölüm tek bir falso bile vermedi. Bölüm sonundaki tuvaletinden, havaalanındaki haline, havuz partisine, Sude ve Asım Şekip Kaya’yı beklerken ki ev modundan okuldaki saçı kurdelalı haline kadar hepsi harikaydı. Zannedersin Amerika’ya tedaviye veya herhangi bir şey okumaya değil, Londra’ya moda okumaya gitmiş. (Zaten o yanlış bir tercih olurdu çünkü Mira Beylice, bir çantaya ya da parfüme adı verilecek bir kadın.) Mira’da değişmeyen en önemli şey ise yine her şeyin kendi isteklerine göre gerçekleşmesini istemesi. Dünyada gerçekten başka bir insanın hayatının da etten kemikten olduğunu düşünmüyor. Mert’i arayamamış ama geri dönünce de Serezler’e gitmenin baştan yolunu yapmak için "Ben şimdi Yaman yüzünden arkadaşımla sohbet edemeyecek miyim?" diyor bir de. Ahahaha, sanki Yaman olmasa Mert senin umrundaydı. Mesela Yaman ile cenaze sonrasındaki ayrılık sahnelerinde, "Sizin yanınızda olmama bile izin vermiyorsun!" dedi ya, o aslında Yaman’ın yanında kalma bahanesiydi. Hiç uç ve kötü bir durum değil bu. Herkes empatik olmak zorunda değildir, Mira’nın kimseye zarar verdiği de yok ve Mira’yı karmaşık yapan en önemli özelliği bu "Ben tekim," ("I am unique") algısı. Bu arada o ayrılık sahnesinde de Yaman, kızın canı daha da yansın diye nasıl yakışıklı? Ama allahtan Mira, şehirden ayrılırken, o "Biz sadece arkadaşız," derken o kadar ateşliydi ki ödeştiler. Yine de favorim Yaman’ın numarasının değişmesi üzerine, "Mert’i sormak için aramış olabilirim," açıklaması, yerim ya!
Geçen sezon aşkından gururunu defalarca ayaklar altına alan bir Mira vardı. Bu sezon aşkına bir de özlem eklenmiş ama daha taktikçi bir Mira var. Aferin Mira, böyle git canım. Taktiği elden bırakanın elini de tutan olmaz. Eylül ve Mira’nın muhabbetlerini aşırı özlemişim, Yamanlar çıkınca buz gibi içeriye girmesine de bayıldım. Yaman’ın kendisini unutmadığından çok emin Mira. Eskisi gibi Yaman’ın aşkından şüphe duymuyor. Mira ile ilgili en büyük değişim kıyafetleri. Geçen sezon binde bir potansiyelini gösteren Mira, bu bölüm tek bir falso bile vermedi. Bölüm sonundaki tuvaletinden, havaalanındaki haline, havuz partisine, Sude ve Asım Şekip Kaya’yı beklerken ki ev modundan okuldaki saçı kurdelalı haline kadar hepsi harikaydı. Zannedersin Amerika’ya tedaviye veya herhangi bir şey okumaya değil, Londra’ya moda okumaya gitmiş. (Zaten o yanlış bir tercih olurdu çünkü Mira Beylice, bir çantaya ya da parfüme adı verilecek bir kadın.) Mira’da değişmeyen en önemli şey ise yine her şeyin kendi isteklerine göre gerçekleşmesini istemesi. Dünyada gerçekten başka bir insanın hayatının da etten kemikten olduğunu düşünmüyor. Mert’i arayamamış ama geri dönünce de Serezler’e gitmenin baştan yolunu yapmak için "Ben şimdi Yaman yüzünden arkadaşımla sohbet edemeyecek miyim?" diyor bir de. Ahahaha, sanki Yaman olmasa Mert senin umrundaydı. Mesela Yaman ile cenaze sonrasındaki ayrılık sahnelerinde, "Sizin yanınızda olmama bile izin vermiyorsun!" dedi ya, o aslında Yaman’ın yanında kalma bahanesiydi. Hiç uç ve kötü bir durum değil bu. Herkes empatik olmak zorunda değildir, Mira’nın kimseye zarar verdiği de yok ve Mira’yı karmaşık yapan en önemli özelliği bu "Ben tekim," ("I am unique") algısı. Bu arada o ayrılık sahnesinde de Yaman, kızın canı daha da yansın diye nasıl yakışıklı? Ama allahtan Mira, şehirden ayrılırken, o "Biz sadece arkadaşız," derken o kadar ateşliydi ki ödeştiler. Yine de favorim Yaman’ın numarasının değişmesi üzerine, "Mert’i sormak için aramış olabilirim," açıklaması, yerim ya!
