Yaman ile Mira için, özellikle Mira için, heyecanlı bir bölümdü. Mira’ya kalsa 10’lu çokoprens ambalajını bitirir biliyorsunuz ama Yaman birazcık ağırdan almayı tercih ediyor gibi gözüküyor. Mira’nın kurduğu girl band’in birden ortaya çıkan tüylerle peluşlarla yaptığı gösteri çok hoşuma gitti, eğlenceliydi. Özellikle Tuğçe’nin Mira ile Yaman arasında olanları öğrenme hevesi güldürdü. Ama bu kadar tantana bundan koptuysa Mira amacına ulaşınca neler olacak çok merak ediyorum. Gittikçe yükselen bir karakter olarak Beren, gizli gizli bölümün yıldızıydı. Hem soktuğu laflar hem de sinsice video çekip, internete koyması oldukça başarılı. Bu ataklarından dolayı artık ona Berenşah diyeceğim. Gözümde değeri paha biçilmez. Yaman’a gelirsek; Mira’ya karşı tavırları bazen çok badboy bazen ise çok prince charming. Bu bölüm Mira da Yaman da bornoz şov yaptılar. Aklı bin türlü flörtöz tilkiliğe çalışan Mira, odaya bornozuyla giriverdi. E az çakal değil Mira! Çokoprens güzel bir tatil geçirdi; romantik anlar, sinemalar, danslar.... Ancak Nevin ya Giray ile ya da Hasan ile ilgili bir durumdan ortadan kayboldu. Oklar Hasan’ın üstünde ancak ben Giray-Kenan-Turan üçgeni olabileceğini düşünüyorum.
Tozludere değil, karlı dağlardır Orkun’un ana vatanı.
Ben Orkun o vücudu sadece spor yapmak için kullanıyor demiştim. Yaman’ı vurduda kırdıda yenemedi ama sporun her dalında birinci prenses. Kayak yaparken Yaman’ın, Orkun’a bakışı ve göz göze gelmeleri güzel sahneydi. Yarı slow motion kayak sahnesi yine bir Orkunstar bonusuydu ama esas yıldızlı bonus, Orkun’un zank diye durduğunda şap şap sakız çiğniyor oluşuydu. Çok iyi bir ayrıntıydı, mükemmel bir andı. Zaten bölüm boyunca Orkun’un kafasına kar topu gelip durdu ve bu da beni çok eğlendirdi. İşte bu, ya! MedCezir böyle huzurla, saatlerce izleyebileceğimiz bir dizi. Sürekli kar topu geldiği için ‘talihsiz ama gıcık komşu’ kimliğine büründü Orkun. En komiği otelde, içeride olanıydı. Böyle saçlarını yeni kurutmuş; yavaş yavaş altın kaplamalı, işlemeli tarağıyla taradığı saçları kar olunca Orkun’un bozulması çok keyifliydi. Dışarıdaki kar savaşında ise-yine Yaman’ın şanssızlığı olarak attığı kar topunun Orkun’a gelmesi- Orkun tam Yaman’a sataşacakken, Mira’nın ‘’Ama bu bilereeeek,’’ diye Orkun’a kar topu atması ise ayrı bir muhteşemlikti çünkü orada Mira’nın nasıl hayran olunası bir karakter olduğunu gördük. Kızın her hareketi flört içerikli ve direkt tavlayıcı. Mükemmelsin Mira aynen devam. Orkunstar’ın yine Belalım’a dönüşmesi, bütün kar toplarının intikamını aldığı, Yaman ile Mira tam öpüşecekken onlara kar topu attığı sahneden sonra oldu. O A Takımı havası veren varillerin içinden çıkan alevlere elini sokunca yine damardan girdi. Bu sahne bana bir yanlışımı gösterdi. Taht Oyunları vs. Baht Oyunları yazımda Orkun’un Joffrey olduğunu söylemiştim ama Orkun tam bir Targaryen’miş. Alevden etkilenmediğine göre bunun başka bir açıklaması olamaz. Küçük entrikaları bu bölüm lastikleri patlatmakla kendisini hatırlattı yine. Mesela Yaman ile Mira’ya kar topu atması, kürklü ve altın kabanıyla çok şirindi ancak Orkun’un yerlere eğilip Yamanlar’ın arabasının lastiklerini bıçaklaması biraz kaba durdu Orkun için. Masalarına gelip Mira’nın patateslerinden yemesi bile okeydi ama elini lastiğin tozuna, çamuruna bulaştırmasını bilemedim. Orkun’un başına bunlar gelirken; Eda’nın binbir ısrarıyla gelip de onun satışına maruz kalan Hale ise kendine olgun bir manita yaptı. Adamın seslendirmesinden olsa gerek bir ara çok korktum Hale’yi öldürüp, kesip-biçip karların altına gömecek diye ama olmadı. Lastik krizindeki ana beşli+Berenşah’ın yanından hızla geçti gitti. Hale için seviniyorum doğrusu. Çok acı çekti mutlu bir sonu hak ediyor.
