Allison gerçekten inanılmaz bir karakter. Daha önce de kendisine çeşitli methiyeler düzmüştüm fakat bu bölüm her zamankinden fazla hayran bıraktı kendisine. Malumunuz geçtiğimiz haftalarda Donnie, Leekie’yi kazara öldürmüş ve cesedi de garajlarına saklamak gibi “dâhice” bir çözüm bulmuştu. Elbette Donnie’nin bu sorumsuzluk abidesi hareketine çare yine Allison’dan geldi. Donnie’nin cesedi denize atma önerisine “Sen hiç Dexter da mı izlemedin!?” diyerek karşı çıkan Allison, Leekie’yi garajlarına gömerek cesedinden kurtulmaya karar verdi. Ve bu da inanılmaz renkli anlar sundu bizlere. Allison’ın bu kadar soğukkanlı bir şekilde cesedi nasıl saklayacaklarına karar vermesi ve uygulamaya geçmesi Donnie’yi şaşırtsa da kısa sürede Allison’a uyum sağladı. Hatta işlediği cinayet, Allison ile aralarının düzelmesinin dahi yolunu açtı. Allison her ne kadar düzgün bir birey olarak görünse de içindeki psikopatlık her daim var olacak, Donnie’de de aynı psikopatlığı keşfedince doğal olarak her zamankinden çekici buldu ve “aileleri” de böylece kurtuldu.
Allison ve Donnie, ceset saklama işini halletmeye çalışırken elbette ki yalnız değillerdi. Vic ve Angie, rehabilitasyon merkezindeki olaydan sonra Allison’ın peşini bırakmamışlardı. Fakat bu çabaları “yeni Donnie”nin olaya el koyması ile sonuçsuz kaldı. Yanlışlıkla da olsa bir insanın hayatına son vermiş olan Donnie, içindeki saykoyu serbest bıraktı ve Angie ile Vic’i elindeki silahın ve teknolojinin kendisine verdiği yetki ile saf dışı bıraktı.
Allison ve Donnie, ceset saklama işini halletmeye çalışırken elbette ki yalnız değillerdi. Vic ve Angie, rehabilitasyon merkezindeki olaydan sonra Allison’ın peşini bırakmamışlardı. Fakat bu çabaları “yeni Donnie”nin olaya el koyması ile sonuçsuz kaldı. Yanlışlıkla da olsa bir insanın hayatına son vermiş olan Donnie, içindeki saykoyu serbest bıraktı ve Angie ile Vic’i elindeki silahın ve teknolojinin kendisine verdiği yetki ile saf dışı bıraktı.
Bölümün diğer yıldızı Helena ise kendisini görmediğimiz iki hafta içerisinde Prolethean’lar tarafından kandırılmış ve orada yaşamaya başlamıştı. Tabii ki bunları onların kaşı gözü için değil, “bebekleri” için yapıyordu. Helena’nın gözünü açan ise daha önce kendisini öldürmeye kalkışan Gracie oldu ve hatta Mark. Prolethean’ların lideri olan Peder, bir manyaklık çeşidi olarak kendi kızının kendi çocuklarını doğurmasını istedi ve bunu uyguladı. Gracie’ye âşık olan Mark ise doğal olarak bunu kabullenemedi. Helena’nın kaçmaya karar verdiği akşam onunla birlikte gitmeye hazırlanan Gracie, Peder’e yakalandı ve yine kilit altına alındı. Bunu görünce çılgına dönen Mark belki de hayatında ilk defa O’na karşı geldi. Bayıltılan Helena’nın ayılarak Peder’i kontrol altına almasıyla da Mark ile Gracie o cehennemden birlikte kaçtılar. Helena’nın ise işi henüz bitmemişti ve intikamı da elbette bilindik yollardan değil, Helena’nın yöntemleri ile olacaktı. Khalessi’nin “adalet” kavramı ile yarışacak bir şekilde aldı intikamını Helena. Kendilerine yapılan kötülüğün aynısını uyguladı. İntikam, bazı durumlarda hayati ne de olsa.
Cosima ise hastalığı ile mücadele ediyordu. O’na bir şey olacak diye elim böğrümde izliyorum her bölümü. Zaten Cosima’ya bir şey olduğu takdirde bizim klonlarımız bu “gen dizilimi” mevzularından iyice uzak kalacaklardır. Bu nedenle Cosima’nın ölmemesi ve “Klon Kulübü”ne destek olması lazım. Sarah ise Cosima için bir umut olan Kira’yı hastaneye yatırdı ve iliğinin alınmasına müsaade etti. Fakat bunun bir tuzak olduğundan habersizdi.
Haftanın en büyük oyununu elbette Rachel oynadı. Delphine’i en zayıf noktası olan Cosima ile ele geçiren Rachel, O’nu Sarah’yı oyalamak için kullandı. Delphine, Sarah’yı oyalarken Rachel ise Sarah’nın kılığına girerek (burada bir ara “yeni bir klon mu acaba” demedim değil) Kira’yı kaçırdı. Mevzu Rachel olunca her şey daha zor ve daha karmaşık ilerliyor. Geçmişi söz konusu olduğunda o kontrollü Rachel’dan eser kalmadığını bu hafta daha net gördük. Kontrolsüz Rachel, kontrollü olandan çok daha tehlikeli bana kalırsa.
Ve geldik sezon finaline, yani kaldı son bölüm.