Mira ve Orkun’un saçlarına renk ve model olarak aynı işlem uygulanmış, Amerika çok prenses geçmiş olmalı.
Elif diye yeni bir karakterimiz var ama bölümün ikilisinin Orkun ve Mira olduğunu söylememe gerek yok. Her şey çok güzeldi, bestie’liğin dibine vurdukları belli olan tatillerinden o kadar tatlı döndüler ki anlatamam. Biliyorsunuz ben Orkun ve Mira’nın eskiden beraberlerken kesinlikle golden couple olduklarını düşünüyordum ama kesinlikle maç sayısı (match point) Yaman ve Mira. Ayrıca Mira ve Orkun’un arkadaşlığı benim için sevgililiklerinden daha heyecanlı. Ha ama en başa dönmekse olayımız ihtişam, sansasyon ve arkadaşımın aşkısın niteliklerinden dolayı Mira-Orkun-Hale üçgeni çok keyifli. Hale’nin mesajına cevap vermeyen Orkun’a bilenerek partiye efsane beyaz tulumuyla gelen Hale ve Mira aynı yoldan gelip gittiler ama karşılaşmalarını görmedik. Orkun ile Hale ise yine birbirlerinin bütün kötü hücrelerini bildikleri için restleştiler. Hale de bölümlük kötülüğünü hayran olduğum "a-a" vurgusuyla yaptı yine hem de Yaman’a. "Mira’nın seni dirseklemesinden sonra kadınlar tuvaletinin önünde mi bekliyorsun?"ve kahkahası beni de güldürdü. Orkun ve Mira konusunda bir sürü yarası olmasına rağmen Hale’nin Yaman konusunda tavrını hiç değiştirmemesini de çok gerçekçi bulmaktayım, "varoşsa varoş, bitti" diyor herhalde. Yine Mira ve Orkun’a dönersek Yaman ve Elif’i gördükleri her yerde köşelerde fiskos yapmalarına da bayıldım. Özellikle okulda Orkun pembe pantolonu ve Mira başındaki kurdelasıylayken. Bu arada ikisinin çok benzediğini fark ettim, ikiz gibiler resmen. Anlam veremediğim tek yer Kibariye’den Sil Baştan çalarken yaptıklarıydı. O 19 Mayıs hareketleri neydi öyle? Anlamlandıramadığım bir diğer şey de Orkunstar’ın bu "Benimle kıskandır" ayaklarını ne amaçla yaptığı. Çünkü Turunç Nadir’e hiç o taraklarda bezi olmadığını belli etti ve onun akıl çelmelerine kanmayacağını da gösterdi. Sonuçta Orkun geçen sezon Sude-Sedef hattında sürekli yer değiştiren bir müttefikti, Turunç Nadir’in desteksiz fitlerine gelmezdi. Bu yüzden sanki bana hepsi sadece eğlence için gibi geliyor. Bile bile yanlış cevabı söylüyor yani yine. Bu arada Turunç Nadir resmen dizinin insan ilişkilerinden beslenen gücünü azaltıyor. Yani efsane olaylar yaratılabilecek bir sürü karakter var, orada Turunç Nadir’in arşivleri ve bütün Altınkoy’u yok etme çabaları. Hasan’ın yanında kesin Giray da girdi o eve, biliyorum ben. O da insanların evine gizlice girmeyi huy edindi kendine ama Orkun-Giray sezon açılışında pek bir şey yapmadılar. Benim için o önemli valla.
