Bir devir kapandı. Yağmur gözlüsünün halası olarak hayatımıza görkemli bir giriş yapan Maide Hanım, bu hafta hayal kırıklıkları, pişmanlıklar ve yalnızlık içinde kendi hırs dolu hayatına gözlerini yumdu. İnsanın kötü huyu dikenidir, ama en çok kendine batar. Ne kullanışlı bir söz. Hepimiz için bir gün geçerli oluyor ya da olacak. Maide’nin alamadığı intikam en sonunda kendini yaktı. Başkalarından hırsını alamayınca resmen kendini imha etti kadın. Bu da bir tavırdır. Baş edemediği dünyadan kendi isteğiyle ayrılmak, kimsenin onu yıkmasına izin vermeden bunu yapmak da çok güçlü bir iradedir. Maide zaten hiçbir zaman güçsüz bir figür olmadı. Hatta, öyle güçlüydü ki düşmanlarını da kendi seviyesine çekti; asla düşmedi ama yükseltti. Cihan, Dilara, Hazal ya da Candan Maide’nin karşısında hep daha zayıftılar ama onlar da sonunda güçlenerek çıktılar. Ölüm. Ölüme ne denir. O gelir, herkes susar. Ölüm eninde sonunda kendi müziğini dinletir size.
Maide rolünde izlediğimiz Hümeyra’ya da buradan selam edelim; nice rollerde izlemek dileğiyle ☺
Geçen bölümün sonunda Harun Alaz’ın kaçırıldığını Dilara’dan öğrenmişti. Hepimiz Alaz’ı Maide kaçırttı sanmıştık ama meğer o el uzaklardan yetişmiş. Harun’un Dubrovnik’deki mafya bağlantıları Harun’a gözdağı vermek için kaçırmışlar. Hatta planları başta Dilara’yı kaçırmakmış. Tabii bu planın içinde de Maide var, yok değil. Ama hedef gösterdiğinin yanındaki daha değerli hedef Damir’in gözlerini kamaştırmış. Damir’i daha çok göreceğiz sanırım. Bunun üzerine Harun alelacele Dubrovnik’e gitti.
Bir yanda da Cihan Alaz’ı bulabilmek için Mithat’tan yardım istedi ve bulduğu adrese baskın yapıldı. Ponçik Alaz kaçırıldığı battaniyeyle kılına zarar gelmeden yalıya geri döndü. Hadi yine iyisin Cihan, bu işin de ekmeğini yedin. Ucuz kahramanlıkların adamısın yemin ederim. Yalnız kosskoca Hırvatistan mafyası Alaz’ı sat komandaları ile şişme botları Boğaziçi’nden yürüterek kaçırmıştı. Toplam üç korumayla bir villada tutmaları gerçekten göz doldurdu. Cihan’ı kahraman yapıcaz diye kör göze parmak ihmal edilmemiş. Hayır prodüksiyon da küçük değil ki bunları yiyelim. Neyse ki, Harun yalıya gelince Dilara Cihan’ı sepetledi de içimin yağları eridi.
Cihan, yardımını almaktan geri durmuyor ama bir yandan da Mithat’ın gerçek kimliğini öğrenmeye çalışıyor. Hem pragmatik hem de içten pazarlıklı bir insansın Cihan. Madem delikanlılık, niye Mithat’ın ipiyle kuyuya iniyorsun. Buna aslında başka bir deyimimiz de var ama şimdi onu burada yazamiyciim. Çoluk çocuk var. Bir yandan da onun kim olduğunu, neden yanlarında olduğunu öğrenmeye uğraşıyor. Pammuk gibi çocuğu bulmuşsun, hem de üstüne Hazal’ı yamayacaksın hala nelerin peşindesin. Hazal ve Mithat acaip tatlı değiller mi ya? Hazal resmen Cansu’dan boşalan Golden Girl’lük tahtına şaşaalı bir şekilde oturdu. Ama maalesef ebeveynlerinin dertlerinden sıyrılıp şöyle bir keyiflerince Nişantaş cafelerine, Karaköy klüplerine akamadılar. Onlar için gerçekten çok üzülüyorum. Offf kış geldi madem, bari İsveç’e hadi o da olmadı Bansko’ya kayağa falan gidin. Karda yuvarlanmalı romantik sahneleri de çok severim. Şişme montlar sizi her ne kadar birbirinizden uzak tutsa da, çok eğleniyormuş gibi yapıp selfie çekersiniz. İlişkinizin sosyal medya ayağını da çok aksattınız. Hazal atlamazdı halbuse böyle şeyleri ^.^