Ben Orkun o vücudu sadece spor yapmak için kullanıyor demiştim. Yaman’ı vurduda kırdıda yenemedi ama sporun her dalında birinci prenses. Kayak yaparken Yaman’ın, Orkun’a bakışı ve göz göze gelmeleri güzel sahneydi. Yarı slow motion kayak sahnesi yine bir Orkunstar bonusuydu ama esas yıldızlı bonus, Orkun’un zank diye durduğunda şap şap sakız çiğniyor oluşuydu. Çok iyi bir ayrıntıydı, mükemmel bir andı. Zaten bölüm boyunca Orkun’un kafasına kar topu gelip durdu ve bu da beni çok eğlendirdi. İşte bu, ya! MedCezir böyle huzurla, saatlerce izleyebileceğimiz bir dizi. Sürekli kar topu geldiği için ‘talihsiz ama gıcık komşu’ kimliğine büründü Orkun. En komiği otelde, içeride olanıydı. Böyle saçlarını yeni kurutmuş; yavaş yavaş altın kaplamalı, işlemeli tarağıyla taradığı saçları kar olunca Orkun’un bozulması çok keyifliydi. Dışarıdaki kar savaşında ise-yine Yaman’ın şanssızlığı olarak attığı kar topunun Orkun’a gelmesi- Orkun tam Yaman’a sataşacakken, Mira’nın ‘’Ama bu bilereeeek,’’ diye Orkun’a kar topu atması ise ayrı bir muhteşemlikti çünkü orada Mira’nın nasıl hayran olunası bir karakter olduğunu gördük. Kızın her hareketi flört içerikli ve direkt tavlayıcı. Mükemmelsin Mira aynen devam. Orkunstar’ın yine Belalım’a dönüşmesi, bütün kar toplarının intikamını aldığı, Yaman ile Mira tam öpüşecekken onlara kar topu attığı sahneden sonra oldu. O A Takımı havası veren varillerin içinden çıkan alevlere elini sokunca yine damardan girdi. Bu sahne bana bir yanlışımı gösterdi. Taht Oyunları vs. Baht Oyunları yazımda Orkun’un Joffrey olduğunu söylemiştim ama Orkun tam bir Targaryen’miş. Alevden etkilenmediğine göre bunun başka bir açıklaması olamaz. Küçük entrikaları bu bölüm lastikleri patlatmakla kendisini hatırlattı yine. Mesela Yaman ile Mira’ya kar topu atması, kürklü ve altın kabanıyla çok şirindi ancak Orkun’un yerlere eğilip Yamanlar’ın arabasının lastiklerini bıçaklaması biraz kaba durdu Orkun için. Masalarına gelip Mira’nın patateslerinden yemesi bile okeydi ama elini lastiğin tozuna, çamuruna bulaştırmasını bilemedim. Orkun’un başına bunlar gelirken; Eda’nın binbir ısrarıyla gelip de onun satışına maruz kalan Hale ise kendine olgun bir manita yaptı. Adamın seslendirmesinden olsa gerek bir ara çok korktum Hale’yi öldürüp, kesip-biçip karların altına gömecek diye ama olmadı. Lastik krizindeki ana beşli+Berenşah’ın yanından hızla geçti gitti. Hale için seviniyorum doğrusu. Çok acı çekti mutlu bir sonu hak ediyor.
Komedi dalında en vıcık çift ödülü Mert ve Eylül’e gelsin.
Sevgililer Günü Özel Bölümü’nde benim için en olumlu gelişme, tekrar dengelerin sağlanıp Eylül-Mert ilişkisinin ön planda geçmesiydi. Eylül bölümlerdir yaptığı ayıbı çok da güzel bir şekilde telafi etti. Herkesin içinde Mert ile beraber olduğunu itiraf etmesi -belki de Eylül’ü uzun zamandan sonra ilk kez harika giyinmiş bir şekilde gördüğümüzden de olabilir- şık durdu. Bar sahnelerindeki eteği, bluzu çok güzeldi. Ayakkabı olarak tercih ettiği bootyleri biraz fiyaskoydu sadece. Mert ile Eylül ilişkisinin basın açıklamasından sonra odadaki anları da Eylül’ün aşık aşık bakışlarıyla met etti. Eylül’ü yeniden sevebildiğim için çok mutluyum! Mert’in İlyas Salman triplerini çıkarırsak ikisinin ilişkisi bu bölüm güzeldi. Tuğçe’nin Mert’e yaptığı iyiliklerin haddi hesabı yok bu arada. Hatta sadece Mert değil, Eylül’ün de sürekli ekmeğine yağ sürüyor. Yine Tuğçe’nin sayesinde gelişti her şey. Eylül-Mert ilişkisi bu bölüm, Mert’in kendini çok kaybettiği anlar hariç sevindirici ilerleme kat etse de ben hala Mert’in bir ara Tuğçe ile olması gerektiğini düşünüyorum. Bilmiyorum, o kızın da gönlü olsun. Zaten yeni bir cephe açılması gerek ilişkilerinde. Bir ara entrika çetesi olmalarına rağmen şu an birbirlerine çok gıcık olan, Orkun ile Eylül hiç olmayacak gibi. Ben içten içten çok yakıştırıyorum ya onları. Hem belki en büyük aşklar nefretle başlar diye boşuna dememişlerdir.