Elif diye yeni bir karakterimiz var ama bölümün ikilisinin Orkun ve Mira olduğunu söylememe gerek yok. Her şey çok güzeldi, bestie’liğin dibine vurdukları belli olan tatillerinden o kadar tatlı döndüler ki anlatamam. Biliyorsunuz ben Orkun ve Mira’nın eskiden beraberlerken kesinlikle golden couple olduklarını düşünüyordum ama kesinlikle maç sayısı (match point) Yaman ve Mira. Ayrıca Mira ve Orkun’un arkadaşlığı benim için sevgililiklerinden daha heyecanlı. Ha ama en başa dönmekse olayımız ihtişam, sansasyon ve arkadaşımın aşkısın niteliklerinden dolayı Mira-Orkun-Hale üçgeni çok keyifli. Hale’nin mesajına cevap vermeyen Orkun’a bilenerek partiye efsane beyaz tulumuyla gelen Hale ve Mira aynı yoldan gelip gittiler ama karşılaşmalarını görmedik. Orkun ile Hale ise yine birbirlerinin bütün kötü hücrelerini bildikleri için restleştiler. Hale de bölümlük kötülüğünü hayran olduğum "a-a" vurgusuyla yaptı yine hem de Yaman’a. "Mira’nın seni dirseklemesinden sonra kadınlar tuvaletinin önünde mi bekliyorsun?"ve kahkahası beni de güldürdü. Orkun ve Mira konusunda bir sürü yarası olmasına rağmen Hale’nin Yaman konusunda tavrını hiç değiştirmemesini de çok gerçekçi bulmaktayım, "varoşsa varoş, bitti" diyor herhalde. Yine Mira ve Orkun’a dönersek Yaman ve Elif’i gördükleri her yerde köşelerde fiskos yapmalarına da bayıldım. Özellikle okulda Orkun pembe pantolonu ve Mira başındaki kurdelasıylayken. Bu arada ikisinin çok benzediğini fark ettim, ikiz gibiler resmen. Anlam veremediğim tek yer Kibariye’den Sil Baştan çalarken yaptıklarıydı. O 19 Mayıs hareketleri neydi öyle? Anlamlandıramadığım bir diğer şey de Orkunstar’ın bu "Benimle kıskandır" ayaklarını ne amaçla yaptığı. Çünkü Turunç Nadir’e hiç o taraklarda bezi olmadığını belli etti ve onun akıl çelmelerine kanmayacağını da gösterdi. Sonuçta Orkun geçen sezon Sude-Sedef hattında sürekli yer değiştiren bir müttefikti, Turunç Nadir’in desteksiz fitlerine gelmezdi. Bu yüzden sanki bana hepsi sadece eğlence için gibi geliyor. Bile bile yanlış cevabı söylüyor yani yine. Bu arada Turunç Nadir resmen dizinin insan ilişkilerinden beslenen gücünü azaltıyor. Yani efsane olaylar yaratılabilecek bir sürü karakter var, orada Turunç Nadir’in arşivleri ve bütün Altınkoy’u yok etme çabaları. Hasan’ın yanında kesin Giray da girdi o eve, biliyorum ben. O da insanların evine gizlice girmeyi huy edindi kendine ama Orkun-Giray sezon açılışında pek bir şey yapmadılar. Benim için o önemli valla.
Taze dul Selim Serez denizlerde seksi imajıyla.
