Perşembe akşamlarının tatlı romantiklik kotasını dolduran İnadına Aşk’ın dokuzuncu bölümünde neler oldu neler! Aşırı doz aşk ve cilve yüklemesinden tansiyon ayarlarımızla oynandı ve birkaç sahne haricinde de yüzlerden gülümseme eksik olmadı. Aynı gün yayınlanan Güneşin Kızları Pazartesi’ye alınınca İnadına Aşk’ın izlenme yüzdesi ve reytinglerindeki artış da gözle görülür halde. Sanırım dün akşamki sahneler lazımdı bize. Gerekliydi yani. Onda dramın, entrikanın içinde inatçı ve şaşkın aşıklar ilaç gibi geldi ilaç. Biraz daha yakından bakalım hadi olanlara.
Bildiğiniz üzere bir önceki bölümde Yalın, Defne’ye aşık olduğunu söyleyip yağmura aldırmadan öpmüştü. Âşıklarımız ormanda sırılsıklam olup öpüşürken Toprak Barutçu ise diğer bir olay mahalli olan korudaki eve gelmişti. Taze sevgili Çınar ve Yeşim’in uçuşan kelebekleri ise Toprak Barutçu kayasına çarpmıştı tabii. Neler olduğunu merak eden hatta ve hatta sinirden kuduran Toprak sorgusuna başladı ayağının tozuyla. Maço mermer, maço kafa…
Ama Yeşim bu atağı güzel karşıladı. Çınar ile ortada olmayan bir çocuk yüzünden kavga ettiklerini ve depresyonlardan depresyon beğendiğini daha sonra da Defne’nin onu arayıp Ezgi ile gittikleri tıp konferansına çağırdığını söyledi. Kızların ortalıkta olmamasını sağlayabilmek adına da abisinin evine geldiğini kızların konferansa döndüğünü de ekledi.
Buraya kadar her şey güzel, herkes emin Toprak’ın ikna olacağından. Ama abilik içgüdüleri bir soru sormaya daha yöneltiyor onu; “Hep beraber eve geldiyseniz kızlar konferansa nasıl döndü?” Bu duruma da evin güvenliğinden ve diğer işlerinden sorumlu bekçi efendi ile çözüm bulunuyor. Neden sonra korkudan titreyip tek ayak üstünde yalan tarihini yeni baştan yazan Yeşim’in aklı başına geliyor da Toprak’ı eve buyur ediyor. Yalın, Defne’yi arabasının kasasına saklarken Deniz ve Ezgi eve sığınıyor.
Kahve yapmak için mutfağa giren Yeşim kahveyi köpüksüz yapınca Ezgi ablasının da köpüksüz kahve yaptığını ve eniştesinin bundan hiç hoşnut olmadığını söylüyor. Küçük bir kriz anı yaşayan Yeşim, telefon joker hakkını kullanarak Meftune hanımı arıyor ve bol köpüklü Türk kahvesi nasıl yapılır öğreniyor. Leyla’yla kadın dayanışması yapamadığı için bir yanı buruk ama önünde sıra dağlar gibi dimdik duran bir Toprak Barutçu var. Onu ikna edebilmek için her şeyi yapmak zorunda. Ne demişler savaşta ve aşkta her şey mubahtır. Tam olarak böyle dememiş de olabilirler ama konumuz bu değil.
Köpüklü ve tam istediği kahveye kavuşan Toprak’ın gözlerinde gördüğü beğeni ve takdir ile doğru yolda olduğunu anlayan Yeşim kısa bir sevinç dansı yapıyor. Çınar da Yalın ve Defne diye bir şeyin olmadığını anlatıyor abisine. Yalın dut yemiş bülbül gibi bakıyor ikisinin arasında geçen konuşmaya. Her ne kadar dahil olup “Seviyoruz be abi!” demek istese de günlük hiddetli abi dozunu almış olacağını düşünerek susmayı tercih ediyor. Toprak ikna edilip Çınar ile birlikte eve dönerlerken Çınar Yalın’a kardeşim sana emanet, diyor. Yeşim’e bakarak da hepsi, diye devam ediyor.
Sahiplenici abi/âşık cümleleri ile gözü arkasında kala kala düşüyor yollara. Yalın ise “emanet” edilme işi yüzünden daha bir sorumlu hissediyor kendini. Onlar gittikten sonra Defne saklandığı yerden çıkıyor. Kasadan inerken de kendini Yalın’ın yaylaları kıskandıran omzunda buluyor kendini. Kolunun altında Yeşim omzunun üstünde Defne eve gidiyorlar. Onları bu halde gören ahali ise taze aşıkları birazcık utandırıyor. Birazcık(!). Defne Yalın’ın omzundan nasıl indiğini bilemeden eve kaçıyor.