Çetenin diğer üyeleri de bu bölüm es geçilmemişti. Doruk ile Burak gibi iki yakışıklı çocuğun, itici bir kız için yaptığı çekişmeye anlam veremedim. O kız da o kadar iticiydi ki, o spor salonunda Yaman’a asılan yaşlı kadınla bir akrabalığı olduğunu düşündüm. Kız çok gudubet olduğundan acaba Doruk ile Burak, bu olayı paravan mı yaptılar diye de içimden geçirdim. Ama Doruk, saçına maşa yapan Eda’ya (Maşa yapmak çok kezo ya) hiç kız görmemiş gibi saldırdığından gey değil, sadece kızlara yaklaşma problemleri olduklarını anladım. Bu arada Eda’yı bu bölümde sevdim ama nedense maşa yapışından sonra ondan platform topuklu ayakkabı da bekliyorum. İç sesim böyle diyor, “Eda’yı sevsen de o biraz hırt,” diyor.
Berenşah’ın arkadaşları hiç gelmedi farkında mısınız?
Gençler çetesi yüzlerinde tebessümle bir gezi klasiği olarak hiç kimsenin kavga etmediği bir tatildeyken, ebeveyn çetesi dalgalıydı. Kaya ailesinin genetik olarak deliliği taşıdığı Ender’in paranoyasından ortaya çıktı. Takip sahnesi ve Selim’in boşanmak istediğini düşünmesi çok iyiydi. Ben Ender’in asaletine bayılsam da böyle böyle arızaların ona çok yakıştığını düşünüyorum. Yani karakteri gerçekçi yapıyor böyle şeyler. Selim de gözümde Asım Şekip Kaya’nın oyununda yenilmesinden sonra daha sahici bir karakter zaten. Sude ve Faruk çiftinin boşanması, Faruk’un umsamazlığı ve Sude’nin içten içe yanmasıyla güzel yansıtıldı. Boşandıktan sonra, Sedef’in Amerika’da evli olduğunu Faruk’a söylediği zaman aldığı zevkten tutun da, o küçük avuntunun etkisinden kurtulduğundaki haline kadar Sude de çok gerçekti bu bölüm. Ender ve Sude coşar da, Sedef durur mu? Her bölüm daha da sağduyulu bir insan haline gelen Sedef, Faruk ile ikisini dinleyen Ayşe’ye çok güzel haddini bildirdi. Sen oralarda paçoz paçoz kulağını kabart daha Çiğ Ayşe! Sedef senin olduğun tarafa bakmadan bile senin neler karıştırdığını anlayabiliyor. Yok etmesi için parmağını şıklatması yeter. Başka yetişkinlere gelirsek ise, Reyhan Arsen ve eski kocası büyük ihtimalle, Asım Şekip Kaya’nın kızlarının gerçek babası olması yüzünden boşandı. Ama kız için susuyorlar gibi. Selim, Asım Şekip Kaya’dan intikam alacağım derken adamı kızına kavuşturacak demedi demeyin!
Nil Karaibrahimgil’in sevgililer gününde yalnız bırakmadığı bizim çete hem çok eğlendi hem de çok eğlendirdi bu bölüm. Yaman’ın annesinin gitmesi dışında bir sorun olmadı. Üstelik bu olay Yaman’ı Serezler’e geri döndüreceği için gerekliydi bile. Aman esas ekip bozulmasın da ne olursa olsun!