Eveeet, bu sezon sınavı başlayanlardan biri de Selim. Bu zamana kadar başkalarının sınavlarına müdahale etti şimdi sıra onda. Güzel gidiyor ama; ben sevdim. Eskisi gibi bilip bilmeden dürüstlükten dem vuran Selim’dense daha derdi olan bir Selim Serez vardı doğal olarak. Önemli bir şeyi öğrenmiş oldu hatalarla ilgili, üstelik en yakınından. Ve hatasına rağmen herkesin masum olabileceğini kendi de görmüş oldu, çünkü Ender masumdu. Ender’e davetlerden yakınıp, bu sefer canı gönülden gelmesi ise çok güzeldi. Ender konusu açıldığında hep içime bir düğüm oturdu evet; ama iki yerde çok kötü oldum. Birincisi Sedef’in Selim ve Mert'le, Ender’in kıyafetlerinin başında ağlarken kötü olması bir diğeri de Asım Şekip Kaya’nın her sahnesi. Adamdan gitmiş arkadaşlar. Koskoca Asım Şekip Kaya, bütün sınavların soru bankası tutulmuş. Beren’in isteklerini kırmaması, Sedef’e özledim demesi, Sedef’in bunun bedeli ile ilgili üzüntüsü ve finalde Asım Şekip Kaya’nın Selim’e "Oğlum" demesi beni bölüm boyunca bitiren şeylerdi. Benim Bay AŞK’tan beklediğim de buydu zaten. Bölüm başında Sedef’in gecenin içinde o gecelikle olan harika görüntüsünün yanında ablasından ona kalan en büyük mirası da gördük. Sude, aşık olduğum elbisesiyle, Selim-Ender hakkında konuşurken beklediğimden fazlasıyla ağlarken, Sedef’in onu gösterişle suçlaması tamamen bir Ender Serez sahnesiydi. Neyin nasıl olması gerektiğiyle ilgili belirli yargıları Ender’in vardı çünkü, Sedef’in değil. Orada biraz ayıpladım Sedef’i ama Faruk ile olan tatlış ilişkilerinden ötürü görmezden geldim. Aralarında hiçbir şey olmaması canımı sıksa da, bu roomieliğe alışverişlerin yarı yarıya ödenmesi dahil mi merak ediyorum. Bu da Sedef’i yine saçma olan ama Sedef olduğu için asla mantıksız gelmeyen saç modeliyle Macro’da alışveriş yaparken görünce aklıma geldi. Yetişkinlerin arasına yeni katılan gazeteci Deniz ise benden tam puan aldı. Sude ile kıl ve terden oluşan Sinan konuşurlarken Selim’i onların yanına yaklaştırmaması çok iyiydi. Sude de Sinan’ı oradan kovmayı hem Selim’e hem de Ender’e borçluydu. Neyse Deniz ile ilgili şöyle bir çekince var sadece, o da biraz tuhaf oluşu. Yani Selim-Ender aşkına kafayı takmış olması garip ve bunun üzerine mektup yazması biraz hadsizce. Bir de Selim’e ilk kez bu kadar canı gönülden hak veriyorum Deniz’i şantajcı sandığı için çünkü kadında şantajcı tipi var.
Eveeet, bu sezon sınavı başlayanlardan biri de Selim. Bu zamana kadar başkalarının sınavlarına müdahale etti şimdi sıra onda. Güzel gidiyor ama; ben sevdim. Eskisi gibi bilip bilmeden dürüstlükten dem vuran Selim’dense daha derdi olan bir Selim Serez vardı doğal olarak. Önemli bir şeyi öğrenmiş oldu hatalarla ilgili, üstelik en yakınından. Ve hatasına rağmen herkesin masum olabileceğini kendi de görmüş oldu, çünkü Ender masumdu. Ender’e davetlerden yakınıp, bu sefer canı gönülden gelmesi ise çok güzeldi. Ender konusu açıldığında hep içime bir düğüm oturdu evet; ama iki yerde çok kötü oldum. Birincisi Sedef’in Selim ve Mert'le, Ender’in kıyafetlerinin başında ağlarken kötü olması bir diğeri de Asım Şekip Kaya’nın her sahnesi. Adamdan gitmiş arkadaşlar. Koskoca Asım Şekip Kaya, bütün sınavların soru bankası tutulmuş. Beren’in isteklerini kırmaması, Sedef’e özledim demesi, Sedef’in bunun bedeli ile ilgili üzüntüsü ve finalde Asım Şekip Kaya’nın Selim’e "Oğlum" demesi beni bölüm boyunca bitiren şeylerdi. Benim Bay AŞK’tan beklediğim de buydu zaten. Bölüm başında Sedef’in gecenin içinde o gecelikle olan harika görüntüsünün