Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
İntikam, intikam, intikam!
Sezon: 1 Bölüm: 2

Tekin'e iş teklifi nezarethanede geliyor.

İkinci bölüm geçen hafta bıraktığımız yerden devam etti. Uçak Oğuz'un gözleri önünde infilak edince adamımız biraz kafaları yaktı tabi. Ne oldu? Yine 'intikam, intikam, intikam' diye sayıklamaya başladı. Serdar uçaktan atladığı gibi soluğu Yavuz Aslan'ın yanında aldı. Oğuz'un yasını tuttuğu, benim askerlerim öldü diye arkalarından kendini yiyip bitirdiği askerlerden biri olan Serdar, Dayımızın has adamıymış meğer. Bakalım Oğuz bu durumları ne zaman öğrenebilecek.


Sorgudayım, depresyondayım. Hemen kızımı görmeliyim!
 

Oğuz beni kurtardı ama ben ona 'sen kendini ne sanıyorsun ya' diyecek kadar gaflet ve dalalet içerisindeydim!

Yavuz Aslan'ın emeklilik töreni ise hayli laf sokmalı- tuvalette gizli gizli konuşmalı falan geçti. Ben Dayı ile Gürkan'ın birbirlerine laf soktuğu sahnelerde çok eğlendim. Tuvalette Dayı, Fuat ile konuştu- Fuat istihbaratçı, Dayının emeklilik töreninde Öktem ve Gürkan'la oturuyor, onların adamı sanıyoruz ama hayır! O da Dayıyla çalışıyormuş meğer- bu konuşma Fuat'ın Dayıya bir kaç tehdit savurması içerikliydi, tabi ki Dayı pek umursamadı bu durumu. Eh! Neden umursasın adam bütün devleti kendine bağlamış, elinin uzanmadığı yer bırakmamış. Tekin ise Müsteşar suikastında gördüğü muhbir Fırat'ın peşindeydi bu bölüm. Ona ulaşmadan önce baya bir adam gezdi dolaştı, yani Oğuz koskoca İstihbarat Başkanı Gürkan'ın konutuna iki dakikada girip ulaşıyor ama bir muhbire ulaşılamıyor, hayret doğrusu!
 
Yine ben tabi ki Zeynep! Burada da etrafı devirdim biraz, toparlıyorum. Kitabın arasından bir fotoğraf çıkıyor.

Tekin Fırat'ı ararken gözaltındaki bir adamın sorgusunda boğazına kalem saplamayı başarınca -sağ olsun- kendini nezarethanede buldu. Eh! Her şeyde bir hayır var derler ya, orada Ferhat Müdür'den bir iş teklifi aldı. Ferhat Müdür’ün Yeşil Gladyocu olduğunu Gürkan'la Tekin'in konuşmalarından öğreniyoruz sonraki sahnede. Gürkan'ın gözleri parlıyor aklında Tekin'i bu yolla içlerine sokup bilgi toplamak var tabi ki.
 
Ve işte o fotoğraf.

Duygu İstanbul'a geldi, ilk iş Oğuz'u görmeye gitti. Onu intikam hazırlıkları içinde bulunca “yapma etme, sen benim sevdiğim adamsın, yok şey, en yakın arkadaşımsın, dostumsun” bocalamalarıyla durdurmaya çalıştı ama çabalar sonuçsuz kaldı. Bu arada Zeynep bilgisayarında bulunan tahlil sonuçları yüzünden sorguya alındı, orada bir miktar sinirleri bozulduktan sonra Müsteşar Bey gelip geçen bölüm Çetin'in Volkan'a hazırlatmış olduğu video kaydını izletti. Kaydı yaptırdıktan sonra Çetin'in itinayla öldürdüğü rahmetli Volkan videoda Bakanın ölümünden Doktor Zeynep'in sorumlu olduğunu iddia ediyordu. Zeynep köşeye sıkıştı ne yapacak derken, Oğuz'a Tayfun bu olayın haberini verdi. Ve tabi ki kahramanımızın bir Türkiye'nin en iyi korunan binalarından birinden Zeynep'i kaçırması eksikti, onu tamamlamış oldu! Yani acaba diyorum ki Oğuz karakteri fazla mı abartılıyor? Bir de Oğuz'un sinirli halleri, kısık sesle boğuk boğuk konuşması, bağırması çağırması da gözüme dağlar dağlar geliyor.

