Haftalar sonunda Kara Sevda is back arkadaşlar! Dualarımızın kabul olduğu, ettiğimiz isyanların yerini bulduğu, uyarılarımızın ciddiye alındığı bir bölüm izledik. Mutlu muyuz, eveettt! Hem de çok çok!
Fragmanda da gördüğümüz üzere Emir’in, “Sakın bana oyun oynamaya kalkma Nihan, kanarım. Yere çakılana kadar da uçuyorum diye kandırırım kendimi. Ama yere çakıldığımda kimseye yaşayacak kara parçası bırakmam,” sözünü bölümün en ama en etkileyici repliği olarak geçiyorum kayıtlarıma. Emir bu, konuştuğu her kelimede imzasını taşıyor. Zeki adam… Hatta bana kalırsa televizyon tarihinin hem en kötü, hem en zeki, hem de en mizahi yeteneği tavan yapmış karakteri. Onu izlemek bizi sinir ettiği kadar eğlendiriyor da. Yalnız bu bölüm Emir dışında başka kötüler görmek beni sevindirdi… Çünkü bu kötülük hem Kemal ve Nihan’a yaradı, hem de her işin altından Emir çıkınca “yeter ama artık,” demelere başlamıştık ki son anda, haftalardır bu sezon bu dizide ne işe yaradığını anlamadığım Galip yetişti. Ama Galip’çiğim sen kendini ne kadar çakal zannedersen zannet, o şirketteki Leyla Acemzade’yi unutuyorsun ve bu da başınıza daha çok iş açacakmış gibi görünüyor. Tabii ki Galip’in Emir’in yaşı kadar yaşanmışlığı olabilir ama Emir’in zekasının %20’si bile onda yok. Bir insan böyle şapa oturur mu Allah aşkına? Sen bu oyunlara yetişemezsin Galip. Otur evde, giy ropdöşambırını, al viskini eline, oku gazeteni! Galip baktı ki planları tutmadı, gitti Asu’ya zaten bildiği ama neden olduğunu anlamadığım bir şekilde belli etmediği gerçeği söyledi. Söyledi de ne oldu? Yani demek istediğim, Emir’i karşısına alması ne kadar doğru? Asu'ya güven olur mu? Asu'yu yanına çekip Emir'i itmesi şirket için doğru bir hamle olsa da kendi hayatı için gayet yanlış bir hamle...