yanında ablasından ona kalan en büyük mirası da gördük. Sude, aşık olduğum elbisesiyle, Selim-Ender hakkında konuşurken beklediğimden fazlasıyla ağlarken, Sedef’in onu gösterişle suçlaması tamamen bir Ender Serez sahnesiydi. Neyin nasıl olması gerektiğiyle ilgili belirli yargıları Ender’in vardı çünkü, Sedef’in değil. Orada biraz ayıpladım Sedef’i ama Faruk ile olan tatlış ilişkilerinden ötürü görmezden geldim. Aralarında hiçbir şey olmaması canımı sıksa da, bu roomieliğe alışverişlerin yarı yarıya ödenmesi dahil mi merak ediyorum. Bu da Sedef’i yine saçma olan ama Sedef olduğu için asla mantıksız gelmeyen saç modeliyle Macro’da alışveriş yaparken görünce aklıma geldi. Yetişkinlerin arasına yeni katılan gazeteci Deniz ise benden tam puan aldı. Sude ile kıl ve terden oluşan Sinan konuşurlarken Selim’i onların yanına yaklaştırmaması çok iyiydi. Sude de Sinan’ı oradan kovmayı hem Selim’e hem de Ender’e borçluydu. Neyse Deniz ile ilgili şöyle bir çekince var sadece, o da biraz tuhaf oluşu. Yani Selim-Ender aşkına kafayı takmış olması garip ve bunun üzerine mektup yazması biraz hadsizce. Bir de Selim’e ilk kez bu kadar canı gönülden hak veriyorum Deniz’i şantajcı sandığı için çünkü kadında şantajcı tipi var.
Mert galiba Orkun’un gözlüklerini almış.
Ölümün birden bire gelişinin şaşkınlığı ve o sırada normal seyretmesi gereken hayatın devam edip etmemesi ile ilgili bocalamanın çok güzel yansıtıldığını düşünüyorum. Özellikle Mert üzerinden. Mert’in komikli olması da doğru bir karakter durumu. Bu çocuğun birden drama queen’e dönüşmesini bekleyemeyiz. Tabii ki atlatma biçimi Eylül’ün yıllarca onu görmemesiyle, insanların onu dışlamasıyla baş ettiği gibi olacaktı. Bir tek Eylül’den ayrılma sebebini anlamadım. Daha doğrusu madem geri dönünce barışacaktın neden ayrıldın. Eylül’ün dediği şey çok doğru çünkü; ikisinin de yaraları aynı şu an. Eylüller’in evinin oradaki sahne de çok güzeldi. Mert ve Eylül aşkı bu sene şıpsevdi değil de pez tadında sanki. Hafif buruk ve ben bu olayı ikisine çok yakıştırdım. Eylül’ün Mert’in çizimlerini Uzay’a vermesini ise kendi tabiri ile dev ayıp buldum. Evet Eylül’ün gözü hafif dışarıdadır, bu hep böyleydi. İlk geldiğinde Yaman’a bile sarmıştı ama asla icraata geçmez. Mesela havuzda Uzay öpecek gibi dururken nasıl ellerini kezo kezo tuttu öyle? Onun slutlığı dilinde ama bu çizimleri verme olayı biraz özel oldu. Üstelik ben Uzay’dan da hoşlanmadım. Sakallarını kesmiş ama bir olmamışlık var. Sen ne bir Mert’sin ne de ayrı bir Uzay olmuşsun. Anlamadım onu. Eylül ise yazı boşa geçirmemiş güzelleşmiş. Saçlarının uzamasının yanında bir güzel zayıflamış. Zaten fazlası yoktu da bir hoşluk gelmiş. Mert’in sakalları ile ilgili fikrini merak ediyordum onu da sevmiş. Zaten Mert’e aşık aşık bakıyor biraz ağır geldi bana onların hikayesi, kalbim kaldırabilecek mi bilemedim. Hoşuma giden kısmı Mert-Eylül cepte değil artık ve Tuğçe devreye tekrar girdi. Mesela ilk karşılaşmalarında Mira, Orkun’un kollarında kahkahalar atarken ve Eylül de Uzay’ın kucağında "ayakları yerden kesilirken" ilk Tuğçe gördü Mert’i (Mert ve Yaman’ın tahmin bile edemeyecekleri bu ‘hayat devam ediyor’ tablosu beni epey güldürdü bu arada). Tuğçe ve Eylül’ün atışmaları tatlı oluyor seviyorum. Bir de azıcık Eylül aşk acısı çeksin, kesin çok lezzetli olur. Ha bir sezon boyunca Eylül'e karşı Gamze'yi tuttum ama artık bitti. Neden mi peki? Hemen söyleyeyim, Gamze hamileyken saçlarını boyatmış, açtırmış. Bir kere hamileyken saçlar boyanmaz çok tehlikeli!