Vel hâsıl kelam, Oğuz Zeynep'i alarak Duygu'nun evine gitti, kızlar tanıştılar ama tabi ki Duygu onu gördüğü an kim olduğunu anladı. Zeynep de Duygu'nun Oğuz'a karşı boş olmadığını anladı, hatta kendince bir tavsiye bile verdi: “Oğuz'un üstüne hayal kurma, üzülürsün.”
 
Biz kızımı görmeye gittik ama hay Allah! Birileri bizi takip ediyor.

Oğuz o gece sabaha kadar iki askerini düşündü, boşuna ölmediklerine emindi ve sonunda Duygu'nun çantasına gizlenmiş hafıza kartına ulaştı. Videoyu izledi, sorgudaki adam bir koddan bahsediyordu: J332. Kim ola ki bu J332? Yavuz Aslan? Oğuz videoyu izleyince doğru abisinin yolunu tuttu, bu konuda yardıma ihtiyacı vardı. Duygu ve Zeynep ise tek kaldılar evde. Zeynep bu durur mu, ya mesaj atmak ister ya da evden gizlice çıkıp gitmeye çalışır. Duygu'nun 'güvenliğin tehlikede telefon kullanma, bir süre buradan dışarı çıkma' demesine rağmen 'kızımı özledim' diye tutturunca onlarda bir aksiyonun içine girmiş oldular. Duygu'nun arabasıyla kızı görmeye gittiler ve tabi ki peşlerindeki adamlar tarafından fark edildiler. İşte başladı bir kovalamaca daha! Sonunda bir otoparka sığınıp bilin bakalım kimden yardım istediler? Tabi ki Yavuz Aslan! Ama bu kez Duygu'nun amcası Yavuz sıfatıyla karşımızdaydı kendileri.
 
Adam emekli gençler. Madalyonuyla balık avlamak onun da hakkı!

Oğuz kodun peşine düşmüşken tabi ki Dayı fark etti ve Oğuz'un ortadan kaldırılması emrini verdi! Bu olaylardan önce Dayı, Çetin'i azarlamıştı fakat nasıl azarlamasın, kimsesi yok dediği doktor bir bordo bereli tarafından sorgusu esnasında çok iyi korunan binadan kaçırılıyor. Şaka mı bu yani- Dayı haklı beyler. Kendini affettirmek isteyen sinsi adamımız Çetin, Oğuz'un evine babasının sağlığını kontrol etmek için gelmiş gibi girerek adamcağızın tekerlekli sandalyesine bomba yerleştirdi. Oğuz'un bundan son anda haberi oldu ve bütün gün onu arayan ama burun kıvırdığı Tekin aklına düştü, yanındaki Tayfun'a dedi ki 'Tekin'i ara bizim eve yakınsa gitsin, annemi babamı kurtarsın.' Vay be Oğuz! Neyse Tekin gidip onları evden çıkardı ama bomba evde değildi tabi bunu farkında değiller o esnalarda. Tekin onları evine götürdü, Oğuzdan bunun karşılığında bir şey istedi, evde konuşturmaya çalıştığı örgüt üyesinin çözülmesi için ona yardım edecekti. Örgüt üyesi Mahmut'un Oğuzla hesabı varmış meğer tek istediği onun kellesiymiş falan. Bizim ikili adamı konuşturmak için yanına girmişlerdi ki o esnada bomba infilak etti. O evde kim öldü kim kaldı bilemem ama ultra süper kahraman Oğuz'un ve Tekin'in canlı kalacağı kesin. Bence Tayfun ölmüş olabilir, Oğuz onu çok seviyor ya kesin ölür mantığından yola çıkarak, ha anne baba zaten ölme olasılığı yüksek karakterler.
 
Bombanın etkisiyle bayılmış ama kesinlikle ölmemiş Oğuzumuz.

İkinci bölümü ilk bölüme göre daha rahat izledik, taşlar giderek yerine oturuyor ama dizide olmayan, olamayan bir şeyler var sanki. İlk yazıda da söylediğim gibi hala bizi davet etmiyor, sarmıyor. Başlamadan çok büyük beklentileri olan bir işti ama gidişat pek iyi yere değil vesselam.
 
 
YORUMLAR




BUNLAR DA VAR