Eve dönüş yolunda ise aynı arabada kalıyor daha da taze olan sevgililer. Yalın ilan-ı aşkının bir karşılığını bekliyor ama Defne teoride desen zehir gibi pratik dersen sallanmakta halinden çıkamıyor. Yol boyu tatlı tatlı takılıyor Defne’ye. Bir eriyor bir sinirleniyor. Duygu karmaşasından ne diyeceğini şaşırıyor. Yalın ve Defne’nin bu hallerine bayıldım ben. Tatlı âşıklar en bi’ sevdiğimiz zaten. Onlar öyle birbirleriyle uğraşırken Yeşim de Deniz ve Ezgi’nin “arkadaş”lıklarını sorguluyor. Güzel enerjilerini harcamamaları gerektiğini söyleyip kırık kalplerde atar ne demekmiş arkadaşlık diyerek onların da kalplerine ilişki tohumlarını ekiyor. Böyle diyorum çünkü “aşk” dendiğinde bile Rıfkı’ya sarılan ve tek aşkının o olduğunu söyleyen Ezgi bile utangaç bir tebessümle gözlerini kaçırıyor.
Barutçu apartmanında ise ortalık karışık biraz… Leyla’nın Çınar ile birlik olup kendisine yalan söylemesine çok içerliyor. Esip gürlüyor bir süre ikisine ama yenge yüreği dayanmıyor Leyla’nın. Yalanları tek başına söylediğini ve Çınar’ın hiçbir suçu olmadığını söylüyor. Kızgınlığı ve siniri yüzünden ondan çekindiklerini ve daha birçok şeyin ondan saklanacağını söyleyip yarasına basıveriyor Toprak’ın.
Defne’yi eve getiren Yalın ise aşk itirafını duymakta ısrarcı... Biraz da haklı sanırım bu konuda. Sonuçta annesi ve babasının boşanması gibi travması mevcut çocukluğundan ona hatıra. Hal böyle olunca da Defne’den koşulsuz şartsız sevgi göreceğini, aşkının gerçek olduğunu kanıtlayan bir cümle beklemesi kaçınılmaz oluyor. Ancak az önce de söylediğim gibi uygulama kısmı sıkıntıda Defne için. Bunu da üç abi sahibi olmasına bağlıyorum.
Hoş illa bir yerlere eski sevgili muhabbeti girecekmiş gibi hissediyorum ya, hadi hayırlısı olsun. Bir de bu üçüncü abi nerede yahu? Yüzünü gören cennete first class. İşler ciddiye binince mi gelecek bu adam. Öldü mü kaldı mı? Yurt içinde mi yurt dışında mı? Her bölümde en az bir kere bahsi geçiyor boyunu posunu geçtim daha adını bile yok ortalıklarda. Buradan yetkililere sesleniyorum! Bu konuya bir çözüm bulalım, halk merak ediyor!
Baruçtular’ın akşam yemeğinde konu Doruk İdris’in darbe aldığı bacağı. Defne onu o halde görünce panik hala moduna giriyor hemen. Tabii Doruk’un sakat ayağını annesi ve babasının yanında durması için kullandığından bir haberler!
Arasların akşam yemeğinde ise konu Defne ve Yalın! Süreyya Bey dahil herkes durumdan haberdar. Meftune Hanım hemen başlıyor sorguya. Yalın ise o kadar mutlu ki gülümseme eksik olmuyor yüzünden. Meftune’nin yanlış anlaması ve müsteşar Osman’ı yanlış bilgilendirmesi sonucu başlayan bu macera Yalın ve Defne’nin sevgili olması ile çözülüyor. Yani bir kısmı çözülüyor çünkü bu işin bir de abilere söyleme kısmı var. Yalın ise hiç bekletmeden yapmak istiyor bunu. Yeşim ile konuşmalarında bile aşk taşıyor sağından solundan. Defne’ye öyle bağlanmış ki “Alsın beni, ne yaparsa yapsın.” Bile diyor! Feridun Düzağaç dublajlı Yalın Aras günümüz genç kızlarının bünyesine ağır geliyor. Güvenlik! Buraya bir sedye!