Ölümün birden bire gelişinin şaşkınlığı ve o sırada normal seyretmesi gereken hayatın devam edip etmemesi ile ilgili bocalamanın çok güzel yansıtıldığını düşünüyorum. Özellikle Mert üzerinden. Mert’in komikli olması da doğru bir karakter durumu. Bu çocuğun birden drama queen’e dönüşmesini bekleyemeyiz. Tabii ki atlatma biçimi Eylül’ün yıllarca onu görmemesiyle, insanların onu dışlamasıyla baş ettiği gibi olacaktı. Bir tek Eylül’den ayrılma sebebini anlamadım. Daha doğrusu madem geri dönünce barışacaktın neden ayrıldın. Eylül’ün dediği şey çok doğru çünkü; ikisinin de yaraları aynı şu an. Eylüller’in evinin oradaki sahne de çok güzeldi. Mert ve Eylül aşkı bu sene şıpsevdi değil de pez tadında sanki. Hafif buruk ve ben bu olayı ikisine çok yakıştırdım. Eylül’ün Mert’in çizimlerini Uzay’a vermesini ise kendi tabiri ile dev ayıp buldum. Evet Eylül’ün gözü hafif dışarıdadır, bu hep böyleydi. İlk geldiğinde Yaman’a bile sarmıştı ama asla icraata geçmez. Mesela havuzda Uzay öpecek gibi dururken nasıl ellerini kezo kezo tuttu öyle? Onun slutlığı dilinde ama bu çizimleri verme olayı biraz özel oldu. Üstelik ben Uzay’dan da hoşlanmadım. Sakallarını kesmiş ama bir olmamışlık var. Sen ne bir Mert’sin ne de ayrı bir Uzay olmuşsun. Anlamadım onu. Eylül ise yazı boşa geçirmemiş güzelleşmiş. Saçlarının uzamasının yanında bir güzel zayıflamış. Zaten fazlası yoktu da bir hoşluk gelmiş. Mert’in sakalları ile ilgili fikrini merak ediyordum onu da sevmiş. Zaten Mert’e aşık aşık bakıyor biraz ağır geldi bana onların hikayesi, kalbim kaldırabilecek mi bilemedim. Hoşuma giden kısmı Mert-Eylül cepte değil artık ve Tuğçe devreye tekrar girdi. Mesela ilk karşılaşmalarında Mira, Orkun’un kollarında kahkahalar atarken ve Eylül de Uzay’ın kucağında "ayakları yerden kesilirken" ilk Tuğçe gördü Mert’i (Mert ve Yaman’ın tahmin bile edemeyecekleri bu ‘hayat devam ediyor’ tablosu beni epey güldürdü bu arada). Tuğçe ve Eylül’ün atışmaları tatlı oluyor seviyorum. Bir de azıcık Eylül aşk acısı çeksin, kesin çok lezzetli olur. Ha bir sezon boyunca Eylül'e karşı Gamze'yi tuttum ama artık bitti. Neden mi peki? Hemen söyleyeyim, Gamze hamileyken saçlarını boyatmış, açtırmış. Bir kere hamileyken saçlar boyanmaz çok tehlikeli!
Canım Altınkoy VIP sandığından daha kötü, gör bak neler olacak!
