Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZETLİYORUM
İnsanın Hüseyin gibi bir abisi olsun, dünyaya kafa tutarmış...
Sezon: 1 Bölüm: 19

İçimde koskocaman bir yer

Sana da, başkalarına da yeter

Bu yürek aşkla ölür bin defa

Bin defa doğar aşkla yeniden...

 

Hüseyin Cevher... Ne güzel adamsın sen! Aşık halin ayrı, üzgün halin ayrı, sinirli halin ayrı... Her hissettiğini bize de hissettirmekte hiç sınır tanımıyorsun. Her bölüm başka bir duygu görüyoruz yüzünde, gözlerinin içinde... Hem dürüst, hem de sevdiklerine kıyamayan bir insansın. İnsanın Hüseyin gibi bir abisi olsun, bırak sadece yakın çevresini, dünyaya kafa tutarmış... Hüseyin herkese lazım, her eve lazım; baştan aşağı mükemmeliyete batırılmış bir karakter. Adamın neden hiçbir yaptığına kızamıyoruz? Neden her hareketinin arkasındayız? Hüseyin Cevher gibi bir karakter daha yazıldı mı şu ana dek, ben emin değilim...

İlk sahneden başlamak istiyorum izniniz olursa... Hüseyin'in, Melek'i kolundan çekip sarılması nasıl güzeldi... Koklaya koklaya... Melek ile ikisinin aşkının tamamen tutkudan oluştuğuna inanıyorum artık. Birbirlerinin gözlerinin içine bu denli aşık bakmalarının başka bir açıklamasını bulamıyorum. Hüseyin zaten çok seviyor Melek'i, ama Melek de artık belli ediyor bu aşkı... Bakışıyla, gülüşüyle, onu merak etmesiyle... Melek de çok evrildi artık! Hem de bu değişim sadece Hüseyin için değil, Hülya için de baş göstermeye başladı. Öyle güzel ablalık yapıyor ki içimiz ısınıyor onu izlerken aslında. Ama Hülya bir türlü anlayamayacak ablasının ona yaptığı iyilikleri çünkü Melek ne yaparsa yapsın Hülya'nın bu hayatta sinirini çıkaracak, suçlayacak, hırsını alacak iki kişisi var; onlar da Mahir ve Melek... Onlardan başkasına geçmiyor nazı. O yüzden Hülya Melek'in ne kadar iyi birşey yaptığını, Hüseyin bunları öğrenmeseydi olayların çok başka yerlere gideceğini, hatta belki de Bayram Bey’in bile öğreneceğini bir türlü fark edemiyor ne yazık ki...

Gerçi biz öğrendik de ne oldu diye sorarsanız, şahsen ben artık o Cem'i dizide görmek istemiyorum! Zaten oyuncu sahnelerin altından kalkamıyor diye söylüyordum, bir de bu tecavüz olayı çıktı ben gerçekten artık hiçbir şekilde Cem karakterine tahammül edebileceğimi zannetmiyorum. Bunlara insan bile diyemiyorum! İnsanlığın yüz karası olan bu yaratıkların karşısına umarım her zaman Hüseyin gibi adamlar çıkar... O, ona cezasını verdiğinde ekran karşısındaki herkesin içinin yağları erimedi mi? Az bile oldu ya, neyse...

Zeynep'e gelirsek Zeynep'in durup dururken neden beyin kanaması geçirdiğini anlamış değilim. Madem sonraki bölüm hemen uyanacak, neden bu bölüm böyle bir şeyle karşılaştık? Zeynep'i anlamak için mi? Ben hep söylüyorum, Zeynep nedenleri olan bir kötü karakter... Bunları neden yaptığı gayet belli ama onun bu hastane olaylarını biraz gereksiz buldum. Daha hırslanmasıysa mesele, ona da gerek yok çünkü Zeynep zaten baştan ayağa hırs küpü olmuş durumda... Yine uyanacak ve yine planlarına kaldığı yerden devam edecek. Hem de artık kaybedecek hiçbir şeyi olmadığından Zeynep artık ipi kopmuş bir şekilde saldırılarını gerçekleştirecek...

Ve Nurgül! Kaçtır bu hafta da susayım, bu hafta da bu karaktere girmeyeyim deyip duruyordum çünkü onu diziye girdiği ilk günden itibaren hiç sevmediğim için önemli biri olmasını da istemiyordum ama artık yeter! Bu bölüm haddini fazlasıyla aştığını düşünüyorum... Beyni fazla fesat çalışıyor bu ablamızın. Hüseyin'e yürümeye çalışarak yaptığı planda karşısında daha büyük balık olan Bayram'ı buldu da, Allahh... Yürüdü de yürüdü! Saçımızı başımızı yolmadık mı? Yolduk... Sen kimsin Nurgül’cüğüm? Sen kimsin de biricik Süheyla’cığımın kocası Bayram Cevher'e bir havalar, bir nazlar, bir cilveler yapıyorsun? Önce Cem'in Hülya'ya yaptığı, ardından bu Nurgül ile Bayram'ın aynı karede olması, gerçekten midem fazlasıyla bulandı... Aylin'i bulmaya çalışmasını anlarım, kızmam çünkü Türkiye'ye gelme amacı Hülya'yı bitirmek zaten ama direk aileye bulaşmayacaksın canım! Bu konunun uzamadan burada kesilmesini ümit ediyorum...

Ve gelelim Hüseyin'in sahnelerinden sonra beni en etkileyen ikinci sahneye... Hülya ve Kerim'in çiftlik sahneleri. Birbirleriyle çocuk gibi oynamaları, şakalaşmaları, her şeyleri çok güzeldi, çok tatlıydı... Gerçekten çok yakışan bir çift oldular ve yavaş yavaş birbirlerinin yaralarını sarmaya başladılar... Bir de Hülya ve Hüseyin'in ağlayarak birbirlerine sarılmaları şahane ötesiydi... İkisinin bir olup etrafla savaşmasını görmek istiyorum, ikisinin abi-kardeş sahnelerinin daha çok artmasını istiyorum çünkü Hüseyin artık Hülya'nın sadece kayınbiraderi değil, öz mü öz abisi...

Not: Bölümde çalan Sıla ve Erol Evgin'in düeti olan Ateşle Oynama parçası çok ama çok güzeldi... Onu da şöyle bırakıyorum:

 

Tüm ekibin emeğine sağlık! :)

YORUMLAR




BUNLAR DA VAR