Sevgililer Günü Özel Bölümü’nde benim için en olumlu gelişme, tekrar dengelerin sağlanıp Eylül-Mert ilişkisinin ön planda geçmesiydi. Eylül bölümlerdir yaptığı ayıbı çok da güzel bir şekilde telafi etti. Herkesin içinde Mert ile beraber olduğunu itiraf etmesi -belki de Eylül’ü uzun zamandan sonra ilk kez harika giyinmiş bir şekilde gördüğümüzden de olabilir- şık durdu. Bar sahnelerindeki eteği, bluzu çok güzeldi. Ayakkabı olarak tercih ettiği bootyleri biraz fiyaskoydu sadece. Mert ile Eylül ilişkisinin basın açıklamasından sonra odadaki anları da Eylül’ün aşık aşık bakışlarıyla met etti. Eylül’ü yeniden sevebildiğim için çok mutluyum! Mert’in İlyas Salman triplerini çıkarırsak ikisinin ilişkisi bu bölüm güzeldi. Tuğçe’nin Mert’e yaptığı iyiliklerin haddi hesabı yok bu arada. Hatta sadece Mert değil, Eylül’ün de sürekli ekmeğine yağ sürüyor. Yine Tuğçe’nin sayesinde gelişti her şey. Eylül-Mert ilişkisi bu bölüm, Mert’in kendini çok kaybettiği anlar hariç sevindirici ilerleme kat etse de ben hala Mert’in bir ara Tuğçe ile olması gerektiğini düşünüyorum. Bilmiyorum, o kızın da gönlü olsun. Zaten yeni bir cephe açılması gerek ilişkilerinde. Bir ara entrika çetesi olmalarına rağmen şu an birbirlerine çok gıcık olan, Orkun ile Eylül hiç olmayacak gibi. Ben içten içten çok yakıştırıyorum ya onları. Hem belki en büyük aşklar nefretle başlar diye boşuna dememişlerdir.
Çetenin diğer üyeleri de bu bölüm es geçilmemişti. Doruk ile Burak gibi iki yakışıklı çocuğun, itici bir kız için yaptığı çekişmeye anlam veremedim. O kız da o kadar iticiydi ki, o spor salonunda Yaman’a asılan yaşlı kadınla bir akrabalığı olduğunu düşündüm. Kız çok gudubet olduğundan acaba Doruk ile Burak, bu olayı paravan mı yaptılar diye de içimden geçirdim. Ama Doruk, saçına maşa yapan Eda’ya (Maşa yapmak çok kezo ya) hiç kız görmemiş gibi saldırdığından gey değil, sadece kızlara yaklaşma problemleri olduklarını anladım. Bu arada Eda’yı bu bölümde sevdim ama nedense maşa yapışından sonra ondan platform topuklu ayakkabı da bekliyorum. İç sesim böyle diyor, “Eda’yı sevsen de o biraz hırt,” diyor.
Berenşah’ın arkadaşları hiç gelmedi farkında mısınız?
Gençler çetesi yüzlerinde tebessümle bir gezi klasiği olarak hiç kimsenin kavga etmediği bir tatildeyken, ebeveyn çetesi dalgalıydı. Kaya ailesinin genetik olarak deliliği taşıdığı Ender’in paranoyasından ortaya çıktı. Takip sahnesi ve Selim’in boşanmak istediğini düşünmesi çok iyiydi. Ben Ender’in asaletine bayılsam da böyle böyle arızaların ona çok yakıştığını düşünüyorum. Yani karakteri gerçekçi yapıyor böyle şeyler. Selim de gözümde Asım Şekip Kaya’nın oyununda yenilmesinden sonra daha sahici bir karakter zaten. Sude ve Faruk çiftinin boşanması, Faruk’un umsamazlığı ve Sude’nin içten içe yanmasıyla güzel yansıtıldı. Boşandıktan sonra, Sedef’in Amerika’da evli olduğunu Faruk’a söylediği zaman aldığı zevkten tutun da, o küçük avuntunun etkisinden kurtulduğundaki haline kadar Sude de çok gerçekti bu bölüm. Ender ve Sude coşar da, Sedef durur mu? Her bölüm daha da sağduyulu bir insan haline gelen Sedef, Faruk ile ikisini dinleyen Ayşe’ye çok güzel haddini bildirdi. Sen oralarda paçoz paçoz kulağını kabart daha Çiğ Ayşe! Sedef senin olduğun tarafa bakmadan bile senin neler karıştırdığını anlayabiliyor. Yok etmesi için parmağını şıklatması yeter. Başka yetişkinlere gelirsek ise, Reyhan Arsen ve eski kocası büyük ihtimalle, Asım Şekip Kaya’nın kızlarının gerçek babası olması yüzünden boşandı. Ama kız için susuyorlar gibi. Selim, Asım Şekip Kaya’dan intikam alacağım derken adamı kızına kavuşturacak demedi demeyin!
Nil Karaibrahimgil’in sevgililer gününde yalnız bırakmadığı bizim çete hem çok eğlendi hem de çok eğlendirdi bu bölüm. Yaman’ın annesinin gitmesi dışında bir sorun olmadı. Üstelik bu olay Yaman’ı Serezler’e geri döndüreceği için gerekliydi bile. Aman esas ekip bozulmasın da ne olursa olsun!