New girl’e gelelim bakalım. Elif zaten aynı Zeynep gibi banko iyi kız ismidir. Bu sinir bozucu iyiliğini hiç bozmamasını isterim çünkü belli ki bu sayede çok eğleneceğiz. Bir kere gözüm dışarıdaki ayaklarına hiç bulaşma çünkü resmen sen keşfettin Yamanlar’ı teknedeyken. Sonra yalandan düşmeler, üzerine dökmelerle, kafa çarpmalarla romantik komedilerden öğrendiğin taktikleri uygulamalar falan bize sökmez. Leş ötesi ‘erkeksiz’ arkadaşlarından bahsetmeyeceğim bile. Neyse bu yeni karakterin The O.C.’deki aslına gelelim. Bu Taylor, Marissa (Mira) öldükten sonra esas kız diye gelen kız. Gerçi daha önce üçüncü sezonda bir çıkmıştı ama o da Summer (Eylül) ve Mert (Seth)’in arasında kıskançlık olmuştu. Yani buradaki Mert’in hoşlantısı ve Eylül’ün kıskanması gibi. Bu Taylor yani Elif, The O.C. lisede geçtiği için bizimkilerle aynı üniversitede değil de aynı lisedeydi. Hatta Marissa (Mira), Summer (Eylül), Holly (Hale) ve Luke (Orkun)’tan şımarıklıkları yüzünden nefret ederdi ama bizimkiler asla onun farkında değillerdi Seth (Mert) olayına kadar. Neyse işte bu gıcık kız. Ama iyi Taylor olması, çünkü tam bir iyilik timsali olduğundan Mira ve Eylül’ün ona yapacakları çok zevkli olacak. Resmen tatmin olacağız. Bu arada Yaman’a romantik ilişki olarak en mantıklısı olmuş Elif. Çünkü Leyla bir aşk ilişkisinde olamayacak kadar karikatürize bir yükselme hırsına sahip, Ada da zaten delirdi. Şimdi Altınkoy kızlarının ‘mean girls’ uyarlamasını izleyeceğiz. Mira, Eylül, Hale, Tuğçe ve Eda bir araya gelin, eskisi gibi voltran olun; ne bu böyle her gelen bir parmak bal çalıyor. Ada hem Orkun’u hem Yaman’ı öptü, Leyla Burak’ı sömürmede.. Elif en sonuncusu ve en acıyanı olsun!
New girl’e gelelim bakalım. Elif zaten aynı Zeynep gibi banko iyi kız ismidir. Bu sinir bozucu iyiliğini hiç bozmamasını isterim çünkü belli ki bu sayede çok eğleneceğiz. Bir kere gözüm dışarıdaki ayaklarına hiç bulaşma çünkü resmen sen keşfettin Yamanlar’ı teknedeyken. Sonra yalandan düşmeler, üzerine dökmelerle, kafa çarpmalarla romantik komedilerden öğrendiğin taktikleri uygulamalar falan bize sökmez. Leş ötesi ‘erkeksiz’ arkadaşlarından bahsetmeyeceğim bile. Neyse bu yeni karakterin The O.C.’deki aslına gelelim. Bu Taylor, Marissa (Mira) öldükten sonra esas kız diye gelen kız. Gerçi daha önce üçüncü sezonda bir çıkmıştı ama o da Summer (Eylül) ve Mert (Seth)’in arasında kıskançlık olmuştu. Yani buradaki Mert’in hoşlantısı ve Eylül’ün kıskanması gibi. Bu Taylor yani Elif, The O.C. lisede geçtiği için bizimkilerle aynı üniversitede değil de aynı lisedeydi. Hatta Marissa (Mira), Summer (Eylül), Holly (Hale) ve Luke (Orkun)’tan şımarıklıkları yüzünden nefret ederdi ama bizimkiler asla onun farkında değillerdi Seth (Mert) olayına kadar. Neyse işte bu gıcık kız. Ama iyi Taylor olması, çünkü tam bir iyilik timsali olduğundan Mira ve Eylül’ün ona yapacakları çok zevkli olacak. Resmen tatmin olacağız. Bu arada Yaman’a romantik ilişki olarak en mantıklısı olmuş Elif. Çünkü Leyla bir aşk ilişkisinde olamayacak kadar karikatürize bir yükselme hırsına sahip, Ada da zaten delirdi. Şimdi Altınkoy kızlarının ‘mean girls’ uyarlamasını izleyeceğiz. Mira, Eylül, Hale, Tuğçe ve Eda bir araya gelin, eskisi gibi voltran olun; ne bu böyle her gelen bir parmak bal çalıyor. Ada hem Orkun’u hem Yaman’ı öptü, Leyla Burak’ı sömürmede.. Elif en sonuncusu ve en acıyanı olsun!
Yaman’a hep bu saç tarzı ve bu bölümdeki gibi hareketleri öneriyorum. Çünkü fuckers are not dead.
Finali Yaman ve Mira’nın durumuna ayırdım. Bir kere bisikletle karşılaştıkları sahnede karşılıklı olarak alev alevlerdi. Yaman’ın "Beklentileri karşılamışsın, Orkun ile barışmışsınız," demesi Mira’nın neredeyse hiç bozmaması; Yaman’ın ‘sevgilileri’ ve Mira’nın dudaklarını çizgi haline getiren siniri ayrı olduklarının değil hala beraber olduklarının işaretiydi. Bazı ayrılıklar beraberliktendir. Bu saatten sonra aralarına kim girerse girsin kendileri yüzünden olacak. Evet ilk başta Orkun vardı çünkü Mira’nın yeni ayrıldığı asırlık sevgilisiydi. Şimdi sadece bir aşk üçgeni onlar, Orkun da Elif de arada değil. Bu yüzden belalım Orkun bu oyunlarını sadece kötülüğün zevkinden değil de aşkından yapıyorsa omuzlarından tutup ona "Aptallık etme, sen Orkun Civanoğlu’sun!" demek istiyorum. Elif istediği kadar telef olabilir arada, o bizden değil ama diğer üçü de bizim çocuklar yani. Yaman’ın birden bisikletle gitmesi ne kadar tatlı olsa da Mira, Elif için "Zavallı gibi gözüküyor," dediğinde Mira’ya "Sen buradan nasıl gözüküyorsun peki?" gibi kadını inciten ve basit olduğu hissi veren cümleler kurduğu için Orkun’un Mira’yı öpmesini ve bu durumun biraz sürmesini hak ettiğini düşünüyorum. Pony tailiyle Orkun bize sezon başından bir bonus vermişken Yeni Yaman’ın da yüzündeki ifadeden bunu ödeteceğini hissediyorum. O zaman heyecanla ve zevkle Yaman’a dark side’a hoşgeldin diyorum.
Finali Yaman ve Mira’nın durumuna ayırdım. Bir kere bisikletle karşılaştıkları sahnede karşılıklı olarak alev alevlerdi. Yaman’ın "Beklentileri karşılamışsın, Orkun ile barışmışsınız," demesi Mira’nın neredeyse hiç bozmaması; Yaman’ın ‘sevgilileri’ ve Mira’nın dudaklarını çizgi haline getiren siniri ayrı olduklarının değil hala beraber olduklarının işaretiydi. Bazı ayrılıklar beraberliktendir. Bu saatten sonra aralarına kim girerse girsin kendileri yüzünden olacak. Evet ilk başta Orkun vardı çünkü Mira’nın yeni ayrıldığı asırlık sevgilisiydi. Şimdi sadece bir aşk üçgeni onlar, Orkun da Elif de arada değil. Bu yüzden belalım Orkun bu oyunlarını sadece kötülüğün zevkinden değil de aşkından yapıyorsa omuzlarından tutup ona "Aptallık etme, sen Orkun Civanoğlu’sun!" demek istiyorum. Elif istediği kadar telef olabilir arada, o bizden değil ama diğer üçü de bizim çocuklar yani. Yaman’ın birden bisikletle gitmesi ne kadar tatlı olsa da Mira, Elif için "Zavallı gibi gözüküyor," dediğinde Mira’ya "Sen buradan nasıl gözüküyorsun peki?" gibi kadını inciten ve basit olduğu hissi veren cümleler kurduğu için Orkun’un Mira’yı öpmesini ve bu durumun biraz sürmesini hak ettiğini düşünüyorum. Pony tailiyle Orkun bize sezon başından bir bonus vermişken Yeni Yaman’ın da yüzündeki ifadeden bunu ödeteceğini hissediyorum. O zaman heyecanla ve zevkle Yaman’a dark side’a hoşgeldin diyorum.